Yüz tanıma hızlı adımlarla…
Yüz tanıma sistemi Berlin’de Südkreuz tren istasyonu girişinde Ağustos’tan bu yana deneniyor. Ocak ayına kadar sürecek. İçişleri Bakanlığı ve Alman Demiryolları (DB), bu iş için “gönüllü surat” aradılar. İstasyonu kullanan 250 kişi gönüllü oldu. Biyometrik bilgileri sisteme yüklendi. Gönüllülere, istasyona giriş çıkışlarını saptamak için RFID cihazları verildi. Deneme süresince sistemin, bu yüzleri tanıyıp tanımayacağı bu RFID’le eşleştirilecek. Ayrıca, istasyonda halen işleyen kapalı devre güvenlik kameraları çıktılarıyla karşılaştırılacak. Burası, şehri kuzey – güney yönünde geçen ekspres tren hatları üzerinde büyük bir istasyon olduğu için, daha da büyük istasyonlarda bu işin nasıl “daha iyi” yapılacağına dair fikir verecek. DB’nin açıklamasına göre (metro hariç) 900 tren istasyonunda 6 bin kamera var. Gelen geçenin yüzde 80’ini izleyebiliyor. Amaç, bunun artırılması, izlemenin otomatik yapılması…
İnsanların izni ve bilgisi olmadan biyometrik bilgileri depolayarak, bunu şu-bu-o neden ve gerekçelerle yine gizlice kullanmak, hükümetlerin kararı. Ama Almanya, bu işi halka ve dünyaya açıklayarak yapmayı seçti. Yüz tanıma sistemi henüz emekleme aşamasında. Tom Cruise-Azınlık Raporu durumlarına varmak için bir kaç yıl geçecek. Ama o aşamaya mutlaka geleceğiz. Terörün her çeşidinin habire arttığı bir yeni dünya düzeninde siber istihbarat, siber güvenlik, siber casusluk hayatın ne yazık ki berbat bir gerçeği.
Her yıl Ağustos’un son günlerinde Londra’da yapılan sokak karnavalı (Notting Hill) sırasında bu yıl, Londra Polisi de yüz tanıma sistemini denemiş. Bunu, BBC’nin teknoloji programı Click’e yaptıkları açıklamadan anlıyoruz. Karnaval sırasında polis, bu teknolojiyle, 500 kişilik “şüpheli” listesini onca kalabalık içinde aradı. Click’e yaptığı açıklamaya göre 35 tane yanlış teşhise karşılık bir tane şüpheliyi doğru teşhis etmiş.
Hükümetler, “kalabalıklara karışan şüphelileri nasıl bulacağız?” derdindeyken, ABD’nin önde gelen teknik üniversitesi Carnegie Mellon’un Siber Laboratuvarı’nda (CyLab) tam anlamıyla bir “Zihni Sinir Procesi” yapıldı: Gözlük çerçevesi biçiminde renkli baskı bir kağıt “çerçeve” ile sistemi aldattılar. Yapılan deneyde sinema sanatçısı Reese Witherspoon’un fotoğrafının üzerine bu uyarlama yapıldı. Sistem, görüntüyü Russell Crowe olarak saptadı. CyLab bilimcileri bu aldatmacayı kendi üzerlerinde de tekrarladılar. 13 sayfa ve 46 referanslı akademik makale, yüz tanıma teknolojisinin nasıl “hatasız” geliştirileceğinin yolunu gösteriyor: Rusya’da NTechLab, geçen yıl FindFace uygulamasıyla Rus Facebook’u VKontakte üzerinden, her hangi birini “tanımayı” sağlamıştı: Sokakta birinin resmini çek, FindFace’de ara, bakalım kimmiş? Ama ya Face’de yoksa, ne olacak o zaman?