HERKES ÜSTÜNE DÜŞEN GÖREVLERİN BİLİNCİNDE OLMALI
Akıllı yaşam platformlarında bireyler, şirketler, ülkeler mobilitenin farklı özelliklerinden yararlanma çabasında. Burada herkese düşen görevler de net. Kamu yönetimi ve düzenleyici kuruluşlar bu platformlarda kamu güvenliğini sağlamakta politikaları ile ilk noktayı oluşturuyor. Politikalar ve düzenlemelerin de aslında mobilite destekli gelişen akıllı yaşam platformlarında rotayı çizdiğini söylemek abartı olmaz. Gelişiminde sürekliliğin esas olduğu bu platformlarda Ar-Ge ekiplerinin de teknolojik inovasyonu geliştirme önceliği ile yol alması önem taşırken, teknolojik gelişimi sağlarken kamu güvenliğini ve kurumsal sürekliliği sağlayan yeniliklerin güvenlikle birlikte ilerlemesi ise bu başlığın en önemli gereği. Son kullanıcı tarafına baktığımızda ise altyapıda yenilik beklentilerine yanıt verilmesine önem vermek şart. Akıllı araçlar, akıllı evler, paylaşım ekonomisi gibi yenilikleri doğru kurgulamak önemli. Bu açıdan bakıldığında, akıllı yaşam platformlarında mobilitenin kaçınılmaz bir önceliği ve önemi var. İşte bu nedenle kamunun öncülüğünde düzenleyici yapıların, Ar-Ge birimlerinin ve son kullanıcıların doğru rehberlerle ilerleyebilmesi gerekiyor. Zira akıllı yaşam platformunun sadece tek bir başlığı olan otonom araçlar, bu araçlar arasındaki bağlantı gücünün gelişimi, altyapı ve sunulan hizmetlere baktığımızda bile bireysel, doğal olarak toplumsal hayatta tepeden tırnağa bir değişim kaçınılmaz.
Sektör oyuncuları çeşitlenirken…
Bir taraftan da 'akıllı yaşam platformu' dediğimiz, teknolojinin geleneksel oyuncuları olan BT şirketleri kadar, telekom sektörünün de kendini yeniden tanımlaması bir gereklilik halini alıyor. Çünkü kendi Ar-Ge çalışmaları bir yana, farklı sektörler de akıllı yaşam döngüsü odaklı yatırımlara imza atıyor, üstüne bir de yeni girişimler sunumları ile bu belirttiğimiz geleneksel sektörleri zorlu bir yarışa sokuyor. Bu nedenle kurumsal ve bireysel 'akıllı yaşam platformları' konseptini değerlendirirken, bu konseptin tedarikçilerini de iyi analiz etmek gerek.
Telekom sektörü rotasını ve önceliklerini güncellemeli
Bu nedenle telekom şirketleri özelinde bir strateji değişimi gerekli bulunuyor. Ekosistem sürekli gelişirken, rekabette gücünü devam ettirmek isteyen telekom şirketlerinin de önceliklerini doğru kurgulaması gerek. İlk etapta, kurumsal strateji ile uyumu asla yitirmemek önem taşıyor. Mobilite ile dönüşüm yaşayan bir dünyada mobilite ile bağlantılı olarak ulaşımdan IoT destekli yaşam stiline, yani akıllı yaşam konseptine yönelik adımlarda telekom şirketlerinin de doğru odaklanmayı sergilemesi şart. Aksi halde, dağıtık bir yatırım konseptinde stratejik bakış açısının yitirilmesi riski söz konusu olabilir.
Bu öncelikleri belirlerken, bir diğer gereklilik de kurumsal yetkinlikleri bilerek, bunlar arasında doğru ve objektif bir önceliklendirme yapmak. Çünkü 5G'den IoT'ye, ağ güvenliğinden ev veya araç çözümlerine uzanan geniş bir dünya var. Bu açıdan bakıldığında, dikey uzmanlık tercihi yapması önem kazanan telekom şirketleri, yatırım öncelikleri, satın alma tercihlerinde de bu strateji ile ilerleyerek bütünsel farkındalık-alansal uzmanlık becerileri ile kendini yenileyebilir.
İşbirliklerinin sınırı yok, potansiyeli çok
Hedefi netleştirdikten sonra sırada pazara hızlı çıkış için doğru işbirliklerine imza atmak var. Akıllı yaşam konsepti ile birlikte geleneksel ‘iş’ başlığının ötesine geçen telekom şirketleri, bu yeni dünyada farklı yetkinliklerle varlık göstermek zorundalar. Hizmet ve ürün portföyünde çeşitlilik önem kazanırken, bu yolda hızlı olmak için telekom şirketleri de işbirliklerine daha önce hiç olmadığı kadar açık olmalı. Çünkü belirttiğimiz gibi 'akıllı yaşam platformu' konseptinde sınır yok. Bu da işbirlikleri konusunda fırsatların sayısız olduğu gerçeğini beraberinde getiriyor. Tüm bunlar da telekom şirketlerinin esnekliğinin önemini ortaya çıkartıyor.
Kamu, bireylerin beklentilerine yanıt verebilmeli
Sadece Türkiye’de değil, küresel bazda birçok ülkede bu teknolojik gelişim ve bireysel beklentilere yanıt vermek için altyapıda gelişim devam ediyor. Her ülkenin, hatta her ülkede farklı şehirlerin bu gelişimde farklı önceliklerle farklı yöntemlerle yol aldığı herkesin malumu. Akıllı yaşam platformu başlığında sadece trafik ve akıllı araçlar odağından baktığımızda bile kullanım kolaylıkları, trafik kazalarında ve dolayısıyla mal ve can kayıplarında azalma, sigorta sektörünün yeni enstrümanlar ve sunumlarla kendini yenilmesi gibi gerçekler karşımıza çıkıyor. Ama ‘akıllı yaşam platformunun’ sırf bu başlığında da güvenlik ve güvenilirlik, veri yönetimi ve gizlilik, siber güvenlik gibi başlıkları 'yenilik sarhoşluğu’ ile yok saymamak, es geçmemek, geleneksel ‘bana bir şey olmaz’ felsefesini devam ettirmemek gerek. Bu nedenle bireylerin akıllı yaşam başlığındaki fırsatları değerlendirirken riskleri de gözetebilmesi, kamunun da benzer bir strateji ile ilerlerken bireylerin taleplerine yanıt verebilmesi gerekiyor. Sözün özü, akıllı yaşam dünyasının temelini oluşturan yeni mobil teknolojiler birbiri ardına hayatımızda yerini alırken kamunun da bu gelişim hızına ayak uydurması şart.