Kapatmalarla ilgili kanun revize edilmeli
İnternet Kurulu, e-Devlet Torba Yasası’nda site kapatmalarla ilgili revizelerin yer alması için de çalışıyor.İnternet Kurulu Başkanı Serhat Özeren, e-Devlet Torba Yasası’nda site kapatmalarla ilgili revizelerin yer alması için de çalıştıklarını kaydetti.
Internet Kurulu, 5651 sayılı kanun ile kurulmuş olan özerk bir yapı olarak 1998 yılında kuruldu. 36 kişilik bir yapısı olan İnternet Kurulu’nda ağırlıklı olarak özel sektör temsilcileri, bilişim ve telekomünikasyon sivil toplum kuruluşu temsilcileri, akademisyenler ve ilgili kamu görevlileri yer alıyor. İnternet Kurulu Başkanlığı görevine geçtiğimiz Eylül ayında seçilen Serhat Özeren, YouTube’un dava süreçlerinde ve site kapatma konularında da İnternet Kurulu’nun aktif rol almasını sağladı. Özeren ile İnternet Kurulu’nun son dönem çalışmalarını ve gündemdeki birçok sıcak konuyu ele aldık.
Yeni dönemde oluşturulan çalışma gruplarıyla internetin gelişimi ve güvenli internet kullanımı ile ilgili birçok çalışma başlattıklarını aktaran Özeren, Youtube’un açılması süreci konusunda da şu bilgileri verdi: “Biz ne tür çalışmalar yaparsak yapalım mahkemelerin farklı yorumlarından dolayı site kapamaları yaşandığını gördük. Biz göreve başladığımızda 5651 ile ilgisi olmayan bir sebeple YouTube kapalıydı. Bunu görerek 5651 konusunda kanun revizesi yapılmasıyla ilgili çalışmaya başladık. Şubat ayının sonuna kadar bu çalışmamızı e-Devlet Torba Yasası’nda yer alması için çalışacağız.”
Uyar-Kaldır yöntemi aslında sıkça kullanılan bir yöntem ama bin davadan bir tanesinde bu yöntemi uygulamazsanız o site kapanır diyen Özeren, “Yeni düzenleme ile biz bu yöntemi zorunlu hale getiriyoruz. Önce içeriği söyleyeceksin, URL’yi söyleyeceksin bu içerik sakıncalı diyerek uyaracaksın ve site bunun gereğini yerine getirmiyorsa kapatacaksın” şeklinde sözlerini sürdürdü.
Hem Google hem Facebook yetkililerinin problemin çözülmesinden çok mutlu olduğunu ifade eden Özeren, “Onlar da Türkiye’de yatırım yapmak istiyor. Türkiye’de faaliyetlerde bulunmak istiyorlar. Aslında biz ne yaptık; beyaz bir sayfa açtık. Bu beyaz sayfada tüm tarafların ortak noktada buluşması için çaba sarf etmeye başladık. Şu anda bu ilgili siteler ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı uyumlu bir şekilde çalışıyor. Ama bir tane hatalı karar çıkarsa bütün bu emekler boşa gider. Bu kanun revizesi de onun için gerekiyor” dedi.
Siber güvenlik konusunun son dönemde sıkça dile getirildiğini ifade eden Özeren, konunun bireylerden başladığına dikkat çekti. Özeren, “Bireyler kendi güvenliklerini öncelikle sağlamak zorunda. ADSL kullanıyorsanız mutlaka şifre koymalısınız. Antivirüs yazılımları, antispam ve spy programları mutlaka yüklenmeli ve güncel tutulmalı. Korsan yazılım kullanmamalısınız. Şirket ve kurumlarda kullanıcı bazında şifre oluşturmalı aylık en kötü 3 ayda bir şifre değiştirme zorunluluğu olmalı” dedi.
“ABD’nin sistem güvenliği hafıza kartı kadar güvenli”
ABD’nin dünyada güvenliğe en çok para harcayan ülke olduğunu anımsatan Özeren, sistemlerin ulaşılamaz ve erişilemez olduğunu ancak çalışanlara dikkat edilmesinin atlandığını ifade etti. Özeren, “WikiLeaks bize gösterdi ki ABD’nin bütün sistemlerinin güvenliği bir hafıza kartı kadar güvenli. Prosedürler ve bilgiye erişim güvenliği de bundan sonra şirket ve kurumların bilgi güvenliğinde önemli bir ayak olacak” dedi.
“Eser hırsızlığı bizde doğal hak gibi”
Çevrimiçi müzik dinleme sitesi Fizzy’nin kapatılması ile ilgili görüşlerini de paylaşan Özeren, konunun MÜYAP’ın eser sahiplerinin haklarını korumak üzere açtığı bir davadan kaynaklandığını ifade etti. Özeren, şunları kaydetti: “Buna kimse müdahale edemez. Eser sahibinin izni olmadan yayınlıyorsunuz. Dünyada bu konuda milyarlarca dolar ceza alan şirket var.
Siz bir Avrupa vatandaşına izinsiz olarak korsan bir müzik dinletemezsiniz. Ama bizim son derece doğal bir hakkımız gibi görünüyor. Bunlar doğal hak değil birilerinin emeği. Bu tür kapatmalara tepki göstermek çok yanlış.”
Özeren, “Bizde yazılımlara, olmayan bir şeye para veriliyormuş gibi bakılıyor. O yüzden yazılım sanayimiz istediğimiz noktada değil. ABD ve Avrupa’da bu bir hırsızlık olarak nitelendiriliyor. Telif konusunun dini olarak haram, ahlaki olarak uygunsuz ve ticari olarak hırsızlık olduğunun bilinmesi lazım” dedi.
Güvenli İnternet Günü 8-9 Şubat’ta Ankara’da
Avrupa Komisyonu’nun Güvenli İnternet Programı tarafından desteklenen ve INSAFE tarafından organize edilen Güvenli İnternet Günü etkinliklerinin 2004 yılından beri dünyada kutlandığını hatırlatan Özeren, Türkiye’de 2010 yılında ilki gerçekleştirilen etkinliğin bu yıl 8-9 Şubat günlerinde gerçekleştirileceğini kaydetti. Özeren, etkinlikte bu yıl ele alınacak konular itibariyle ilklerin olacağı ve katılım itibariyle de hem yurtdışı hem de yurtiçi önemli isimlerin olacağını söyledi.
8 Şubat günü “Türkiye İçin İnternet Kafe Modeli” Çalıştayı gerçekleşirken, 9 Şubat günü de Ankara Sheraton Otel’de Güvenli İnternet Günü etkinlikleri düzenlenecek.
Özeren, “Çocuk ve ailelerin internet alışkanlıkları, okullarda güvenli internet eğitimi, Türkiye’de internet kafe modeli, kurumsal çözümler, sosyal paylaşım sitelerindeki güvenlik önlemleri, teknoloji bağımlılığı ve siber zorbalık gibi konular ele alınacak. Facebook, Google üst düzey yöneticileri, Türkiye’de akademik alanda önemli çalışmalar yapan akademisyenler bu etkinlik sonrasında da tartışılacak ilginç ve önemli sunumlar gerçekleştirecek” şeklinde konuştu.