Yetkin insan kaynağı ve kurumsal bilinç şart
Günümüzde, özellikle KOBİ’ler sınırlı kaynaklarını ve altyapı yatırımlarını geleceğe dönük, geliştirilebilir şekilde planlamak zorunda. Olmazsa olmaz altyapı yatırımlarını kendi bünyelerinde kurarken, diğer uygulamaları bulut ve bunların servis sağlayıcıları üzerinden sağlayabiliyorlar. Bunun getirdiği avantaj ise şu: Hizmeti sunan firmalar son teknolojiye yatırım yaptıkları için siz satın alma yapmadan kısa ya da uzun dönemli kiralama yaparak bu yapıdan faydalanabiliyor, şirketinize yüklü bir maliyet getirmemiş oluyorsunuz. Değişken durumlardan etkilenen ve sınırlı kaynağını riske atamayan KOBİ’lerin bu çözümleri deneyip kullanmaları, risklerden kaçınmak için en doğru yöntem olarak değerlendirilebilir. Teknoloji hızlı gelişiyor. “Siz “A” teknolojisine yatırım yapıyorsunuz. Sonra “B” teknolojisi çıkıyor, bir anda çok hızlı bir verimlilik ve iş kolaylığı sağlıyor. Ama siz bütçenizi kullanmış oluyorsunuz ve bu değişime ayak uyduramıyorsunuz” analizini yapan Veeam Türkiye Ülke Müdürü Ozan İnan, buna karşılık, SaaS’a geçen şirketlerin internet üzerinden istedikleri yazılıma ulaşıp, kolayca kullanma kolaylığının yanı sıra, altyapı yönetim maliyeti, insan gücü maliyeti gibi birçok maliyet kaleminden de kurtulabildiğini vurguladı. Hizmet olarak yazılım konsepti, aslında tüm dünyada kullanılan, Türkiye’de ise bilinirliği yeni artan ve yaygınlaşan bir konu. “Müşterilerimize bu konseptte ’Kullandığın Kadar Öde’ modeli ile hizmet veriyoruz” bilgisini veren Ozan İnan’a göre, bu şekilde şirketler yatırımlarını bir kerede değil, aydan aya, kullanım miktarına göre şekillenen bütçelerle ödeyebiliyor. Dolayısıyla, hizmeti ihtiyaçları kadar kullanma, ihtiyaç olmadığı noktada kullanımı sonlandırma gibi imkanlara sahip oluyorlar. Bu da firmalara, en son teknolojiyi en hızlı şekilde adapte etme ve ödeme kolaylığı avantajı sağlıyor. Ozan İnan, SaaS odaklı potansiyeli ve gereklilikleri şöyle anlattı:
Üst yönetimin benimsemesi önemli
“TÜSİAD’ın yaptığı bir araştırmaya göre, Türkiye’de kamunun da içinde bulunduğu her 3 firmadan 2’sinin dijital stratejisi, dolayısıyla bu konuda farkındalık var, ama henüz tam istediğimiz noktada değiliz. Bu bilincin daha da yaygınlaşması için gerekli olan şey eğitim. Teknolojik yatırım sürecindeki KOBİ’ler, en çok eğitimli insan kaynağı bulmakta sorun yaşıyorlar. Uzun vadeli fayda sağlayacak stratejiyi belirleyecek, doğru adımları atacak ve süreci yönetebilecek yetkinlikte eğitimli insan kaynağı maalesef çok az. Diğer yandan, çok iyi BT profesyonelleri ile çalışma imkanı bulan bazı şirketlerde de üst yönetim kimi zaman maliyetten, kimi zaman da köklü değişimden kaçındığı için bu süreçte yanlış yol alınmasına sebep olabiliyor. Dolayısıyla, şirketler yeterli donanımı olan kişiye ulaşamadıklarından ya da yönetimsel kararlardan dolayı genellikle mevcut sorunu giderip, günü kurtarabilecek çözümleri tercih ediyor. Kısacası, sadece BT profesyonellerinin değil, üst yönetim dahil, bütün kadroların bu konuya hakim olması, desteklemesi ve uygulaması gerek. Bu gibi örnek vakalarla çok sıklıkla karşılaştığımız için lokalleşme stratejimizde bu konuyu önceliklendiriyoruz. Sadece büyük illerde değil, Anadolu’da yıllardır etkili oyun kuran firmalara ya da girişimcilere yönelik dijital dönüşüm, iş sürekliliği, siber güvenlik, sanallaştırma, bulut gibi birçok konuda bilinçlendirme çalışmaları yapılması, Türkiye’nin geleceği için önemli bir adım.’
Yüksek vergi oranları, fikri öldürmemeli
“Bana göre yazılım sektörünü geliştirebilmek için Ar-Ge sektöründe devletin atacağı adımlar, teşvik, start-up’ları destekleyen kuluçka tesisleri gibi oluşumlar kritik rol oynuyor” yorumunu yapan Ozan İnan, şöyle devam etti:
“Ülkemiz için bu alanda en büyük zorluk yüksek vergi oranları. Çok yaratıcı bir fikir üretseniz de, bu fikrin finansal kısmın yönetemez ya da sponsor bulamazsanız, fikirleriniz hayata geçemeden ölmek zorunda kalabilir. Ülkemizin öncelikli stratejisi, fikri olan herkese eşit mesafede duran, saydam yönetilen, denetlenen inovasyon merkezlerinin sayısını artırmak olmalı. Diğer yandan, yazılım geliştiren firmalara, belli bir ölçeğe kadar vergi avantajı sağlanabilir ya da fikri, ürün haline geldiğinde, devlet alım garantisi verebilir. Çünkü biliyoruz ki bugün Microsoft, Amazon, Google gibi dünya devi şirketler sadece fikirleri ile değil, devlet desteği ile bugünkü konumlarına geldiler. Kısacası, düzenleyici desteklerle sektörü kuvvetlendirebiliriz.”