Yazılım sektörü ve yaratıcı endüstriler
“Yaratıcı endüstriler”, İngiltere Kültür, Medya ve Spor Bakanlığı’nın (DCMS) sınıflandırmasına göre şu alanlardan oluşuyor: Reklamcılık, Mimarlık, Sanat ve Antika Pazarları, El Sanatları, Tasarım, Moda, Film ve Video, Oyun Sektörü, Müzik, Gösteri Sanatları, Yayıncılık, Yazılım ve Bilgisayar Hizmetleri, Televizyon ve Radyo… Son on yıldır bu “geleneksel” endüstrilere, bilgi ve iletişim teknolojilerine, özellikle de mobil iletişime bağlı hizmetler, mühendislik ve Ar-Ge yönetimi gibi daha “teknoloji yoğun” kültür endüstrileri de katıldı. Dünya çapında 900 milyar dolara yaklaşan bir hacimden söz ediyoruz.
Yazılım sektörü, ilişkilendirildiği bu endüstriler arasında özel işleviyle farklılaşır: Yazılım, artık neredeyse tümüyle “ağ ekonomisi” haline gelmiş küresel ekonomi içinde vazgeçilmez bir role sahip, çünkü tüm sektörleri dikey olarak kat ediyor ve ekonomik faaliyetin bütününe “gömülü” hale geliyor; aynı zamanda yazılım sektörü, bir “dikey endüstri” olarak, yaratıcı endüstriler ile ekonominin diğer alanları ve alt sektörler arasındaki ilişkiyi güçlendiriyor, dolayısıyla hem yaratıcı endüstrilerin gelişimini kolaylaştıran, hem de bu endüstrilerle, finans başta olmak üzere temel sektörler arasındaki etkileşimi güçlendiren bir dinamiğe sahip. Yazılım, farklı sektörleri birbirine bağlıyor; onlar arasında geçişlilik sunan bir arayüz oluşturuyor. Bu dinamik, ekonominin geri kalanıyla ilişki kurması hayati bir gereklilik olan yaratıcı endüstriler için önemli bir imkân.
“Saf yazılım” olarak nitelendirilebilecek ürünler bile artık çevrimiçi çalışıyor, yani ağa bağlı olma koşuluna bağlanıyor. Öte yandan, mobil uygulamalar da dâhil olmak üzere bu çevrimiçi yazılımlar olmadan ağ üzerinde herhangi bir şeyin çalışması mümkün değil. Ekonominin her alanı gibi yaratıcı endüstriler de birer ağ ekonomisi haline geliyor. Gerek yazılım sektörünün yaratıcı endüstriler içindeki konumu gerekse ağ ekonomisinin yazılım yoğun olması, yazılımın yaratıcı endüstriler alanında ciddi bir ekonomik büyüklüğü temsil ettiğini gösteriyor.
Türkiye, gerek yaratıcı endüstriler gerekse yazılım alanlarında önemli potansiyellere sahip. Dünyada bu potansiyellerin ortak politikalar ve yaratıcı kümelenme stratejileriyle birlikte değerlendirildiğini görüyoruz. Peki burada, bu coğrafyada böyle bir sinerjinin izine rastlıyor muyuz?