Endişeye gerek yok!
*Ferdi Yılmaz
Yüzyıllardır, teknoloji farklı formlarda sanatta, eğitimde, güvenlik, inşaat sektöründe, tıpta ve daha birçok alanda kullanılmaktadır. Alman ressam Hans Holbein tarafından 1533 yılında yapılmış The Ambassdors adlı eserinde alt kısmında bulunan, şekli bozulmuş ve ancak belirli bir açıdan bakıldığında ne olduğu anlaşılabilen bir kafatası figürü resmedilmişti. Bunun için fizikte kullandığımız aynalardan yararlanılmıştı.
Eğitim teknolojisinde son zamanlarda anatomi derslerinde havaya yazılabilir, dersi destekleyecek gözlüklerin de kullanılacağı, yapay zeka ürünlerin yakında evlerimizde de kullanılacağını düşündüğümüzde 1940 yılından bu yana teknolojinin gelişim süreci içerisinde çok da hızlı bir ilerleme serüveni olduğunu kabul etmemiz gerekli. Özellikle internetin keşif edilmesi ile bir zamanlar lüks olarak gördüğümüz teknolojiler ceplerimize, kollarımızdaki saatlere ve hatta gözlüklerimize kadar yansımış oldu.
Yapay zeka kavramını anlayabilmek için, öncelikle zekayı tanımlayabilmemiz gerekmektedir. Öğrenilen bilgileri, mantık kullanılarak problem çözümleme ve problemleri analiz edebilme olarak nitelendirebiliyoruz. Ancak zeka tanımı bu kadar kısıtlı bir çevrede kalmıyor. Öğrenebilme yeteneğine sahip her canlı gibi, öğrenebilme yeteneği geliştirilen robotlar da gün geçtikçe daha fazla yetenek ile donanabiliyor.
Peki bu yetenekleri ölçeklendirmek için ne yapabiliyoruz, İşte bu noktada Turing testi adı verilen bir kontrol sistemi devreye giriyor. Oldukça ilginç olan bu testin yöntemi ise yapay zeka kullanan bir makine ile bir insanın görüntü olmadan birbirleri ile iletişime geçmeleri ile ölçeklendirilebiliyor. Katılımcı kişi, karşısındakinin bir makine olduğunu anlamaz ise Terminatör seviyesinde gelişmiş bir yapay zeka olduğu tespit edilebiliyor.
Bugün bilgisayar teknolojilerinin geldiği son noktada yapay zeka uygulamaları daha çok göze çarpmakta ve insan beyninin çalışma şekli modellenerek üretilen bu teknoloji ile insan hayatında karar verme ve komplike sorun olarak gözüken hatalar daha hızlı çözülebilmektedir.
Peki yapay zeka düşüncelerimizi ve yaşantımızı ne kadar etkileyecek.
İnsan gibi düşünen ve hareket eden, belli kurallar içersin de hükmün insan diktasına bağlı olduğu bir ağ içerisinde yapay zekaya sahip robotlar belki de gelecek dönemlerde insan ırkına bir savaş açabilir durumda olacak. Hatta robotların insanların üstünlüğünü ele geçireceği günler de gelebilecek. Yapay zeka zaten web, reklam, e-ticaret, finans, lojistik, medya ve daha birçok alanda hakimiyeti eline geçirmiş durumda zaten. Ayrıca yapay zekanın, bireylere en büyük zararı gelecek yıllarda birden fazla mesleğe hakim olsak bile işler değişecek, insan iş gücünün önemsizleşmesi meydana gelecek gibi duruyor.
Tabi biz geleceği planlamaz isek.
Ne kadar korkutucu gözükse de aslında teknoloji, doğru kullanıldığında sonuçları hep insan ve dünya yararına oluyor.
Kanunların ve hükümlerin düzenlendiği ve yaptırımlar ile desteklendiği bir yapı içerisinde bizim düşüneceğimiz tek bir şey olmalı: O da, yapay zekanın insan yararına olacak şekilde üretimde kullanılabilir duruma getirilmesidir. Biz de Türkiye olarak bu teknolojinin gerisinde kalmamalı kendi kaynaklarımız ile üst düzey yapay zeka araştırma laboratuvarları kurmamız ve desteklememiz gereklidir.
İşte bu noktada, biz BT yöneticileri, CIO’ lar, STK’lar, devlet yöneticilerimiz üzerine düşen görevlerimizi önce vatanımız, sonra tüm insanlık için yerine getirmeliyiz.
*TÜRGEV IT Direktörü
Bilişim Grubu Kurucu Üye