Yazılım yetkinliği, geleceğin ‘en’lerini belirleyecek
Yazılım ve bilişim teknolojileri sektöründe Türkiye’nin bilgi ve birikimini uluslararası alana taşımak, Türkiye ve ABD arasında uzun vadeli işbirliği kurmak amacıyla TET, 17-24 Eylül 2017 tarihlerinde Smart Cluster konsepti çerçevesinde ABD’nin Los Angeles ve Las Vegas kentlerine ziyaret gerçekleştirdi. Yazılım ve bilişim alanında faaliyet gösteren TET üyesi 14 firmanın katıldığı ziyarette ABD’li kamu ve özel sektör temsilcileri ile bir araya gelindi. “Yaptığımız sunumlarda, ABD-Türkiye ilişkilerinin önemi, Türkiye ekonomisinin konumu ve İstanbul’un yakın gelecekte bu coğrafyanın ticaret, finans ve inovasyon merkezi olma potansiyeli hakkında verdiğimiz mesajların doğru algılanmış olması ve olumlu geri dönüşler almamız memnuniyet verici” diyen TİM – Elektrik Elektronik Hizmet İhracatçılar Birliği (TET) Yönetim Kurulu Üyesi ve Yazılım ve Bilişim İhracat Komisyonu Başkanı Selahattin Esim, son derece başarılı geçen TET Yazılım Bilişim İhracat Heyetleri’nin yüksek teknoloji ihracatında öncü olma özelliğine vurgu yaptı. Son ziyarette yapılan görüşmelerin yarıya yakınının somut sonuca ulaşma potansiyeli taşıması ve heyetin ABD kamu temsilcileri tarafından sahiplenilmesi, Türkiye’nin yüksek teknoloji içeren kaliteli çözümler sunabileceği ve bilgi birikimi yüksek firmaları olduğu gerek heyet esnasında gerek sonrasında ABD tarafından alınan geri dönüşler ile teyit edildi.
Yazılım ihracatı teşvikleri doğru değerlendirilmeli
Düzenlenen ihracat heyetlerinde gelişmiş ülkelerin üretim hatları ve Ar-Ge merkezleri de ziyaret edilerek üyelerin son teknolojik trendlerin ne olduğunu yerinde görmeleri ve kendilerini konumlandırmalarını sağlamak öncelik oldu. “Ekonomi Bakanlığımız yazılım ihracatı için önemli teşvikler vermekte olup, sektörün bu teşvikleri iyi değerlendirmesi gerek” hatırlatmasını yapan Esim’e göre, firmalarımızın ihracat yapmasının önünü açacak en önemli atılımlardan biri bilgi ekonomisine geçişte, ileri teknolojiye sahip ülkelerle aramızdaki açığı hızla kapatmaktan geçiyor. Yazılımın ürün olarak piyasada hak ettiği değeri bulması ve referanslarının olması, Esim’in dikkat çektiği gibi, yurtdışı pazarlara açılmada çok önemli. Bunun için de telif hakları yasasının ve patent haklarının gelişmiş ülkelerdeki seviyelere getirilmesi, bilginin değerinin korunması şart.
3. Nesil yapay zeka uygulamaları ve kapsamı
TET, asli görev olan ‘ihracatı arttırma’ faaliyetleri yanında her yıl düzenlediği TET Ar-Ge Proje Pazarı etkinliği ile genç girişimcileri iş dünyası ile buluşturma odaklı bir etkinliğe imza atıyor. Bu yıl ana tema ‘Akıllı Şehirler’ olarak belirlendi. Akıllı şehir çözümleri genellikle IoT ve yaygın bilişim üzerine kurulu. “Bir üst seviyede 3. Nesil Yapay Zeka uygulamaları ise bu teknolojilerin hepsini kapsayacak” yorumunu yapan Esim’in de dikkat çektiği gibi, özellikle büyük verileri işleyebilmek ve analiz yapabilmek için yazılım çok önemli bir paydaş olacak.
Yapay zeka yatırımları katlanarak artacak
Gelecek ile ilgili üretilen stratejilere bakarsak, dünyada gelecekte Batılı ülkelerde azalan nüfustan dolayı Çin ve Hindistan gibi ucuz işçilik üzerine kurulu düşük maliyetli üretme kabiliyeti olan ekonomilerle gelişmiş ülkelerin rekabet edebilmesi için 3. Nesil Yapay Zeka teknolojilerinin ön plana çıkması öngörülüyor. “Özellikle 2030’lu yıllarda yapay zeka ve bu çatının altında yer alan endüstriyel internet teknolojilerine yatırım yapan ülkelerin büyüme oranının ikiye katlanacağı öngörülmekte” tespitini paylaşan Esim’in dikkat çektiği gibi, bugüne kadar GSMH hesaplanırken kullanılan beşeri ve fiziki sermayeden başka Yapay Zeka Teknolojileri, büyüme oranını belirleyecek en büyük yatırım unsuru olacak. “2018’de dünya genelinde yapay zeka Ar-Ge çalışmalarına 40 milyar dolar harcama yapılması beklenmekte. Araştırma yapılan 12 gelişmiş ülkenin büyüme oranı yapay zeka yatırımları ve uygulamaları ile 2035 yılında ikiye katlanma potansiyeline sahip” bilgisini paylaşan Esim, bu başlıkta gerek kamunun gerek özel sektörün atması gereken adımlar ile ilgili de yorumlarını da paylaştı.
Gelişenler, bunları yaptı!
“Maalesef sanayileşirken teknolojide yakalayamadığımız, ama gelişmiş ülkelerin ‘gelişmiş’ olmasını sağlayan bazı bazı trendler var” eleştirisini yapan Esim, bu trendleri şöyle sıraladı:
-
- Maliyet, yazılımda ucuz işçilik, İngilizce bilgisi (Hindistan)
- Entegre devre üretme teknolojisi (ABD, Japonya, Hollanda)
- Yatırım ortamı, inovasyon, girişimcilik (ABD)
- Bilgi güvenliği, bankacılık (İsviçre)
- Bilgi ekonomisi (ABD, Japonya)
- Kalite, güvenilirlik, istikrar (Almanya)
- Yerel pazar büyüklüğü (Çin)
- Tasarım (İtalya, Fransa)
“Birisi çıkıp Hindistan gibi olacağız diyorsa ve stratejimizin bu ülke gibi olması gerektiğini vurguluyorsa, bilin ki o kişi ülkenin gerçeklerinden ve ekonomi trendlerinden habersiz” örneğini paylaşan Esim, bu eleştirisini şöyle detaylandırdı: “Hindistan ile rekabet edebilmemiz için ayda 150-200 dolara çalışacak personel bulabilir miyiz, önce buna bakmak gerekir. Bu mümkün olmadığına göre, bu ülke gibi olacağımızı söylemek çok tutarlı olmayacaktır. Ne yazık ki son trend olan ‘bilgi ekonomisini’ de ülkemizde yeterince gerçekleştiremedik.”
Bilgi ekonomisini bilelim, öğrenelim
Bu noktada ‘bilgi ekonomisini’ de tanımlamak gerek. Bilgi ekonomisi; bilginin iktisadı ve iktisadi kararları nasıl etkilediğini ele alan bir mikroekonomi dalı. Bilginin kolay yaratılmasına karşın, güvenirliliğinin görece güç sağlanması, çabuk yayılmasına karşın kolaylıkla kontrol altında tutulamaması gibi temel özellikleri ise iktisadi kuramların karmaşık bir biçim alması demek. Ancak, Esim’in dikkat çektiği gibi, ülkelerin ekonomik gelişmişlik düzeyleri ihraç malları içerisinde sanayi ürünlerinin çeşit ve miktarına göre değil, bu malların yüksek veya ileri teknoloji ürünü olup olmadığına göre belirlenecek. Bilgi ekonomisine geçmenin en önemli yolu da başta Ar-Ge olmak üzere bilgiye yatırım yapmak, gelişmiş ülkelerde GSMH’nın yüzde 5’ine denk gelen seviyeleri hedeflemek. Bu hedefleme ışığında Esim, şu önceliklere dikkat çekti ve küresel örnekleri de paylaştı:
Dünyanın eğitim müfredatında STEM hakimiyeti
“Ülkemizin katma değerli ürün ve hizmet ihracatında en hızlı gelişme özelliği taşıyan yazılım sektörü, çözümleriyle, ülkemizdeki gelişmiş 13 sektörün kılcal damarlarına kadar entegre oldu. Gelecekte doğru stratejileri üretirsek yakalama şansımız olan trendler Sanayi 4.0, 3. Nesil Yapay Zeka ve Akıllı Şehirler, IoT, M2M, Blockchain. Bu yıkıcı akım gelmeden önce iyi bir hazırlık yapılmalı, endüstri de yeni teknolojilere hızla adapte edilmeli. Ürünlerin akıllı olması ve diğer cihazlarla iletişime geçerek veri paylaşması en önemli araştırma konusu olmalı. Ülkemizde yazılım alanında insan kaynağı ihtiyacı artmakta. Üniversitelerimizde verilen eğitimler, yazılım sektörünün ihtiyacını ne yazık ki karşılamamakta. İrlanda, Estonya gibi ülkelerde öğretmenlerin öğrencilere fen, matematik ve okumayı nasıl sevdirebileceği ve motivasyonunu arttıracağı yönünde eğitim verilmiş olması ise eğitimcilerin öneminin göstergesi. Hocaların dersleri çocuklara sevdirmesi ve bunu nasıl yapacakları sistematik bir strateji olarak uygulamaya konulmalı. Matematik, fen ve okuma alanlarında Çin’in liderliği de tesadüf değil. Çin eğitim sistemi, öğrencilere ülkenin kalkınması için bir misyon yükleyerek ve başarı azmi yüksek öğrencilere doğru eğitimi verirken, özellikle yurtdışına eğitime gönderdikleri öğrencilerine aldıkları eğitimden sonra ülkelerinin kendilerine büyük kalkınma için ihtiyacı olduğu, kendi ülkelerinde birinci sınıf vatandaş olarak başarılı olmak için büyük fırsatların olduğu anlatılmakta. Bu politikaları, beşeri sermayeye sahip çıkmanın en iyi örnekleri olarak alabiliriz.”