Vazgeçilmezlerimizde ‘en yeniler’ geliyor
Deloitte’un küresel bazda hazırladığı ve bu yıl 17’inci kez sektöre rehber olmayı hedefleyen “Teknoloji Medya ve Telekomünikasyon Öngörüleri Raporu”, küresel bazda teknoloji, medya ve telekomünikasyon sektörlerinin gelecek 1-5 yılda öne çıkacak teknoloji trendleri hakkında öngörü sağlıyor.Deloitte Kanada Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon Araştırma Direktörü Duncan Stewart
Deloitte’un 17’inci “Teknoloji Medya ve Telekomünikasyon Öngörüleri Raporu”, BT başlığında gerek bireysel gerekse bunun da payı ile kurumsal hayatta yaşanması beklenen gelişmelere odaklandı. Buna göre; makine öğrenimi, küresel ölçekte talebin artacağı dijital üyelikler ve mobilin sınır tanımayan yükselişinin başı çektiği bir süreç söz konusu olacak. Bu üçlüyü takip eden beş diğer başlığı da içeren rapora göre, işletmelerin 2018 yılı sonuna kadar makine öğrenimini kapsayan teknoloji kullanımı iki kat artacak. Bunun sebebi ise makine öğrenimini daha hızlı, ucuz ve kolay hale getirecek bazı unsurlar. Yani uygulamaların daha az güç harcamasını; daha esnek, daha yetenekli ve hızlı olmasını sağlayan yarı iletken çiplerde yaşanması beklenen gelişmeler. Son birkaç yılın spor aktivitelerinin üstüne, son olarak 2018 Kış Olimpiyatları’nda da görüldüğü gibi, canlı yayın ve etkinlikler, farklı platformlarda izleyici çekme güçleri ile önemli bir gelir noktasını oluşturacak. Deloitte raporunda beklenti, canlı yayın ve etkinlikler ile 2018'de 545 milyar doların üzerinde doğrudan gelir elde edilmesi. Sonuçta kullanıcılar, talep bazlı içerik temini veya uzaktan etkinliklere katılabilme gibi olanaklara rağmen, hala canlı içeriği tercih ediyorlar. Dijitalleşme ile canlı içeriklerin sağladığı performansta, üretkenlik ve kârlılık da önemli bir yere sahip.
Kullanımı ‘çok da abartmama’ eğilimi hakim olacak
Bu arada, dijital içerik için ödeme yapma konusunda kullanıcıların ilgisinin arttığı da raporda görülüyor. Deloitte’un tahminlerine göre, 2018’in sonuna kadar gelişmiş ülkelerdeki yetişkinlerin yüzde 50’si en az iki adet online aboneliğe sahip olacak. 2020 sonuna kadar ise bu sayının ikiye katlanacağı, kişi başı ortalama dört dijital aboneliğe ulaşılacağı üzerinde duruluyor. Mobil hayatın demirbaşı akıllı telefonlar da bu konumlarını devam ettirecek. Deloitte raporuna göre, 2023 sonuna kadar, gelişmiş ülkelerdeki yetişkinlerin yüzde 90'ından fazlası akıllı telefona sahip olacak. Bu oran, özellikle 55-75 yaşları arasındaki kullanıcılarda yüzde 85’e bile ulaşabilecek. Yani mobil hayatta yaş sınırı önceki yıllara kıyasla, önemli ölçüde azalacak. Ama mobil telefon kullanımında bireysel sınırlar da kendini gösterecek. Küresel çapta akıllı telefon kullanıcısı yetişkinlerin yüzde 45'inin, 18-24 yaşındaki kullanıcıların da yüzde 65'inin, telefonlarını belirli etkinlikler ve uygulamalar için ‘gereğinden fazla’ kullanmaktan dolayı endişe edeceği görülüyor. Deloitte’a göre, bu düşünceyle kullanıcılar da telefon kullanımlarını sınırlamaya çalışabilecek. Bu sonucu Türkiye başlığında değerlendiren Deloitte Türkiye Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon (TMT) Endüstrisi Lideri Tolga Yaveroğlu da, “Türkiye’de 18-24 yaş aralığındaki kullanıcıların yüzde 72’si akıllı telefonlarını gerektiğinden fazla kullandıklarını düşünüyorlar. Bu oran, dünya ortalamasının oldukça üzerinde ve böyle düşünen grubun neredeyse tamamı ya gün içinde telefon kullanımlarını azaltmaya çalıştıklarını ya da bunu isteyeceklerini söylüyor” dedi.
2018 raporunda öne çıkanlar…
Artırılmış gerçeklik içeriği: Bir milyarı aşkın akıllı telefon kullanıcısı, 2018’de en az bir kere artırılmış gerçeklik barındıran bir içerik oluşturacak. Bu da ayda en az 300 milyon artırılmış gerçeklik içeriği demek.
Evde ‘cep’ interneti: Deloitte, Kuzey Amerika’daki evlerin beşte birinin internet veri erişimini hücresel mobil ağlar vasıtasıyla sağlayacağını öngörüyor. Ama, ülkelere göre farklılıklar da olacak ve coğrafyalar arasındaki bu farklılıklar, bazı teknolojik, ekonomik ve demografik faktörden kaynaklanacak.
#adlergic (Reklam Alerjisi) oranında artış: Kuzey Amerikalıların dörtte üçü en az bir kez reklamları blokladığını belirtirken, bu kitlenin “adlergic” olarak adlandırılabilecek yüzde 10’luk kesimi ise reklamları dört veya daha fazla kez engelliyor. Atlama ya da reklam bloklama araçlarını yoğun kullanan tüketiciler de genç, yüksek eğitimli, çalışan ve ortalamadan daha yüksek geliri olan kişiler.
Gençler TV’den uzaklaşıyor: Deloitte, 18-24 yaş grubundaki geleneksel televizyon izleme oranlarının ABD, Kanada ve İngiltere'de 2018 ve 2019 içinde yılda yüzde 5-15 oranında düşmesini bekliyor. Ama akıllı telefonlar, sosyal medya ve video korsanlığı gibi geleneksel TV ile gençler arasında mesafe oluşturan unsurlarda doygunluk olduğuna da dikkat çekiliyor.
Uçak içinde bağlantı şartı: 2018 içinde yolculuğa çıkacak tüm yolcuların dörtte biri, yolculukta uçak içi bağlantı (IFC) sistemleriyle sürekli bağlantıda olacak. Bu da, 2017 için öngörülen IFC gelirlerinin, yüzde 20 artışla 2018’de 1 milyar dolara yaklaşması demek.
Değişim, birçok başlıkta, uçtan uca…
Sunumunun ardından sorularımızı yanıtlayan Deloitte Kanada Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon Araştırma Direktörü Duncan Stewart, birçok başlıkta geleceğin rotasını çizdi:
“Kural yıkan (disruptive) inovasyonda bir sonraki adım kesinlikle makine öğrenimi (ML) olacak. ML, beraberinde güvenliği de ölçüde etkileyecek. Makine öğrenimi teknolojilerinin kullanımı her ülkede her sektörde her şirketin her biriminde kayda değer artış bir artış sergileyecek. Tüketici pazarı ve kurumsal pazar arasında drone, 3D baskı cihazları, Google glass gibi örnekler ışığında, önemli bir fark ve kullanım ilgisi öne çıkıyor. Yani tüketici her yeniliğin kendisi için olmadığını anlıyor. Gartner'a göre, 2018 ve 2020 yılı teknolojileri arasında fark olmayacak. Küresel tüketici teknoloji harcamaları ise tepe noktalara ulaştıktan sonra gerileme eğiliminde. Bu arada tüketiciler, geldiğimiz noktada donanımdan ziyade, yazılım ve içerik servislerine para harcıyor. Akıllı telefonların geleceğini 'görünmeyen inovasyon kaynağı' olarak tanımlamak çok yerinde olur. Çünkü mobil telefonlar, kullanıcının fark etmediği biçimde gelişecek. Bireyler ise ucuz olanı değil, 2-3 yıl kullanabilecekleri mobil telefonu tercih edecek. Makine öğrenimi de popüler bir başlık. Ama unutulmaması gereken bir gerçek var: Bu teknolojiler, çip üzerinde işler ve eğer çip değişecekse, bu başlıkta her bir teknolojinin değişimine paralel gelişim sergilemeleri şart. Bu arada, araştırma sonucunda da görüldüğü gibi, 'reklam alerjisi' olanlar artacak, ama sizin reklamı bloklamanız reklamverenin derdi değil. Çünkü reklamverenler, zaten tüm platformlarda varlar. İlerleyen süreçte ise engellenemeyecek veya insanların engellemek istemeyeceği reklamlar olacak.
Bulut kullanımında ise özel-genel ayrımı artık çoklu bulut yapısı ile şekilleniyor. Birçok sektörde birçok şirkette birçok süreç halihazırda bulutta, hibrit yapıda. Bu yönüyle bulutta büyüme devam ediyor, ama herkes bulutta olduğu için geçen 5 yıla kıyasla büyüme hızında yavaşlama ile.
Blockchain dönemindeyiz ve birçok şirket bilfiil bu teknolojiyi kullanıyor. Bireyler için bu sadece ‘bitcoin’ anlamına gelebilir, ama büyük şirketlerde bu konuda farkındalık çok yüksek. Herkes için çok yeni bir kavram söz konusu, ama bence blockchain ekseninde çok fazla regülasyon da olmayacak. Çünkü örneğin yazılı kontrat ile dijital kontrat arasında fark yok. Buna karşılık, dijital kontrat daha hızlı, daha hesaplı ve daha güvenli. Bu yapının gelişmesi için düzenlemelere ihtiyacımız da yok. Varolan yapılar zaten bunu sağlıyor.
Sunumumda da dikkat çektiğim gibi, New York Times'ın online platformda elde ettiği başarı, 2,5 milyonluk satışı ile bu alanda çok farklı bir örnek. Yani küresel bazda diğer büyük ve milyonlarca abonesi olan gazetelerin de bu başarıyı elde edebileceğini söylemek bu yönüyle zor. Kurumsal ölçek belirleyici. Yani halihazırda güçlü ve büyük kullanıcı tabanı olanlar için bu süreç doğal olarak çok daha kolay işleycek ve verimli olacak. Ama medya sektöründeki girişimler için işler biraz daha zor olacak. Sonuçta online abone edinmek de belli bir yatırım demek. Yani içeriğe para harcamanız, abonelik gibi süreçler için istihdam ve güçlü bir online platform oluşturabilmeniz şart.
Geldiğimiz noktada insanlar donanıma yine para harcıyor, ama yüzdesel payda değişim var. 5 yıl öncesine kıyasla donamımdan ziyade oyun gibi farklı başlıklarda içerik ön planda. Kimse mucizevi içeriğin ne olduğunu bilmiyor, ama bu konuda harcanması gereken para olduğunun herkes farkında. Bu nedenle deneyim şart. Yani bir içerik fikriyle yola çıkıp, oyun geliştirmekle iş bitmiyor artık. Bu nedenle yaratıcılık ve parasal güç belirleyici.”