TBD, KOBİ’lerin Dünyadaki Rekabet Gücünü Arttıracak
Türkiye ekonomisinin dinamik gücü KOBİ’lerin dünyada rekabet gücünü arttırmak amacıyla, Türkiye Bilişim Derneği (TBD), Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), İstanbul Ticaret Odası (İTO), İstanbul Sanayi Odası (İSO) ve KOSGEB iş birliği ile gerçekleştirilen “1. İstanbul KOBİ’ler ve Bilişim Kongresi”, “Akıllı Üretimle Küresel Rekabet” temasıyla, İstanbul’da InterContinental Otel’de düzenlendi.İstanbul KOBİ’ler ve Bilişim Kongresi’nin Türkiye’nin güçlü geleceği için önemli bir adım olduğunu açılış konuşmasında vurgulayan TBD Genel Başkanı Rahmi Aktepe, “Son yıllarda ülkemizde sosyal ve ekonomik gelişmenin, kalkınma politikalarının ve planlarının içinde en çok konuşulan kavram kuşkusuz KOBİ’ler oldu. İstihdam yaratma, girişim geliştirme ve bölgesel kalkınma aracı olarak önemli görevler üstlenen KOBİ’ler, ülke ekonomisinin dinamiğidir. Bilişim ise gelecektir, güçtür! Bilgi ve iletişim teknolojilerine sahip olanlar geleceğe de sahip olurlar. Biz geleceğimize sahip çıkmak için, küresel dünyanın oyun kurallarını iyi bilerek daha çok çalışmalı, daha çok üretmeliyiz. Uluslararası piyasalarda rekabet edebilme gücüne erişmek için harekete geçmeliyiz” diye konuştu.
KOBİ’leri küresel alanda atağa kaldıracak Kongre’nin açılış konuşmalarını Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Hasan Ali Çelik, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkan Vekili Mustafa Çıkrıkcıoğlu, İstanbul Sanayi Odası Başkan Vekili Adnan Dalgakıran, TBD İstanbul Şubesi Başkanı Deniz Tiryakioğlu ve TBD Genel Başkanı Rahmi Aktepe yaptı.
“Katma değeri yüksek ürünleri ortaya çıkarmaya çalışıyoruz''
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Hasan Ali Çelik açılış konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Geleceğe bakan, gelecekte çare var mı diye düşünen katılımcıları selamlıyorum. Bakanlık olarak sanayi üretime yönelik desteklere ağırlık veriyoruz. KOBİ’ler çok sayıda varlık ifade ediyor ama ciroda o ölçüde güçlü durumları yok. İstihdamda güçlü yapıları görünmüyor. Bir tarafı önemli, bir tarafı önemsiz olarak görmüyoruz. KOSGEB üzerinden KOBİ’lere yapılan desteklerle stratejik ürünler ortaya çıkıyor. Yüksek katma değerli ürünlerin ortaya çıkmasını arzu ediyoruz. Dünya durmuyor. Küresel bir rekabet içindeyiz. Akıllı üretimde küresel rekabeti ön gören bir isimle bu kongrede yola çıkmışız. Talep edileni üretmek gibi yolara başvurmayı küresel rekabette öncü olmanın gereği olarak görüyoruz. Sanayi 4.0 için yapılan çalışmalara KOBİ’mizin ilgisinin olmadığını görüyoruz. Bakanlığımız bu anlamda Sanayi Devrimi’nin yönetilmesini sağlayacak bir platform oluşturdu. Hangi dallarda çalışılacağına dair çalışmalar yürütülüyor. İşletmelerin dijital dönüşüm sürecinde kamudan beklentilerini sorguluyoruz. Dünya güçlü bir rekabet içerisinde, biz de fabrikamızı adapte edelim demenin dışında farklı bir şey yapmalıyız. Bu yeni sistemde sadece tüketen değil üreten olalım diyoruz. KOBİ’ler aile şirketinin üzerine çıkmak istemiyorlar, bir dış göze itibar etmiyorlar. Çözümde daha çok aktif olmanın yollarını aramalıyız. Girişimciler para konusunda kaynak sorunu da yaşıyor. Girişimci stratejik ürün üretiyor ama parası olan bildiğim işe girerim diyerek destek olmuyor. Bu konularda zorluklar olduğunu görüyoruz. Bakanlığımız bunun için de çalışma yapıyor.”
''KOBİ’lere pozitif ayrımcılık yapıyoruz''
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkan Vekili Mustafa Çıkrıkcıoğlu, KOBİ’lerin firma sayısı, istihdam ve ihracat açısından Türkiye için çok önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
“KOBİ’lerin güç ve potansiyeli dünya ekonomilerinde ilgi görmektedir. Ülkemizde son yıllarda KOBİ’lerin gelişmesi için önemli adımlar atıldı.Biz ihracatçının temsilcisi olarak KOBİ’lere ayrı önem veriyoruz. İhracatımızın sürdürülebilir artması için KOBİ’lere pozitif ayrımcılık yapıyoruz. KOBİ’ler için özellikle finansmana ulaşmaları için çalışmalar yapıyoruz. Firmalarımızı büyütmek geleceğe taşımak en önemli görevimiz. En önemli aracımız ise bilişim olacak. KOBİ’lerin dünyadaki teknolojik gelişmelerden geri kalması, dünyadan da geri kalmasına neden oluyor. KOBİ’lerin sadece bugünü değil yarını düşünmesi önemli. Günün teknolojik gelişmelerini takip etmeli hatta yön vermeliyiz.
“Girişimcilikte nitelik ve nicelik meselesini kaçırıyoruz''
İstanbul Sanayi Odası Başkan Vekili Adnan Dalgakıran ise şu değerlendirmelerde bulundu:
“Her çalışmanın bir metodolojisi olması gerekiyor. Önce durum tespiti, sonra karşılaştırma, ardından eleştiri kısmı ve sonrasında ne yapmak gerekir sorusuna cevap vermemiz gerekiyor. Biz hep daha fazla girişimci diyoruz ve burada yanlışlık yapıyoruz. Nitelik ve nicelik meselesini kaçırıyoruz. Biz aslında girişkeniz. Makine sektöründe 13 bin üretici 15 milyar dolar ihracat yapıyor. Almanya ise 300 milyar dolar ihracatı 6 bin makine girişimcisi ile yapıyor. Burada bir tuhaflık var. Örnek vermek gerekirse Türkiye’de 63 firmanın üretimi, Almanya’da 3 firmanın üretimine denk değil. Biz hamallık yapıyoruz. Yenilikçilik ve pazarlama yeni yüzyılın değeri. Biz iş yapma biçimini değiştirmediğimiz sürece hiçbir şey değişmeyecek. Batı ile aramızda makas açılıyor. Biz insan yetiştirmeliyiz. Cumhuriyet tarihinin en büyük teşvikleri veriliyor. Ama, İsrail 47 milyar dolar ‘start-up’ satış gerçekleştirirken biz 1 milyar dolarlık satış gerçekleştirmişiz. Burada bir tuhaflık var. Orta gelir tuzağına düşmüşüz ve insanlar değişim olması gerektiğini hissetmiyor. Daha becerikli ve çalışkan insanları daha iyi yerlere getirmeliyiz. Profesyonel girişimcilik diye hızla yayılan bir kavram var. Bu girişimciler önemli şirketlere alınıyor ve kar payı veriliyor. Biz de ise karasabanı yeniden bulmuş, yeni bir şey keşfettim diye düşünüyor. Nitelikli girişimciliği özendirmek için her noktada katma değerli nitelikli insanlar oluşturmalıyız. Biz İSO olarak firmaların dijitalleşmesinin nerede olduğuna dair bir çalışma yapıyoruz.”
“KOBİ'lerin en büyük sorunu dijitalleşememek”
İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay açılış konuşmasında, entegre ve tam otomasyona ait sistemlerin yaygınlaşması gerektiğini, nitelikli iş gücüne ihtiyacının ise her geçen gün arttığını dile getirerek şöyle devam etti:
“Dijital gelişmelere ayak uyduracak nitelikli iş gücü yetmiyor. Üst düzeyde yer alan yöneticilerin dönüşüm anlayışı ve yeni stratejilere ihtiyacı var. Türkiye’nin yüksek katma değerli ürünlerini arttırmaya öncelik vermelidir. Hedeflere ulaşmamızın yolu buradan geçiyor. Nitelikli insan kaynağını önceden hazırlamalıyız. KOBİ’leri küresel pazarda rekabet etmeleri ve girdi maliyetlerini düşürmeleri için yoğun bir trafik içindeyiz. KOBİ’lerin en büyük sorunu kurumsallaşamamak ve bilişimden uzak kalmak. Başkalarının oluşturduğu zeminde yerli ve milli olmalıyız. O yüzden kendi zeminimizi oluşturmalıyız. Kısa vadede çözümümüz ise eğitimdir.”
Dijitalleşme tercih değil, önceliktir
TBD’nin faaliyetleri hakkında bilgi veren TBD İstanbul Şubesi Başkanı Deniz Tiryakioğlu, ekonominin temel taşının KOBİ’ler olduğunun altını çizdi. Tiryakioğlu şöyle konuştu:
“TBD kamu yararına çalışan bir denek olup kurucuları ve gönülleri ile birlikte sektör ve bireyleri teknolojik gelişmelerden haberdar etmek ve Türkiye’nin bilişim hedeflerine ulaşması için mücadele ediyor. Ekonomimizin temel taşı KOBİ’lerdir ve önceliğimizdir. Dijitalleşme tercih değil, Türkiye için önceliktir. KOBİ’lerin dijitalleşmesi de işlerinin daha verimli yapılması ve sürdürülebilir olması açısından önemlidir. KOBİ’lerin rekabet gücünü arttırmak için dijital dönüşümün etkilerini gün boyunca panellerde işleyeceğiz.”
TBD Genel Başkanı Rahmi Aktepe katılımcılara şöyle seslendi:
“Bugün girişimciliğin desteklenmesi ve yeni iş fikirlerinin hayata geçirilmesi, ekonomide dönüşüm sağlayacak en etkili yol olarak görülüyor. Türkiye, girişimcilikte hızlı yol aldı. Girişimcilik kültürünün oluşturulması ve yaygınlaştırılmasında farkındalık her geçen gün artıyor. Bu ruhun korunması, yeni iş fikirlerinin hayata geçirilmesi ve hızlı bir dönüşümle başarıya ulaşılması için rekabet edilebilir bir alt yapıya sahip olmak gerekiyor.
Rekabet, yaşamın her aşamasında var. Ancak KOBİ’ler için rekabet edebilirlik hayati bir meseledir. Rakiplerin her geçen gün artması ve rekabetin küresel boyuta ulaşması, KOBİ’leri rekabete etki edecek her konuyu takip etmeye zorunlu kılıyor.
''Takip eden değil, takip edilen olmalıyız''
Bu takibi, izleme ve değerlendirme olarak görmek yeterli değil! Takip eden değil, takip edilen olmak, AR-GE, inovasyon ve yeni tasarımlarla ürün, hizmet ve pazarlama olanaklarını geliştirmek, pazarda var olmak çok daha önemli. Rekabet gücüne sahip olmanın en etkili yolu; bilim, teknoloji ve bilişimden geçiyor.
Bilişimin sağladığı olanakların yanı sıra, bilişim teknolojisinin hızlı gelişiminin doğurduğu sonuçları da dikkate almak gerekiyor. Dolayısıyla KOBİ’lerin bilişimle entegrasyonunu sağlamak için çok daha etkili yollar bulmak zorundayız. KOBİ’leri iş süreçlerine dahil edebildiğimiz, rekabet gücü açısından değerlendirebildiğimiz bilişim çözümlerine ihtiyacımız olduğunu özellikle vurgulamak istiyorum.
KOBİ’lerin dönüşümünü tek başına gerçekleştirmesini bekleyemeyiz
KOBİ’lerin sanayi 4.0 ile ortaya çıkan değişim ve dönüşümünü tek başına gerçekleştirmesini bekleyemeyiz. Kamu, Üniversite, finans kuruluşları ve her biri sektöründe öncülük eden Sivil Toplum Kuruluşları değişimin ve dönüşümün ana aktörleri olarak KOBİ’lere yol göstermeli ve destekleyici olmalıdır. KOBİ’ler bilişim yatırımlarına proje yaklaşımıyla bakarak ve proje takımları oluşturarak bilinçli bir alıcı olmayı becerebilmelidir.
İçinde bulunduğumuz dönem daha karmaşık ve çok hızlı teknolojik gelişmelerin olduğu baş döndürücü bir dönemdir. 4’üncü Sanayi Devrimi kapsamında telaffuz edilen; nesnelerin interneti, sanal gerçeklik, karmaşık gerçeklik, büyük veri, bulut bilişim, robotlar ve akıllı fabrikalar gibi kavramlar her geçen gün daha da gelişiyor. KOBİ’lerimiz buna hazırlıklı olmalı, farkındalık çabası içinde olmalılar.
KOBİ’ler uyarlamacı yaklaşımları değil, özgün ve milli uygulamaları öncelikli olarak tercih etmeliler. Bu süreçte, bilişimcilerle, işletme sahipleri ve yöneticileri arasında yeni bir iletişim biçimi geliştirilmesi sağlanmalıdır.
''Beyin göçünün önlenmesi gerekiyor''
Ülkemizin uzun vadeli politikaları, ekonomik büyümenin yanı sıra, insani gelişmişlik, hukukun üstünlüğü, bilişim toplumu, uluslararası rekabet gücü, kurumsallaşma, sürdürülebilirlik boyutlarını da içerecek şekilde çok yönlü bir anlayışla oluşturulması ve bütüncül bir bakış açısıyla hayata geçirilebilmesi için önceliğimiz elbette nitelikli insan gücü olmalıdır.
İnsan gücünün en iyi şekilde yetiştirilmesi ve eğitilmesi için, ilköğretimden üniversiteye kadar etkili, kaliteli ve sektörün ihtiyaçlarına cevap veren eğitim programları ortaya konmalıdır. Bu kapsamda, nitelikli insan gücünün yetiştirilmesi ve niteliklerinin sürekli olarak geliştirilmesinin yanı sıra, bugün orta ve yükseköğretimde yaklaşık yüzde 5 olan nitelikli insan gücünün ülke içinde iyi değerlendirilmesi ve ayrıca beyin göçünün önlenmesi gerekmektedir.”