Sevil “berberi” değil, şemsiyesi…
İspanya’nın Sevilla kentinde bir meydana, 30 metre yükseklikte ahşap şemsiyeler dikildi. Yerden göğe yükselen mantarımsı yapı, mimaride yenilikçiliğin nitelik ve nicelik bakımından ne boyutlara ulaştığını gösteriyor.
Şehrin, yeraltı otoparkı yapılmak üzere kazılan –popüler olmayan- bir meydanında Roma dönemi evleri ve “çanak çömlek” bulununca, belediye, bunu hemen müzeye dönüştürmeye karar verdi. Ama müze yapmışken, şehre, dünyada örneği olmayan anıtsal bir mimari imza atmaya da özendi.
Şöyle oldu:
* Çelik iskeletler yapıldı.
* 3 bin 500 metre küp ahşaptan 3 bin adet hepsi farklı boyutlarda parçalar kesildi.
* Bunlar, birbirine tutkalla yapıştırıldı. Tutkal derken, “Japon yapıştırıcı” gibi bir şey anlamına.
* Ahşap parçaların üzerleri poliüretanla kaplandı.
* Ortaya çıkan dev şemsiyenin altında müze, restoran, pazar yeri olacak.
* Mantarların üzerine çıkıp şehre bakacak terası var.
Halk, şemsiyenin altında yazın güneşten, kışın yağmurdan korunacak.
Madrid’den hızlı trenle 2 saat 20 dakika uzaktaki Sevilla, şimdi sırf bu başka örneği olmayan mimari yaratıcılık örneğini görmek isteyenlerin yeni adresi olacak.
Sevilla, turistik pırıltılarından uzaktaki “Encarnation” (Kutsal Doğum) Meydanı’ndaki bu yeni eserle anılmaya başlanacak. Dev şemsiye, Sevilla’yı, kendisini yenileyen, modern bir ikonik kültür merkezi olarak yeniden tanımlıyor: “Eskiyi koruyoruz. Bozmuyoruz. Ama yeniliği de benimsiyoruz.”
Eserin Alman mimarı Jürgen Mayer o kadar sıra dışı işler yapıyor ki, adamın ismi bile aslında şöyle: Jürgen Mayer H.
Nedir bu “H” derseniz, arkadaş, orta ismini, soyadından sonraya kaydırmış. Eh, sıra dışı mimar olunca böyle şıklıklar yapabilirsiniz.
Mimarımız ve mühendislik sihirbazı Arup’un eseri: Arı peteği gibi birbirine geçen, geometrik değil organik biçimde ondüla şeklinde ilerleyen, hiç biri ötekinin aynısı olmayan 3 bin ayrı ahşap parça. Hepsi mimarın Bavyera’daki merkezinde tasarlandı, yapıldı. Sevilla’da takıldı. Ahşabı Finnforest-Merck GmbH sağladı.
Mimarın, “Duvarı olmayan bir katedral yaptım” dediği eserin maliyeti 30 milyon avro. Bunu, kamu-özel-stk ortaklığında bir örgütlenmeyle çözdüler. Parayı devlet, özel sektör, ve sivil toplum birlikte sağladılar. Şehirlerine yenilikçi, kalıcı eser kazandırmak adına.