Fazla stokların önlenmesi amaçlanıyor, ürün rasyonalizmi önem kazanıyor
Birçok şirketin talebi tahmin ederek siparişlerini verirken halen bir gün önceki satışlara ve geçen sene aynı dönemdeki satışların direkt ortalamasını baz alarak hareket ettiğini belirten Dal, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu şirketlerin çoğu fazla stok ve yok satmalardan şikayet ediyor. Artık günümüzde talebi daha doğru tahmin etmek için daha uzman istatistiki ve hatta veri madenciliği yöntemlerini kullanmak kaçınılmaz hale geliyor. Her ürünün davranışına göre farklılaşan teknikleri kullanmak gerekiyor. Talebi belirleyen unsurları yine veri madenciliği yöntemlerini kullanarak anlamak ve elde edilen çıktılar sonucunda lokasyon, ürün kategorisi ve tedarikçi bazında farklı tedarik planlamaları yapmak önem kazanıyor. Stok devir hızı hep yüksek olan bir ürün, mevsimsel olan bir ürün, az satan yüksek stok değeri olan ürün, tedarik açısından zorlukları olan bölge, alışveriş merkezinde olan bir mağaza, Salı günleri yanında pazar kurulan bir mağaza, üniversite içerisinde yer alan mağaza, çok yakınında 3 tane rakibin olduğu mağaza, otopark yerinin olmadığı ve ortalama sepet tutarının düşük olduğu, rakibinin promosyona girdiği mağaza ve ürünler gibi birçok değişken özellik talebi ve buna göre stok planlamasını değiştiriyor. Ürün rasyonalizmi ya da ürün yerelleştirme olarak ifade ettiğimiz yaklaşımlar ile şirketler mağaza bazındaki ürün portföylerini yeniden gözden geçirmeye başlamıştır. Eskiden mağaza formatı, segmenti, metrekaresi bazında ürün çeşitliliğini belirleyen şirketler mağaza özeline inerek ürün marka dağılımlarını daha da optimize etmeye başlamıştır. Çoğu perakende zincirinde Pareto kuralının işlediği, cironun büyük bir kısmını ürünlerin yüzde 20 civarındaki kesiminin oluşturabildiği, net karın iki katına yakınını ürünlerin sadece yüzde 10’unun oluşturduğu hepimizin malumu. Böylesi bir konjonktörde her mağazada müşteri memnuniyetini ve karlılığını olumlu yönde etkilemeyen, tersine yansıttığı stok maliyeti ile zarar ettiren ve ek yönetim maliyeti oluşturan ürünler yer alabilmektedir. Söz konusu ürünleri mağaza portföyünden çıkarmak kayda değer bir fayda sağlamaktadır.
Ürün rasyonalizmi yaklaşımı çerçevesinde birçok gıda perakendecisi ürün sayısını yüzde 10-20 aralığında azaltarak verimliliklerini artırmıştır. Ürün rasyonalizmi dediğimiz yaklaşımın ana mantığı mağaza bazında ürün ve tedarikçi karlılığını bir bütün olarak analiz etmektir. Amaç ise kar ya da müşteri trafiği oluşturmayan ürün çeşidi-markası ya da ilgili kategori-sınıftaki ürünlerin tamamını mağaza ürün portföyünden çıkarmaktır. Yavaş hareket gören ya da yeteri kadar hızlı hareket etmeyen ürünleri tespit etmek yine nihai ürün portföyünü tayin etmede kullanılan yöntemlerden birisidir.”
Perakende sektöründe teknoloji
Perakende sektörünü günümüzün en hızlı büyüyen ve en dinamik sektörlerinden biri olarak tanımlayan LA Yazılım Satış ve Pazarlama Direktörü Aslı İşgören, “Ürün çeşitliliği ve piyasadaki dinamizm tedarik zincirindeki iş ortaklarının ve talep noktalarının sayısını her geçen gün artırmaktadır. Talepteki ve talep noktalarındaki artışa paralel olarak hizmet seviyesini katlanılabilir bir maliyet ile sürdürmek oldukça karmaşık bir süreç haline gelmiştir. Tedarik zincirinin genişliği ve ürün çeşitliği göz önüne alındığında otomasyon olmadan tedarik zincirindeki lojistik süreçlerinin hatasız istenen performansta yapılması nerdeyse imkânsız hale gelmiştir. Temelde perakende sektörü hatasız ve verimli lojistik yapabilmek için ihtiyaç duyulan bilişim çözümleri üç aşamada tanımlanabilir” dedi.
Perakende sektöründe maliyetleri düşürmek, ürün, süreç ve risk yönetimini uygulamak, etkin tedarik zinciri oluşturmak, müşteriyi tanımak ve müşteriye özel hizmet vermek ve hızlı, kaliteli ve verimli iş süreci için iş zekâsı uygulamalarının önem kazandığını belirten Supercom Bilişim Genel Müdürü Harun Şahin, şu değerlendirmelerde bulundu: “İş zekâsı uygulamalarını ve bu yolda ERP, CRM gibi pek çok uygulamayı içerisinde barındıran çözümleri kullanıyor. Bu yeni ve sürekli geliştirilmekte olan yazılımlar, satış noktalarından arka ofislere, merkez ofis iş akışına, depo işleyişinden stok ve ürün takibine, insan kaynaklarından mağaza otomasyonuna kadar geniş bir ağ yapısı içerisinde işlerin yönetilmesini sağlıyor. Kısaca, ’’Perakende Sektöründe Servis Odaklı Teknolojik Mimari’’, kurumu bir adım öne geçiriyor. İş zekâsı, Veri Ambarı, Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) kavramlarını, bunların kimin ne işine yaradığını ve yarayacağının planlaması, farklı profildeki kullanıcıların beklentilerini, ilgili teknolojileri ve araçları, bu teknolojilerin nasıl bütünleştirilmesi gerektiğini, tüm bunları içeren bir mimarinin nasıl tasarlanması gerektiğini, bu mimariyi desteklemek için verilerin nasıl organize edilmesinin daha uygun olacağı gibi konularda derin bir uzmanlık ve tecrübe gereksinimi vardır. Bu nedenle akıllı sistemler mağazaların ve yönetim noktalarının her yerinde etkin olmaya başlamıştır. İş zekâsı çözümleri, en önemli özelliğini perakende lokasyon belirleme çalışmasında ortaya koyuyor. Doğru konumlanma için veri analizleri ve istatistiklere bağlı olarak çıkan sonuç, doğru lokasyonun belirlenmesinde ve doğru sonuca ulaşılmasında önemli rol alıyor.