İtiraf
İnternette kim gezinir? Bilgisayar okur-yazarları. Bunların büyük çoğunluğu henüz yetişmekte olan kuşak ile son on yılda yetişmiş kuşakta yer alıyor. Şu, haklı olarak çok öğündüğümüz genç nüfus. İtiraf edelim: bunları iyi yetiştirememişiz. Korunaklı ortamda, dış tesirlerden uzak ve yalıtılmış, kötülüklerden arındırılmış olarak yetiştirmiş olmalıyız. Kötü ile karşılaşmalarına hiç olanak tanımadığımızdan olsa gerek, bunların “iyi ile kötüyü” bir diğerinden ayırmalarına da hiç ihtimal vermiyoruz. Onları kötülüklerden ömür boyu devlet eliyle korumayı seçmişiz. Baksanıza, bunlar kendilerini internetin zararlarından koruyamıyorlar ki, onları, internette gezinirken kendilerine verecekleri zarardan, devlet koruyacak: “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar”dan söz ediyorum.
Bu “esaslar” uygulamaya konulursa, Milli Eğitim Bakanı vicdan muhasebesi yapmalı. “Benim Bakanlığım neyi eksik yaptı, hangi eğitimi yetersiz verdi de bu genç kuşak internette gezinirken zarar görecek kadar kırılgan ve kötüye kapılacak kadar saf oldu” diye incelemeli. Zira, arkadan gelecek kuşaklar da bu kadar aciz, korunmaya muhtaç durumda geleceklerse, onları, yarın iş başında olacak olan, bugün bizim koruduklarımız, hiç koruyamayacak. Ya yurtdışı? “Ne olur ne olmaz, bunlar kendilerini korumayı bilmez, biz de onları orada koruyamayız, en iyisi onları yurtdışına göndermeyelim” mi diyeceğiz?
Kötülükler her zaman olacaktır. Nasıl ki hastalıklardan arındırılmış bir dünya oluşturamıyorsak, kötülüklerden arındırılmış bir dünya da olmuyor. Başarılı insanlar yetiştirmek, tıpkı sağlıklı insanlar yetiştirmek gibi onları olumsuzluklara karşı aşılamakla mümkün. Aşılamak, kötülüğün ne olduğunu, nedenlerini ve sonuçlarını anlatmak; doğruya ve iyiye nasıl ulaşılacağını, kendi kendini nasıl sakınacağını öğretmek; “bağışık kılmak” anlamında. Bunları bilene, “kötülükler dokunmaz”.
“Esaslar”, 22 Ağustos’ta uygulamaya konulursa, bunu son kuşağı iyi yetiştiremediğimizin açık bir itirafı olarak algılamak gerek.