Avrupa’nın eksiği
Geçen ay Avrupa Komisyonu tarafından açıklanan sonuçlara göre aradan geçen on yıldan sonra Lizbon’da saptanan hedeflerden bir hayli geri kalındığı, sadece
16 maddenin gerçekleştiği, geri kalan 84 hedefe daha ulaşılamadığı görülüyor.
Bu sonuçlara göre Avrupa’nın uzun bir süre daha yüksek teknoloji alanlarının büyük bir bölümünde Amerika ve hatta Çin’den geri kalacağı anlaşılıyor. Bu durumdan kaygı duyan politikacıların başında gelen İngiltere başbakanı David Cameron ülkesinde Silikon Vadisi’nin bir benzeri olmadığını ve bu nedenle çok uluslu bir nüfusa sahip Londra’nın doğusunda Tech City UK adı ile bir ileri teknoloji merkezinin kurulması yönünde çalışmalara hız verildiğini açıkladı.
Avrupa Dijital Gündemi’nin bazı maddelerinde ise olumlu adımların atıldığı da görülüyor. Örneğin 2013 yılında genişbandın tüm Avrupalılara Amerika’dan yedi yıl önce ulaşması hedefi gerçekleşiyor. Avrupa ülkelerinde internet kullanımı hızla yaygınlaşırken çevrimiçi alışveriş yapan Avrupalıların sayısı da öngörülenin çok daha ötesinde büyüyor.
Bütün bu gelişmeler karşısında şimdiye dek Google, Facebook veya Twitter gibi kuruluşlar ile rekabet edebilecek küresel bir internet şirketinin var olmaması Avrupa’nın büyük bir eksiği olarak ortaya çıkıyor. Bu gerçeğin bir nedeni de Avrupa’da diğer sanayileşmiş ülkelere göre bilgi teknolojilerinde araştırma ve geliştirmeye yapılan yatırımların çok daha az olmasından kaynaklanıyor. Ayrıca Avrupa Birliği içinde sınırlar ötesi elektronik ticaretin gelişmesinin beklenenden daha düşük olması da çözülmesi gereken bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Geçen yıl Avrupalıların sadece yüzde 9’u kendi ülkelerinin dışındaki mağazalardan çevrimiçi alışveriş yaparken bu oran komisyonun 2015 yılı için yüzde 20 olan hedefinin çok altında kalıyor.
İşlevsel tek bir pazar olmaması Avrupa’daki internet şirketlerinin önemli adımlar atmasını da engelliyor. Avrupa Birliği’nin 27 ülkesindeki yerel internet şirketlerine yatırım yapacak az sayıda deneyimli girişimcinin bulunması Avrupa ülkelerinin küresel boyutlara erişecek internet şirketlerine sahip olma olasılığını ortadan kaldırıyor.
Öte yandan belirli boyutlara erişen Avrupa internet şirketlerinin yabancı şirketler tarafından satın alındığı görülüyor. Bu nedenle Avrupa’da teknoloji girişimcilerin çoğu bu eğilimden yararlanmayı başlıca hedef olarak seçmiş bulunuyorlar. Amerikalı girişimci yatırımcılar şimdi Londra, Paris ve Münih’teki piyasa değerleri daha ucuz olan teknoloji şirketlerine odaklanmış bulunuyorlar. Geçen yıl Avrupa’daki teknoloji şirketlerinin ortalama değerleri 5 milyon dolar olurken Amerika’da
bu değer 15 milyon doları aştı.
Bu yıl ise Avrupa şirketlerinin değerleri yüzde 20 dolayında büyürken Amerikan şirketlerinin değer büyümesi yüzde 40 oldu. Her ne kadar Avrupa’da yetenekli girişimcilerin sayısı az değilse de değişik dilleri ve farklı kültürleri olan ülkelerin küçük pazarlarında kurulan teknoloji şirketlerinin 15 yıldan daha az bir geçmişi olan Google veya Facebook gibi küresel boyutlara ulaşmaları olasılığı görünmüyor. Bu nedenle Avrupa Birliği’nin bu gidişle Lizbon hedeflerine ulaşması çok daha uzun bir süre alacak.