Sektörün birbirinden farklı iki yüzü
Çağrı merkezi sektörünün Türkiye’deki gelişimi, kamu ve özel sektörün bu alandaki çalışmaları ve daha fazlası, dosya sayfalarımızda.Şeyma, Ahmet, Fatma.. Türkiye’de 8,5 milyon engelli vatandaşımızdan üçü bu isimler. Ve çağrı merkezlerinde çalışan yüzlerce engelli vatandaşımızdan da üçü aynı zamanda. Onlarla yaptığımız röportajları ilerleyen sayfalarda okuyacaksınız. Hikayelerinde Türkiye’de bildik manzaradan satırbaşları da var. Ama onların hikayelerinde işini severek yapma ve hayat sevinci de göreceksiniz. “Sosyal bir insanım, gün boyu farklı profilden insanlarla görüşüyorum. Yaptığım her görüşme benim iletişimimi, ikna gücümü artırıyor yani beni daha da sosyalleştiriyor” diyen Şeyma’da, “İşimi severek yapıyorum bu yüzden bazı zorluklara katlanıyorum. 45 km uzaklıkta bir kasabadan geliyorum. Yani her gün 90 km yol gitmiş oluyorum. Ama bu beni yıldırmıyor” diyen Fatma’da ve “Engelli olarak kendisini eve kapatan insanları hiç anlamıyorum” diyen Ahmet’te. Üçü de diğer arkadaşları gibi direnenler arasında.
Diğer yandan, geçtiğimiz aylarda ziyaret ettiğim bir bankanın genel merkezinde karşılaştığım çağrı merkezindeki arkadaşlar. Bankanın ve arkadaşların adları bende saklı. Çalışanlarda yüzlerde okunan bıkkınlık, stres, yorgunluk, üst yöneticilere tepki, isyan, umutsuzluk. Esnekliğin hep çalışanın aleyhine olacak şekilde kurgulanmasının yarattığı rahatsızlık. Bir yandan işsiz kalma korkusuyla bu acımasız düzende, “dayanabileceğim yere kadar dayanayim” halet- ruhiyesi.
Sektörün iki yüzü bu. İyi ve güzelle birlikte çirkinin de olduğu bir sektör söz konusu olan. Büyüyen bu sektörde çirkin kısmı ise her geçen gün azalmalı. Özellikle kamu yatırımlarının getirdiği ivmeyle büyümesine devam edecek sektör. İleride istihdamda 100 binlere dayanacak bir sektörden bahsedeceğiz. Teknoloji sürekli gelişirken, günümüzün gerçeği sosyal medya ile bütünleşme de sağlanıyor. Bu büyüme üst düzey çalışan memnuniyeti ile taçlandırıldığı takdirde ekonominin lokomotiflerinden biri bu sektör olacak.