İnovasyonda Dünyada 49. Sırada Olmamız da Sessizlikle Karşılandı
Saygın kuruluşlar (Cornell Üniversitesi, WIPO ve INSEAD) her yıl ülkelerin inovasyon karnesini yayınlar ve karne notuna göre ülkeleri sıralar. Temmuz sonunda yayımlanan 2019 Küresel İnovasyon Endeksi raporu (http://bit.ly/2YsnIqO) medyamızda yer almadı. Oysa, eğer Google’da “Tütünle mücadelede dünya birincisiyiz” araması yapılırsa, hemen hemen tüm ana akım medyada bu Temmuz sonu haberinin gururla yayımlandığını görürüz. (Tabii, kişi başına sigara tüketiminin arttığı ve Cumhuriyet tarihinin en yükseğine geldiği gerçeği belirtilmez bu haberlerde.)
Gelelim bir ülkenin (ve bir firmanın) rekabet gücü için en önemli kavram olan inovasyona ve KİE raporuna. Genel notumuza göre, 129 ülke içerisinde 49. sıradayız. Genel not, inovasyon girdileri ve çıktıları altında gruplandırılan 7 kriter notuna göre hesaplanıyor. Her bir kriter notu da, çok sayıda ulusal veri kullanılarak hesaplanıyor.
İnovasyonda Karşılaştırmalı Durumumuz
Yıldan yıla ufak değişiklikler olsa da inovasyon konusunda ülkemiz bir ilerleme kaydedemiyor. Son 6 yıldır dünyadaki sıralamamız şöyle seyrediyor: 2014’de 54., 2015’de 58., 2016’da 42., 2017’de 43., 2018’de 50. sıradayız.
Gerisinde olduğumuz bazı ülkeler: Malta (27.), Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (28.), Malezya (35.), Birleşik Arap Emirliği (36.), Bulgaristan (40.), Vietnam (42.).
Yandaki tablo durumumuzu özetliyor ve Bulgaristan ile bir karşılaştırma sunuyor. (BG sütunu altında hem her kriter için puanları var hem de parantez içerisinde dünyadaki sıralaması.) Neden Bulgaristan’ı seçtim? Şu günlerde, Volkswagen büyük bir yatırım için Türkiye ve Bulgaristan arasında karar verme sürecinde. Volkswagen yöneticileri bu yatırım kararını verirken çok sayıda faktörü karşılaştırıyorlardır. Dünya çapında rekabet gücü iddiasındaki bu firma için inovasyon ve ilgili kriterlerin önemle dikkate alınması gereken faktörler arasında olduğuna eminim.
Yandaki tabloyu incelersek şunları görürüz:
- İnovasyon için gerekli girdilerin hepsinde geçen seneye göre az da olsa, diğer ülkelere göreceli olarak bir iyileşme var.
- Bu girdilerden yaratılacak inovasyon çıktılarının hepsinde ise geçen seneye göre az da olsa, diğer ülkelere göreceli olarak bir gerileme var.
- İnovasyon girdilerindeki durumumuzu Bulgaristan ile karşılaştırınca, Kurumsal Altyapı ile İş Dünyasının Gelişmişliği kriterlerinde Bulgaristan’ın açık ara gerisindeyiz. Bulgaristan’ın ikibuçuk katından fazla nüfusumuz olduğu için, Pazar Gelişmişliği kriterinde daha iyi durumdayız. Yine kısmen nüfus fazlalığımız nedeniyle, İnsan Kaynakları kriterinde daha iyiyiz. Sonuçta, inovasyon girdilerinde Bulgaristan’ın gerisindeyiz.
- İnovasyon çıktıları durumumuzu Bulgaristan ile karşılaştırınca, Bilgi ve Teknoloji Çıktıları kriterinde açık ara gerideyiz. Sonuçta, inovasyon çıktılarında da Bulgaristan’ın gerisindeyiz.
Çarpıcı Sonuç
Yukarıdaki sınırlı analizden çıkarılabilecek en çarpıcı sonuç şudur: İnovasyon için gerekli girdilerle ilgili notumuz kötü de olsa, biraz iyileşme var. Buna karşın, inovasyon çıktıları ile ilgili notumuz daha da kötüleşmiş. Buradan şu sonuca varabiliriz: Girdilerdeki yetersiz de olsa iyileşmeyi, çıktıya dönüştürecek strateji ve politikalar yok.
Bundan 10-15 yıl önce hükümet Ar-Ge harcamalarında ciddi (ama yine de yetersiz) artış yaptıktan sonra, uluslararası sıralamalarda yerimizde iyileşme olmaması üzerine, ilgili bakana “demek ki, kaynak artırmak yeterli değil, somut ve iyi düşünülmüş strateji ve politikalar olmazsa, kaynaklar doğru kullanılmaz” diye eleştiri yöneltmiştim. Zaman içerisinde değişen bir şey olmadı ve maalesef ne hükümet ne de iş dünyası inovasyon konusunda ciddi strateji ve politikalar geliştirerek bir hamle yapamadı.
Somut İki Öneri
Ülkemizde zaman zaman moda kavramlar, başta hükümetteki ve bürokrasideki karar vericilerin olduğu kadar iş dünyasının da dilinden düşmez. 3-4 yıl öncesine kadar inovasyon herkesin dilindeydi. Sonra, 2-3 yıl önce Endüstri 4.0 moda kavram oldu. Hatta, burada “İnovasyonu Tükettik, Endüstri 4.0 Verelim” başlıklı bir yazı yazmıştım (http://bit.ly/2Mp5R1F). Derken, 1-2 yıl önce dijital dönüşüm moda oldu, şimdilerde de yapay zeka (YZ).
Ülkemizde sihirli değnek arayışı sürüyor. Hükümet defalarca Endüstri 4.0 ve dijital dönüşüm kavramlarının önemini belirttiyse de, bu konularda bir strateji veya yol haritası ortaya koyamadı. (Bakanlığının son gününde, Faruk Özlü, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı web sitesine hükümetin resmen benimsemediği, işlevsiz bir yol haritası koydu, o kadar.) Bu konularda, TÜSİAD dört, TÜBİSAD iki önemli rapor yayımladı. Ayrıca iş dünyasının diğer STK’ları da raporlar yayımladı. Tüm bu raporlar hükümete bildik öneriler içeriyor fakat dikkate alınmadı.
Dolayısıyla, geçen yıl yazdığım birinci somut önerimi (http://bit.ly/2LidvrR) tekrarlayayım: İş dünyasının STK’ları ve diğer ilgili STK’lar bir araya gelip, ortak akıl ile inovasyonu temel alan bir dijital dönüşüm stratejisi geliştirip uygulamaya yönelik bir sivil insiyatif oluşturmalıdır. KİE raporu iş dünyası için de önemli mesajlar ve öneriler içeriyor.
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç, şimdilerin moda konusu yapay zeka üzerine bir strateji hazırlandığını defalarca açıkladı. Ortalıkta çok da anlamlı olmayan birinci ve ikinci 100 Günlük Hükümet Programı var ve üçüncüsü 200+ gün önce yayımlanması gerekiyordu ama devam etmedi. Başka, planlar, programlar, stratejiler ve söylemler var ortada ama hiç birisinin ciddi bir takibi yok. Dolayısıyla, ikinci somut önerim de hükümete: Yine medyada sadece 1-2 gün dikkat çektikten sonra unutulacak bir strateji belgesi hazırlamak yerine, KİE raporunu dikkatle inceledikten sonra inovasyonu temel alan, dijital dönüşümü de içeren, bütüncül bir yapay zeka stratejisini, katılımcı bir ciddiyetle hazırlanmalı. Katılımcılıktan kastım, önce bir taslağın kamuoyunda tartışmaya açılmasıdır. Strateji mutlaka somut yıllık eylemler içermeli ve her yıl sonu bu eylemlerin hangilerinin ne kadar tamamlandığı, tamamlanamayanların nedenlerini içeren raporlar hazırlanmalı.