Bilişimde uygulamalar
Bayram öncesi yazdığım yazıda yer alan (İngilizce sözcükler için özür dilerim) “if you automate a mess, you get an automated mess” deyişine gelen okuyucu tepkileri, e-Devlet projelerinde o kadar da kötü olmadığımız yönünde. Doğru. Olaya bilişim açısından bakarsanız, pek çok AB ülkesi ile yarışacak, birçoğunu da geride bırakacak bir başarım gösterdik. Ama bu, işin “otomasyon” yanı; “mess” ise, orada duruyor. Örnek: Vergi Dairesi’nde veya SGK’da işleminiz var ve ikametgâh bilgisi gerekiyor. Bunu gidip nüfus müdürlüğünden alacaksınız. Nüfus Müdürlüğü, size bu belgeyi İçişleri Bakanlığı’nın veritabanına (adrese bağlı nüfus kayıt sistemi) bakarak veriyor. Muhtarların çoğu da aynı veritabanına bağlı. Buradaki kilit soru şu: Belgeyi isteyen bir devlet kurumu, belgeyi veren bir başka devlet kurumu; peki ben neden aracı olmak durumundayım? Belgeyi görmesi gereken kurum kendisi o veritabanına ulaşsa olmaz mı? İşte “mess”den kastım bu. Devletin süreçlerini e-Devlet projelerinin sağladığı olanaklara göre güncellemek gerekli.
Katma değeri yüksek yerli tasarım ürünler için sektörümüzde bir kampanya başlatmanın gereğine inanıyorum. Bilişimi hedefleyen, bu yönde ürünler için konulmuş TESİD’in Yenilikçilik-Yaratıcılık Ödülü, bu sene tüm zamanların en yüksek başvuru miktarını aldı. Demek ki sanayide bir kıpırdanma var. Bunu bir seferberlik hâline getirecek ek özendirmeler, kıpırdanıştan bir tsunami dalgası yaratabilir. KOSGEB ve TÜBİTAK’a bu konuda görev düştüğünü düşünüyorum. Ya da kendi hâline bırakırız, kıpırdanma söner gider. Nasıl mı? Yolunuz düşerse, Mecidiyeköy’deki TTNET Gn. Md. zemin katına uğrayıp burada kurulu olan çıplak el ile TV kumanda sistemine bakın derim. Henüz hiçbir yabancı şirket tarafından ticari kılınmayan ve bu nedenle “dünyada ilk” diyebileceğimiz bu teknoloji tümüyle Türk “icadı”. Üç mikro KOBİ tarafından ortaklaşa yapıldı. Geleneklerimize uyarsak, bunun ticari olması için bir yabancı şirket tarafından yeniden keşfini bekleyeceğiz. İlk gören siz olun!