Babanıza ‘vizyon’ kazandırma zamanı
Son iki yıldır vitrinlerin ön saflarında görmeye alıştığımız incecik ürünler LED teknolojisine dayanıyor. Yani arka ışıklandırma yöntemi eskisi gibi katod tüplerle değil, LED’ler ile yapılıyor. Bu sayede paneller ve dolayısıyla TV’ler incelirken maalesef fiyatlar artıyor. Sizin bunlara ihtiyacınız olmadığından ortalama bir modelde en az yüzde 30 oranında kârda olduğunuzu söylemek mümkün. Medya oynatıcı özelliğine sıra geldiğinde ise kilit noktalarımız menü hızı ve Türkçe karakter desteği. Bir mağazaya, içinde çeşitli uzantılara sahip birkaç film veya video dolu belleğiniz ile gitmeniz yerinde olur. En azından hangi markanın hangi serisinde menü hızlarının kabul edilebilir olduğunu görebilir, altyazı desteğinde bir sorun olmadığından emin olabilirsiniz.
Ekran büyüklüğü ve medya oynatıcı özelliği sonrasında dikkat edilecek hususlar tabii ki görüş açısı ve görüntü kalitesi. Burada evrensel kurallardan yararlanıyoruz. Örneğin mağazaya gittiğinizde TV’lere tam karşıdan değil, açılı bakmak fikir verebilir. Diğer taraftan mağazalarda görüntülerin TV’lere çoğaltıcı kullanarak gönderilmesi nedeniyle hiçbir modelin gerçek kalitesini belli edemeyeceği ihtimalini ve bazı modellerin ‘manipüle’ edilebileceği ihtimalini de göz önünde bulundurmalısınız.
Ev sineması ince eleme
sık dokuma
Babanızı idare etmekten başka ihtiyaçlarınız varsa daha başka özellikleri de karşılaştırmanız gerekebilir. Yapabileceğiniz en iyi şey fabrika verilerini karşılaştırmak. Ev sinema sistemine ihtiyacınız varsa son dönemde fiyatları daha önce satın alanların gözlerini yaşartacak şekilde düşen 1920 x 1080 piksel (Full HD) çözünürlüklü modellere yöneleceğiniz kesin. Kontrast oranı yüksek bir modele bakacaksınız ama ‘gerçek kontrast oranını aramanız tavsiye edilir. 1.000.000:1 gerçek bir oran değil. Dikkat ederseniz böyle bol sıfırlı rakamlar ‘dinamik kontrast oranı’ şeklinde yer alır.
Ev sineması deyince babanızın beklentilerini de bir kenara bırakmanız gerekiyor. Bu durumda daha fazla dosya formatını destekleyen ve çok daha çevik bir dahili medya oynatıcıya, birçok cihaz bağlamanızı sağlayacak USB ve HDMI portlarına ihtiyaç duyacaksınız.
Ses konusunda ise seçeneğiniz o kadar fazla ki… Türkiye’de bulabileceğiniz TV çeşidinden çok daha fazla çevresel ses sistemi var. Burada kaliteden ödün vermek evinizi sinema salonundan ziyade çöp eve çevirmenize neden olabilir. 8 hoparlör düzeneğine sahip (7.1) modellerin kalitelisi çok pahalı, kötüsü de beyin tokatlıyor. Doğasında stereo olan modeller ise bütçeye uygun ama çevresel etkiyi yaratmakta zayıf kalıyor. Burada ortalama bir ev için en kullanışlı modelin yine 6 kanal (5.1) düzenekli modeller olabileceğini hatırlatmak gerek. Dört köşeye yerleşecek uydu hoparlörler ve merkez hoparlörün yanı sıra suboofer da komşunuzu kapıya dikebilir.
Bol hoparlörlü bir model yerine DTS, THX ve Dolby (ki bu çoğunda var) sertifikasına sahip daha mazbut görünen bir model seçmek akıllıca olabilir. Öte yandan ucuzuna kaçsanız dahi ahşap kasalı ürünleri seçmek ve PMPO (Peak Music Power Output) değeri yerine RMS (Root Mean Square) değerini esas alarak bir karşılaştırma yapmak daha sağlıklı olur. Çünkü PMPO değeri cihazın son noktada tükettiği enerjiyi ifade ediyor. Rakam yüksek olunca birçok üretici bunu bir reklam malzemesi olarak kullanıyor. RMS değeri ise ses sisteminin gerçek ses çıkış gücünü gösterdiği için çok daha anlamlı.