Mobil bilişimin süper kahramanları
Dünyada akıllı telefon furyası son hızıyla devam ediyor. Üstelik her platform kendilerine özgü yeteneklerle ve süper güçlerle donatıldığı iddiasında. Peki sizin favori kahramanınız hangisi? Okuyun, kendiniz karar verin.
2011 yılının sonlarına yaklaştığımız şu günlerde yıllık akıllı telefon satış rakamları 100 milyonu zorlayarak, ilk kez PC pazarının üzerinde bir satış performansı gerçekleştirdi. Akıllı mobil cihazlar dünyanın efendisi olma yolunda hızla ilerliyor.
Yeni nesil akıllı telefonlar anlık mesajlaşmadan sosyal hesapların yönetimine, kişisel organizasyondan profesyonel iş uygulamalarına kadar iş ve eğlence söz konusu olduğunda bir cep telefonu veya kişisel ajandadan çok daha fazlasını sunabiliyorlar. Üstelik sürekli bağlı kalabilme yeteneklerini, mobil çalışma kültürüne uyum sağlayan kendilerine özgü servisleri ve gelişmiş çokluortam yeteneklerini dokunmatik ekranlar ve hareket algılayıcılarla bütünleştirerek, bundan birkaç yıl önce hayal bile edemeyeceğiniz kullanım şekillerini gerçeğe dönüştürüyor.
Fakat akıllı telefonların dünyasına ilk kez adım atacaksanız, yapacağınız seçimin mobil iş anlayışınızın ve alışkanlıklarınızın önemli bir kısmını etkileyeceğini göz önüne alarak bu seçimi yapmalısınız. Kendine özgü senkronizasyon yöntemlerine, uygulamalara, kullanım biçimlerine sahip olan bu aygıtların birini bırakıp diğerine geçmek, masaüstündeki bilgisayarınız için kullandığınız işletim sistemini değiştirmek kadar zorlayıcı olabiliyor.
Akıllı telefonlarda işletim sistemi tercihi söz konusu olduğunda hangisini tercih etmeli? Peşinen söyleyelim ki bu yarışın bir galibi olmadığı gibi, biri diğerinden kesinlikle daha iyidir gibi kesin bir yargıya varmak da söz konusu değil. Bu nedenle biz kendi deneyimlerimizden hareketle her birinin neye benzediğini ve neler verebileceğini aktarıp, seçimi size bıraktık.
Bu noktada yazıyı da eğlenceli kılmak açısından mevcut akıllı telefon işletim sistemlerini kendilerine benzeyen süper kahramanlarla ilişkilendirme yoluna gittik. Neticede herkes aynı amaç için mücadele ediyor ama herkesin özelliği, yaklaşımı farklı.
Acaba sizin kahramanınız hangisi?
>>iOS İşletim Sistemi
Kullanıldığı cihazlar: iPhone ve iPad serileri
Şu anda dünyada baskın durumda bulunan iOS mobil işletim sisteminin ve bu işletim sistemini kullanan iPhone-iPad serisinin, akıllı telefon işletim sistemi kavramının bugünkü şeklini almasında önemli bir role sahip olduğunu belirterek söze başlayalım. iOS işletim sistemi ve kullanan aygıtlar, genel olarak kullanımı kolay ve kullanıcı odaklı cihazlardan oluşuyor. İlk bakışta kapsamlı özelliklere sahip olduğunu belli etmekten çok “sadelik” hissi çağrıştırıyor.
iOS ile çalışan aygıtların üzerinde uygulama sonlandırma işini üstlenen tek bir tuş yer alıyor ve geri kalan bütün işler dokunmatik arayüz üzerinden gerçekleştiriliyor. Bu yaklaşım iPhone serisinin ilk gün yüzüne çıktığı 2007 yılında nispeten yeni olarak nitelendirilse de, geniş ekran üzerinde uygulama arayüzlerinin özgürce tasarlanabilmesine izin veren felsefesi sayesinde çabucak kabul gördü ve diğer platformlara da yayıldı.
iOS serisinden bir aygıt kullanmanın size katacağı ilk şey, öncelikle bir sanat yönetmeninin elinden çıkmışçasına tasarlanmış kullanıcı arayüzü. Bunun yanı sıra ekranları kaydırmak, simgeleri işaretlemek gibi genel süreçlerdeki performansın da had safhada olduğunu belirtmek lazım. Bugün birçok marka, henüz ilk iPhone serisinin dokunmatik arayüz konusunda verdiği hisse bile ulaşabilmiş değil.
iPhone serisi genellikle en büyük ekran bende, en hızlı işlemci bende gibi iddialar gütmüyor. Bununla birlikte donanım ve yazılımın platform boyunca standart olması sayesinde, bu donanımın üzerine ideal performans gösterecek uygulamalar yerleştirme konusunda ustalığını konuşturmaktan geri durmuyor. Üstelik tamamen kendi kontrolündeki App Store üzerinden uygulama geliştirme sürecinin kalitesini kontrol ederek, sadece hedeflenmiş bir performansa ve deneyim seviyesine sahip, virüsten arındırılmış yazılımların bu platformda yer almasına izin veriyor. Bu platform üzerinde şu an için aklınıza gelen veya gelmeyen her türlü ihtiyaca yönelik 300 binin üzerinde ücretli ve ücretsiz yazılım mevcut.
Ancak iOS aynı zamanda tutucu ve kapalı bir platform. Kendi ekosistemi dışına çıkanları sevmez, asla size istediğiniz her şeyi aynı anda vermez. İçindeki dosyalara erişim ve senkronizasyon için kullanıcısını iTunes yazılımına mahkum eder, canınız istediği an istediğiniz bilgisayardan dosyalarınıza erişim yapamazsınız. Yazılım kalitesinin kontrolü için kullandığı süreçleri zaman zaman sansür için de kullanmaktan çekinmez. USB ve benzer standart bağlantıları desteklemez, illa kendi özel bağlantı kablolarını ister. Üretim kalitesi ve tasarım açısından parmakla gösterilecek kadar başarılı olsa da ihtiyaç anında pili değiştirilemez, belleği genişletilemez. Her yıl çıkardığı yeni model ve bu modelin özelliklerini öne çıkarmak üzere yayınladığı güncellemeler, performansa olan etkisi nedeniyle genellikle bir veya iki önceki modelin haddinden fazla yavaşlamasına ve yenisini almak için kıvranmanıza neden olur.
Neden: Son derece güçlü ve becerikli olmakla birlikte asıl gücünü süper yeteneklerinden değil, sahip olduğu araçların çeşitliliğinden alır. İçinde bulunduğu her duruma, ihtiyaç duyduğu her soruna bir çözüm üretebilecek yeteneğe ve kaynağa sahiptir. Ancak içine kapalı bir yapısı vardır, ruhunun derinliklerinde büyük endişeler taşır. Birlikte yaşadığı insanlardan büyük sadakat görür. Sosyal kimliğinde zengin ve zevk sahibi bir beyefendidir. Dikkat çekici, lüks ve ihtişamlı bir yaşam sürer.
>>Android işletim sistemi
Kullanıldığı cihazlar: Onlarca markanın yüzlerce modeli
Google’ın iOS’un başarısının ardından mobil cihazlarda kullanılmak üzere özel olarak geliştirdiği Android işletim sistemi, önce akıllı cep telefonları, sonra da tabletler olmak üzere birçok aygıtta kullanılmaya başladı. Google, bu işletim sistemini serbest uygulama geliştirme platformu olarak konumlandırmaya çalışıyor ve birçok üreticiye ürünlerinde serbestçe kullanabilmeleri için lisans sağlıyor. Bu yüzden piyasada hemen her üreticinin boy boy, çeşit çeşit Android işletim sistemiyle çalışan ürünü mevcut.
RAKİPLERİNİN ÇOK GERİSİNDE KALAN PLATFORM
Ancak bu yaklaşım önemli bir sorunu da beraberinde getiriyor. Apple, iOS işletim sistemini kurgularken bunu kendi cihazları haricindeki cihazlar için tasarlamadığından dolayı işletim sisteminin tam olarak nasıl bir platformda çalışacağını önceden biliyor ve tüm iyileştirmeleri buna göre yapıyor. Android işletim sistemi ise üreticilerin tercihine göre 320×240 ekran çözünürlüğünden masaüstü HD çözünürlüğüne kadar hemen her ekran çözünürlüğünde, 400 MHz’den çift çekirdekli 1,2 GHz işlemcilere kadar hemen her işlemci üzerinde koşmak zorunda kalıyor. Bu da özellikle yazılımlarının her türlü platformda çalışmasını isteyen yazılım geliştiriciler açısından büyük bir mücadele anlamına geliyor. Hatta bir ara Angry Birds’ün üreticisi Rovio bu durumdan yüksek sesle şikâyet etmişti.
ANDROİD DEMEK KESİN ÇÖZÜM DEMEK DEĞİL
Android, iOS işletim sisteminden farklı olarak neredeyse en başından beri çok görevliliği destekleyen bir yapıya sahip. Bu da çoğu durumda açıp kapattığınız uygulamaların farkına varmadığınız sürece arka planda çalışmaya devam etmesi, yani zaman geçtikte aygıtın tıpkı bir masaüstü işletim sistemi gibi yığılmaya başlaması sonucunu doğuruyor. Bu durumu yönetebildiğiniz sürece bir dezavantajdan çıkarıp bir avantaja dönüştürmeniz olası. Ama üstüne basarak söylüyoruz ki, yönetebildiğiniz sürece. Aksi halde başa dert açabiliyor. Örneğin her işi becerdiği halde iş telefon açmaya gelince yığılıp kalan, en temel fonksiyonunu bile yerine getirmekten aciz hale düştüğü durumlarla bile karşılaştık. Kısacası sevmek, verimli kullanmak için yabancıların deyimiyle biraz “nerd” olmak gerekiyor.
Diyelim ki masraftan kaçmayıp gayet hızlı, becerikli, çağdaş bir Android telefon aldınız, ne kazanırsınız? Öncelikle Android adres defteri konusunda Google hesabınızı temel alıyor ve hem kontaklarınızda, hem kullandığınız servislerde Google ile senkronize olmayı yeğliyor. Yani bir Android telefon sahibiyseniz Google aramalarından Google Maps’e kadar aklınıza gelebilecek her türlü Google hesabınıza kolayca erişebileceğiniz ve yönetebileceğiniz bir platformunuz oluyor. Bu iyi bir şey. Bunun haricinde işletim sistemi dinamik arka planları, ana ekrandan erişilebilen küçük araçlar olarak çevirebileceğimiz ‘Widget’ları destekliyor. Android Market olarak adlandırılan uygulama dükkânında her amaca uygun yüzbinlerce yazılım var, ancak Türkiye’de maalesef şimdilik bu yazılımlardan asıl işe yarayan kesim olarak nitelendirebileceğimiz ücretli kısma erişemiyorsunuz. Bununla birlikte Android işletim sistemi mutlaka dükkana bağımlı değil, kendi geliştirdiğiniz yazılımları da telefonunuza kolayca yüklemeniz mümkün, bu da yine artı puan.
ANDROİD DIŞINDAKİ ALTERNATİFLERİ DE DEĞERLENDİRMEK GEREK
Kısacası Android yaygın ve başarılı bir platform olmasına karşın, akıllı bir platform olarak size sunabileceklerinden yüksek derece faydalanabilmek için üst seviye hızlı bir aygıta sahip olmanız ve Android işletim sistemi üzerinde neredeyse Windows işletim sistemi üzerinde kurduğunuza benzer bir hâkimiyet kurmanız şart.
Neden: Her yere koşar, her işe yetişir, her zorluğun üstesinden gelir, ama asıl gücünü gösterebilmek için güneş ışığına (işlemci gücü) ihtiyaç duyar. İşlemci gücünün yeterli olmadığı yerde kriptonit görmüş gibi yığılır kalır, keyif vermez. Tıpkı Google gibi kutuplarda kurduğu gizli üssü üzerinden hemen herkesi fark ettirmeden izlemeye, yaptığınız hemen her şeyin kendi kayıtlarında yer almasına bayılır. Süper kimliğinin farkına varamayanlar içinse Clark Kent’ten pek farkı yoktur. Fazla becerikli olmamasının da ötesinde biraz safçadır, en çok ihtiyaç duyduğunuz anda ortadan kayboluverir.
>>BlackBerry işletim sistemi
Kullanıldığı cihazlar: BlackBerry telefonlar, Playbook tablet
1999’da Kanadalı Research in Motion şirketinin ilk BlackBerry ürünü ortaya çıktığından beri bu platformun yaşadığı gelişim, anında mesajlaşma ve e-posta erişimi denildiğinde ilk olarak BlackBerry’nin akla gelmesine neden oluyor. BlackBerry, akıllı telefon pazarında iOS ile başlayan rekabetin öncesindeki ihtişamını artık pek koruyamasa da, özellikle kurumsal platformda ve sürekli e-posta iletişiminin hayati bir ihtiyaç olarak görüldüğü her ortamda halen el üstünde tutulmaya devam ediyor.
BlackBerry, gelişiminin neredeyse bütününü bir mesajlaşma platformu olarak şekillendirdi ve bugün geldiği noktada bu birikimin ciddi izlerini görmek mümkün. Kolay yazı yazabilmek için iyi tasarlanmış, hatta endüstrinin en iyisi olarak nitelendirilebilecek klavyeler, yüksek kaliteli ekranlar, akıllı telefonlar arasında en iyisi olarak nitelendirilebilecek ölçüde uzun pil ömrü ve e-posta ve mesajlaşma servisleri üzerinden sürekli bağlı kalabilme yeteneği… Gerçi bu sürekli bağlı kalabilme yeteneği, mobil şebekelerin internet bağlantı fiyatlarını düşürmesi ve diğer akıllı cep telefonlarının da sürekli bağlı kalma yolunda attıkları adımlar eşliğinde artık eskisi kadar platforma özel değil. Bugün zaten tüm her akıllı telefonlar siz istediğinizde veya belirlediğiniz periyotlarla mesajlarınızı çekip görüntüleyebiliyor. Yani bu işi halen en iyi beceren marka BlackBerry, ama artık tek değil.
Ama tüm bunların bir de bedeli var. Öncelikle BlackBerry akıllı telefonların asıl özelliği olan e-posta ve anında mesajlaşma servislerinden faydalanabilmek için mobil operatörünüzden normal görüşme ve internet tarifesinin yanında bir de BlackBerry tarifesi almak zorundasınız. Bu da ekstra masraf anlamına geliyor, üstelik maliyeti de bir hayli yüksek. Örnek vermek gerekirse, normal görüşme senaryosu için hemen her operatörden ayda 25 liraya hatırı sayılır bir görüşme süresi ve sürekli mesajlaşma için yetecek kadar internet tarifesi satın alabiliyorken, pratikte kullanılabilir olarak nitelendirebileceğiniz BlackBerry tarifeleri 29 liralardan başlayıp 50 küsur liralara kadar uzanıyor. Eğer bu servisi almazsanız, aygıtın bazı fonksiyonları bu servise bağlı olarak çalışmayı tercih ettiği için diğer akıllı telefonlardan daha az şey yapabilen telefonla başbaşa kalıyorsunuz. “Nasıl olsa 3G hattım var, BlackBerry de onu kullansın” demeyin. Kullanmaya kullanıyor ama e-posta iletişimi hariç, o zaman da Blackberry olmasının pek bir anlamı kalmıyor.Bunun ötesinde, BlackBerry piyasanın en eski akıllı telefon platformu olmakla birlikte mobil uygulama dükkanları konusundaki atılımı geç fark etmesi nedeniyle uygulama çeşitliliği konusunda henüz iOS ve Android’e yaklaşamıyor. Şirketin bu konuda birtakım atılımları var, ama gelişim zaman alıyor.
Özetle üretim kalitesi açısından sizi memnun edecek, fiziksel niteliği güçlü, ergonomik, kafanızı fazla karıştırmadan her türlü basit veya gelişmiş fonksiyonuna rahatça ulaşabileceğiniz, mesajlaşma konusunda uzman ve pil ömrü açısından sizi yarı yolda bırakmayacak bir platform arayışı içindeyseniz BlackBerry sizi memnun edecektir. Bedelini ödemeye hazır olduğunuz sürece…
Neden: Güzeldir, alımlıdır, beceriklidir, üstelik süper güçlere de sahiptir ama genelde yan rollerde kalmayı tercih eder. Sihirli kementi, anlık e-posta alışkanlığı misali bir kez etrafınıza dolandı mı kaçmanın hiçbir yolu yoktur. Her zaman yanınızda olmasını isteyeceğiniz, her koşulda gurur duyabileceğiniz kadar güzeldir. Fakat her kadın gibi özen ve emek ister, etkilemek için her ay pahalı hediyeler almanızı bekler, faturanızı kabartır. Dokunma konusunda ise pek de cömert sayılmaz, modellerinin büyük çoğunluğu dokunmatik kullanımı desteklemez.
>>Windows Mobile 7 ve ötesi
Kullanıldığı cihazlar: Nokia (2011 sonundan itibaren) ve diğerleri
Microsoft, tıpkı tabletler gibi yıllardır akıllı telefonlara yönelik Windows Mobile işletim sistemini ne düşer ne kalkar pozisyonda tutmayı başardıktan sonra, 2008’den itibaren alevlenen akıllı telefon pazarında treni kaçırmamak için kendini Windows Mobile işletim sistemini yeniden yorumlamak zorunda hissetti. Bunun da ilk işaretlerini Windows Mobile 7 görmeye başladık. Bu işletim sistemi şimdilik sınırlı sayıda model üzerinde yüklü olarak geliyor ve bunlardan bir tanesi de bizim elimizde. Diğer yandan Nokia’nın Symbian’ı bırakıp Windows Mobile platformunda devam edeceğini açıklaması, markanın popülaritesi göz önüne alındığında özellikle 2012’nin başlarından itibaren bu platformun dikkat çekici bir noktaya gelebileceğine işaret ediyor.
BELİRSİZLİKLER ÇÖZÜLDÜĞÜNDE EN CİDDİ ALTERNATİF OLABİLİR
Windows Mobile 7 ve sonraki sürümler, tamamen dokunmatik kullanıma uygun olacak biçimde büyük, sade ve anlaşılır simgelerle dolu bir arayüz sunuyor. Bu arayüzün fazla yüklü olmaması da genel kullanım performansına oldukça iyi etki etmişe benziyor. Dokunmatik arayüz performansı enfes, hareketler akıcı, tıpkı iOS gibi baştan sona sadelik kavramının hakkını veren aygıta her ne yaptırmak istiyorsanız karşılığını hemen görmeye başlıyorsunuz. Arabirim simgelerinin büyük ve işaretlerinin belirgin olması, özellikle akıllı telefonların ekranında mini mini simgelerle uğraşmak istemeyenleri de memnun edecek bir kullanım biçimi sunuyor.
Sunuyor ama, bunların ötesinde neler sunacağı şimdilik merak konusu. Windows Marketplace üzerinden uygulama dağıtımı yapan platformda şimdilik diğer platformlarla rekabet edebilecek kadar büyük bir çeşitlilik yok. Bu konuda Microsoft CEO’su Steve Ballmer’in bir açılış konuşması sırasında sahnede hoplaya zıplaya “Developers developers developers developers!” diye bağırması misali platformun uçuşa geçmesi için geliştiricilerin desteğine ihtiyaç var. Microsoft’un Windows 8’i klasikten öte dokunmatik kullanıma uygun olacak şekilde tasarlamasının, zaten Windows platformuna aşina olan geliştiriciler tarafında üretilen bir yazılımın masaüstünden tablete kadar her platforma uyum sağlaması gibi bir artı değere işaret edeceğine dair işaretler de var.
İDEAL FORMÜL GERÇEKTEN VAR MI YOKSA HAYAL Mİ?
Konumuza dönersek, verdiği kullanım hissi ve becerileri açısından Windows Mobile 7 oldukça tatmin edici bir mobil işletim sistemi profili çiziyor. Ama kullanırken kör gözüne çomak sokar misali yaşadığımız bazı problemler de yok değil. Microsoft tarafından üretilmiş bir telefonun diğer tüm mobil platformlarda sorunsuzca bağlanmayı becerdiğimiz Exchange e-posta sunucusuna bağlanmayı bir türlü becerememesi, Wi-Fi açık ve bağlı durumdayken telefonun gidip 3G’yi kullanmaya devam etmesi gibi durumlar da yaşadık.
Sözün özü, Microsoft’un akıllı telefonlara yönelik işletim sistemi ne Apple kadar kendi içine kapalı, ne Android kadar karmaşık, ne de BlackBerry kadar nazlı görünüyor. Peki tüm bunlardan hareketle Microsoft’un ideal formülü bulduğunu söyleyebilir miyiz? Şimdilik hayır, buna karar vermek için en az birkaç yıla daha ihtiyaç var. Alırsanız pişman eder mi? Muhtemelen etmez. Peki, mutlu eder mi? Zevkine göre değişir. Ama gidilen yok bize doğru geldi, o yüzden şu aralar piyasada Windows Mobile 7’li aygıtlar tek tük görünmesine rağmen bu sisteme de referans olarak yer verelim istedik.
Neden: Ne yapabileceğini görmek için üç kere “Shazam!” (ya da developers!) diye bağırmasını bekliyoruz, çünkü süper güçlerine kavuşması buna bağlı. Ayrıca gücünün asıl kaynağını eski bir büyücüden alacak gibi görünüyor (Nokia). Daha çok Batman’ı değil, Superman’ı kendisine rakip alacak gibi görünüyor. “En güçlü ölümlü” sıfatını hakedip hakedemeyeceğine de üç kere “Shazam!” dediğinde göreceğiz.