‘Ortak Karar Alma Süreci’ni teşvik eden bir yapıya ihtiyacımız var
Kurumsal Yönetişim Zirvesi, ‘Gelişim için Yönetişim’ temasıyla, Kurumsal Yönetişim Derneği tarafından, BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) ev sahipliğinde düzenlendi.
Kurumsal Yönetişim Derneği, ülkemizde yönetişimin farkındalığının artırılması ve anlaşılması çalışmalarına devam ediyor. ‘Kurumsal Yönetişim’, ‘Proje Yönetişimi’, ‘BT Yönetişimi’, ‘Kamu Yönetişimi’ ve ‘Yönetişim ile İletişim’ başlıklarının masaya yatırıldığı Kurumsal Yönetişim Zirvesi’nin açılışına; UAB Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, BTK Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu, DMO Genel Müdürü Mücahit Özdemir, Tarnet Genel Müdürü Huzeyfe Yılmaz, Kurumsal Yönetişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Emre Alıç ve çok sayıda kamu, özel sektör temsilcisinin yer aldığı 450 kişi katıldı. Açılışta konuşan Bakan Yardımcısı Sayan, yönetişimin kamudaki yerine dikkat çekerek paydaşlarla birlikte hareket etmenin öneminin altını çizdi. Özellikle BT alanında kurumsal projeler ve faaliyetler yaptıklarını kaydeden Sayan, küresel anlamda rekabet için iyi bir yönetim sistemi kurulması gerektiğini söyledi. Sayan, “Elektronik devlet ve siber güvenlik koordinasyonunu aynı çatı altında toplayacak mühim adımlar attık. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak hem teknolojinin nimetlerinden yararlanmak hem de olası risklere karşı ülkemizi ve vatandaşlarımızı korumak adına çalışmalarda bulunuyoruz” dedi. Sayan, tüm yönetim kademelerinde tek yönlü yönetimden ziyade yönetişimin ifade ettiği gibi katılımcı, paylaşımcı, tutarlı, sorumlu, şeffaf, hesap verebilir ve adil bir yaklaşımla karşılıklı etkileşime dayalı bir ilişkiler bütününün benimsenmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Kurumların başarısı, kaynaklarını yönetişim ilkelerine uygun kullanmalarına bağlı
BTK Başkanı Karagözoğlu, yönetişimin yönetimle arasındaki farklarına değinerek dünyada yaşanan değişimlerin özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerindeki etkisine dikkat çekti. Karagözoğlu, bu değişimin yönetim alanını da es geçmediğini belirterek şunları kaydetti: “Dünyada geleneksel yönetim anlayışı geride kalmış durumda. Yönetişim; yönetim sözcüğünden türetilmesine rağmen yönetimden çok daha geniş anlamlı bir terim. Etkin kaynak kullanımı hedefli ve güvene dayalı ilişkiler bütününden oluşan yönetişim, iletişim ve etkileşim kavramlarının birleşiminden oluşuyor. Yönetişim; yöneticiler ile yönetilenler arasındaki iletişimin önemini ortaya koyması açısından büyük önem taşıyor. Yönetişimde, bir tarafın diğerlerini yönetmesinden ziyade karşılıklı etkileşimin olduğu bir çalışma sistemi ön plana çıkıyor.” Yönetişimde hiyerarşik değil heterarşik bir yapının hâkim olduğunu ifade eden Karagözoğlu, “Bir kurumun hedeflerine ulaşması ve performansını yükseltmesi açısından büyük önem arz eden kurumsal yönetişim gün geçtikçe yaygınlaşıyor. Kurumsal yönetişimde meydana gelecek en ufak bir zaafiyet, birçok sektörün çok kısa zamanda zayıflamasına hatta yok olmasına bile neden olabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde bir kurumun başarılı olabilmesi, kaynaklarını yönetişim ilkelerine uygun kullanmasıyla olacaktır” şeklinde konuştu.
İnovasyon ekosistemi oluşturma becerisi, bir toplum için her şeyden daha önemli
Açılış konuşmasında, yönetişim kavramının anlaşılmasının ve uygulanmasının organizasyonlarda bir dönüşüme neden olduğunun altını çizen Dernek Başkanı Alıç, zirveyi yapmalarındaki amacı ‘Kelebek Etkisi’ne benzeterek küçük değişikliklerin ve olayların büyük bir etkiye yol açmasını beklediklerini ifade etti. Alıç, ‘yönetişim kavramında farkındalığı artırmayı’ hedeflediklerini vurgulayarak “Verinin önemi ve gelişen teknoloji, yönetim tekniklerini etkiliyor. Değişim ve dönüşümün sürdürülebilir olması için yeni neslin katılımı çok önemli. Yönetişim konusunda dernek komisyonlarının çalışmaları devam ediyor” dedi. TİM Genel Sekreteri Prof. Dr. Kerem Alkin ‘Yönetişim ile Gelişim’ başlıklı sunumunda; yönetişimin temel ilkelerini şöyle sıraladı: Yeni liderlik anlayışı, demokratik sorumluluk, bürokratik şartlar, saydamlık, katılımcılık, seçilmiş görevlilerin değişen rolleri, ekonomik, sosyal ve politik öncelikler. Alkin, inovasyon ekosistemi oluşturma becerisinin bir toplum için her şeyden daha önemli olduğunun altını çizerek “Ulusal ekonominin sürdürülebilirliğinde en önemli etken ihracattır. Sürdürülebilir ihracat sürdürülebilir kalkınma demektir. İnovasyon ve yüksek teknoloji alanında, yerli ve milli üretimle Türkiye’yi dışa bağımlı olmaktan kurtardığımızda dış ticaret fazlamız olacaktır. Ekonomik güç için askeri ve siyasi güç de gerekiyor” değerlendirmesini yaptı. Değer yaratarak rekabet etmenin öne çıktığına dikkat çeken Alkin, artık tüketicinin fiyatı belirlediğini vurguladı. Alkin, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Tüketiciler artık seçici ve talepleri için en doğru çözümü bulan üreticiyi/satıcıyı arıyorlar. Bugün tüketiciler satın aldıkları ürünün ‘ruhuna’, neye çözüm sağladığına bakıyorlar. Mikro iktisadın önemli kuralıdır: Çok satarak çok kâr edilmez! Esnek olmayan, miyop, parçaya takılan, bütünü göremeyen, fırsatları zamanında değerlendiremeyen, fonksiyonların bütüne olan katkısını küçümseyen bir şirket itinayla batar! Geçmişte; kâr, hiyerarşi, kontrol etme, planlama, gizlilik ön plandayken artık amaç, ağ (network), inisiyatif verme, deneyimleme ve şeffaflık ön plana çıkıyor. Bugün kurumsallaşmak ve doğru mesajı vermek için ‘Ortak Karar Alma Süreci’ni teşvik eden bir yapıya ihtiyacımız bulunuyor. TİM olarak ‘İhracat için Sıfır Atık’ projesini başlattık. Türkiye’nin ihraç ürünlerini aynı zamanda çevreye duyarlı şekilde satması gerekiyor. Dünyaya mesajlar vermeliyiz! Marka yaratmak değer yaratmanın da koşuludur. İtibar çok önemli bir kozdur. Sen ne icat edersen et, vatandaş kolayına geleni yapar! Bu yüzden halkın nabzını tutmak çok önemlidir.”