İki yıl önce yenilikçilik
Türkiye İstatistik Kurumu, 2006-2008 döneminde sanayi ve hizmet sektöründe yenilikçi uygulamaların durumunu açıkladı.
2010’a girdiğimiz şu sırada hala geçmişin verileriyle önümüzü görmeye çalışmak, kaderimiz. Acaba bugün daha iyi bir konumda mıyız? Değil miyiz? Bilemiyoruz. Nasıl ki uzaydaki uzak adreslerin ışıkları uzun çok uzun bir seyahatten sonra bize geliyor, işte ülkemizin verilerini görmemiz için de hep aylarca yıllarca beklemek gerekiyor.
Buna da şükür diyelim (verilerin doğru olduğunu varsayarak) 2-4 yıl önceki duruma bir bakalım:
l Üç yıllık dönemde 10 ve daha fazla çalışanı olan girişimlerin yüzde 37,1’i yenilik faaliyetinde bulundu. İş yerleri ne kadar büyükse, yenilik faaliyeti o kadar arttı.
l Yenilik faaliyetinin yüzde 30’a yakını teknolojik nitelikte. Bunların yüzde yüzde 27,4’ü ürün/süreç yeniliği. Halen yenilik faaliyeti devam eden girişimlerin oranı yüzde 12,6. Sonuçsuz kalan girişimlerin oranı yüzde 4,9.
l Girişimlerin yüzde 22,7’si teknolojik olmayan yenilik faaliyetinde bulundu. Bunların yüzde 12,7’si organizasyon yeniliği. Yüzde 16,6’sı pazarlama yeniliği.
l Girişimlerin yüzde 16’sı teknolojik yenilik faaliyeti için yurtiçinde veya Avrupa Birliği veya EFTA’yla işbirliği yaptı. Bunların yüzde 82’si makine, teçhizat ve yazılım sağlayıcıları alanında.
l Yurtdışı işbirliği oranları şöyle: Yüzde 26’sı AB üye, aday ve EFTA ülkelerinden.
l Girişimlerin yüzde 24,4’ü parasal destek aldı. Bunların yüzde 22,7’sine kamu kurumları destek verdi. AB kaynaklı destek sadece yüzde 2,2’de kaldı.
l Girişimlerin yüzde 52,3’üne göre teknolojik yenilik faaliyetinin en önemli etkisi ürün/hizmet kalitesini arttırması oldu.
Ters bakış
l Herhangi bir yenilik yapmadım diyenlerin oranı yüzde 65’e yaklaşıyor. KOBİ’lerin yarıdan çoğu için yenilikçilik diye bir konu yok anlaşılan.
l Özellikle teknolojik yenilik yapmayanların oranı yüzde 70. Yapanlara göre, bu işin yararı, ürün/hizmet kalitesinin artmasında. Verimlilik acaba bunun neresinde gizli? Yoksa, işe sadece al-sat boyutunda mı bakıyoruz?
l Yenilik yapanların yüzde 80’e yakını parasal destek almamış. Desteksiz yenilik nereye kadar?
l Hele AB fonlarından yararlanma oranı ne kadar az? 2002’den bu yana Altıncı ve Yedinci Çerçeve fonları demek ki hala “aşılması zor” kale duvarları arkasında gizli? Yurtdışıyla işbirliği yapmama oranı zaten yüzde 75. AB fonlarından kullanılmayan destek oranı yüzde 98.
Yenilikçiliğin önemine ve düzgün proje üreterek AB fonlarından yararlanmaya kobilerin daha hevesli olması için bekleme lüksümüz var mı?