Kadınlarımız, çocuklarımız
Dünya Bankası’nın 2012 Cinsiyet Eşitliği ve Kalkınma Raporu’nda Türkiye için kuşbakışı özet:
• Ülkemizde nüfusun en varlıklı beşte birinde, evli kadınların yüzde 2’sinin, kazandığı nakit üzerinde kontrolü yok. Bu oran, nüfusun en yoksul beşte birlik kesiminde yüzde 28.
Malawi’de bu oranlar yüzde 13 ve 46. Yani, elbette beterin beteri var. Ama bizim derdimiz, Malawi’ye bakıp şükretmek değil.
• Aile yoksulsa, kızlar, ilk ve ortaeğitimden, erkeklere göre daha fazla ayrılıyor.
• Evli kadın, yemeği yakarsa (ve/veya) cinsel ilişkiyi reddederse (ve/veya) kocasıyla tartışırsa “dövülebilir” diyen Türk kadınları… Kadınlarımızın yüzde 10’u, “yemeği yakarsam beni dövebilir” diyor. “Cinselliği reddedersem beni dövebilir” diyenlerin oranı yüzde 20. “Onunla tartışırsam dövebilir” diyenler daha fazla: Yüzde 30. Bu durumlardan en az biri varsa, dövülmeyi “bekleyen” kadın oranı yüzde 40. (Raporda Figure 2.10)
•“Erkekler, kadınlara göre daha iyi siyasi lider olurlar” diyen Türklerin oranı on yılda azalmış (Acaba nasıl ve neden?). 1994-97 döneminde “erkekler daha iyi” diyenler yüzde 66. 2005-07 döneminde bu oran yüzde 61’e gerilemiş. (Raporda Figure 2.12)
Ama, Hindistan’da tam tersi: Evet erkekler diyenlerin oranı on yıl önce yüzde 49. On yıl sonra oran artmış: Yüzde 63.
Rapordaki yoruma göre, erkeklerin, bütün dünyada, daha iyi siyasi ve ekonomik lider olacağı inancı sürüyor. Bu durumda erkeklerin, kadınlara oranla, bir siyasal seçimi kazanma şansları daha yüksek.
• Türkiye’de; daha az çocuklu, daha varlıklı ve kentlerde yaşayan avantajlı ailelerin 14-15 yaş çocuklarında okula kayıt oranı yüzde 100. Ama daha yoksul bölgelerde, daha çok çocuklu ailelerin çocuklarında bu oran yüzde 10’a düşüyor.