Bilişim uygulamaları
Bilişim kapsamında saydığımız, veri toplama, iletme ve işleme teknikleri hızla gelişiyor. Bunların uygulamaları da kuruluyor ve yaygınlaştırılıyor. O uygulamaların bize ekonomik, fiziksel ya da ruhsal açıdan yararlarının dokunup hayatımızın vazgeçilmez parçası olması için ise arada bir akıl katmanı var ki, bunu her zaman olması gerektiği gibi kurgulayamıyoruz, geri kalanların tümünün değerini bulmasını sağlayamıyoruz.
Yol gösterme aygıtları (navigasyon cihazları) ile uzun süredir tanışığız. Bedelleri de bir depo benzin düzeyinde. Alıp kullanacağınız bir yol gösterme aygıtı, hizmet süresi içerisinde size bir depo benzin kazandırsa, bedavaya gelmiş olacak, kazandırdığı zaman ise yanınıza kâr kalacak. Ama ne var ki, bu aygıtların harita verilerini güncellemek gerekiyor. Çünkü, en başta İstanbul, hem yollar hem de yön kısıtları çok hızla değişiyor. Çıkmaz sokaklar çıkar oluyor, uzun yoldan dolaşılarak gidilebilen yerler bir yere bir köprü yapılıp yakın oluveriyor, ya da çift yönlü bir yol tek yön olabiliyor veya bir kavşaktan sola dönüş yasaklanabiliyor. Harita güncelleme başlı başına bir dert.
Yol gösterme aygıtı, gideceğiniz yer için bir rota belirliyor. Bu belirlemede size en çabuk, en kısa veya en ekonomik gibi seçenekler sunuyor. En çabuk, büyük olasılık (varsa) otoyoldan; en ekonomik, hız sınırı yüksek olan fakat geçiş ücreti olmayan yollardan, en kısa ise sokak aralarından en az yol alarak gidilebilecek seçime karşı düşüyor. Peki neye dayanarak? Ortalama iki yıl önceki haritalara dayanarak. Ya anlık yol bilgisi? Hani İBB’nin Trafik Kontrol Merkezi’nin 300’e yakın yerde topladığı yol hızları neden bu seçime katılmıyor?
Yol gösterme aygıtları, anlık yol bilgilerini de alıp, rotalarını, yavaş ilerleyen bir yol yerine bu yavaşlığın etrafından dolaşan daha açık bir yolu seçerek de belirleyebiliyorlar. Ama eğer o bölgede TMC (Traffic Message Channel) yayını yapan bir radyo istasyonu varsa.
Varsa. Ama yok! Neden? Akıl katmanının o eksik noktasına mı denk geldi?