Sektörün teknoloji kullanımındaki öncü konumu devam edecek
Türkiye finans ve bankacılık sektörü, 2001 yılında yaşanan mali krizin sonucunda gerçekleştirilen reformların etkisi ile yeniden yapılandırıldığı için; küresel ekonomik krizin etkisiyle gelişmiş ülkelerin birçoğunun bankacılık sektörünü zararla kapattığı dönemde, Türkiye bankacılık sektörü edindiği güçlü altyapı sayesinde diğer ülkeler ile karşılaştırıldığında daha hazırlıklı ve güvenli bir duruş sergileyerek krize karşı direnç gösterdi.
“Türkiye finans sektörünün 2011 yılında da sağlam yapısını ve uluslararası sermayenin ilgisini koruduğunu ve 2012 yılına yine olumlu büyüme sinyalleri ile girdiğini görüyoruz” diyen KoçSistem Finans Sektörü Müşteri İlişkileri Grup Yöneticisi Hatice Kartal, özellikle yabancı bankaların, bazı bölgelerde küçülme hedeflerken, Türkiye’de büyüme hedefi koymalarının bunu desteklediği kanaatinde. Kartal, “Bunun yanında artan kredi talebiyle beraber etkin risk kontrolünün de önemli olacağını, bununla beraber, maliyet kontrolünün, operasyonel verimliliğin, süreç optimizasyonunun, yalın organizasyon ile hızlı ve etkin karar alma konularındaki çalışmaların da devam edeceğini ve sürdürülebilir büyümeyi gerçekleştirmede BT’nin rolünün giderek daha da önem kazanacağını düşünüyoruz. Bunun yanında yeni pazarların ve kanalların yaratılmasında da, BT öncü rolü oynayacak” şeklinde konuştu.
Cardtek Ürün Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Akgün’e göre, Türkiye, bankacılık ve ödeme sistemleri anlamında BT çözümlerinde dünyada inovasyon anlamında lider ülkeler arasında yer alıyor. Bankalar müşterilerin ilgisini daha çok çekebilmek ve müşteri sayılarını artırabilmek için her geçen gün yeni ürünler ile müşterilerinin İhtiyaçlarına cevap vermeye çalışıyor. Tüm bunların paralelinde de geliştirilecek ürünler için ihtiyaç olan BT altyapısı gereksinimi de artıyor ve bu da Türkiye’de geliştirilen çözümlerin dünyada birçok ülkeden daha önde olmasına yol açıyor. Bu da Türkiye’yi bu konuda öncü ülkelerden biri konumuna taşıyor.
Regülasyonlar neticesinde, 2008’de yaşanan krizden Türkiye finans ve bankacılık sektörü doğru risk pozisyonlaması ve devlet destekleri ile çok fazla olumsuz yönde etkilenmeden atlatmayı başardı. CMC Destek Departmanlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Tolga Başarır’a göre, bunun en önemli etkilerinden biri de Türkiye’deki finansal piyasaların yurtdışındaki piyasalara oranla özellikle riskli olan türev işlemlerinde piyasaların gelişmemiş olması.
Biznet Genel Müdür Yardımcısı Onur Arıkan’a göre, Türkiye’de bankacılık ve finans sektörü 2011’de özellikle Avrupa’daki diğer ülkelerden daha iyi bir performans gösterdi. Her ne kadar bankaların yıl sonu bilançoları beklentilerin biraz altında kalsa da yine de karlar arttı. Yurtdışı bağlantılı bazı bankaların da en karlı organizasyonları Türkiye’deki yapılanmaları olarak dikkat çekiyor. Bilişim teknolojilerini yoğun şekilde kullanan bankaların, ürünlerin çeşitlenmesi ile özellikle bilgili eleman bulma konusunda kimi zaman zorluklar yaşadıklarına ve bankalar arası transferlerin de arttığına şahit oluyoruz. Bu da özellikle bu kurumlara hizmet veren şirketlere ve kaliteli hizmete duyulan ihtiyacı daha somut bir şekilde gösteriyor.
Endersys Yönetim Kurulu Başkanı Barış Şimşek, “Özellikle bankalar 2001 krizinden aldıkları dersle bu krize hazırlıklı yakalandılar. Kriz zamanında Türkiye’de finans ve telekom sektörleri BT pazarını sürüklediler ve pazarın daralmasını engellediler. Bence finans sektörü bu rolünü önümüzdeki yıllarda da devam ettirecek. Yeni teknolojiler özellikle finans sektörü ile tecrübe edilmekte ve başarı hikayeleri oluştuktan sonra bu teknolojilerin kullanımı tabana yayılmakta. Bu nedenle finans sektörünün BT kullanımındaki öncülüğünü çok önemsiyorum” dedi.
Krizin piyasalarda yarattığı yavaşlama, alınan birçok tedbire rağmen etkilerini bankacılık sektöründe de gösterdi. Merkez bankalarının ekonomiyi canlandırmak için verdiği ekstra likitidenin gerçek ekonomiye krediler vasıtası ile aktarılmasında hala sorunlar yaşanıyor. SAS Türkiye, Kuzey Afrika ve Orta Asya Genel Müdürü Gökhan Nalbantoğlu, Türkiye’de sektörün 2001 krizinden sonra alınan tedbirlerlerle beraber Avrupa ve ABD’yi etkileyen bu krize çok daha hazırlıklı girdiğini, 2011’de TCMB’nin zorunlu karşılık artırma politikası bankaların karı üzerinde etkili olurken, bankaları farklı alanlarda bu zararı kompanse etme arayışına ittiğini, bunun da bankacılık sektöründe BT ve teknolojinin önemini geçmiş yıllara göre daha da artırdığını ifade etti.
Symantec Güneydoğu Avrupa ve Türkiye Bölge Teknoloji Müdürü A. Burak Sadıç’a göre, dünyadaki krizin getirdiği belirsizlik ve durağanlık Türkiye’ye çok şiddetli bir şekilde yansımadı. Geçmişe göre daha temkinli ve tedbirli de olsa finans sektörü bilişim teknolojileri kullanımındaki öncü rolüne devam ediyor. Hatta Türkiye’nin finans sektöründeki modernizasyon sürecine çoğu ülkeden daha önce başlanmasını ve son on senede bu yatırım sürecinde belirli bir noktaya gelmesi, krize karşı direncimizi artıran faktörler. Krizle baş etmenin en doğru yöntemlerinden birisinin krizle beraber teknoloji yatırımlarını kısmak değil, tam tersine kurumları daha rekabetçi ve verimli hale getirebilecek teknolojilerin kullanımını artırmak olduğu ise yadsınamaz bir gerçek.
“90’lı yıllarda yaşanan büyük krizler ile Türkiye’de finans ve bankacılık sektörü büyük bir sınavdan geçti. Bu sınav sonrasında sektörde güçlü olan bankalar hayatta kalarak güçlerine güç katmış oldular” diyen Votech Bilişim Şirket Ortağı Volkan Erinçmen sözlerini şöyle sürdürdü: “Yine aynı dönemlerde kart teknolojilerinin piyasaya tanıtılmasıyla bireysel bankacılık oldukça hızlı bir ivme yaşadı. Türkiye’de genel olarak internet kullanımı, kurumsal ve kişisel bilgisayar kullanımı ve mobil cihazların yaygınlaşması ile birlikte finans ve bankacılık sektörü de kendini yenileyerek faaliyetlerini şube dışarısına taşımaya başladı. 2000’li yıllarda finans kuruluşları güncel teknolojilere yönelerek oluşan bu yeni taleplere karşılık vermeye başladı. Özellikle banka altyapılarında kullanılan teknolojilerin gelişmesi bankaların sayısal işlem hacmini olumlu yönde etkilemiş ve eskiden insan emeğiyle yürüyen çeşitli işlemler otomasyon sayesinde hızlı ve düşük maliyetli işler haline gelmiştir.”
VeriFone Güney Avrupa ve Rusya Bölgesi Pazarlama Direktörü Aslı Karabörklü’ye göre ise Türk bankacılık ve ödeme sektörüne genel olarak baktığımızda Türkiye inovatif uygulamaları ve BT teknoloji kullanımı ile dünyanın önde gelen ülkelerinden biri. Bankacılık ve ödeme sistemlerinde ticaretten endüstriye, ulaşımdan perakendeye kart ve POS tabanlı uygulamalar geliştirme alanında Türkiye dünyada öncü ve lider. Örneğin dünyada NFC ödeme kabul eden ilk POS’u da sahaya bir Türk bankası koydu. Bu öncü durum da sürecek.
E-Güven Genel Müdürü Can Orhun da sektörün teknoloji ve BT kullanımında öncü rolüne vurgu yaparken, “Bugün elektronik imza ve mobil imzanın yanı sıra son yıllarda gündeme gelen ve ödeme alışkanlıklarını değiştirecek olan NFC teknolojisini hızla benimseyen bankacılık sektörü yeniliklere ve ilerlemeye açık sektörlerin başında geliyor” dedi.
Symantec Güneydoğu Avrupa ve Türkiye Bölge Teknoloji Müdürü A. Burak Sadıç’a göre, dünyadaki krizin getirdiği belirsizlik ve durağanlık Türkiye’ye çok şiddetli bir şekilde yansımadı. Geçmişe göre daha temkinli ve tedbirli de olsa finans sektörü bilişim teknolojileri kullanımındaki öncü rolüne devam ediyor. Hatta Türkiye’nin finans sektöründeki modernizasyon sürecine çoğu ülkeden daha önce başlanmasını ve son on senede bu yatırım sürecinde belirli bir noktaya gelmesi, krize karşı direncimizi artıran faktörler. Krizle baş etmenin en doğru yöntemlerinden birisinin krizle beraber teknoloji yatırımlarını kısmak değil, tam tersine kurumları daha rekabetçi ve verimli hale getirebilecek teknolojilerin kullanımını artırmak olduğu ise yadsınamaz bir gerçek.
“90’lı yıllarda yaşanan büyük krizler ile Türkiye’de finans ve bankacılık sektörü büyük bir sınavdan geçti. Bu sınav sonrasında sektörde güçlü olan bankalar hayatta kalarak güçlerine güç katmış oldular” diyen Votech Bilişim Şirket Ortağı Volkan Erinçmen sözlerini şöyle sürdürdü: “Yine aynı dönemlerde kart teknolojilerinin piyasaya tanıtılmasıyla bireysel bankacılık oldukça hızlı bir ivme yaşadı. Türkiye’de genel olarak internet kullanımı, kurumsal ve kişisel bilgisayar kullanımı ve mobil cihazların yaygınlaşması ile birlikte finans ve bankacılık sektörü de kendini yenileyerek faaliyetlerini şube dışarısına taşımaya başladı. 2000’li yıllarda finans kuruluşları güncel teknolojilere yönelerek oluşan bu yeni taleplere karşılık vermeye başladı. Özellikle banka altyapılarında kullanılan teknolojilerin gelişmesi bankaların sayısal işlem hacmini olumlu yönde etkilemiş ve eskiden insan emeğiyle yürüyen çeşitli işlemler otomasyon sayesinde hızlı ve düşük maliyetli işler haline gelmiştir.”
VeriFone Güney Avrupa ve Rusya Bölgesi Pazarlama Direktörü Aslı Karabörklü’ye göre ise Türk bankacılık ve ödeme sektörüne genel olarak baktığımızda Türkiye inovatif uygulamaları ve BT teknoloji kullanımı ile dünyanın önde gelen ülkelerinden biri. Bankacılık ve ödeme sistemlerinde ticaretten endüstriye, ulaşımdan perakendeye kart ve POS tabanlı uygulamalar geliştirme alanında Türkiye dünyada öncü ve lider. Örneğin dünyada NFC ödeme kabul eden ilk POS’u da sahaya bir Türk bankası koydu. Bu öncü durum da sürecek.
E-Güven Genel Müdürü Can Orhun da sektörün teknoloji ve BT kullanımında öncü rolüne vurgu yaparken, “Bugün elektronik imza ve mobil imzanın yanı sıra son yıllarda gündeme gelen ve ödeme alışkanlıklarını değiştirecek olan NFC teknolojisini hızla benimseyen bankacılık sektörü yeniliklere ve ilerlemeye açık sektörlerin başında geliyor” dedi.
BI Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Müjde Işım ise, Avrupa merkezli ekonomik krizin sürmesi ve gelişmiş ülke ekonomilerinde toparlanmanın beklenenden daha yavaş gerçekleşmesi nedeniyle küresel ekonomiye dair belirsizliklerin devam ettiği görüşünde. Söz konusu küresel gelişmeler dikkate alınarak otoriteler tarafından Türkiye finans sektöründe gerekli tedbirler alındı. Bu dönemde her ne kadar bankaların karlılığı olumsuz etkilenmiş olsa da, ülkemiz bankacılık sektörü güçlü sermaye yapısını korumakta. Bankacılık sektörüne ilişkin göstergeler bankacılık sektörünün finansal sağlamlığının devam ettiğini göstermekte. Finans-bankacılık sektörü, bugün de teknoloji yatırımlarına devam etmekte, BT alanındaki gelişmeleri yakından takip eden ve uygulayan sektör konumunu sürdürmekte.
Glasshouse Türkiye Kıdemli Teknik Mühendisi Timur Poyraz, kırılganlığın bir süre daha devam edeceğini öngörerek iç talebin çok canlı tutulmaması gerektiğini ve buna yönelik ekonomik politikalar izlenmesi gerektiğini düşünüyor. Sektör, geçmişte olduğu gibi bugün de telekomla birlikte yeni teknoloji kullanımındaki öncü rolünü devam ettirerek ve marjinal fayda sağlamaya yönelik gelişmiş yapısıyla değişimi takip ederek buna ilk ayak uyduranlardan biri olmayı başardı. Politik müdahaleler ya da dış ülkelerde yaşanabilecek yeni şok dalgaları söz konusu olmazsa bu yönde devamlılığı da muhafaza edebilecek güçte.
Geçtiğimiz 10 yıl, finans sektöründe birçok satın alma ve birleşmeye tanıklık etti. Hızlı bir dönüşüm söz konusuydu ve bu aynı zamanda bir eleme dönemiydi. Tüm gelişmeler, sadece güçlü olanların ve değişimin hızına ayak uydurabilenlerin hayatta kalabileceğini gösterdi. Teradata Türkiye Ülke Müdürü Gamze Aydın, yeni düzende, daha akıllı bir çalışma modeli geliştirmeyen, yani hızlı ve yaratıcı olmayan, tüketiciyle daha sıkı ve derin bir bağ kurmayan ve istikrarlı bir şekilde yeni operasyonel faydalar yaratabilecek uygulamalar geliştirmeyenlerin pek şansı olmadığını düşünüyor. Aydın, şöyle konuştu: “Önümüzdeki dönemde Türkiye finans sektörünün, gerek bölgedeki gerekse dünyadaki konumunu daha da güçlenecek. Önümüzdeki dönemde finans sektörünü şirketlerin farklılaşma yolunda atacağı adımlar, fiyat rekabeti yerine pazarı büyütmek için alacakları aksiyonlar ve pazardaki boşlukları en etkin şekilde karşılamaları şekillendirecek. Bu doğrultuda yapılacak BT yatırımlarının önemi ve konumu yine artan ama verimlilik ve değer odaklı olması yolunda ilerleyecek. Yani kurumlar en doğru yatırımları gerçekleştirebilmek için en fazla çalışmayı yapacaklar. Bu yeni ve zorlu dönemde, Türkiye finans sektöründeki oyuncuların yeni hedefler ve fırsat alanlarına odaklanırken, müşteri odaklılık ve operasyonel verimliliğe verdikleri önemin daha da artması gerekliliği ön plana çıkacak.
İnnova Genel Sektör ve Finans İş Geliştirme Grup Yöneticisi Bilgehan Baykal, son dönemde özellikle yabancı ortaklı bankaların merkezlerinden kaynaklı likidite ve kredi sıkışması nedeniyle sektörde konsolidasyon beklentisinin arttığını söylerken, “Doğrudan yabancı yatırımların azalması, cari açığın büyümesi ve TCMB tarafından artırılan zorunlu karşılık oranlarının etkisi ile birlikte geçtiğimiz dönemde kaydedilen bu hızlı büyümenin yavaşlayarak devam edeceği öngörülüyor. Sektörün istikrarlı devam edebilmesi için bankaların halen teknoloji ve BT kullanımında öncü olarak devam edeceği düşünülüyor” dedi.
Enuygun.com Genel Müdürü Çağlar Erol’a göre, bankacılık sektörünün genelinde görülen sıkıntılar, Türkiye’de hızlı tepki alınarak tecrübenin doğru değerlendirilmesiyle avantaja çevrildi. Bu da sağlam bir yönetim anlayışını oturttu. Ürün, teknoloji kullanımı ve hizmet kanallarındaki çeşitlilik ile Türkiye şu an Avrupa’da ön sıralarda. Risk yönetimi ve bankacılıktaki yönetsel dengelerin çok iyi korunuyor olması Türkiye’de bankacılık sektörünün diğer sektörlere örnek nitelikte performans sergilemesini sağlıyor. Sektör kârlılık, müşteri portföyünü büyütme maksatlı bugün teknolojiye geçtiğimiz dönemden çok daha yoğun bir ilgi duyuyor ve duymak durumunda. Bu nedenle BT kullanımındaki öncü rolü elbette devam ediyor. Müşteri portföyünü geliştirmek, çağın ihtiyaçlarına cevap verebilmek ve yeni rekabet alanlarında rakiplerini zorlayabilmek için bu rolü üstlenmek ve korumak şart.
Zebra Technologies Türkiye Ülke Müdürü Can Tolu‘ya göre, özellikle bankacılık sektöründe ilerleyen günlerde müşterinin ihtiyaçlarına anında cevap verecek ürünlerle daha çok çalışılacak. Müşteri memnuniyeti ve güvenliğin her zaman en ön planda olduğu sektörde, müşterilerine en hızlı ve güvenli çözümü sunan şirketler hep bir adım ileride olacak. Her şeyin gittikçe daha hızlandığı ve insanların hep kısıtlı zamanının olduğu günümüzde sektör eğilimlerinin de gereksinimlere en çabuk cevap verecek şekilde ilerleyecek. Tolu, “Zebra olarak anında kart düzenlenmesine olanak sağlayan çözümlerimiz var. Müşteri bankaya başvurduğu anda kartını alıp kullanmaya başlayabiliyor. Böylece daha güvenli bir etkileşim ve anında çözüm gercekleşiyor. Güvenlik ve hız en önemli faktörler olduğu için bu yönde yatırıma ihtiyaç duyulacağını ve bu yatırımı yapan şirketlerin öne geçeceğini düşünüyoruz” dedi.