Genişbant: Küresel ekonominin yakıtı
Son on yıldır mobil iletişimdeki büyüme sonucu cebinde SIM kartı taşıyan insan sayısı 6 milyarı buldu. İnternete erişen insan sayısı ise 2,4 milyarı aştı. Ancak sanılmasın ki, dünyanın her yerinde söz konusu büyüme dengeli biçimde oluyor. Bazı bölgelerde dikkat çekici artışlar göz kamaştırıyor ve daha gerilerden izleyen ülkeleri kıskandırıyor. Örneğin Latin Amerika’ya toptan bakarsak artış on yıl önce yüzde 5 ile ifade edilirken, bugün yüzde 100 olduğuna tanık oluyoruz. Çin’deki bir operatör, China Mobile’i incelediğimizde on yıl önce 100 milyon abonesi varken bugün 630 milyon abonesi olduğunu görüyoruz. Bir başka deyişle ayda 5 milyon yeni ve net abone kaydı yapmış olduğu açıkça anlaşılıyor. Bütün bu ve benzeri büyük atılımların gerçekleştiği bölgelerde insanları artık sesle konuşma ile yetinmeye ikna edemiyorsunuz. Onlar veri iletişiminin nimetlerinden de yararlanmak istiyorlar. Üstelik genişbantta. Bu kadar çok abonenin bu kadar haklı ama bir o kadar da büyük talebini karşılamak için de büyük-büyük yatırımlar yapmak gerekiyor. Ayrıca bu iştah kabartan talep içerik endüstrisini de etkiliyor ve yeni iş modelleri ile piyasada yer kapma yarışına sürüklüyor. Sayısal Kalkınma İçin Genişbant Komisyonu adı altında faaliyet gösteren bir oluşumun yaptığı çalışmalara göre genişbantın yaygınlaşması sosyo-ekonomik kalkınmanın adeta anahtarı. Hem gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkeler için büyümenin tetikleyicisi, ekonomik çöküntülere karşı panzehir. Söz konusu oluşum, bu söylediklerinin gerçekleşebilmesi için insanlara evrensel ve parasal olarak bedeli ödenebilir erişim olanaklarının sağlanması ve elektronik eğitime geçilmesi için zorunluluklar getirilmesini öneriyor. Bu yapılabilirse; ardından buna uygun cihazlar, içerikler, servisler ve uygulamalar gelecek.
Çok büyük çaplı genişbant altyapı yatırımları yapabilmek için iş modellerini ve bunlara bağlı klasik anlayışları değiştirmek gerekiyor. Bunu yapabilecek olanlar da karar verme pozisyonunda olup politikalar belirleyebilen merciiler. Ne varki; hala dünyanın pek çok yerinde bu mevkiide olan insanlar henüz işin ciddiyetini kavrayabilmiş değiller. Genişbantın üretimi artırabileceğini, istihdama olumlu katkılarının olabileceğini, rekabeti teşvik edeceğini tam olarak göremiyorlar. Bu nedenle Sayısal Kalkınma İçin Genişbant Komisyonu hükümetlere ve özel sektöre çağrıda bulunuyor. Onların genişbantı ekonominin büyümesini sağlayan modern kritik altyapı olarak benimsemelerini istiyor. Ortak inovatif politikalar üretebilmek için tarafların biraraya gelmelerini sağlayacak platformlar hazırlıyor. Genişbanta kolayca ve her yerden erişim için yeni iş modelleri geliştirmek için çalışanları destekliyor.
Ericsson’un CEO’su Hans Vestberg geçenlerde genişbant yatırımların teşvik edilmesine destek verecek önemli tespitleri paylaştı. Vestberg’e göre sadece Avrupa’da genişbantı artırarak 2015 yılına dek üç yıl içinde 2 milyon yeni iş yaratılabilir. Çin’de yapılan hesaplamalarla ortaya çıkan veriler genişbantta her yüzde 10’luk artışın ulusal gelirde yüzde 2,5’luk bir artışa neden olduğunu gösterdi. Aynı genişbant artışı Brezilya ulusal gelirinde yüzde 1,4’lük bir artış sağlıyor.
Avustralya İletişim Bakanı Stephen Conroy da benzeri sonuçlara dikkat çekiyor. Kendilerinin genişbantı 21. yüzyılın en kritik altyapısı olarak tanımladıklarını ve ekonomik kalkınma için olmazsa olmaz ilan ettiklerini söylüyor. Nijerya’da faaliyet gösteren MTN Genel Müdürü Akinwale Goodluck kendi ülkelerinin ekonomisinin iyileştirilmesinde genişbantın kaldıraç rolü üstlendiğinin farkında olduklarını anlatıyor. Goodluck’a göre genişbant yalnızca teknolojinin bir başka boyutu değil, ülkenin en ücra köşelerindeki insanların dünya ile bağlantısını sağlayan önemli bir araç.
Genişbant içerisinde yer alan ses, veri ve video gibi hizmetler yeni ekonomik iş alanları oluşturuyor, verimliliği artırıyor. Kamu hizmetlerinin kolay ve erişilebilir olmasını sağlıyor. Yeni pazarlar açıyor, yeni oyunculara oyun alanları getiriyor. Eğer tarifeler herkesin cüzdanına uygun belirlenirse e-ticaret, bankacılık, eğitim, eğlence gibi alanlarda uygulama, servis ve hizmetlerin çeşitlenmesine ve yaygın biçimde kullanılmasına neden oluyor. Sosyal yaşantının zenginleşmesini, etkinleşmesini ve sürekliliğini sağlıyor.
Avrupa Birliği, genişbantın önemini en belirgin tanımlayanlar arasında yer alıyor. 2010 yılında yayınladığı ‘Avrupa’da Genişbant: Sayısalın Gücüyle Kalkınma için Yatırım’ başlıklı belgesinde 2020’ye kadar hedefler koydu. Bu tarihe ulaşıldığında herkesin 30 Mbps, en az yarısının 50 Mbps hızda genişbant erişime kavuşmasını öngördü.
Başta da söylediğimiz gibi genişbantın tüm bu nimetlerinden yararlanmak için altyapıya, cihazlara ve içeriğe ciddi yatırımlar yapmak gerekiyor. Mevcut altyapıyı devre dışı bırakarak mı, modernize ederek mi, yoksa genişbant için gereken yeni altyapıyla birlikte ikisini birarada kullanmak mı daha elverişli sorusuna yanıt bulmak gerekiyor. Bölgeden bölgeye, ülkeden ülkeye, operatörden operatöre farklılıklar gösteren altyapı oluşturma kararları alındığında bunlara finansman bulmak için kamu-özel sektör işbirlikleri de dahil olmak üzere yeni iş modelleri oluşturacak konsorsiyumlar kurma zorunlulukları ortaya çıkıyor. Yasal düzenlemeler ve vergiler üzerine iyileştirici çalışmalara gereksinimler duyuluyor. Risk alan yatırımcılara teşvikler üzerine çalışılıyor. Zorunlu Hizmet gibi kavramları kullanarak kamunun özel sektöre doğrudan finansal katkısı sağlanıyor. Bütün bu zorluklara karşın, genişbant yatırımları tüm hızıyla devam ediyor. Yeni servisler, yeni pazarlar açılıyor.
Artık bir gerçek ki; genişbant kalkınmış olsun olmasın her ülkenin ekonomik anlamda iyileşmesi için gerekli bir ilaç. Kullanıcıların talebi oldukça bu ilaç acı da olsa almak gerekecek. Genişbant yaygınlaştıkça sosyal transformasyon da kaçınılmaz olarak gündeme gelecek. Teknolojik gelişmeler halka yayılacak. Gelecek yeniden tasarlanacak. Daha inovatif, gençleri ön plana çıkaran ve önceden kestirilmesi güç bir gelecek bizi bekliyor. Hızlı değişen pazar talepleri altyapının, altyapıya bağlanma biçimlerinin, finansal uygulamalarının, içerikleri devreye almanın, düzenlemelerin değişmesine neden olacak. Bütün bunların farkında olan hükümetler, üretici olsun, operatör olsun özel sektör oyuncuları eğer biraradalar ise o ülkeler öne geçecek ve diğerleri ile aralarındaki mesafeleri açacak. Türkiye bu bakımdan şanslı ülkelerden birisi. Gerek pazar talepleri, gerekse bunu karşılamaya çalışan özel sektör oyuncularının çevik ve kapsamlı yaklaşımları ile genişbantı en hızlı yaygınlaştıran ülkeler arasında yer alıyor. Kazanılan bu ivmenin kaybedilmeden sürdürülmesi büyük önem taşıyor. FATİH gibi büyük kamu projeleri ile gençlerin hızlı bir şekilde genişbant oyun alanına alınması önümüzdeki yıllarda bilişim okur-yazarlığı yüksek bir nüfus ile başka ülkelere fark atacağımızın işareti gibi gözüküyor.
Not: Bu yazının içeriğinde Telecom review dergisinin Mart 2012 sayısından yararlanılmıştır.