‘Temassız Ekonomi’nin aktif olacağı bir dünyada yaşayacağız
Teknolojide Kadın Derneği (Wtech) Başkanı Zehra Öney, pandemi sonrasında küresel tabanlı bir yapay zekâ toplumuna doğru geçiş yaptığımızın altını çizdi.
BThaber’in ‘3 Gazeteci 1 Konuk-3G1K’ başlıklı dijital etkinliğinin konuğu Teknolojide Kadın Derneği (Wtech) Başkanı Zehra Öney oldu. Öney, BThaber Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi, BThaber Ankara Temsilcisi Sedef Özkan ve BThaber Editörü Handan Aybars’ın sorularını yanıtladı:
20 yıllık bir süreçte teknoloji alanında birçok projeyi hayata geçirdiniz. Bu projelerden yola çıkarak, pandemi sürecinde teknoloji; iş ve sosyal hayatı nasıl değiştirdi? Bu teknolojilerin büyük bir kısmı aslında önümüzdeki süreçlerde hayatımıza bir şekilde girecekti. Pandemi acaba bu süreci hızlandırdı mı?
Apple’ın sahada farklı bir kullanıcı deneyimiyle çıkardığı cihazlardan sonra, 2005’ten beri biz insanlar, 21. yüzyıla hazırlanma konusunda itici güç aldık. Her şeyimizi sosyal medyaya bıraktık. Burada her gün cömertce bıraktığımız veriler, bu verilerin mobil altyapılar tarafından belli sunucularda ‘log’lanması, tutulması, işlenmesi, analiz edilmesi, dünya üzerindeki milyarca verinin akışının sonsuz hızlanması, kolektif veri toplama bilinci, verinin artan önemini iyice yükseltti. 21 yüzyılda bugün yaşayacağımız sinyalini veren ve bunu da yapay zekâya ve makine öğrenmesine bağlayan ve verinin de bu yöntemlerle; insanın bizzat verdiği verilerle güçlenmesiyle, küresel tabanlı bir yapay zekâ toplumuna doğru, pandemi sonrasında geçiş yapmış durumdayız. Pandemi öncesinde 2000’li yılların başlangıcında, bireyler, kurumlar ve devletler olarak çok hızlı bir dönüşüme başladık. e-Devlet, e-ticaret, kurumların portallere yatırımları, uzaktan eğitime bugüne kadar yapılmış yatırımlar çok büyük bir önem kazandı. Bilişim departmanlarının yoğun çabaları, çalışanların uyumu, üst düzey yöneticilerin çabasıyla uzaktan çalışma modeline geçildi. Türkiye’de bunu hızlı ve başarıyla gerçekleştirdik.
Önümüzdeki süreçlere baktığımızda yani yeni normallerimizi yaşamaya başladığımız süreçte ne gibi gelişim ve değişimler ile karşılaşacağız? ‘İş’, ‘İnsan’, ‘Teknoloji’ unsurları açısından da bu değişimleri değerlendirebilir miyiz?
Teknoloji; hayatımızı kolaylaştıracak, yaptığımız işin daha hızlı daha küresel ve daha verimli olmasını sağlayacak bir platform. Akıl gücümüz de bu işi öğrenmeye yetecek güçte. Pandemi sonrasında şirketler stratejik olarak yapılanmaya, farklı stratejiler oluşturmaya başladılar. Uzaktan çalışma ve mesafe bize şunu gösterdi; aslında ofise gitmeye belki de gerek yok. Diğer bir strateji; aslında teknolojik ürün kullanarak, çalışan sayısını optimize ederek daha verimli işler yapabilir miyiz? Korkutucu bir cümlem var: “Bu kadar çok insan gerekmiyorsa o zaman şirket çalışan sayılarında bir azalma olacak.” Şirketler bunu önümüzdeki bir yıl içerisinde doğru bir stratejiyle hayata geçirecekler. Peki, bu kadar insan ne olacak? Şirketlerin değişim ve dönüşümle ilgili bu dönemde önemli çalışmaları var. Her şey mobil ve dijital ortamlar üzerinde yürüyebilir. Bugün distribütör kullanan birçok büyük firma aracıları ortadan kaldırarak doğrudan tüketiciye ulaşabilecekleri belki distribütörleri de içine alabilecekleri, onlara dükkan kurup satış yapma hakkı verecekleri çok büyük pazar yerleri oluşturacaklar. Mutlaka son kullanıcıyla iletişim kurmak isteyecekler. Çünkü oradaki veri onların gelecekteki ticari stratejilerini belirleyecek. B2B, B2C’ye evrilecek. Arada birçok katmanın olduğu iş süreçleri modifiye edilecek ve bu iş süreçleri doğrudan son kullanıcıya inecek; basitliğe ve yalınlığa gelecek. Veri eşittir para ve altın. Kimse verisini, başka bir alanda başka bir aracıya kaptırmak istemeyecek. Verisini en doğru şekilde değerlendirerek, yapay zekâ ürünleri kullanarak analiz ettiği sonuçlarıyla iş süreçlerini sıkı şekilde optimize edecek. Üretim; robot sistemler ve robot teknolojilerle bin işçinin yaptığını bir robot kolla yaparak ilerliyor olacak. Üretimde mavi yaka dediğimiz işçi sınıfı ilerde hiç kalmayacak ama farklı meslekler farklı işler gelerek o sınıfta çalışan insanlar yeni işlere doğru evrilecek.
Hangi sektörde faaliyet gösterirse göstersin her şirketin gelişim – değişim sürecinin temelinde bilişim teknolojileri yer alıyor. Bu açıdan bakıldığında ‘Geleceğin Şirketi’ olabilmek ne anlama geliyor?
‘Temassız Ekonomi’nin aktif olacağı bir dünyada yaşayacağız. İş modelleri ve stratejiler sürekli değişecek. Uzaktan çalışma artık bizim bir ritülemiz haline gelicek. Herkes uzakta olmayacak ama muhakkak hibrit çalışacağız. Gereklilik halinde ofis gereklilik halinde uzaktan çalışma yöntemi sürdürülecek. Uzmanlaşma çok önemli bir konu haline gelecek. Bu beşeri dönüşümde uyum sağlayabilecek, adapte olmak isteyecek firmaların en önemli özelliği ‘çeviklik’ ve ‘hızlılık’ olacak. Şirketleri en daraltan şey; iş ve karar süreçlerinin hantallığıdır; şirketlerin hızlı uyum kabiliyetlerini güçlendirmeleri gerekecek. Teknolojik anlamda departmanlardaki ve katmanlar arasındaki hiyerarşi değişecek. Bugün en altta çalışan birisinin bile yönetim kurulu kararında etki yapabileceği yeni iş süreçleri oluşacak. Şirketler kendi yapılanmalarında inovasyona, yeniliklere yatırımı ön planda tutacaklar, çok hızlı strateji değiştiriyor olacaklar. Dönüşümü kabul etmek; dönüşüm için çalışmak ve buna yatırım yapmak ve strateji geliştirmek, çok açık bir akıl ve beden gücüyle bütün dünyayı izleyerek, bu dönüşümün 10, 20 yılını hesaplayarak hareket eden ve buna uygun açılımını gerçekleştirip insan kaynağını o şekilde tasarlayan şirketler, geleceğin şirketi olacak.
Siz aynı zamanda eğitim konusunda da önemli çalışma ve projelere imza atan bir kişisiniz. Geleceğin insanı nasıl olacak? Gençlerimiz kendilerini geleceğe nasıl hazırlamalı? Bu konuda gençlere yardımcı olmak üzere kimlere ne tür görevler düşüyor?
21. yüzyılı konuşurken, unutulan bir şey vardı; ‘insan’. Yapay zekâ gelişiyor, çok güzel kullanıp tüketiyoruz. Hepimiz aklımızı taşınabilir cihaza yükledik. Kendi düşünme, saklama, hafıza yetilerimizi çok zayıflattık. Biz bunları sadece tüketerek çok da mutlu yaşarız düşüncesine girdik. Teknolojide Kadın Derneği de bu ihtiyaçlar sebebiyle kuruldu. Geleceğin insanı; öncelikle üretken, sabırlı, sürekli öğrenen, belirsizliklerle başa çıkabilen ve dayanabilen, hızlı adapte olabilen, dönüşümden verim çıkarmaya odaklı, doğaya saygılı bir yapıda olmalı. Bu insan; 21. yüzyılın modeli olacak. İçimize döneceğiz, daha sadeleşeceğiz, kendi yeteneklerimizi keşfedeceğiz. Alıştığımız şeyleri yapmaya direnmeyeceğiz. Geleceği çizecek olan insanın; iyi bir senaryo çıkarmasını istiyorsak, yaratıcılığın yüksek olduğu bir sürece kendisini sokması gerekiyor. Önümüzdeki dönemde cinsiyetsiz bir toplum geliyor. Ayrımcılıkların olmadığı, herkesin eşit imkânlara sahip olduğu zamanlara doğru gidiyoruz. Başarı, bunları benimseyen insandan gelecek.