50 milyar makine hayatı kolaylaştırmak için geliyor
Son zamanlarda neredeyse bulut bilişim kadar adından söz ettiren bir diğer kavram olan M2M, yeni uygulamaları ve fırsatları gündeme getirmeye hazırlanıyor.
M2M, yani makineden makineye iletişim. Son birkaç yıl içinde yayınlanan orta ve uzun vadeli teknoloji öngörülerine baktığınızda bahsedilenler arasında mutlaka kendine yer bulan bir kavram. Deloitte tarafından yayınlanan “Elektronik Haberleşme ve Eğilimler 2011” raporu, gelecekte bu kavramın büyük popülerlik kazanacağına işaret ediyor. Raporda “2020 yılına kadar cep telefonu, sabit telefon, bilgisayar, ev ve araba içi cihazları, müzik çalar, TV, elektronik kitap okuyucu ile endüstriyel makine ve algılayıcılardan oluşan 50 milyar kadar cihaz BT şebekeleri üzerinden iletişim halinde olacak. Bu yeni alan, yaşayan insan sayısının 10 katına ulaşan miktarda yeni kullanıcı yaratarak önümüzdeki yılların en popüler konusu olmaya aday” ifadelerine yer veriliyor.
Telekomünikasyon şirketlerinin önümüzdeki yıllarda en önemli gelir kaynaklarından biri olması beklenen M2M konusunda görüş açıklayan bir diğer kurum da Frost & Sullivan. Frost & Sullivan’a göre M2M uygulamaları katılımcıların birbirine gitgide daha bağlı hale geldiği bir topluluk dahilinde genişlerken, telekomünikasyon şirketleri M2M alanında sundukları fırsatları çeşitlendirmenin yollarını arıyor.
Gelir rakamlarına bakıldığında Avrupa’daki M2M gelirlerinin toplam GSM gelirlerine oranı 2010’daki yüzde 3 iken 2011 yılında yüzde 4,2’ye yükselmiş durumda. Bu oranın 2017 yılına kadar yüzde 20’nin üzerine çıkması ve M2M verilerinin kazanç haline gelmesi, büyüme öngörüleri açısından anahtar faktörlerden biri olarak değerlendiriliyor.
Frost & Sullivan Endüstri Araştırmaları Baş Sorumlusu Yüri Zhong’a göre bu konuda en fazla öne çıkacak ürünler ise tüketici elektroniği, güvenlik ve sağlık odaklı olacak. Özellikle akıllı cihazların geniş ölçekte yaygınlık kazanması nedeniyle tüketici elektroniğindeki pazar potansiyelinin önemli olduğunu belirten Zhong, gelecekte akıllı veya bağlantılı cihazların kullanım alanının daha da artmasıyla büyüme eğrisinin daha da yükseleceğini vurguluyor.
Türkiye’deki durum
Dünya nüfusu geçtiğimiz haftalarda 7 milyarı geçerken mobil hat sayısı 5 milyarın üzerine çıktı. Nüfusun 75 milyona dayandığı Türkiye’de ise mobil penetrasyon oranı BTK verilerine göre 64 milyon, yani nüfusun neredeyse yüzde 87’sine karşılık geliyor. Bu durumun yıllardır yaklaşık aynı yüzdelerle devam ettiğini düşünürseniz, iletişim sektöründeki iş hacminin giderek bir çıkmaza doğru sürüklendiğini görebilirsiniz. Bu nedenle iletişim şirketleri, son yıllarda kendilerini sadece iletişim kavramının ötesinde konumlandırarak birer “Teknoloji şirketi” olarak kabul görmek istediklerini ortaya koyuyorlar.
Mobil teknolojilerin gelişimine bağlı olarak mobil hatlar üzerinden aktarılan veri miktarının sürekli artması ve telekomünikasyon altyapısında yaşanan hızlı fiyat düşüşleri, aygıtlar arası bağlantı kavramını geliştirecek ve yaygınlaştıracak en önemli faktörlerin başında geliyor. Frost & Sullivan’ın “Dünyayı değiştirecek 50 büyük mega trend” çalışmasının bir parçası olan M2M (makineden makineye iletişim) araştırması, 2020 yılında birbiriyle iletişim kurabilen cihaz sayısının 80 milyarı bulabileceğine işaret ediyor. Deloitte tarafından yayınlanan “Elektronik Haberleşme ve Eğilimler 2011” raporu da bu rakamı 50 milyar olarak öngörüyor.
Peki insanlardan sonra bu sistemlerin müşterisi kimler olacak? Hastalara dair yaşamsal verileri sürekli takip altında tutarak doktoruyla paylaşan akıllı sağlık sistemlerinden biten malzemeyi sipariş edebilen buzdolabına, kısa mesajla kumanda edilen klimalardan tüketim miktarını kendisi raporlayan enerji sayaçlarına kadar hemen her aygıt bu iletişimin bir parçası olmaya aday.
Bu öngörüler eşliğinde telekomünikasyon pazarı büyük bir sıçramanın eşiğinde ve sürecin doğru yürütülmesi halinde 2020 yılında M2M sayesinde mobil penetrasyonun yüzde 800’e kadar artış gösterme potansiyeli var. Dolayısıyla bu alan geleceğe yönelik iş ve gelir modelleri açısından önemli bir potansiyel ortaya koyuyor.
M2M’in yaygınlaşması için yasal düzenlemelere ve teşviklere ihtiyaç var
Takvimler 2012 yılının ikinci çeyreğini gösterirken neredeyse tüm sektörlerde yankı bulan, en büyük teknoloji evrimlerinden biri olarak nitelendirilen ve bulut bilişimle birlikte son zamanların dillerden düşmeyen kavramları arasında yer alan M2M’in aslında yaygınlaşarak günlük hayatı tümüyle etkileyecek bir yapıya kavuşması için teknoloji hazır, altyapı yeterli.
Sırada iki eksik var: İlk olarak yasal düzenlemelerle çerçevenin belirlenmesi ve oyunun kurallarının koyulması, ardından devlet teşvikleriyle M2M uygulamalarının yaygınlaşmasının önünün açılması…
Aslında çevrenize biraz dikkatli baktığınızda M2M tamamen yabancı olduğumuz bir kavram değil. Bugün büyük şirketlerin neredeyse tamamında kullanılan araç takip ve filo takip sistemlerinden, kapsamlı güvenlik hizmetleri sunan şirketlerin kullandıkları uyarı sistemlerine kadar pek çok alanda M2M uygulamalarını görmek mümkün.
Bugün üzerinde daha çok durulan konu ise M2M’nin hangi yönde ilerleyeceği ve günlük hayatta nasıl değişiklikler yaratacağıyla ilgili. Bir hastanın cep telefonunun kablosuz algılayıcılardan aldığı bilgiler ışığında kalp krizi riskini hesaplaması ve doğrudan doktor veya ambulans aracıyla iletişime geçmesi, sağlık ekiplerinin yolda hasta bilgilerine anlık olarak erişip ilacı hazırlaması ve gerekli müdahaleyi planlaması M2M uygulamalarının yaşam üzerindeki etkilerine güzel bir örnek. Bu örnekten de anlaşılabileceği gibi M2M konusunun etkisini en iyi şekilde gösterebildiği alanlardan birinin başında sağlık sektörü geliyor.
M2M’in yaygınlaşmasıyla ilgili düzenlemeler konusunda ise resmi düzenleyici kurum olan BTK’ya ve sağlanacak teşvikler konusunda Maliye Bakanlığı’na ciddi görevler düşüyor. Çünkü her iki kurumun da M2M uygulamalarını geleneksel operatör hizmetlerinden ayırarak farklı bir noktada konumlandırması ve çerçeveyi buna göre çizmesi gerekiyor. Kişisel cep telefonları için ödediğimiz vergiler hâlâ tartışma konusuyken, her cihaz için hat başına KDV ve ÖTV ödenmesi Türkiye’de M2M’in yaygınlaşmasının önündeki en büyük engel.
Bağlı cihaz sayısının artışı yeni fırsatları gündeme getiriyor
Ülkemizde ve dünyada mobil iletişimin giderek yaygınlaşması ve ‘bağlı cihaz’ sayısının hızla artması M2M uygulamalarının hız kazanmasında önemli bir yere sahip. Bu yeni bilişim evresinde, insanların yaşadığı mekanlar ve bulunduğu ortamlarda yer alan ve işlev gören cihazlar birbiriyle ve insanlarla sürekli iletişim halindeler. Bu da M2M teknolojileri dahilinde mevcut çok sayıda teknolojinin bir arada kullanımıyla ve insanların yanı sıra makineleri de iletişim ağlarına dahil edilmesiyle, pek çok yeni ve yaratıcı uygulama ve hizmetin gündeme gelmesinin önünü açıyor.
Bu durum doğal olarak operatörlerin hizmet yönünü yeniden gözden geçirmesini gerektiriyor. Çünkü M2M sadece teknolojinin evrim geçirmesi ve hayatı kolaylaştıran yenilikler getirmesi açısından değil, farklı iş alanlarında fırsatlar doğurması bakımından da önemli bir kavram. Bugüne kadar ağırlıklı olarak insandan insana ya da insandan cihaza yönelik hizmetlere odaklanmış durumda olan operatörler, bir anda cihazdan cihaza hizmet verebilen yapılar haline gelecekler. Bu da pek çok fırsat anlamına geliyor.
Şu bir gerçek ki, dünya üzerinde bağlantıya hazır milyarlarca makinenin sadece küçük bir kısmı internet ve iletişim ağlarına bağlı durumda. Bu potansiyelin doğru kullanımı halinde ürünlerin kalitesini artırması, yenilikleri çoğaltması ve belki de en önemlisi küresel kaynakların daha verimli kullanımı için fırsat sağlaması mümkün.
Sağlık başta olmak üzere birçok sektör M2M’den yararlanacak
Dünya nüfusunun hızla yaşlanması sağlık alanında M2M’ye olan gerekliliği de artırıyor. Sağlık açısından bazı kan değerlerinin ve kalp atışlarının ölçülmesi gibi parametrelerin yakından takip edilmesinin gerektiği durumlarda M2M destekli teknolojiler devreye giriyor. Çünkü bu gibi sağlık işlemlerinin sağlık merkezlerinde yapılması yüksek maliyet ve zaman kaybı yaratıyor. M2M uygulamalarıyla ölçme, takip ve değerlendirme işlemlerinin uzaktan yapılması durumunda sağlık hizmetlerinde etkinlik ve verimlilik artıyor.
Trafik sistemleri, ulaşım, lojistik, elektrik, su, doğalgaz sayaçları, akıllı şebekeler, güvenlik bağlantılı binalar, iklimlendirme sistemleri, uzaktan sağlık, tıbbi otomasyon, akıllı tarım, görüntüleme ve kontrol sistemleri, ev aletleri, gibi pek çok alanda cihazların uzaktan izlenmesini ve yönetilmesini sağlayan M2M teknolojisi ülke ekonomisinin verimliliğini de artıracak potansiyele sahip.
M2M için genişbant bir ihtiyaç mı?
Genişbant internetin geleceği hakkında konuştuğumuz bugünlerde, M2M gibi kıyasla yeni bir kavramdan bahsederken internet hızına pek değinilmediği de dikkatinizi çekmiştir. Bunun sebebi, çoğu M2M uygulamasının genellikle büyük boyutlu dosyalar gerektirmeyen türden uygulamalar oluşu. Bu nedenle çoğu M2M çözümü bundan 10 yıl önce var olan altyapı teknolojilerinde dahi çalışıyor.
SMS, yani kısa mesaj bunların başında geliyor. Cihazlar çoğu durumda topladıkları anlık veriyi karşı tarafa ulaştırmak için bir kısa mesajın taşıyabileceğinden daha fazlasına ihtiyaç duymuyor. Biraz daha büyük veri içeren uygulamalar içinse genellikle GPRS kullanılıyor.
M2M uygulamalarında, IEEE 802.xx, WiFi, GSM, GPRS, UMTS vb. telsiz teknolojileri ile FTTx, Ethernet gibi kablo teknolojileri gibi günümüzün standart teknolojileri tercih ediliyor. Bunların yanında makinelerin BT şebekelerine bağlantısında WSN, Bluetooth, RFID gibi farklı birtakım teknolojiler de destek sağlıyor.