Kaçınılmaz buluşmaya adım adım: Gardını alan da var, kırmızı halı seren de…
Öyle bir nesil geliyor ki… Tercihleri, beğenileri, sevdikleri ve sevmedikleri, aklını kullanışı ve teknolojiden faydalanışı ile apayrı… Kullanacak harf kalmadı veya onları bir sınır olarak tabir etmek gerekti belki, işte o yüzden onlar Z Kuşağı. Egon Zehnder International Danışmanı Burcu Bıçakçı Ersoy, bu kuşağı, “Teknolojik gelişimin çok hızlandığı ve internetin hayatımızın her alanına girdiği yıllarda dünyaya gelip büyüyen, bugün itibariyle 12-22 yaşına gelmiş nesil” olarak tanımlıyor. Ersoy’a göre, pazarlama dünyası bu kuşağa hitap edebilmek için planlarını oluşturdu, son on yıldır bu kuşağı tanımak adına mesafe aldı ve hala öğreniyor. Ancak bu gençler iş dünyasına yeni girmeye başladığı için iş dünyasının bu kuşağı öğrenmekle ilgili kat edeceği daha çok mesafe var. Ersoy’a göre, Z kuşağının davranışlarını yorumlarken iki ayrı perspektiften bakmak gerek. Birinci konu, ekonomik ve siyasi olarak bu kuşağın içinde yetiştiği dünyanın dinamikleri. Ersoy, “2000’li yılların başında 11 Eylül saldırılarıyla şekillenen bir dünyada; küresel terörizm gündemiyle dolu, Türkiye’de 2001 krizi ve 2000’li yılların sonlarında küresel ekonomik durgunluğun içinde işini kaybetme riski taşıyan ve sıkıntı çeken bir aile düzeninin içinde büyüyen bir kuşaktan söz ediyoruz” tanımını yapıyor. Ersoy ekliyor: “Bu dinamikler, Z kuşağının, kendinden önce gelen Y kuşağı kadar pembe bir dünya görüşü içinde olmayacağını düşündürüyor.” Ersoy’a göre ikinci konu, Z kuşağının şekillenmesinde en büyük katkıyı sağlayan ‘sayısal evrim’. Z kuşağı için bilgiye erişim artık bir sorun değil, yeni sorun bunca bilgiyle başa çıkmak.
Kişisel kriterler ve sevilen işi yapma isteği
Reha Hatipoğlu’na göre, her nesil “iş” kavramına farklı bir yaklaşım getiriyor. Bunu şekillendiren ve kırılma noktaları içine doğup büyüdükleri ve yetiştikleri ekonomik, sosyal ve politik koşullar. “Daha önceleri işgücünü dönüştüren etkenler endüstriyel, bilgiye dayalı ve görsel devrimlerdi” diyen Hatipoğlu’na göre, yaşananlar artık daha farklı. Twitter, Facebook ve diğer platformlar “iş”lerimiz için gerçek bir etki olduklarını kanıtladılar. Bu da iş modelleri ve yetenek kaynaklarına dair tüm varsayımları baştan incelemek gerektiğini gösteriyor.
Temel özellikleri saydık. Peki ya beklentileri? Yusuf Azoz’a göre teknoloji, Z kuşağını şekillendirdiği kadar iş dünyasını da şekillendiriyor. Bu kuşak çalışma çağına geldiğinde, iş dünyasında, çalışma şekillerinde de birçok değişim yaşanmış olacak. “İletişim teknolojileri ile iş dünyasında bazı değişiklikler bekleniyor” diyen Azoz, şu detayları paylaşıyor:
“Evden çalışma ve esnek çalışma saatleri, iş dünyasında yaygın bir gerçek haline gelecek. Kişisel ve iş amaçlı seyahatler azalacak. Dünyanın dört bir yanından hiç yüz yüze karşılaşmamış kişiler, proje grupları içinde birlikte çalışacak. Hiyerarşi azalacak, yatay organizasyon yapıları hakim olacak. Bu koşullara yatkın büyümüş Z kuşağının da iş dünyasının yeni düzenine kolayca uyum sağlayacağını düşünmek yanlış olmaz.”
Burcu Bıçakçı Ersoy’un da dikkat çektiği gibi, Z kuşağı henüz yeni üniversiteden mezun olup iş hayatına atılacak. Bu yüzden beklentileri yeni şekilleniyor. Ama Ersoy, gözledikleri kadarıyla hayat öncelikleri mutluluk üzerine yoğunlaşan, sevdiği işi yapmanın peşinde bir nesil yetiştiğini söylüyor ve ekliyor: “Para ve güç, öncelik listelerinin en başında değil. Sosyal sorumluluk, sosyal adalet ve insan hakları gibi konular Y kuşağına göre daha fazla gündemlerinde. Z kuşağını tariflerken hız kelimesini sıklıkla kullanıyoruz, iş hayatında da Y kuşağına göre daha hızlı yükselme beklentileri olacak. Z kuşağı takım oyunculuğu konusunda Y kuşağından daha geride olacağa benziyor. İnternette çok zaman geçirdikleri için sayısal ortamda sosyalleşen fakat gerçek ilişkilere daha az zaman ayıran bir kuşak. Bu yüzden uzun toplantılarda konsantre olamayan, karar alırken bilgiye dayalı, analitik karar almayı bekleyen, duyguları ile hareket etmeyen, çabuk sonuca ulaşma arzusu içinde sabırsız bir kuşak Z kuşağı.”
Z kuşağı konu olunca, özgüven öne çıkıyor. Yılmaz da iş hayatında çabuk yükselmeyi bekleyen bu neslin, eğitimi ve özgüveni ile kendisinde bu hakkı görebildiğini söylüyor. Yılmaz’a göre, şirketlerin sunduğu yan olanaklar onlar için önemli. Ve tabii ki özel hayatta olduğu gibi, iş hayatında da teknolojik yeniliklere sahip olmayan bir şirket Z kuşağı için geri planda kalıyor. “Hiyerarşik düzen saçma gelebiliyor” diyen Yılmaz, şöyle devam ediyor:
“Ancak üstün gördüğü bir insanın yükselmesine saygı gösteriyor. Alınan kararların kendisine mantıklı bir şekilde açıklanmasını istiyor. Yönetimde söz sahibi olmak istiyor. Bireysel yaşantıya alıştıkları için takım çalışması zorlayıcı gelebiliyor.
Ofisteki çalışma arkadaşlarına sadece iş arkadaşı olarak bakmıyor. Kurumlardan kendilerine gelişim ve yükselme olanağı sunmasını bekliyor. Yönetimin yeni fikirlere açık olmasını bekliyor. Şirketin esnek olması onlar için önemliyken, yasaklar ise onlar için itici oluyor.”
İletişimin temeli hız, ama ya sorunlar?
Yeni bir kuşak, tüm donanımı ve beklentileri ile iş hayatında yerini almak için geri sayımda. Bu yapıda, daha önceki nesillerde pek gündeme gelmeyen bir konu ortaya çıkıyor: Onlarla iletişim kurarken bazı şeyleri yapmak, bazı şeyleri asla yapmamak gerek. Burcu Bıçakçı Ersoy bunları şöyle özetliyor:
“Z kuşağı hızlı kavrayan, öğrenen ve yorumlayan bir kuşak. Çoklu ortamdan bilgileri yorumlama ve birden çok işi aynı anda yapma alışkanlığı Z kuşağının; belirli bir konuda uzun süre konsantrasyon sağlayamamasına sebep olmakta. Bu yüzden Z kuşağı ile iletişimde anahtar “hız” olmalı. Pratik yaklaşımlar, kısa süren tartışmalar ve bilgiyle beslenmiş hipotezler Z kuşağı ile daha rahat iletişim sağlayacaktır. Z kuşağının iletişimde sayısal kanalları en efektif kullanan kuşak olduğu unutulmamalı. Yöneticilerin organizasyonlarına katacakları Z kuşağı yeteneklere ulaşmak için sayısal kanalları kullanmaları kaçınılmaz.”
Burçak Pak Yılmaz’a göre, Z kuşağı teknolojik ve iletişimsel olarak olanakların daha fazla olduğu bir dönemde iş hayatına başlasa da ekonomik olarak daha kötü bir dönemle karşı karşıya. Bu da onların maaş beklentilerini Y’ye oranla daha düşük tutuyor. Yılmaz da iletişimde ‘onlar gibi olmanın’ önemine işaret ediyor. Telefon ya da yüz yüze görüşmek yerine sosyal ağlardan onlara ulaşmak daha kolay. Z kuşağı temsilcilerinin yeni tanıştıkları insanların ilk olarak sosyal ağlardaki sayfalarına baktığını hatırlatan Yılmaz, “İletişiminizin başarılı olması için onun da fikirlerine önem verdiğinizi hissetmesi gerekli. Ayrıca hiyerarşik konuşmalar da onlara göre değil. İşin mantığını açıklamak gerek” detaylarını paylaşıyor.
Tecrübe ve potansiyel karşı karşıya
Dünyalar savaşı gibi bir ‘nesiller savaşı’ mı bizi bekliyor yeni iş hayatında? Alfabenin muhtelif harfleri mesai saatlerinde karşılıklı vuruşacak mı? Y kuşağını yönetmenin zorluklarından bahsedilirken orta yaşlı yöneticiler görmeye alıştıklarını söyleyen Ersoy, Z kuşağı daha yeni iş hayatına atılmaya başladığı için kendileri ile ilgili bir şikayetin kulaklarına gelmediğini ifade ediyor. Bu noktada Ersoy, şu yorumu yapıyor:
“Z kuşağı; Y kuşağı ve X kuşağından gelen yöneticilerini zorlayacak teknolojik donanım ve bilgi sentezleme kabiliyetiyle geliyor. Daha hızlı hareket etmek isteyecek bu kuşak, büyük şirketlerin karar alma süreçlerini Y kuşağından bile daha çok sorgulayacak görünüyor. X kuşağı bulunduğu yere uzun yıllar harcayarak ve tecrübeler kazanarak geldiği için hızlı yükselme beklentisi içinde olan Y ve Z kuşaklarının beklentisini yönetmekte zorlanacak. Y ve Z kuşağı için ise tecrübenin yükselmek için önemini kabullenmek çok zor. Çünkü onların savı; dünya bu hızla değişirken tecrübe değil potansiyelin önemli olduğu. Bir konu da, iş ve yaşam dengesi konusunda X kuşağının Y ve Z kuşağına göre daha hassas oluşu. Y ve Z kuşağı, işten keyif alıyor ve fark yarattığını hissediyorsa uzun saatler çalışabiliyor, bundan şikayet etmiyor.”
Yılmaz ise yenilikçi şirketlerde ‘birlikte çalışmak’ zor olmasa da, esnek yapıyı benimsememiş ve gelenekçi kurumlarda sıkıntılar yaşanabileceğini söylüyor. Ayrıca Y, milenyum ve Z kuşağının özgüven ve hızlı yükselme isteği de diğer kuşaklarla arada problem olabilir. X ve Baby Boomer’lar hiyerarşik düzene alışıklar ve diğer kuşaklara da böyle davranmayı doğal görüyorlar. Y, milenyum ve Z kuşakları, diğer kuşakların aksine, hiyerarşik düzende çalışmayı doğal bulmuyorlar. Yılmaz’a göre, birlikte çalışmaları için diğer kuşakların teknolojiyle iç içe olmaları, Z’nin fikirlerine saygı duyup dinlemeyi, onu yönetimsel sürece dahil etmeyi kabul etmeleri gerek.