Bir müzikalin anatomisi-3
New York’taki müzikallerden “Wicked,” 9 yıldır aynı tiyatroda sahneleniyor. Şimdiye kadar yuvarlak hesap 33 milyon kişi izledi. 3 milyar dolar hasılat sağladı. Bu rakam artıyor. İzleyici sayısı artıyor. Wicked, sürüyor.
Neden?
Geçen iki yazı hakkında şu kadar yazayım: Müzikal, her ne kadar bir iyi-kötü cadı öyküsü gibi gözükse de (sahnede “resmen” cadılar dans ediyor, öte-alem yaşanıyor) oyun, aslında siyasi bir benzetme (kinaye). Ülke yönetiminde hoşgörüyü değil, baskıcılığı tercih eden çapsız politikacıların eleştirisi.
Böyle bir konu neden bu kadar müthiş ilgi çeksin? Şundan: Hoşgörü, toplumsal refah için olmazsa olmazdır, evet, ama bunu sahnede zart-zurtla anlatırsan, siyasi mitinge döner.
İşte bu noktada, inovasyonun tuzu-biberi yaratıcılık devrede: Öyküyü öyle bir mekanda geçirtirsin ki, okuyan/izleyen, buna bakarak dolaylı bir izlenim edinir: Wicked, cadı masalı gibi görünse de, değil.
ABD’de, şu an sahnelendiği Londra’da ve başka dünya kentlerinde “olay” haline getiren, şu iki tema:
• Hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Önyargı, algıyı bozar. Yeşil renkte “doğduğu” için “kötü” sanılan Elpheba, aslında iyidir. Güzeller güzeli Galinda ise iyi sayılamaz. Eyyamcıdır. Gidene ağam, gelene paşam bir tiptir. Ama Elpheba’nın etkisiyle “düzelir.” O halde, sürekli yenilenmeyi ilke edinmemiz gerekir.
• Farklılığa hoşgörü olmadan toplumsal kalkınma sağlanamaz. Bunu özellikle politikacıların anlaması gerekir. Oyundaki tepe siyasetçinin, “Toplumun kabul ettiği şey gerçektir. Gerçeğin, tek başına somutluğu yoktur” lafı, toplumların sanal korkularla yönetilebileceğini anlatıyor. Ama sanal korkular, bilim ve teknolojide ilerlemeyi sağlamaya yetmez. Nazi Almanyası ve Stalin Rusyası’nda da bilim ve teknoloji vardı. Ama özgürlükçülük (libertarianism), Anglo dünyasında başlattı. Naziler ise Yahudi bilim adamlarını attılar. ABD’ye İkinci Savaşı onlar kazandırdı. Rusya ise totaliter yönetiminde bilim ve teknolojide geride kaldı. Rekabet edemez oldu.
Müzikalde bu tema, oyun sürecince bir alt-program gibi sürekli işliyor. Ama, sahnede bambaşka şeyler oluyor: 2.5 saat boyunca fevkalade yaratıcı ve hızlı bir teknolojik sahne düzeni… Mükemmel sözlerle bezeli mükemmel bir müzik… Hem rol yapan hem şakır şakır şarkı söyleyen, dans eden süper yetenekler… İşin eğlence ve görsellik boyutu 4×4.
Ayrıca, iki temel karakterin kadın olması, ikisinin de sonunda başarıya ulaşması, Wicked’a feminist bir boyut da katıyor. Bu sınırlı sütunda değinemediğim başka unsurları da var oyunun, ama bu üçüncü yazıyla Wicked sona eriyor. Perde!