Girişimcinin değişmez ortağı…
İş hayatında size bir işin çözümü için 10 adım, 5 yasa ve benzeri sayısallaştırılmış çözümler öneriliyorsa o bilgiye şüpheyle bakmanızı öneririm. İş dünyası öyle bir şey değil, birçok etken ve değişkenle baş etmeniz, her gün kendinizi yenilemeniz gereken bir yaşam var orada. Hepsini burada yazmak mümkün değil elbette ama zaman zaman bahsetmeye çalışalım.
İlk konumuz girişimcilik eski ve abiyene tabirle işyeri açıp patron olma. Ben bir startup’a yatırım yapmayı girişimcilik olarak görmüyorum. O yatırımcılıktır, gerçek girişimci elini taşın altına sokandır. Beni ilgilendiren kısmı da budur.
Girişimcilere öneriler, yatırımcılara tavsiyeler ya da daha da etkili başlıklarla birçok kaynak bulabilirsiniz. Size garanti veririm, bunları yazanların çoğunluğu hayatında bir kez olsun iş yeri açmamış, bir kez olsun o sıkıntılarla boğuşmamış, iş hayatını sahibi olunan paradan para kazanmak olduğunu sanan kişiler. Sanıyorlar ki, iş yerini açtın, ürününü satmaya başladın, gelsin paralar. Gerçekler öyle değil.
Karşına çıkabilecek sorunlar veya hafif bir ifade ile çözüm bulmak zorunda kalacağın o kadar çok konu var ki. Biz bugün vergi kısmını inceleyelim. Eminim kime sorsam bu konuyu bildiğini iddia eder ama bir de aşağıdaki bilgiyi okuduktan sonra fikrini almak isterim.
800 liraya aldığımız ürünü 1000 liraya satıyoruz diyelim. Kazancımız 200 lira. Peki cebe giren ne kadar olacak?
800 liralık ürünün KDV’si 96 lira olduğundan satıcıya ödediğimiz ücret 896 lira olur. Aynı ürünü 1000 liraya sattığımız durumda kestiğimiz fatura 1180 lira olur.
Şimdi öncelikle alınan fatura ile kesilen fatura KDV farkını devlete ödeyeceğimizi unutmayalım. Yani 118-96 = 22 lira bize ait olmayıp , devletin parasıdır. Yani ürünü alırken %18 KDV ödedik, bizim tahsil edeceğimiz KDV’nin farkını da devlete ödeyeceğiz.
Ürün alım satımından kazanılan 200 liranın %22’sinin de sahibi devlettir. Yani 200 liradan bize kalan 156 lira. 156 liralık kazanç oldu, bunu alıp istediğimiz gibi harcamak hakkımız gibi geliyor değil mi? Bu ne güzel olurdu. Ama alamayız. Bu parayı çekebilmek için devlete ödememiz gereken bir stopaj var. %15-20. Bu durumda çekebileceğimiz miktar 156 liranın %80’i yani 124.8 liradır. Güle güle harcayın.
Ha unutmadan, yıl sonunda bu hak ettiğiniz paranın gelir vergisini de ödemeyi unutmayın sakın. %15’e karşılık gelen rakam 18.72 lira. Bunu da ödeyeceksiniz devletimize.
Sonuç olarak kimseye hesap vermeden harcadığımız para 124.8-18.72= 106.80 lira. Bu durumda 200 liralık net kardan kazancımızın yarısı elimize kalıyor. Bütün hesaplarda bunu dikkate almalıyız.
Hangi sonucu çıkaracağız? Bütçede veya durum raporunda bizim para olarak gözüken miktarın ortağı devlet. Bunu asla unutmamalı.
Bir başka kriter ise elbette tahsilatlar. Satışlar ne kadar iyi olursa olsun, mutlaka satıştan dolayı oluşan alacakların zamanında tahsil edilmesi önemlidir. Şöyle hesaplayalım; bir ürünü 1000 TL + kdv ‘ye sattınız. Vadesi de 30 gün.
Siz öncelikle devlete faturanın KDV’sini ödeyeceksiniz. Geç öderseniz aylık %2.5 faiz ödersiniz. Diğer bir değişle kazancınızdan sadece KDV için bile her ay %2.5 kaybedersiniz.
Vade aşıldığında satıştan elde edilen kar da her ay %2.5 oranında düşecek diye düşünülebilir. Yukarıda anlatılan durumda 106.80 lira kazanıyorduk. Bu kazancın tahsilatı 3 ay gecikirse basit faiz hesabıyla bile 98 liraya düşer. Özetle zamanında alınamayan tahsilat için kardan ay başına %2.5 faiz öder gibi olursunuz.
Ezcümle bir ürünü 800’e alıp, 1000’e satarsak, kaç lira kazanırız? Zamanında tahsil edebilirsek 107 lira. Edemezsek her ay %2.5 kayıptayız.
Her şeye rağmen ben girişimci fikrini destekliyorum, girişimciler candır. İş yeri sahibi olmak keyiflidir, eğlencelidir ama zordur. Çok kazançla ilerleyebileceğiniz gibi ciddi sıkıntılara da sürüklenebilirsiniz.
Şimdi…. Tekrar soralım; bu ortamda risk alıp yeni bir iş yeri kurmaya emin misiniz?
Yazdım…