‘1 Milyon Yazılımcı Projesi’ ile yeni çağın sayısal devrimi yakalanabilir
Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, salgının getirdiği zor çalışma şartlarına rağmen önemli bir sorun yaşanmadığının altını çizerek “Bu vesileyle bilgi ve iletişim sektörünün tüm emekçilerine buradan teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.
Bilişim teknolojilerinin hayatımızdaki yerinin Covid-19 salgını döneminde daha da önemli hale geldiğine dikkat çeken Dr. Ömer Fatih Sayan, “Ülkemiz ile birlikte tüm dünyayı etkisine alan Covid-19 salgını sürecinde ekonomik hayat, eğitim, sosyal ilişkiler ve birçok alan önemli ölçüde etkilendi. Bu noktada bilişim teknolojileri, salgının etkilerini hafifletebilmek için insanlarımızın ve ekonomik sektörlerin imdadına yetişti ve teknoloji sayesinde üretilen alternatifler iş ve günlük hayatımızın devamlılığını sağladı” değerlendirmesinde bulundu. Sayan, Covid-19 sürecinin başlangıcından itibaren haberleşmenin sürdürülebilir ve güvenli olarak sağlanması adına önemli tedbirler aldıklarının altını çizerek “Salgının başlangıcında Bakanlık ve BTK olarak işletmecilerimizle gerekli risk değerlendirmeleri yaparak güvenli uzaktan çalışma, trafik artışları yönetimi ve hizmet sürekliliği konularında teknik ve idari tedbirleri almalarını sağladık” dedi. “Salgının etkilerinin yoğun görüldüğü dönemi geçen yılın aynı dönemiyle kıyasladığımızda; sabit ve mobil genişbant internet kullanımında yüzde 50’den fazla artış olduğu görülüyor” tespitini yapan Sayan, “Bu yoğunluğa ve salgının getirdiği zor çalışma şartlarına rağmen operatörlerimizin yoğun gayretleri neticesinde şebeke ve sistemlerde önemli bir sorun yaşanmadı. Ben bu vesileyle bilgi ve iletişim sektörünün tüm emekçilerine buradan teşekkürlerimi sunuyorum” şeklinde konuştu.
‘Covid-19 Tehdit İstihbarat Raporu’ yayımlandı
Sayan, elektronik haberleşmenin yanı sıra salgın döneminde posta ve kargo sektörünün de çok büyük bir taleple karşılaştığını vurgulayarak “Nitekim yüz yüze alışveriş yerine elektronik ticaretin çoğalmasıyla emek yoğun bir sektör olan postada hizmetlerin aksamaması için kargo ve posta hizmet sağlayıcılarımız ve çalışanları muazzam bir gayret göstermiştir. Posta ve kargo emekçilerimize de şükranlarımızı sunuyorum” dedi. Bakan Yardımcısı Sayan, konuşmasına şöyle devam etti: “Salgın sürecinde bilgi ve iletişim teknolojilerine olan ihtiyaç artarken siber güvenlik tehditleri de artış gösterdi. Bu kapsamda BTK bünyesinde faaliyet gösteren USOM aracılığıyla ek önlemler alındı. Önleyici tedbirlerimizin yanında tamamen yerli ve milli siber güvenlik çözümlerimizle, bu dönemde artan siber saldırılara ve teyakkuz halinde siber tehditlere karşı anlık olarak müdahale edildi. Birkaç rakam vermek gerekirse; Some İletişim Platformu (SİP) üzerinden Covid-19 ile alakalı ‘Tehdit İstihbarat Raporu’ yayımlandı. Rapor içerisinde; 42 adet zararlı yazılım incelemesi ve 569 adet zararlı yazılım bilgisi paylaşıldı. Tehdit istihbaratı çalışmalarında en çok bilinen konferans uygulamalarının sahtelerini tespit etmek için imzalar yazılarak tehdit avcılığı yapıldı ve 209 adet sahte konferans uygulaması tespit edilerek, gerekli işlemler gerçekleştirildi. Özellikle uzaktan çalışma yönteminin kullanımının artmasıyla ilişkili olarak uzaktan yönetim servisleri taranarak 16724 adet zafiyet tespit edildi, ilgili kamu kurum ve kuruluşlara SİP üzerinden ve resmi yazıyla gerekli uyarılar yapıldı. Covid-19 ile alakalı 794 adet zararlı ‘dropper’ ve komuta kontrol merkezi engellendi. Sonuç olarak; Covid-19 salgınına yönelik risk değerlendirmelerinin yapılması ve işletmecilerle koordinasyon içerisinde gerekli önlemlerin zamanında alınması, iletişim altyapımızın anlık olarak izlenerek gerekli durumlarda hızlı bir şekilde aksiyon alınması sayesinde hizmet sürekliliği etkilenmedi ve altyapıdan kaynaklı bir kapasite sorunu yaşanmadı.”
Vatandaşlarımız artık e-Devlet üzerinden fesih başvurusu yapabiliyor
Covid-19 sürecinde temassız ve uzaktan yapılabilecek işlemlerin öneminin daha da arttığını vurgulayan Sayan, Bakanlık olarak bu konuya ayrıca ağırlık verdiklerini kaydederek “Bunun güzel bir örneği de eSIM teknolojisi. Fiziksel SIM kart yerine kullanılacak ve uzaktan işletmeci profili yüklenmesine imkân veren eSIM tamamen Türk mühendislerince geliştirildi. eSIM teknolojisini yerli ve milli imkânlarla üretebilen ülkeler arasında yer aldık. eSIM mimarisi hem Makineler Arası İletişim (M2M) /Nesnelerin İnterneti (IoT) cihazlara hem de vatandaşlarımızın günlük hayatta kullandığı cihazlara önemli kolaylıklar sağlayacak” açıklamasını yaptı. Sayan, “Bakanlık olarak vatandaşımızın hayatını kolaylaştıran her türlü çalışmaya destek veriyoruz” ifadesini kullanıp şu detayları paylaştı: “Dijital toplum olma yolunda pek çok hizmeti e-Devlet kapısı üzerinden sunuyoruz. Söz konusu hizmetlere ekim ayında bir yenisini daha ekledik. Artık vatandaşımız aboneliği sonlandırmak için işletmeci bayisine gitmesine gerek kalmadan e-Devlet üzerinden fesih başvurusu yapabiliyor. Başvurusunu müteakip 24 saat içinde hizmet sunumu durduruluyor. Vatandaşlarımız için bu uygulama özellikle içinde bulunduğumuz Covid-19 salgını sürecinde de abonelere büyük kolaylık sağlıyor; dışarı çıkmadan, işletmeci ofis veya bayilerine gitmeden ve çalışanlarla temas etmeden fesih başvuru işlemlerini yapmasına imkân veriyor.”
İlk milli büyük veri uygulamasını BTK bünyesinde geliştirdik
Dr. Ömer Fatih Sayan, günümüzün en güçlü kaynağının artık ‘büyük veri’ olduğuna dikkat çekerek “Teknolojiyle ilgili pek çok kurum ve kuruluş, büyük veri konusuna son derece önem veriyor ve çok büyük yatırımlar yapıyor. Verilerin toplanması, depolanması, işlenmesi ve dağıtılması amacıyla, bilgisayar ve ağ donanımlarıyla devasa veri merkezleri kuruluyor. Ülkemizde de Bakanlığımız desteğiyle BTK tarafından yapılan çalışmalar ve kurulan altyapılarla büyük veri katmanında işlem yapan ilk milli büyük veri uygulamasını BTK bünyesinde geliştirdik ve operasyonel hale getirdik. Yerli ve milli veri merkezlerinin kurulumunu teşvik ederek bu konuda farkındalığı da artırdık. Bu çalışmaların, ülkemizin veri üssü olma hedefi yolunda önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum” şeklinde konuştu. “Biliyorsunuz ki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da bu konudaki tavrı çok net. Kendisi her fırsatta; günümüzde verinin, en az petrol kadar önemli hale geldiğini dile getiriyor ve veri güvenliğinin yabancı çözümlerle sağlanamayacağını vurguluyor” ifadesini kullanan Sayan, “Biz de attığımız adımlarla ülkemizin verilerinin yine ülkemizde kalması için çalışıyoruz. Çünkü bizim vatandaşımızın verisi kimseninkinden daha değersiz değil” değerlendirmesinde bulundu.
2020 yılının ikinci çeyreğinde ülkemizde M2M abone sayısı 6 milyona yaklaştı
“Bakanlık olarak 2023 vizyonumuzda yer alan; ‘Bilim, teknoloji ve yenilikte yetkinleşmiş, üreten, katma değerini kendi beyin gücüne dayanarak artırabilen bir Türkiye’ hedefi doğrultusunda daima insanı esas alan, vatandaşına değer veren bir anlayışla ve ‘Yeni Türkiye’nin ruhuna uygun olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz” açıklamasını yapan Sayan, “İnternet altyapımız, yapılan yatırımlarla birlikte gün geçtikçe büyümeye devam ediyor. Son verilere göre fiber altyapı hizmetine sahip abone sayımız son yıllarda yaşanan artışla 3,7 milyona, kablo internet ve xDSL gibi teknolojilerle yüksek hızlı internet hizmeti alan abone sayısı ise 12 milyona ulaştı. Hızla artan abone sayısıyla birlikte altyapıda yaşanan gelişimle, fiber uzunluk bu dönem yüzde 35 artarak 2020 yılı üçüncü çeyreği itibarıyla 413 bin km’yi aştı. Küresel salgın dönemine denk gelen bu yılın ikinci çeyreğinde ise internet kullanımı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 66 artarak 9,3 milyon Terabayt olarak gerçekleşti. Bu kullanımın 1,6 milyon Terabaytı yüzde 60 artış yaşanan mobil internet trafiğinden ve 7,7 milyon Terabaytı yüzde 67 artış yaşanan sabit internet trafiğinden oluşuyor. Ülkemizde 2009 yılında başlayan 3G hizmeti ve 2016’da başlayan 4.5G hizmetiyle de mobil haberleşme hızla yaygınlaştı, mobil cihaz ve uygulamaların giderek gelişimiyle her zaman her yerde bağlanırlık vazgeçilmez oldu. Hâlihazırda 82 milyona yaklaşan mobil abonelerimizin yüzde 90’dan fazlası 4,5G hizmetine abone olmuş durumda” şeklinde konuştu. Bakan Yardımcısı Sayan, “2018 yılında 10 milyardan az olan internete bağlı cihaz sayısının, 5G ve sonraki nesil teknolojilerin de etkisiyle 2023 yılında 29,3 milyara, 2030 yılında ise yüzlerce milyara ulaşacağı tahmin ediliyor” değerlendirmesini yaparak şunları ekledi: “Bununla birlikte M2M kullanımı hızla yaygınlaşıyor. 2020 yılının ikinci çeyreğinde ülkemizde M2M abone sayısı 6 milyona yaklaştı ve artmaya devam ediyor. Öte yandan en büyük amaçlarımızdan biri, ülkemizin her bir ferdinin gelişen teknolojinin nimetlerinden yararlanması. Bu konuda emin adımlarla ve güçlü bir motivasyonla ilerliyoruz. Bu yolda gücümüze güç katan her türlü çabayı destekliyoruz.”
Teknolojide sadece kullanıcı olarak kalırsak hiçbir alanda özgürlüğümüzü garanti altına alamayız
Sayan, “Günümüzde artık geleneksel bağımsızlık anlayışı değişti ve teknoloji odaklı oldu” yorumunu yaparak “Tam anlamıyla bağımsız olmanın en önemli şartı ise salt olarak gelişmiş bir teknolojiye sahip olmak yerine teknolojiyi tasarlayan, geliştiren, üreten ve ihraç eden bir konuma ulaşmak” ifadesini kullandı ve şu detayları aktardı: “Teknoloji konusunda sadece kullanıcı olarak kaldığımız sürece, hiçbir alanda özgürlüğümüzü garanti altına alamayız. Bu anlayışla; 5G konusunda da yerlilik çalışmalarımızı sürdürmeye devam ediyoruz. Yaptığımız çalışmalara kısaca değinecek olursak; 5G teknolojisine yönelik yerli ve milli üretim çalışmaları Bakanlığımız ve BTK koordinasyonunda yürütülüyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın başlattığı ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ bu anlamda bizim için çok önemli ve büyük bir rehber. Bu rehber bizim 5G alanında da ilerleyişimizi kolaylaştıracak. Kritik bir alan olan mobil teknolojide, 5G’de daha yüksek yerlilik oranlarına ulaşmak mecburiyetindeyiz. Yerli 5G teknolojisi altyapısını kurmadan 5G’ye geçemeyiz. Bunun için tüm kurum ve firmalarımızın hızlı etkin ve kararlı bir şekilde hareket etmesi için çalışmalar yapıyoruz. Ülkemizin 5G’ye giden yolda donanım ve yazılım ihtiyaçlarına yerli ve milli imkânlarla cevap verebilmek amacıyla ‘Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G Haberleşme Şebekesi Projesi’ni geliştirdik. TÜBİTAK tarafından desteklenen bu projenin ilk fazını 2021 yılının ilk çeyreği itibarıyla tamamlamayı planlıyoruz.” “Geçtiğimiz ekim ayında proje içerisinde yer alan 7 firmanın sektördeki deneyimlerini ve Ar-Ge çalışmalarını bir araya getirerek, yerli ve milli imkânlarla tasarlamış olduğu 7 GHz bandında çalışan radyolink cihazı kullanılarak, 12 km uzaklıktan başarılı bir veri transferi demosu gerçekleştirildi” bilgisini veren Sayan, “Aralık ayında proje çalıştayı gerçekleştirilecek ve bu çalıştayda, 5G Yeni Radyo, 5G çekirdek şebeke, 5G operasyon ve yönetim yazılımlarıyla radyolink ürünlerinin yeni sürümleri kullanılarak uçtan uca 5G demoları yapılacak” dedi.
İş birliği ortamının oluşturulması konusunda çalışmalarımız devam ediyor
Bakan Yardımcısı Sayan, “Elektronik haberleşme sektöründe, yerli ve milli ürün üretmek amacıyla faaliyet gösteren firmaların ürettikleri ürünlerle gerçekleştirmiş oldukları çalışmaların ülkemiz genelinde bilinirliğinin artırılması ve söz konusu firmalarla elektronik haberleşme hizmeti sunmak üzere sektörümüzde faaliyet gösteren işletmeciler arasında iş birliği ortamının oluşturulması konusunda çalışmalarımız devam ediyor” açıklamasını yaparak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu çalışmalar neticesinde ürün geliştiren firmaların yanı sıra; girişimciler, üniversiteler, ‘start-up’lar ve KOBİ’ler gibi proje önerisinde bulunabilecek proje sahiplerinin, geliştirmiş oldukları Ar-Ge ve inovatif özelliklere dayanan projelerini tanıtabileceği, tanıtım neticesinde diğer paydaşlardan sağlanan geri dönüşlerle projelerini ortak çalışmalarla ürünleştirme yolunda geliştirilmeye devam edilebilecekleri bir ekosistem oluşturulmasını amaçlıyoruz. Böylece sektörümüzde faaliyet gösteren tüm paydaşların iş birliği ve koordinasyon içerisinde çalışması sağlanarak, ülkemizin başarıya odaklı ilerleyişinde önemli bir yol daha kat edilecek.” Yapay zekâ, M2M, blok zincir, bilgilerin bulutta depolanması ve uç bilişim uygulamalarıyla, otomotivden sağlığa birçok sektörün önemli dijital dönüşümlerden geçtiğinin altını çizen Sayan, “Teknolojinin gelişmesiyle birlikte artık her şeyin internete bağlandığı dönemi yaşıyoruz. Makineler arası iletişim giderek artan oranda kullanılıyor. Bu hizmetler için güçlü bir altyapı olmazsa olmaz” ifadesini kullandı.
Konya’da üç adet ‘Uydu Yer İstasyonu’ tesisi tamamlandı
Elektronik haberleşme altyapılarının gelişmesi yönünde yatırımların hız kesmeden devam ettiğini vurgulayan Dr. Ömer Fatih Sayan, ‘Yerli ve Milli Uydu Haberleşme Teknolojileri ve Altyapıları’nın gelişiminin sağlanması noktasında kararlılığın sürdüğünün altını çizdi. Sayan, “Bu bağlamda ülkemizi bölgesinin ‘Uydu Yer İstasyonları’nın merkezi haline getirmek istiyoruz” diyerek şunları kaydetti: “Ayrıca ‘BTK Uydu Vadisi Projemiz’ ile ülkemizde uydu yer istasyonu kurmak isteyen yerli ve yabancı uydu işletmecilerine gerekli her türlü kolaylıkları sağlamaya çalışıyoruz. Bu çerçevede Konya ilinde üç adet ‘Uydu Yer İstasyonu’ tesisi tamamlandı. Ankara’da yine iki adet ‘Uydu Yer İstasyonu’ kurulum çalışmalarını sürdürüyoruz. Uzay faaliyetlerindeki son yıllarda gerçekleştirilen atılımla, Türkiye, hem ‘Uydu Alt Sistemleri Geliştiren ve Üreten’ gruba hem de ‘Uydu Geliştiren ve Üreten’ gruba girdi. TÜRKSAT 5A için de az bir zaman kaldı. Yakında uzaya gönderiyor olacağız. TÜRKSAT uydularımız yanı sıra, BİLSAT, İTÜpSAT, RASAT ve Göktürk-1, Göktürk-2 uyduları ve son zamanlarda geliştirilen UBAKUSAT, ASELSAT ve LAGARİ, GRİZU ve İMECE uydu projeleriyle bunların birçok alt sistem ve bileşenlerinin yurt içinde geliştirilip üretilmesi sayesinde, bu önemli seviyeye ulaşıldığını görüyoruz.”
Dışa bağımlılığı olmayan bir Türkiye olalım istiyoruz
Sayan, bilişim ve teknoloji sektöründe yerli ve milli ekosistemin geliştirilmesinin öncelikli hedeflerini oluşturduğuna vurgu yaparak “Biz yerli ve milli teknolojik ürünleri geliştiren, ürettiği teknolojiyi pazarlayabilen ve bu konuda dışa bağımlılığı olmayan bir Türkiye olalım istiyoruz. Aynı zamanda ürettiğimiz teknolojilerle kullanıcılara sunulan yerli ve milli hizmetleri ve içerikleri geliştirmeliyiz” dedi. “Yerli hizmetlerin geliştirilmesi için çalışmalar yaparken, diğer taraftan da küresel internet aktörlerinin Türkiye’deki kullanıcılarının verilerini Türkiye’de tutmalarını sağlayacak gerekli adımları atmış bulunuyoruz” ifdesini kullanan Sayan, konuşmasında şu noktalara dikkat çekti: “Bildiğiniz üzere, 1 Ekim 2020 tarihinde yürürlüğe giren Kanunda sosyal ağ sağlayıcılarının, ‘verilerini Türkiye’de bulundurmaları için gerekli önlemleri almaları’ şeklinde bir düzenleme yapıldı. Söz konusu düzenlemeyle sosyal medya platformlarının, Almanya örneğinde olduğu gibi ülkemizde de temsilci bulundurmaları istendi, temsilci bulundurdukları ülkelerdeki vatandaşların kişilik haklarına yapılan saldırılara karşı nasıl koruma önlemleri alıyorlarsa, 48 saat içinde vatandaş başvurularına geri dönüş yapmalarıyla ülkemiz vatandaşlarının da aynı koruma altına alınmaları hedeflendi. Kanunun çıkış hedefi; diğer ülkelere nazaran eşitsiz ve vatandaşlarımızın hakları açısından kabulü artık tahammül edilemez bu çifte standartçı tutumun ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu konuda 2 Ekim itibarıyla gerekli bildirimlerimizi yaptık. Sürenin dolduğu tarih itibarıyla bu kapsama giren şirketlerden temsilci için başvuruda bulunmayanlardan kanunun verdiği yetkiyle idari para cezaları uyguladık. Tabii ki özel sektörün güçlenmesi ve yatırımlarını artırması gerek ekonomik kalkınmamız gerekse teknoloji hedeflerimize ulaşmamız açısından büyük önem arz ediyor. Kamu ve özel sektör iş birliklerinin hedeflerimize ulaşmada önemli araçlardan biri olduğuna inanıyorum. Tüm bu çalışmaların haberleşme altyapılarının ülke genelinde daha kaliteli ve yüksek kapasitede kurulmasına ve işletmecilerce kurulacak altyapılarda yerli ve milli ürünlerin daha yaygın kullanılmasına katkı sunacağını düşünüyorum. Bu kapsamda yapılan ve yapılacak kamu-özel sektör iş birliklerinin; yerli/milli ekosistemimizin geliştirilmesini, ortaya konan ürünlerin yurt dışı bağımlılığımızı azaltmasını ve ihracatımızın artırılmasını destekleyerek ülke ekonomisine büyük faydalar sağlayacağı kanaatindeyim.”
Yerli 5G teknolojisi altyapısını kurmadan 5G’ye geçemeyiz
“Yeni dünya düzeninde bağlantılı olmanın en temel unsuru elbette güçlü bir iletişim altyapısıdır” değerlendirmesini yapan Sayan, bilgi ve iletişim altyapılarının çeşitliliği ve kapasitesinin ülkeler için zenginlik ve refah meselesi olduğuna dikkat çekti. Sayan, “Karada, denizde, havada ve uzayda alternatif iletişim altyapıları ülkelerin gücüne güç katıyor. Ülkemizde de gerek sabit gerekse uydu ve mobil altyapılar konusunda çok önemli yatırımlar yapıldı. Yerli ve milli ürünlerin geliştirilmesi, geliştirilen ürünlerin haberleşme altyapılarında kullanımının artırılmasına önem veriyoruz. Bu konuda yaptığımız düzenlemelerde ve projelerde, kamu ve özel iş birliğini destekliyoruz” şeklinde konuştu ve bu doğrultuda yürütülen çalışma ve projeleri şu şekilde aktardı: “Yerli ve milli 4,5G baz istasyonu geliştirilmesi amacıyla Bakanlığımız ve Savunma Sanayi Başkanlığımız ile birlikte Aselsan, Netaş, Argela konsorsiyumu marifetiyle 2013’de ULAK projesini başlattık. Projede operatörlerin de katkısıyla geliştirilen ilk yerli/mili 4,5G baz istasyonu ULAK’a 2017’de Yerli Malı Belgesi alınarak mobil şebekelerimizde kullanılmaya başlandı. ULAK baz istasyonu Bakanlığımızın evrensel hizmet projeleri kapsamında 750’den fazla sahada kullanılmakta. Ayrıca ticari şebekelerimizde 583 sahada ULAK baz istasyonu devreye alındı. Elektronik haberleşme sektöründe yerli ve milli bir üretim ekosisteminin geliştirilmesine yönelik yürütülen çalışmalar çerçevesinde, 2017 yılında Bakanlığımız ve Kurumumuzun desteğiyle içinde birçok KOBİ’nin bulunduğu OSTİM bünyesinde ‘Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi’ni (HTK) kurduk. Bakanlığımız ve BTK koordinesinde HTK tarafından işletmeci ve üniversitelerin katkısıyla; 5G donanım ve yazılım ihtiyaçlarına yerli ve milli imkânlarla cevap verebilmek amacıyla ‘Uçtan Uça Yerli ve Milli 5G Haberleşme Şebekesi Projesi’ ile 5G baz istasyonları, 5G çekirdek şebeke, 5G İş-Destek (OSS) yazılımları, 5G sanallaştırma platformu gibi 5G teknolojisine özel kritik şebeke donanım ve yazılımları geliştiriliyor. ‘5G Vadisi Açık Test Sahası’nı kurduk. ‘5G Vadisi’nde üniversitelerimiz, tedarikçilerimiz ve diğer ilgili taraflar 5G denemelerini yapabiliyor. İşletmecilere ve yerli tedarikçilerimize 5G deneme izinleri BTK tarafından veriliyor. Nitekim İstanbul Havalimanı özelinde deneme altyapıları üzerinden cihazları 5G’ye uyumlu vatandaşlarımıza hizmet verilebilmesini teminen Temmuz 2020’de izin verdik. Daha önce de paylaştığım gibi Sayın Cumhurbaşkanımızın konuşmalarında yer verdiği ‘Yerli 5G teknolojisi altyapısı kurmadan 5G’ye geçemeyiz’ ifadesi, 5G teknolojisine yönelik ülkemiz vizyonunu da belirledi. Bu vizyon doğrultusunda; kamu ve özel iş birliği yapmak suretiyle 2023 yılına kadar 5G’yi yerli ve milli ürünlerimizle kurmak Bakanlığımızın elektronik haberleşme alanındaki önemli hedeflerindendir. 4.5G yetkilendirmesiyle işletmecilere, donanım ve yazılım gibi yüksek katma değerli yatırımlarının yüzde 45’e varan oranlardaki kısmının yerli malı belgeli ürünlerden karşılanması ve benzer şekilde en az yüzde 10’luk kısmının KOBİ’lerin ülkemizde üretmiş olduğu ürünlerden karşılamasına ilişkin yükümlülükler getirdik. Belirlediğimiz frekans bantlarında yerli malı belgesi olmayan ürünlere frekans tahsisi yapmıyoruz. Böylece dolaylı olarak yerli üreticilerimizi desteklemek amacıyla pazar oluşturuyoruz. Bunun sonucunda birçok üreticimiz tarafından yerli ürünler geliştirildi, geliştirilmeye devam ediyor.” “Bu noktada Bakanlık olarak düzenleyici Kurumumuz BTK aracılığıyla işletmecilerimizi son yıllarda artan oranlarda yatırım yapmaya teşvik ettiğimizin altını çizmek isterim” ifadesini kullanan Bakan Yardımcısı Sayan, “Bu teşviğin neticesinde oluşan güçlü altyapı, özellikle salgın döneminde ülkemiz için hayat kurtarıcı oldu. 2020 yılı ikinci çeyreğinde elektronik haberleşme sektöründe faaliyet gösteren tüm işletmecilerimizin yatırımı 2,9 milyar TL seviyesine ulaşırken bir önceki yıl yatırım toplamı 12,6 milyar TL’nin üzerine çıktı” dedi.
Yerli ve milli üretimin anahtarı yetişmiş insan kaynağına sahip olmaktan geçiyor
“Biliyorsunuz ki günümüzün alfabesi artık yazılım” yorumunu yapan Bakan Yardımcısı Sayan, “Artık çocuklarımızın okuma yazma ile birlikte yazılımı da öğrenmesini istiyor ve bu alanda yetişmiş insan gücünün artması için çalışıyoruz. Bu yolda attığımız adımlardan belki de en önemlisi Hazine ve Maliye Bakanlığı uhdesinde düzenlenen ‘1 Milyon Yazılımcı Projesi’ oldu. Projeye gösterilen ilgi de memnuniyet verici. Bu projeyle eğitim alan öğrenciler, özel sektörde ve bilgi teknolojileri alanında uzmanlaşarak bu sektörde kariyer sahibi olabilecek. Bu hem eğitimi alacak gençlerimiz hem de sektörümüz için çok önemsediğimiz bir mesele” şeklinde konuştu. Sayan, projeyle ilgili şu detayları paylaştı: “‘1 Milyon Yazılımcı Projesi’ ile kamuda ve özel sektörde, bilgi teknolojileri alanında kariyer sahibi olmak isteyen vatandaşlarımız, BTK Akademi Eğitim Portalı üzerinden ‘Big Data, Block-Chain, Office programları, Algoritma, Siber Güvenlik Veri Tabanı, Web Programlama ve Oyun Programlama’ gibi 13 kategoride, toplamda 46 bin 742 dakikadan oluşan 31 eğitimden yararlanarak ‘İş Analisti, Network Uzmanı, Web Tasarım Uzmanı, Siber Güvenlik Uzmanı, Yazılım Geliştirme Uzmanı’ ve benzeri iş gruplarında istihdam edilmek üzere kendilerini yetiştirebilecek. Bu proje, ülkemiz açısından çok önemli bir çalışma. Özellikle gençlerin yeni çağın sayısal devrimini yakalayabilmesi açısından büyük önem arz ediyor. Öyle ki her noktada vurgusunu yaptığımız yerli ve milli üretimin anahtarı yetişmiş insan kaynağına sahip olmaktan geçiyor. Burada düsturumuz önce öğrenmek sonra öğrendiklerimizi geliştirerek daha iyi olabilmek için çaba sarf etmek ve ileri teknolojiyi kendimiz üretebilecek ve oyunun kurallarını kendimiz belirleyebilecek kadar deneyimli bir hale gelmektir.” Dr. Ömer Fatih Sayan, konuşmasının sonunda şu mesajları verdi: “Ülkemizin gelişimi ve refahı için teknolojik alanda bilgi birikimine sahip tarafların bir araya gelerek katma değeri yüksek ürünler ortaya çıkarması zaruridir. Çok daha güçlü bir Türkiye için yerli ve milli teknolojiler için gün Ar-Ge ve Ür-Ge çalışmalarını yürütme günüdür. Ülkemizin çağın gerekleri doğrultusunda teknolojik alanda daha da güçlü adımlarla ilerlemesi adına yapılan tüm çalışmaların yanındayız, destekliyoruz. Yeter ki kendimize inanalım ve yüksek motivasyonumuzla, heyecanımızla güç birliği içinde çalışalım.”