Paradigma değişimini yakalayan ülkeler oyunun kurallarını koyan aktörler haline gelecek
Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, ‘Deneyap Teknoloji Atölyeleri’nin gençlerimize yapay zekâ, robotik kodlama gibi ileri teknolojilerle tanışma ve proje geliştirme olanağı sunduğunun altını çizerek “İlgisi ve yeteneği olan gençlerimiz, yeterli imkânlar ve doğru yönlendirmelerle çok büyük işler başarabilecekler” dedi. Kacır, “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak 2023 hedeflerimizi gerçekleştirebilecek mekanizmaları, dijitalleşmeyle hızla değişen dünyadaki gelişmelere cevap ve yön verebilir politikalarla tanımlayacağımızı belirtmek isterim” ifadesini kullandı.
“Küresel ekonomi ve rekabette yeni bir evreye girdiğimizi vurgulayan Mehmet Fatih Kacır, “Küresel güç mücadelesi; içinde bulunduğumuz süreçte teknolojik gelişim, dijital dönüşüm gibi parametreler üzerinden şekillenmekte. Ülkelerin ekonomik üstünlükleri, bağımsızlıkları veya bağımlılıkları yine bu parametrelere göre yeniden tanımlanıyor. Bu paradigma değişimini yakalayan ülkeler, gelecekte mukayeseli üstünlük elde ederek oyunun kurallarını koyan aktörler haline gelecekler” şeklinde konuştu ve “Yeni dönemin paradigma değişimlerini, küresel rekabette daha güçlü olmamızı sağlayacak bir fırsat olarak değerlendiriyoruz” dedi. Kacır, “Bu yarışta, birçok gelişmiş ülke atacağı adımları kamuoyuyla farklı isimler altında paylaştı. Biz de ülke olarak sanayi ve teknoloji alanlarında atmamız gereken adımların bütününü ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ çerçevesinde tanımlıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde sürdürdüğümüz ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ çalışmalarımızla, dijitalleşen dünyada, pazar değil, yüksek teknoloji ve katma değer üreten öncü Türkiye olmayı hedefliyoruz” açıklamasını yaptı. “Bu amaçla, paydaşlarımızın katkılarıyla ‘2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’ni hazırladık” ifadesini kullanan Kacır, şu detayları aktardı: “Bu belge; Türkiye’nin ‘Milli Teknoloji Güçlü Sanayi’ vizyonunu gerçekleştirmede bir yol haritası oldu. ‘Yüksek Teknoloji ve İnovasyon’, ‘Dijital Dönüşüm ve Sanayi Hamlesi’, ‘Girişimcilik’, ‘Beşerî Sermaye’ ve ‘Altyapı’ olmak üzere 5 ana bileşenden oluşan stratejimiz doğrultusunda, ülkemizi sanayi ve teknoloji alanlarında 2023 hedeflerine taşıyacağız. Bu alanların her birinde atacağımız adımları da somut yol haritalarıyla belirliyoruz. Sektör ekosistemleriyle birlikte ‘Sanayinin Dijital Dönüşümü Yol Haritası’, ‘Akıllı Yaşam ve Sağlık Dijital Dönüşüm Yol Haritası’ ve ‘Finans ve Ticarette Dijital Dönüşüm Yol Haritası’ çalışmalarını yürütüyoruz.”
MESS, ‘Dördüncü Endüstri Devrimi Merkezleri Ağı’na kabul edildi
Kacır, ülkemizin stratejik hedeflerine ulaşması için sanayicilerin ve de özellikle KOBİ’lerin dijital dönüşümünün şart olduğunun altını çizerek “Bu nedenle de dijitalleşmeyi ‘Milli Teknoloji Hamlesi’nin en önemli bileşenlerinden biri olarak belirledik. Bu doğrultuda, ocak ayında Davos’ta imzalanan iş birliği sözleşmesiyle Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS), Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’mızın da desteğiyle Dünya Ekonomik Forumu’na (WEF) bağlı ‘Dördüncü Endüstri Devrimi Merkezleri Ağı’na (C4IR Network) kabul edildi. Sayın Cumhurbaşkanımızın da teşrifleriyle ‘MESS Teknoloji Merkezi’ açılışını gerçekleştirdik. Dünyada ve Türkiye’de 20’den fazla ilk uygulama ve teknoloji içeren merkez, bir sanayi şirketinin dijital dönüşümü için gereken bütün hizmetleri tek çatı altında sunacak” şeklinde konuştu. KOSGEB aracılığıyla ‘İmalat Sanayinde Dijitalleşme Çağrısı’na çıktıklarını vurgulayan Bakan Yardımcısı Kacır, “Çağrı kapsamında, 2019 yılında 258 proje için 71,54 Milyon TL’lik destek verdik. ‘KOBİ Gelişim Destek Programı’ kapsamındaki yeni çağrıyla büyük veri, nesnelerin interneti, akıllı sensörler, endüstriyel robot teknolojileri, artırılmış gerçeklik gibi alanlarda faaliyet gösteren KOBİ’lere 1 milyon liraya kadar destek sağlıyoruz” bilgisini verdi ve konuşmasını şöyle sürdürdü: “‘Dijital Dönüşüm Olgunluk Değerlendirme Sistemi’ni oluşturarak işletmelerin dijital olgunluk seviyelerinin belirlenmesini hedefliyoruz. Organize sanayi bölgeleri, endüstri bölgeleri ve teknoloji geliştirme bölgelerinde ‘Dijital Dönüşüm Merkezleri’ oluşturuyoruz. Ankara, Bursa, İzmir, Konya, Kayseri, Mersin ve Gaziantep’te yetkinlik ve dijital dönüşüm merkezleri ve model fabrikalar kurduk. Yeni model fabrikaların kurulmasına yönelik çalışmalarımız da devam etmekte.”
Yenilikle uyumlu beşerî sermayenin güçlendirilmesini hedefliyoruz
“Stratejimizde bir yandan sanayinin dijital dönüşümünü hedeflerken bir yandan da teknolojik gelişmenin yıkıcı etkisini bertaraf etmek üzere yeniliğe ayak uydurma konusunda da önlemler alıyoruz” ifadesini kullanan Kacır, “Bu kapsamda dijital dönüşümün beşerî sermaye üzerindeki etkisini de düşünerek bir taraftan yenilik vurgusu yaparken diğer taraftan yenilikle uyumlu beşerî sermayenin güçlendirilmesini hedefliyoruz. Teknoloji eğitimleri için gerekli eğitimcilerin yetiştirilmesi, dijital eğitim platformlarının kurulması, dijital yetkinliklerin sertifikasyonu için ‘dijital rozet’ gibi modeller geliştirilmesi benzeri çalışmalarla ülkemizin dijitalleşme yolculuğuna katkılar sağlamaya devam edeceğiz” dedi. Kacır, beşeri sermayenin güçlendirilmesine yönelik kamuoyunca en tanınan çalışmanın ‘TEKNOFEST Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali’ olduğunu kaydederek şunları paylaştı: “İlkini 2018 yılında gerçekleştirdiğimiz Festival, ikinci yılda alanında dünyanın en büyük festivali olmayı başardı. Pandemi koşullarında üçüncüsünü Gaziantep’te düzenlediğimiz festival, gençlerin teknoloji üretme yetkinliğini göstermesine imkan sağlamakta. Aynı zamanda birçok gencimize de merak etmeyi ve araştırmayı aşıladığını gördük. Ülkemizin nitelikli insan kaynağını güçlendirmek üzere gerçekleştirdiğimiz bir diğer proje ise ‘Deneyap Teknoloji Atölyeleri’. Buralarda gençlerimize yapay zekâ, robotik kodlama gibi ileri teknolojilerle tanışma ve proje geliştirme olanağı sunuyoruz. Bu atölyelerde eğitim gören öğrencilerimizin elde ettiği kazanımları yakından takip etmekteyim. Benim gözlemim; ilgisi ve yeteneği olan gençlerimizin, yeterli imkânlar ve doğru yönlendirmeyle çok büyük işler başarabileceğini yönünde.”
Türkiye, yerli solunum cihazları ile tüm dünyaya nefes oldu
Mehmet Fatih Kacır, pandemiye ve bu konudaki çalışmalara değinerek şöyle konuştu: “2020 yılının başından bu yana dünyanın en önemli gündemi Covid-19 salgını haline geldi. Milyonlarca insan etkilendi, birçok gelişmiş ülkenin sağlık sistemi sınıfta kaldı. Hastalık solunum sistemine ciddi zararlar verdiği için, bu salgın ortaya çıktığından beri en önemli konu başta solunum cihazları olmak üzere tıbbi ekipman ve cihaz tedariği oldu. Bakanlık olarak, ülkemizde ilk vakalar görülmeden önce çalışmalara başladık. Öncelikli olarak, kritik alanlarda yetkinliklerimizi tespit ederek tıbbi cihaz ve ekipman tedariğinde sıkıntı yaşamamak üzere gerekli adımları attık. Salgının sağlık sistemimizde tıkanmaya sebep olmasını engellemek için yaptığımız çalışmalardan en önemlilerinden olan yerli solunum cihazının üretiminden bahsetmek isterim. Bakanlığımız destekleriyle kurulan bir start-up firmamız olan Biosys tarafından yerli solunum cihazı geçmiş yıllarda geliştirilmişti. Bu süreçte bu firmayı Türkiye’nin 3 büyük sanayi devi olan Arçelik, Aselsan Baykar ile bir araya getirdik. 4 firmamız, gece gündüz çalışarak 14 gün gibi kısa bir sürede cihazın seri üretimini gerçekleştirmeyi başardı. Türkiye, bugüne kadar üretilen yerli solunum cihazlarını, ülkemizin ihtiyaçlarını karşılanma yanında, Azerbaycan, Kazakistan, Somali, Brezilya, Romanya gibi ülkelere ihraç veya hibe ederek tüm dünyaya nefes oldu.”
‘Covid-19 Türkiye Platformu’ aşı ve ilaç geliştirme projeleri yürütüyor
“Pandeminin ulaştığı boyutlar dikkate alındığında salgının sona erdirilmesindeki en önemli çalışmanın aşı olduğu ortaya çıktı” değerlendirmesini yapan Kacır, “Bakanlığımız himayelerinde, TÜBİTAK MAM Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsünün koordinasyonunda ‘Covid-19 Türkiye Platformu’ altında bağışıklık kazanılmasına yönelik 8 aşı geliştirme ve tedavi odaklı 10 ilaç geliştirme projesi yürütülmekte. Toplam 18 projede, 49 farklı kurum ve kuruluştan 436 araştırmacımız ‘Covid-19 Türkiye Platformu’ kapsamında bir araya gelerek aşı ve ilaç geliştirme odağında önemli katkılar sağlamakta. Bu kapsamda, 18 projeyi destekliyoruz. 4 aşı adayımız hayvan deneylerini başarıyla tamamlamış olup Faz 1’e geçiş ve ayrıca Faz 2 için hazırlık aşamasında. Diğer 4 aşı adayımız da hayvan deneylerini yıl sonuna kadar tamamlayacak şekilde çalışmalarını başarıyla devam ettiriyor. İlaç sektöründe faaliyet gösteren ve Bakanlığımızca desteklenen bir Ar-Ge merkezi, Covid-19 tedavi protokolünde yer alan Favipiravir etken maddeli ilacın Türkiye’deki ilk üretimini 1 hafta gibi rekor bir sürede gerçekleştirmiş olup bugün ilacın ihracatını da yapmakta” şeklinde konuştu. Bakan Yardımcısı Kacır, Covid-19’un teşhis ve tedavisine yönelik projelerde görev alacak araştırmacılara teşvik ve destek amacıyla ‘Stajyer Araştırmacı Burs Programı/STAR’ çağrısına çıktıklarını vurgulayarak şu bilgileri kaydetti: “Çağrının açık olduğu 12 günde toplam 70 farklı projeyle 340 öğrenci ve araştırmacı başvurdu, 300’ü desteğe hak kazandı. STAR bursiyerlerimiz; aşı, ilaç, tanı kitleri, tedavi yöntemleri, dezenfektan üretimi, biyomedikal, tıbbi maske, biyoinformatik ve tıbbi tekstil alanlarında görev almaya devam ediyorlar. Pandemi döneminde ülkemizin ihtiyaç duyacağı kritik tıbbi ekipmanları yerli imkanlarla üretmek üzere TÜBİTAK eliyle ‘Covid-19 ile Mücadeleye Yönelik Çağrı’ açtık. 1 haftalık süreçte 444 firma tarafından 446 başvuru aldık. Tamamen sanal ortamda 2 haftada gerçekleşen değerlendirme süreci sonunda salgına karşı mücadele için yoğun bakım cihazları, tanı, maske, ilaç, dezenfeksiyon, diğer KKE (Kişisel Koruyucu Elbise), bilişim uygulamaları ve aşı konularında 35 projenin 13,4 Milyon TL bütçeyle desteklenmesi uygun bulundu. Bakanlık olarak pandemi döneminde çalışmalarımızı tüm hızıyla yürüttük ve yürütmeye devam edeceğiz. Umuyorum ki yakın zamanda milletimiz bu süreci en az zararla atlatmış olacaktır.”
Amaç: Yüksek katma değerli ürünlerin, yerli imkân ve kabiliyetlerle üretilmesi
Kacır, “‘2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejimiz’i hazırlarken ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ni gerçekleştirmek üzere 12 ana hedef belirledik. Bu hedeflere ulaşılması, sadece sanayi ve teknolojide değil, bütüncül bir atılım için gerekli tüm alanlarda gelişimi tetikleyecek ve ülkemizin topyekûn kalkınmasını temin edecektir” açıklamasını yaparak sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçmiş yıllara baktığımızda Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) içinde sanayi ve tarımın payının düştüğünü, hizmetler sektörünün payının arttığını görmekteyiz. Pandemi ve son yıllarda gerçekleşen ticaret savaşları, dışa bağımlılığı azalmış ve katma değerli üretim gerçekleştiren bir sanayiye sahip olmamız gerektiğini bize tekrar gösterdi. Attığımız adımlarla millî gelirde imalat sanayinin payını ve işçi başına düşen katma değeri artıracağız. Son 10 senede ortalama yüzde 16,5 olan imalat sanayisinin GSYİH içindeki oranını, 2023 yılında yüzde 21’e çıkarmayı hedefliyoruz. Sanayide çalışan işçi başına katma değeri 35 bin dolara ve imalat sanayisi ihracatını da 210 milyar dolara yükseltmek istiyoruz. Hedefimiz; ihracatımızda orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin payını yüzde 50’ye çıkarmak. ‘Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’ ise bizi bu hedeflere götürecek temel politikalardan. Bu programla; yüksek katma değerli ürünlerin, yerli imkân ve kabiliyetlerle üretilmesini amaçlıyoruz. Bunun için odak sektörleri belirledik. Bu kapsamda; alıcı ve üreticiyi aynı anda teşvik ederek desteklerimizi bütüncül bir anlayışla yöneteceğiz.”
Girişim ekosisteminden büyük girişimlerin çıkması için yoğun çaba sarf ediyoruz
“Daha rekabetçi ve yüksek katma değerli üretime giden yol Ar-Ge’ye yapılan harcamalardan geçmektedir” ifadesini kullanan Kacır, “Yüzde birlerde olan Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki oranını 2023’te yüzde 1,8’e çıkaracağız. Türkiye’de Ar-Ge insan kaynağını 2023 yılında tam zaman eşdeğeri cinsinden 300 bine, araştırmacı sayısını 200 bine çıkarmayı hedefliyoruz. Avrupa Birliği tarafından hazırlanan Ar-Ge Liderlik Tablosu’nda (R&D Scoreboard) 2018 yılında en çok Ar-Ge harcaması yapmış 2.500 firma içerisinde Türkiye’den 4 firma bulunmakta. Bu rakamın kademeli olarak artırılarak 2023 yılına kadar ülkemizden 23 firmanın dünyada en çok Ar-Ge harcaması yapan 2.500 firma arasında yer almasını istiyoruz” dedi. Bakan Yardımcısı Kacır, “Bildiğiniz gibi, geleneksel ürün ve hizmetler; sensörler, nesnelerin interneti, yapay zekâ, robotik, bulut bilişim gibi yıkıcı teknolojilerin yaygınlaşmasıyla birlikte yerini akıllı ürün ve hizmetlere bırakmakta. 2023 yılına kadar Türkiye’de teknoloji tabanlı işlere yapılan yıllık yatırım büyüklüğünün 5 milyar Türk Lirasına ulaşmasını amaçlamaktayız. Bu sebeple yıkıcı teknoloji alanlarından en az birinde, dünya lideri pazar payına veya marka değerine sahip en az 23 akıllı ürün çıkaracağız. Ülkemizde aktif olarak yaklaşık 150 bin profesyonel yazılım geliştiricimiz var. 2023 yılına kadar bu sayıyı hızla 500 bine taşımayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu. Girişim ekosisteminden büyük girişimlerin çıkması için yoğun çaba sarf ettiklerini vurgulayan Kacır, “Biliyorsunuz, 1 Milyar Dolar değerlemeye ulaşan teknoloji girişimleri ‘unicorn’ olarak ifade edilmekte. 2023 yılına kadar ülkemizden 1 Milyar Dolar değerlemeyi aşan 10 girişim çıkarmayı hedefliyoruz. Biz bu girişimlere ‘TURCORN’ adını veriyoruz. İlk TURCORN’umuz da bu sene oyun sektöründe ortaya çıktı; 1,8 Milyar Dolar değerleme ile Peak Games, Zynga’ya satıldı” hatırlatmasını yaptı. Kacır, “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak 2023 hedeflerimizi gerçekleştirebilecek mekanizmaları, dijitalleşmeyle hızla değişen dünyadaki gelişmelere cevap ve yön verebilir politikalarla tanımlayacağımızı belirtmek isterim” diyerek “Bağımsızlık için stratejik değeri, ekonomik etkileri ve sektörlerin ihtiyaçları dikkate alınarak belirlenen odak teknolojilerde, milli ve özgün ürün, hizmetler geliştirmeye yönelik; ‘5G ve Ötesi’ bağlantı teknolojileri, yapay zekâ ve makine öğrenmesi, robotik ve otonomi, nesnelerin interneti, girişimcilik, büyük veri ve veri analitiği, eklemeli üretim, süper performanslı hesaplama, insansız hava araçları, uzay teknolojileri, nanoteknoloji, biyoteknoloji, tarım teknolojileri ve enerji teknolojileri yol haritalarını hazırlayacağız” açıklamasını yaptı.
Ekosistemimizi çok daha ileriye taşıyacak adımlar atacağız
Mehmet Fatih Kacır, “Sayın Bakanımızın öncülüğünde, ülkemizin ekonomik bağımsızlığını pekiştirecek, toplumsal refahını artıracak çalışmalar yürütüyoruz” ifadesini kullanarak konuşmasını şöyle sonlardı: “Genç ve dinamik iş gücüne sahip ülkemizin sanayi kapasitesini ve coğrafi avantajlarını en iyi şekilde kullanarak; yapısal dönüşüm için gerekli adımları kararlılıkla atıyoruz. 183 binden fazla Ar-Ge personeline sahip ülkemizde 1600’den fazla Ar-Ge ve tasarım merkezi ile 85 teknoloji geliştirme bölgesi, teknoloji ekosistemimizde öncü rol üstlenmekte. Bu alanlarda faaliyet gösteren firmalar tarafından şu ana kadar 30 binden fazla Ar-Ge projesi tamamlandı, 10 bin Ar-Ge projesinin çalışmaları devam etmekte. Son 18 yılda yerli patent başvuru sayımız ise 20 kat arttı. Bundan sonra da eğitimden insan kaynağı planlamasına, sanayi bölgelerinden araştırma altyapılarına kadar ekosistemimizi çok daha ileriye taşıyacak adımlar atacağız.”
Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır