Türkiye’nin dijital dönüşüm yol haritasında etkin rol oynama vizyonumuz hızla gelişiyor
Dijital dönüşüm tüm dünyanın olduğu gibi Türkiye’nin de uzun süredir gündeminde olan bir konu başlığı. Cisco Türkiye Genel Müdürü Didem Duru’nun verdiği bilgilere göre; bu doğrultuda, özellikle devletin, vatandaşa doğrudan sunduğu servislerde de hızlı bir dijital dönüşüm hayata geçmekte.
COVID-19 salgını, tüm dünyada iş yapış şekillerini ve sosyal hayatı sil baştan tanımladı. Perakendeden eğitime ve sağlık hizmetlerine kadar hayat her alanda online ortama kaymış durumda. Tüm dünyada hükümetlerin ve şirketlerin zaten gündeminde olan dijital dönüşüm, artık kaçınılmaz bir gereklilik halini aldı. Şirketler de bu doğrultuda dönüşüm süreçlerine hız vermek durumunda kaldı. “Teknoloji, her zaman hayatlarımızın içinde idi ancak hiçbir zaman bu dönemdeki kadar önemli ve belirleyici bir rol oynamamıştı” diyen Cisco Türkiye Genel Müdürü Didem Duru, şu bilgileri verdi:
“Aynı zamanda, sadece teknolojik yatırımların yapılmasının yeterli olmadığını, şirketlerin süreçlerini ve kurum kültürünü de dijitalleşmeye ayak uydurmasının, çalışma modellerini ve süreçlerini güvenli olarak uzaktan çalışmaya hazır hale getirmelerinin önemi çok daha kritik olduğunu gördük
Pandemi ile beraber yeni çalışma modellerinin ortaya çıktığını, insanların daha fazla seçenek ve esneklik istediğini ve şirket kültürünün her zamankinden daha önemli olduğunu görüyoruz. Pandemi bize şunu öğretti: Dijital bağlanabilirliği bir mükafat olarak görmek yerine, yaptığımız her şeyin temel bir unsuru olmasını sağlamamız gerekiyor.
Bireylerin de eğer teknolojinin, dijitalin dışında kalırlarsa artık hayatın dışında kalacakları çok bariz ortada. Fiziksel olarak bir araya gelemediğimiz bu süreçte bağlantıda kalabilmemiz teknoloji sayesinde oldu. Sevdiklerimizle, çocuklarımızla iletişimimizin devam etmesi için, güncel ve gündemde kalmak için teknolojinin hayatlarımızın içinde var olacağı net.
Ancak tüm bunların yanı sıra teknoloji ile ‘insani’ tarafımızın, değerlerimizin dengesini tutturmanın da çok önemli olduğuna inanıyorum.
Mevcut süreç ekonomi üzerinde ağır tahribat yaratmış olmakla beraber yeni iş kollarının ve fırsat alanlarının doğmasına da zemin hazırladı. Müşterinin talep ve önceliklerinde yaşanan değişime bağlı olarak mevcut iş kollarında da radikal değişimler meydana gelecek ve hatta yeni iş kolları ortaya çıkıyor, çıkmaya da devam edecek. Bugün en çok talep gören mesleklerden bazıları, bundan 10 hatta 5 yıl önce mevcut dahi değildi. Benzer bir dönüşümü, COVID-19 sonrasında da gözlemleyebiliriz.”
Vatandaşlara sunulan hizmetlere yönelik dijital dönüşümün hızı artıyor
Dijital dönüşüm tüm dünyanın olduğu gibi Türkiye’nin de uzun süredir gündeminde olan bir konu başlığı. Didem Duru’nun verdiği bilgilere göre; bu doğrultuda, özellikle devletin, vatandaşa doğrudan sunduğu servislerde de hızlı bir dijital dönüşüm hayata geçmekte. Örnek vermek gerekirse; Milli Eğitim Bakanlığının EBA platformu, Adalet Bakanlığı’nın UYAP ve SEGBİS altyapıları, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün kimlik, pasaport, ehliyet ve adres kayıt sistemi servisleri, Sağlık Bakanlığı’nın platformları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün uygulamaları sayılabilir. Özellikle Dijital Türkiye Platformunun kullanım oranındaki artış da vatandaşların dijital dönüşümü benimsediğinin en önemli göstergesidir. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin yayınlamış olduğu verilere göre; 21.09.2020 tarihi itibarıyla Dijital Türkiye Platformunun kullanıcı sayısı 50,2 milyona ulaşmış olup, 679 kuruma ait 5.171 hizmet Dijital Türkiye Portalinde sunulmaktadır.
Yasal düzenlemelerin inovasyonu desteklerken verileri koruma ve gizliliği sağlama arasında bir denge kurması gerektiğinin altını çizen Didem Duru, “Pandemi, yasa yapıcıların ve hizmet sağlayıcıların, değişen ihtiyaçların ışığında vatandaşlara sağlanan hizmetlerin ölçeği ve kapsamı hakkında yeniden düşünmesini sağladı. Bu esnek düşünce biçimini sürdürmek, karşımıza hangi zorluklar veya fırsatlar çıkarsa çıksın, zamana ayak uydurmaya her zaman hazır olmamızı sağlayacaktır” dedi.
‘Yerli ve milli’ çalışmaların gelişimine destek sağlıyoruz
Didem Duru, Cisco olarak vizyonlarını, “Türkiye’nin dijital dönüşüm yol haritasında etkin rol oynamak” şeklinde özetliyor. Duru, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Gerek özel sektör gerekse de kamu kurum ve kuruluşlarının dijital dönüşüm süreçlerine destek sağlamak adına gerekli her türlü adımı atıyoruz. Ülkemizde dijital dönüşümde insan kaynağı yetkinliklerinin geliştirilmesi, yerli – milli çalışmaların desteklenmesi, siber güvenlik gibi stratejik alanlarda Cisco olarak farklı inisiyatifleri hayata geçiriyoruz.
Cisco Network Akademi, dijital ekonominin gerektirdiği yetkinliklerin kazanımı ve gelecek nesillerin, yeteneklerin yetiştirilmesi vizyonu ile bu girişimin lokomotif projelerinden. 1999’dan beri Türkiye’de de aktif olan Cisco Network Akademi ile öğrencilerin, eğitmenlerin, teknoloji severlerin, çalışanların ve dönüşme ihtiyacı duyanların hayatlarına dokunuyoruz. Akademide, eğitim kurumları ile yakın çalışarak, dijital okur yazarlık, siber güvenlik, ağ yönetimi, nesnelerin interneti, programlama gibi temel teknoloji konularında kapsamlı, akademik eğitimler sunuluyor. Eğitimin her kademede online ortama kaydığı pandemi döneminde, Network Akademi, eğitmenlere uzaktan eğitim araçları, iyi uygulama örnekleri ve uyumlanmış içerik sunuyor. Pandemiye rağmen, tüm bunların etkisi ile Netacad eğitimlerinden faydalananların sayısı 2019’a oranla yüzde 180 oranında arttı. Daha önemlisi, 2020 yılında başlattığımız stratejik girişimlerle ülkemizin insan kaynağı odaklı projelerine paydaş oluyoruz. Bu projelerimizden biri, Milli Eğitim Bakanlığı ile Cisco’nun ortak yürüttüğü ve öğretmenlerimizin dijital yetkinlik dönüşümünün sağlanmasının amaçlandığı “Akıllı Teknolojiler ve Yazılım Geliştirme Mesleki Gelişim Programı”. Bugüne dek 42.000 öğretmenimiz bu programa kayıt oldu, hedef önümüzdeki dönemde, bu sayıyı 100 bine çıkarmak, özellikle siber güvenlik farkındalığını tüm öğretmenlerimizde geliştirmek. Bu anlamlı proje sadece öğretmenlerin gelişimini sağlamakla kalmayacak, dijital çağın taleplerine yanıt verebilecek donanıma sahip gençlerin de yetişmesine zemin hazırlayacaktır. Bu alandaki diğer stratejik iş birliğimiz Yükseköğretim Kurulu ile yaptığımız Anadolu projelerinde dijital dönüşüm hedefli eğitim programımız. Anadolu’nun farklı köşelerinden üniversitelerimizde görev yapan akademisyenlerimiz ağ yönetimi ve siber güvenlik alanlarında uzmanlıklarını yükseltiyor ve öğrencilerine sektörün ihtiyacı olan teknik yetkinlikleri aktarmada hız kazanıyorlar. Programda eğitimi başarı ile tamamlayan 23 üniversitemize son faz ile 30 yeni üniversite ekleyerek üniversitelerimize katkı sağlamaya devam ediyoruz.”
Canlı bir inovasyon ekosistemi oluşturuluyor
Cisco’nun Türkiye’nin geleceğine yönelik bir diğer önemli yatırımı da İnovasyon Merkezi. Merkez’de, Türkiye’nin kamu ve özel Sektör dijital dönüşüm sürecini desteklemek üzere; nesnelerin interneti, lokasyon servisleri ve görüntü işleme teknolojilerine odaklanılarak, kamu hizmetleri, üretim, perakende, sağlık, enerji, eğitim gibi sektörlere yönelik projeler geliştiriliyor. İnovasyon Merkezi, devlet kurumlarının, müşterilerin, iş ortaklarının, yeni girişimlerin ve üniversitelerin buluştuğu canlı bir inovasyon ekosistemi yaratan bir mükemmellik merkezi olarak faaliyet gösteriyor. Bu Merkez’de ekosistem ile buluşarak, yeni fikirlerin üretilmesi, deneyimlenmesi ve saha uygulamaları geliştirilerek test edilmesi için demo alanları, araştırma laboratuvarları, esnek çalışma ve iş birliği alanları sağlanıyor. Yerli teknoloji girişimci firmaları ile hayata geçirilen çözümlerin mimarisinde yer alan donanım ve yazılımların geliştirilmesi aşamalarında gerekli teknolojiler, Cisco tarafından sağlanıyor. Cisco DevNet bu alanda kullanılan çok önemli bir platform olarak öne çıkıyor. Cisco Türkiye, ülkemizde geliştirilen ve saha uygulaması gerçekleşen, ekonomik değer yaratan yerli çözümlerin, yurtdışı pazarlara açılımı sürecinde de Cisco Global programları ile ekosistemi destekliyor.
Dijital ajanda daha ileri noktalara taşınıyor
Cisco Türkiye olarak kısa bir zaman önce Cisco’nun Ülkelerin Dijitalleşmesinin Hızlandırılması Programı’nı Türkiye’ye getirdiklerini belirten Didem Duru, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu Program, ajandasının en üstünde dijitalleşme olan birtakım seçilmiş hükümetler ile Cisco arasında dijital ajandayı daha da ileriye taşımak amacı ile yapılan bir iş birliği. Tüm dünyada sadece 37 ülkede bu program son 3 yıldır yürütülüyor. Genel olarak sağlık, eğitim, enerji, ulaşım, şehirlerin dijitalleşmesine odaklanılıyor. Bunlara ek olarak da siber güvenlik ve girişimcilik çok öne çıkıyor. Biz de Türkiye’de bu programla eğitim, enerji ve ulaşım alanlarında çalışmalarımızı derinleştireceğiz. Program kapsamında en önemli hedefimiz, Bilişim ve Siber Güvenlik alanlarında yetkin insan gücünü yetiştirmek için gerekli altyapıyı kurarak, yeni istihdam alanları oluşturmak olacak. Özellikle önümüzdeki dönemde Bilişim sektörünün ihtiyaç duyacağı; Ağ Otomasyonu Geliştiricisi, Siber Güvenlik Uzmanı, Nesnelerin İnterneti Mimarı ve Bulut Bilişim Mühendisi gibi yeni iş alanları oluşturmak da programın amaçlarından birisi. Türkiye’nin Dijital Dönüşümüne katkı sağlayacak olan projelerimiz ve yatırımlarımız, önümüzdeki dönemde de bütün hızıyla devam ediyor olacak.”
Yeni normallerin yeni nesil teknolojileri
Olağanüstü bir dönemden geçtiğimizi ve bu dönemde teknolojinin farkındalığının arttığını belirterek, yeni teknolojik gelişimler konusunda ise şu bilgileri verdi:
“Uzaktan çalışmayı içersin içermesin, iş sürekliliği ve dijitalleşme planları bu süreçte önemli bir sınavdan geçti. Geçmişte özel durumlara verilen tepkiler, artık uzun vadeli planlamanın birer parçası. Yakın gelecekte sanal etkinlikler daha düşük maliyetle çok daha geniş kitlelere ulaşma imkânı sunacak. Market alışverişinden fatura ödemelerine kadar günlük hayatın pek çok noktasında online talep ve hizmetler çok öne çıkacak.
Tüm bu gelişim ve değişimlere imkân tanıyan bazı teknolojiler de ön plana çıkıyor. Örneğin değişen müşteri taleplerini belirlemek ve bu taleplere yönelik bir yol haritası çizebilmek için yapay zekâ kullanımının artacağını öngörmek mümkün. Yapay zekâ aynı zamanda, virüsle mücadele ve sağlık sektöründe de büyük avantajlar sağlayacaktır. Gelecek deyince akla gelen teknolojilerden biri de nesnelerin interneti. Son 30 yıldır insanları birbirine bağlıyorduk. Kablosuz ağ teknolojilerinin ulaştığı nokta sayesinde artık, insanları nesnelere ve hatta saatten ev aletlerine kadar nesneleri nesnelere bağlıyoruz. Nesnelerin interneti, işletmeler için daha yüksek güvenlik, verimlilik ve daha sağlıklı karar alma süreçleri sağlayacak.
Kablosuz internet teknolojisindeki 5. kuşağı ifade eden 5G ise nesnelerin interneti özellikli cihazları ev ve aracınızdaki objelere bağlamaktan, şirketlerin şubelerini birbirine bağlamaya kadar geniş bir yelpazede farklı olanaklar sunacak. Wi-Fi 5’e göre yüzde 400’e kadar daha fazla kapasite sunan Wi-Fi 6 da sarmal kablosuz deneyimlerde, milyarlarca nesneyi birbirine bağlayarak işletmeler için mümkün olanı yeniden tanımlayacak.
İletişim altyapılarındaki devrim niteliğindeki bu değişim ile birlikte hem insanların sürekli bağlı kalma isteğini, hem de bağlı olan nesnelerin sürekli takip edilme isteğini daha da fazlalaştırmış durumda. Bunun özellikle yeni normalimize alışma sürecinde ciddi faydalarını göremeye başladık. Örneklemek gerekir ise; ofis, fabrika veya alışveriş merkezi gibi ortamlarda yoğun takibinden, temaslı insanların sistem tarafından algılanıp bilgilendirme yapılmasına, ortamdaki yoğunluk sayısının artışına göre uyarıların oluşturulması, ortamın temizlenmesi veya havalandırılması konusunda ilgililerin bilgilendirilmesini sıralayabiliriz.
Bir diğer önemli konu ise hayatımıza giren bu teknolojik değişimlerin yayılımlarının diğer sektörlerde de pandemi sonrası ciddi farklar yaratacak oluşudur. Turizm, üretim ve taşımacılık gibi sektörlerin bu iletişim altyapısının değişiminden ve buna bağlı geliştirilen çözümlerden ciddi faydalar göreceğini söyleyebiliriz. Bu tipteki çözümleri İnovasyon Merkezi’mizde görmek ve ihtiyaca göre yeni çözümler geliştirmek mümkün.”
Türkiye’nin dijital dönüşüm gündemini hızlandırıyoruz
Cisco Türkiye 1997’de kuruldu ve ilk ofisini hemen aynı sene İstanbul’da, ikinci ofisini de 1998’de Ankara’da açtı. “Cisco olarak müşterilerimize, altyapılarını iş dünyasının değişen ihtiyaçlarına göre geliştirip hızlı, sade ve verimli bir sistem kurmaları konusunda destek oluyoruz” diyen Didem Dur, açıklamalarında şunları kaydetti:
“Cisco olarak teknolojinin toplumun ve bireylerin standartlarını yalnızca koruma değil, aynı zamanda yükseltme gücüne inanıyoruz. Tüm dünya için kapsayıcı bir dijital gelecek yaratma vizyonuyla hareket ediyoruz. Dünyanın karşılaştığı mevcut zorlukları aşmak ve yarın için yeni olanaklar yaratmak amacıyla teknolojiyi iyi bir şekilde kullanma kararlılığını taşıyoruz. Geçmişte gerek kriz dönemlerinde gerekse de refah ve ekonomik büyüme zamanlarında müşterilerimizin ihtiyaç duydukları esnekliği kazanmalarına yardımcı olduk. COVID-19 salgınının etkili olduğu ve eşitsizliğin daha da arttığı bugün de vizyonumuz, herkes için kapsayıcı bir gelecek inşa etmektir.
Gerek inovasyonlarımız gerekse de kurumsal sosyal sorumluluk projelerimizle Türkiye’nin dijital dönüşüm gündemini hızlandırmak önceliklerimiz arasında.
Bağlanabilirlik, sayısız olumlu yönüne ek olarak, yeni ve karmaşık tehditler de beraberinde getiriyor. Bu da siber güvenlik konusunu her zamankinden önemli kılıyor. Bu alandaki yatırımlarımıza devam edeceğiz. Bunun yanı sıra günümüzde çok öne çıkan, dijital dönüşüm, bulut teknolojileri ve iş birliği teknolojileri gibi alanlarda da projelerimizi hız kesmeden sürdüreceğiz.”