Krizseverler Sektörü!
Bu nasıl başlık diyebilirsiniz. Fakat yazıyı okumayı tamamladığınızda fikriniz değişebilir.
Ben 1974 krizini tam algılayacak yaşta değildim. Zaten mevcut olan bir uluslararası krize, buna 1. petrol krizi deniliyor, bir de Kıbrıs çıkarması eklenince Türkiye ekonomisi bayağı etkilenmişti. Aklımda kalan bomba atılması tehdidine karşılık yaptığımız karartma çabalarıydı. Ampuller ve ışık saçan her şeyi koyu renkli kağıtlarla kaplamıştık. Ekonomik krize ilaveten savaş endişesi bile insanların mutlu olmasını etkilemiyordu sanki.
İş hayatına atıldıktan sonra karşıma çıkan ilk kriz 2. petrol krizi adı da verilen petrol fiyatlarının 2 katına çıkması ile ortaya çıkan durumdu. Ülkemizde enflasyon %60’ın üzerine çıktı, işsizlik %20’ler üzerine çıkarken TL yaklaşık %50 değer kaybetti. Kabus yıllarıydı sanki. Bu yıllarda çalıştığım şirket bağlı olduğu holdingin zor durumlara düştüğünü görünce holding bünyesinden ayrıldı ve bilişime verdiği ağırlıkla her yıl daha fazla büyüdü. 82’de çıkan bankerler krizine rağmen yaklaşık 20 yıl cirolarını defalarca katladı. Çıkan kriz bir fırsat ortaya çıkardı ve bunu değerlendiren işyeri sahipleri karlı çıktı.
1990 yılında çıkan Irak’ın Kuveyt’e saldırması ve akabinde devreye İran ve ABD’nin girmesiyle körfez kaynadı, petrol fiyatları coştu. Çıkan büyük ekonomik kriz işleri ve doğal sonucunda ülkemizi ekonomik olarak çok etkiledi. Bu büyük kriz dönemi bilişim sektörü olarak ülkemizin güçlenmesi ve aynı zamanda parlama zamanlarına denk gelmesi bir tesadüf değildir. Krizlerden etkilenen sektörlerden kopan o dönem az da olsa bir miktar sermaye bilişime kaydı. Arka arkaya bilişim firmaları açıldı, hızla büyümeye başladılar, bu ekonomik kriz bilişim sektörü için bir fırsat ortaya çıkarmıştı.
2000 ve 2001 yıllarında çıkan siyasi kriz ülkeyi ekonomik anlamda felce uğratmıştır. Gecelik faizler %6000’lere kadar çıktı. Türk parasının değeri %50’lere yakın düştü, ülke borcu 29 milyar TL arttı. Ciddi anlamda sıkıntılı yıllardı. Çok sayıda firma ki bunların içinde bilişim şirketleri de bir hayli fazlaydı, iflas etti kapandı. Bilişim sektörü buradan da önemli bir ders çıkardı, USD borçlanıp, TL satmanın hatalarını anladı, en azından hesabın nasıl yapılması gerektiğini öğrendi. Bilişim sektörü kanalında krediler kısıldı, sektör lastiği patlamış kamyon gibi giderken daha tedbirli olmayı öğrendi. Bu dönemi iyi değerlendiren, bu USD/TL ilişkisini daha iyi yakalayan firmalar bu krizi de fırsata çevirdi ve önümüze büyük dağıtıcılar ile başlayan kanal yapıları çıktı. Akabinde sigorta şirketleri finansman riskine uygun poliçeler üretince finans gücü olmayan bayiler daha rahat ürün alabilir oldu. Kanal yapısı daha temkinli ama daha güçlü oldu. Her ne kadar devreye öncelerde mağazalar, sonrasında online satışlar girse de bayi yapıları ülkemizin en önemli bilişim paydaşları olmaya devam etti.
Sonrasında 2008, 2010 krizleri derken bugünlere geldik. Bilişim sektörü son 5 yılda %20 üzerinde küçülse de günü dinamik yapısı ve analitik düşünme kabiliyeti ile hep ayakta kalmayı ve hatta gelişmeyi başarmıştır.
Yaşadığımız pandemi döneminde de bilişim sektörünün değeri daha fazla anlaşıldı. PC, notebook ve yazılım satışları düşmedi hatta bazı kalemlerde ciddi artışlar oldu. Yurtdışı ürün üretemedi, üretse bile gönderemedi ama Türkiye bir şekilde çözümünü buldu buluşturdu. Farklı sektörlerdeki birçok şirketimiz, daha önce yaptığı teknoloji yatırımları sayesinde hızlı hareket edebildiler, farklı iş modelleri geliştirdiler ve yeni sürece uyum sağladılar.
Bugünlere kadar bir sürü sıkıntı yaşayan sektörümüzün de en büyük yardımcısı yine bilişim olmuştur. Finansal verilere ulaşmakta, bunları analiz etmekte, stok lojistik üretim maliyeti gibi konularda sonuç analizlerine görece daha kolay ulaşabilen bilişim sektörüdür. Bundan sonrası için de yapılması gerekenler ilaveler olsa da çok farklı değildir. Krizler bilişim için hep fırsatlar doğurmuştur, öyle de olacaktır.
Bu durumda yapılması gerekenlerin bir kısmını sıralamaya çalışayım
- Öncelikle bir önceki yazımda da belirttiğim durum ve bütçe raporlarına önem vermelidir. (Büyük firmalarımızda bu çok başarılı bir şekilde yapılıyor olmasına rağmen basitleştirilmiş raporları çok daha fazla öneririm)
- İnsan kaynağı en büyük maliyettir. Ben genelde istihdamı arttırmaktan hep mutlu olanlardanım ama çok ciddi dikkat edilmesi gereken bir konudur. Mutlak gerekli olmadan geleceği yatırım olarak bile yeni çalışanlar alınması için kafa patlatılmalıdır.
- Bize çok şey anlatan salgın dönemi iyi çalışılmalı; modern dev ofisler, lüks araçlar, uluslararası seyahatler, milyonların harcandığı fiziksel dev marka etkinlikleri, telefon temizlik çay servisi gibi çalışan bulundurma, yapı gereği şart değilse veri merkezi (sistem odası) , bunların hepsi gereksiz oldu. Artık bulut teknolojileri var.
- Nitelikli eleman tedariki baş sorunumuz, bunu akademi, kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları olarak çözüm bularak aşmamız gerekiyor.
- Çevik ve dinamik çalışma modelleri öğrenilmelidir.
- Yeni teknolojiler basından, kitaplardan, etkinliklerden ve sosyal medyadan yakın takip edilmelidir.
Hepsinden önemlisi ülkemizin %90’ı KOBİ. Onlar dijitalleşmedikçe sektörümüzün gelişmesi güdük kalır. Öncelik KOBİ’leri dijitalleştirme olmalıdır. Evet, bilişim sektörü krizi sever ama krizi keser de..
Unutmayalım ki bilişim sektörünün gelişmesi, bilişim teknolojilerinin farklı alanlarda yaygın kullanımı aynı zamanda Türkiye’nin de gelişimi demektir.
Yazdım…