Asıl Olan, Kişinin Kendi Yolunu Bulması ve Kendi Yolculuğunu Yaşaması!
Hayatın süreklilik arz eden bir öğrenme yolculuğu olduğunu söylerdi büyüklerim, yaş aldıkça benim de dilime büyüklerin bu söylemi yerleşiverdi. Öğrenmenin devam ettiğini ve edeceğini de insan bir yerde ansızın idrak ediyor ve o gün geldiğinde “Bir bildikleri varmış, doğruymuş” deyip sen de, seni asla o aydınlanma günü gelmeden anlamayacaklara söylemek üzere döngüye girmiş oluyorsun.
Tam da bu döngüye girdiğinde kendine şu soruları soruyorsun:
- Şimdiye kadar ne öğrendim?
- Neyi tecrübe ettim?
- Daha kolay bir yolu var mıydı?
- En doğruyu mu seçtim/yaptım?
- Geldiğim yerden ve sonuçlarından mutlu muyum?
- Şimdi neyi öğrenmem lazım?
- Hangi yoldan gideceğim?
- Doğru yolda mıyım?
Ve içinden yüksek sesle şunu diyorsun. “Bu bildiklerimi keşke birine anlatsam, keşke bana sorsalar da neyi nasıl yapacaklarını birilerine anlatsam” Çünkü kendin için kendi koşulların dahilinde en iyi ihtimallari seçmiş, olumlu ya da olumsuz sonuçlarını almış ve oradan da bir ders -ki ona tecrübe diyorlar- çıkarmış oluyorsun. Ve istiyorsun ki çevrendeki herkes de kolayca, hatta senin yaptığın hataları da yapmadan, o yollardan geçip gidiversinler.
Ve fakat işte o öyle olmuyor: Her bir insan apayrı birer birey ve her birinin apayrı bir yolu var.
Her bireyin; karakteri, huyu, bakış açısı, beklentisi, yaşadığı olayların içeriği, zamanı, olaylardaki diğer taraflar, yetiştirilme tarzı, inancı, koşulları, aklı, zekası, çevreyi algısı, tecrübesi, deneyimi, yaşanmışlıkları tamamen kendisine has. Olaylar karşısında sergileyeceği tavır, duygu durumu ve gitmek istediği yol bile bambaşka.
Bir bireye, kendi tecrübelerinize ve öğrenmişliklerinize dayanarak yapacağınız herhangi bir müdahale, akıl verme ve paylaşım, kişiye ve/veya sisteme zarar verebileceği gibi sizi de toplumun ve bireylerin gözünde olumsuz duruma düşürebilir.
“Peki problemi görüyoruz, çözümü de biliyoruz, hiç mi müdahale etmeyelim” diyecek olursanız, işinize karışmak istemem ama, yine de bana fikrimi soracak olursanız 😊; kişiler yardım istemeden ya da “Bu konuda sana yardım etmemi ister misin?” diyerek izin almadan girmemenizi önerebilirim.
Diğer önemli husus da kime, nerede, ne zaman, hangi konuda ve nasıl destek olabileceğinizi iyi ayırt etmek. Bu konu üzerine bir süredir düşünüyorum ve beni getirdiği noktada koçluk ve mentorlük kavramları ile tanışma fırsatım oldu. Daha önce çok anlamlandıramadığım koçluk, mentorlük çalışmalarına olan yönelimi daha net anlamaya başladım. Birbiri ile karıştırılan ama aslında farklı olan bu iki muhteşem yöntem, kişilerin öğrenme yolculuğunda; kendilerini daha hızlı farketmelerini, özellikleri keşfetmelerini ve içlerindeki doğal gücü ortaya çıkarmalarını sağlar. Doğru kullanıldığında ve birbirini desteklediğinde tatmin edici ve etkileyici sonuçlara ulaşıldığına şahit oldum.
Koç ve mentor, oldukça deneyimli ve işinin ehli harika insanlar varken, bendeniz, burada, bu işin teknikleri ile ilgili ahkam kesmeyeceğim ama, neredeyse tüm yazılarımda değerler ve insan odağından bahsetmişken Orta Dünya’da bu konunun bazı önemli noktalarına değinmeden geçmek olmazdı.
Uzun yıllardır iş hayatındayım bu iki kavram için doğru/yanlış o kadar çok örnek yaşadım ve gözlemledim ki;
- “Hadi gel sana bir koçluk yapayım” diyenler,
- Koçluk felsefesini bilmeden tecrübelerini empoze ederek koçluk yaptığını düşünenler,
- Dinlemekten çok, konuşmayı seçenler,
- Yardım istemeden çözüm vermeye çalışanlar,
- Karşısındaki kişinin kendi yolculuğunu ve taleplerini yok sayanlar,
- Mentorlük ve koçluğu karıştıranlar,
Bir bireyin hayatında birçok konuda koç ve mentorle çalışmasının gerekliliğine inanıyorum. Özellikle okul hayatında ve iş hayatında faydasını inanılmaz gözlemliyorum. Burada tekrar altını çizmem gereken konu, bir birey ancak koç ve mentorle çalışmayı seçerse o iletişimin başlayacağı kuralıdır: Profesyonel Koçluk kurallarının temeli budur. Koç danışan, mentor menti bulmaz, danışan koç, menti mentor bulur. Ve bireyin kendi sorunları esastır, onlar ve sadece onun etki alanındakiler işlenir. Onun kendi yolunu bulması ve yürümesi için doğru sorular sorulur… mentor bir adım daha öteye gidip uzmanlık alanındaki konu için görüş verebilir ama koç bunu yapamaz…
Okulların rehber öğretmenlik birimlerinin bu amaçla kurulduğunu ve yetersiz kaldığını düşünüyorum. Birçok koçluk okulu ve gönüllüleri sosyal sorumluluk projeleri ile öğrencilerle çalışmalar yaparak onların ders, sınav ve meslek seçimi gibi birçok alanında destek oluyorlar.
İş yaşamında, son dönemde şirketlerin de bu iki konuda dışarından hizmet alımı ya da içeride ekipler kurarak yatırım yapmaları oldukça umut verici. İşe adaptasyon, kariyer planı, uzmanlık gelişimi, şirket kültürünün yerleştirilmesi, bağlılığın artırılması gibi birçok konuda koçların ve mentorlerin destekleyici rol oynadığını düşünüyorum.
Özellikle ekip yöneten kişilerin mutlaka koçluk ve mentorlük eğitimleri alması, bu konuda uzmanlıklarının derinleştirilmesi; ekip yönetimi, ekibin devamlılığı, ekibin başarıya yönlendirilmesi ve ekibin gelişimini yönetmede büyük rol oynayacaktır. Liderlerin bu görevi üstlenmesi şirketlerin hem insan odaklı yaklaşımlarını destekleyecek hem de şirketin başarısını artıracaktır. Klasik yöneticilikten liderliğe hatta artık çevik liderliğe geçiş anahtarlarından birinin de koçluk, mentorlük yetkinlikleri olduğunu düşünüyorum.
Sonuç olarak;
Her birimiz kendimize ait bir yoldan geçiyoruz. Bütün adımlarımız, seçimlerimiz ve sonuçlarımız kendimize has, kendi yaşam döngümüzde anlamlı.
Yardım etmek arzumuz çok insani ve çok ince bir davranış. Asıl önemli olan ise karşı tarafın ihtiyaçlarına yönelik hareket edebilmek, yardım istediğinden emin olmak.
İş hayatında ise, liderlerin, bu misyonu üstlenirken dikkat etmeleri gereken en önemli konu –durumsal liderlik eğitimlerinde de özellikle altını çizdiğimiz– ekip üyelerinin hangi gelişim seviyesinde (D1-D2-D3-D4) olduklarını doğru tespit etmek ve ihtiyaçlarına yönelik olarak koçluk ve mentorlük yapmalarıdır.
Kendi öğrenmem;
Bundan yıllar yıllar önce;
- Yardım istenmeden yardım etmenin ne demek olduğunu, karşı tarafa ne hissettirdiğini ve nelere sebep olduğunu,
- Tecrübemin sadece o zamanda, o koşullarda ve bana ait geçerliliği olduğunu,
- Bir ekibe liderlik ederken koçluk&mentorlük yapmanın önemini, ama bireyin yetkinlik düzeyine göre ihtiyaçları karşılarsan motivasyon sağlanır formülündeki dengesini unutmamayı,
- İhtiyaçları ve yardımı varsaymamayı sorularla netleştirmeyi
- Her bir bireye ancak kendine uygun olanı kendisinin bulmasını sağlarsan gerçekten faydalı olduğunu öğrendim.
Öğrenmesi kolay ama uygulaması zor çünkü; asıl olan, kişinin kendi yolunu bulması ve kendi yolculuğunu yaşaması.
Keyifle okumanız ve kendi yolculuğunuzu yaşamanız dileğiyle, görüşmek üzere…