Zincirin temeli büyük veri ve ‘her şeydeki internet’
Cisco gerek işbirliklerini, yeniliklerini anlatmak, gerekse ‘kendi cihazını getir’ (BYOD) ve bulut teknoloji gibi eğilimlerin ağırlığının artmasıyla kurumların ve yerel yönetimlerin güvenlik başlığında yapması gerekenleri, 28 Ocak-1 Şubat tarihleri arasında Londra’da ExCel Center’da ‘Cisco Live 2013’ etkinliğini düzenledi.
Cisco bu etkinlik kapsamında, tümleşik çözümlerini, yeni güvenlik uygulamalarını da katılımcılara tanıtma fırsatı buldu. Etkinlikte, ağırlıklı olarak EMEA bölgesinden 5 binin üstünde katılımcı biraraya geldi. İlk olarak 28 Ocak’ta basın mensupları ile biraraya gelen Cisco yetkilileri, gerek girişimciler ve yerel yönetimden isimler, inovasyon odaklı çalışmalarını anlattılar. Greenwich inovasyon merkezinde düzenlenen toplantı ile Cisco’nun girişimcilere sunduğu destekler anlatılırken, Cisco İngiltere ve İrlanda CEO’su Phil Smith, 2012 Londra Olimpiyatları’ndan yola çıkarak, büyük organizasyonların farklı fırsatları beraberinde getirdiğini söyledi ve bu sürecin sayısal girişimcilik ekosistemini geliştirme fırsatı sunduğunu vurguladı. Cisco İngiltere ve İrlanda CTO’su Ian Foddering, Cisco’nun ‘British Innovation Gateway’ (BIG) yapısı ve girişimci destekleme amaçlı kuluçka sistemi ile ilgili detayları paylaşırken, 2013 BIG ödülleri için Mart ayında www.ciscobig.co.uk adresinden başvuruların alınmaya başlanacağını hatırlattı.
Sadeliğin temeli ağlarda dönüşüm
Bütünleşik fayda sunumu adına Cisco, kurumsal ağ yapısında köklü değişimi ise, ‘Cisco Unified Access’ mimarisini temel alan yeni yapı ile hayata geçirdiğini açıkladı. Böylece kendi cihazını getir yapısını uygulamada kurumlara kolaylığın, ağ yapısının işletilmesinin de BT birimleri adına daha kolay ve sade olmasını sağlamanın hedeflendiği üzerinde duruldu. Cisco Kurumsal Ağ Grubu Kıdemli Başkan Yardımcısı Rob Soderbery, bir süredir bu yapı üstünde çalıştıklarını, bunu hem kendileri hem de müşterileri için geliştirmeyi hedeflediklerini söyledi. Amaç; bu yapıyla bütünleşik sistem ortaya koyarken, ağ ve depolama yapısında kurumsal BT sistemlerinde öne çıkan yapıları değiştirmek. Kendi cihazını getir yapısına, ‘internet odaklı şeyler’ kavramının gelişimine yanıt vermek istediklerini söyleyen Soderbery’e göre, bu yapı, yeni nesil BT dönüşümünün itici gücü olacak. Çünkü herşeyin daha sade ve sofistike olması istenirken, bu isteğin temelde ağlarda köklü bir değişimi gerekli kılması gibi bir gerçek var. Soderbery Cisco olarak bu ‘sadeleştirme’ odaklı çalışmalarını bir süredir devam ettirdiklerini, ama bunların tekil güvenlik, tekil hizmet gibi tek konu odaklı olduğunu hatırlattı. Hedef; kablolu ve kablosuz, sanal özel ağlar arasındaki köprüyü oluşturmak.
Asıl mesele tehdidi fark etmek
Cisco güvenlik odaklı yeniliklerini açıklarken, 2013 Yılı Güvenlik Raporu’ndan ilginç detaylar da paylaşıldı. Buna göre, Y neslinin ortalama 2-3 internet cihazı var. Y nesli üyelerinin yüzde 91’ine göre gizlilik çağı sona erdi, bu neslin yüzde 71’i kurumsal politikalara aldırış etmezken, BT profesyonellerinin yüzde 52’si de çalışanların kurallara uyduğuna inanıyor. Herhangi bir araç, herhangi bir bulut yapısından herhangi bir uygulamaya bağlanabiliyor. Sonuçta, hiç olmadığı kadar bağlantılı bir dünyada fırsatlar kadar, tehditler de gelişiyor. Gelişmiş kötü niyetli yazılım altyapıları mobil ve bulut yapılarında işlerken, eskiden porno sitelerin sorumlu olduğu saldırılardan ve enfeksiyonlardan, artık arama motorları, çevrimiçi alışveriş siteleri sorumlu. 2012 yılında yüzde 2 bin 577 oranında artan mobil kötü niyetli yazılımlarda bu artışın devamı beklenirken, bulut, sanallaştırma ve platformlar arası saldırıların arttığı üzerinde duruldu. Kötü niyetli yazılımlarda önde gelen 10 ülkenin 8 tanesi EMEA bölgesinden, ABD ise her zamanki gibi birinci sırada. Çözümü, öncelikle kötü niyetli yazılımın fark edilmesi olarak gösteren Cisco yetkililerine göre, işin en zor tarafı da zaten bu. Güvenlikte de bütünleşik bir yapının önemine işaret edilen sunumda, Cisco’nun iki yeni güvenlik çözümünün tanıtımı yapıldı: Tehditlere karşı ağ farkındalığını yaratmak için önde gelen yazılım şirketleriyle işbirliğini içeren Ice 1.2 ve bulut tabanlı tehditlere karşı akıllı bir yapı oluşturmak için Cognitive Security’nin satın alınması. Hedef; siber saldırıları tanımlamak ve böylece tehdit keşif süresini kısaltmak.
Her şey internet olursa…
Etkinliğin açılış konuşmalarında ‘şeylerin interneti’ ve büyük veri, bunun yönetilmesi gerekliliği ön planda olurken, 2015 yılında 25 milyar, 2020 yılında ise 50 milyar internete bağlı cihaz olacağı, ‘her şeyin interneti’ dönemine girildiği vurgulandı. Cisco CTO’su Padmasree Warrior, 2015 yılında mobil veri trafiğinin üçte ikisinin video olacağını söyleyerek, bulutun bu süreçte öne çıkacağı üzerinde durdu. Değişen dünya ve bilişim yapısında 5 temel eğilimi mobilite, bulut bilişim, yeni uygulamalar, şeylerin interneti ile, veri ve analiz olarak sıralayan Warrior, bu yapıda kurumsal BT beklentilerinin arttığına işaret etti. Warrior, Bu beklentilerde başı çekenler ise büyüme ve verimlilik, yeni iş modelleri, küreselleşme, güvenlik ve kurallara uyum. Bulutun gelişimi ışığında Cisco’nun hedefini ‘uygulama odaklı akıllı ağ yapıları kurgulamak’ olarak tanımladı.
Yatırımda mimari yol haritası
Cisco Live kapsamında görüştüğümüz Cisco CIO’su Rebecca Jacoby’e göre, bütünleştirme ve sadeleştirme günümüzde büyük bir ihtiyaç. Çünkü bu karmaşa, büyük bir yönetilemezlik getiriyor. Jacoby, kurumsal farkındalıkla ilgili şunları söyledi:
“Şirketler büyük ölçüde bu gerçeğin farkındalar, ama bu farkındalığı dışarı göstermede pek şeffaf değiller. Büyük şirketlerin çok karmaşık BT yapıları var. Ama BT yetkilisinin dikkat çektiği ihtiyaçlara karşılık, şirket yöneticisinin derdi bütçe ve yatırım maliyeti oluyor. BT yetkilileri bu nedenle süreç içinde elde edilecek faydaları net ortaya koyabilmeli. Bu da mimari bir BT yatırım planı demek ve yılları kapsayan bir yol haritası, haritada süreç içinde nasıl değer sunacağınızı iş birimlerine anlatabilmeniz önemli. Birçok BT yöneticisi böyle bir yapıya sahip olmayı istiyor, ama direnişle karşılaşınca ufak BT değişiklikleri ile yetinmek zorunda kalıyor. Bu da işleri daha içinden çıkılmaz hale getiriyor, şirketler bunu itiraf etmek istemiyor. Teknolojik değişimleri yakından izleyerek işe değer katmak için neler yapmamız gerektiğine bakıyor, yeniliklerimizi bu strateji ile hayata geçiriyoruz. Sanallaştırmadan buluta geçişi yakından izliyor, buna uygun çözümleri, hizmet odaklı mimariye uygun çözümleri ve uygulamaları sunuyoruz. Mobilite ve güvenlik çözümlerimiz de var. İnsanlar istedikleri cihazı kullanabilmeyi istiyor ve bu da altyapıyı daha hassas hale getiriyor. Sanallaştırma, bulut, mobilite, güvenlik alanlarında odaklılığımızı sürdüreceğiz. Uygulamalar da burada önemli ve uygulanabilirlik adına altyapıdan daha fazla öne çıkabiliyorlar. Biz uygulama geliştirici ve kurumsal kullanıcı arasında bir köprü görevi görüyoruz, orkestra şefi gibiyiz. Herşeyin temeli iş süreçlerinde ihtiyaç duyulanlar. Bu farkındalık, mimari değeri de
sunuyor.”