Yetişmiş insan gücü; ‘Milli Teknoloji Hamlesi’nin kilit noktası
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, “Dijitalleşmenin kapılarını ardına kadar açma fırsatı sunan 5G’nin, ülkelerin politik, ekonomik ve askeri açılardan küresel yerini belirleyecek en öncelikli faktörlerden biri olacağını düşünüyorum. A’dan Z’ye ilgili tüm devlet kademeleri ve sektörümüzün değerli paydaşlarıyla birlikte gelecek nesillerimize tam bağımsız, kendi kendine yeten güçlü bir Türkiye bırakmak için var gücümüzle çalışıyoruz” dedi.
Günümüzde ‘bağlantılı olma’ her zamankinden daha kritik bir anlam taşıyor. Konum veya zamandan bağımsız olarak her an istediğimiz bilgiye erişmek ve çevrim içi olmak birçoğumuz için vazgeçilemez hale geldi. İhtiyaçların teknolojik gelişmelere, teknolojik gelişmelerin de yeni ihtiyaçlara kapı araladığını ve bir döngü içerisinde teknolojinin hızla gelişmeye devam ettiğini dile getiren Dr. Ömer Fatih Sayan “Çok değil yaklaşık 5 yıl önce verdiğimiz lisanslarla ülkemizde 4.5G teknolojisiyle hizmet sunulmaya başladı ve vatandaşlarımız bir önceki teknoloji olan 3G’ye göre 10 kat daha hızlı mobil internetin konforunu yaşamaya başladı. Artık bugün için 4.5G hepimiz için günlük hayatımızda kullandığımız sıradan bir teknoloji haline geldi” değerlendirmesinde bulundu. “Bununla birlikte, yeni ihtiyaçlar günümüzde dünyanın ve ülkemizin en sıcak gündemlerinden birini oluşturan 5G teknolojileriyle çözümlenmeye adreslenmiş durumda” ifadesini kullanan Sayan, “Biz de ülkemiz insanına 5G teknolojisiyle hizmet sunulmasına imkan sağlamak üzere çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ancak 5G teknolojisini sadece yeni nesil bir mobil haberleşme teknolojisi olarak değerlendirirsek büyük bir yanılgıya düşeriz. 5G önceki nesillerin çok ötesinde; sağlık, ulaşım, eğitim, endüstri, sanayi gibi dikey sektörlerdeki iş süreçlerinde önemli değişikliklere yol açacak çığır açıcı bir teknolojidir. Günümüzde, mobil haberleşme teknolojilerinin hayatın ve iş dünyasının içinde aldığı rolü göz önüne aldığımızda, 5G teknolojisiyle bu rolün daha da derinleşeceğini ve 5G’nin birçok noktada insanların iş ve yaşamsal faaliyetlerinde merkezi konuma oturacağını söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.
Küresel 5G değer zinciriyle milyonlarca insan istihdam edilecek
Sayan, yapılan araştırmalara göre, küresel 5G değer zincirinin 2035’te 3,8 trilyon dolarlık ekonomik çıktı üretmesinin ve bu sayede milyonlarca insanın istihdam edilmesinin öngörüldüğünü vurgulayarak “Bu nedenle, dijitalleşmenin kapılarını ardına kadar açma fırsatı sunan 5G’nin, ülkelerin politik, ekonomik ve askeri açılardan küresel yerini belirleyecek en öncelikli faktörlerden biri olacağını düşünüyorum. 5G teknolojisi bu denli öneme sahipken, bu teknolojiye yönelik yerli olarak üretim gerçekleştirilmediği takdirde yapılacak olan ithal şebeke yatırımlarının ekonomimiz üzerinde oluşturacağı olumsuz etkiyle güvenlik riskleri gibi telafisi mümkün olmayan bir takım olumsuzluklara neden olması kaçınılmaz. Günümüzde artık geleneksel bağımsızlık anlayışı değişti ve teknoloji odaklı oldu. Teknoloji konusunda sadece kullanıcı olarak kaldığımız sürece, hiçbir alanda özgürlüğümüzü garanti altına alamayız. Tüm bunları görmezden gelerek, 5G teknolojinin kullanılacağı altyapıların yerli ve milli olarak üretilmesi hususunu göz ardı ederek sadece 5G’nin kullanıcısı konumda olmak en basit tabiriyle geleceğimizi yabancılara emanet etmektir. Ancak geleceğimizi yabancılara emanet etmeyerek, geleceğimizi kendimiz inşa ederek, A’dan Z’ye ilgili tüm devlet kademeleri ve sektörümüzün değerli paydaşlarıyla birlikte gelecek nesillerimize tam bağımsız, kendi kendine yeten güçlü bir Türkiye bırakmak için var gücümüzle çalışıyoruz, çalışmaya devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.
‘Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G Haberleşme Şebekesi Projesi’yle firmalarımız dış pazarı da hedefliyor
“Sayın Cumhurbaşkanımızın bazı mesajlarında yer verdiği ‘Yerli 5G teknolojisi altyapısı kurmadan 5G’ye geçemeyiz’ ifadesiyle belirlemiş olduğu hedef ve ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ çalışmaları doğrultusunda 2017 yılında, yani 4.5G hizmeti sunulmaya başladıktan sadece bir yıl sonra 5G vizyonumu ortaya koyduk ve bu vizyon doğrultusunda elimizden gelen tüm gayreti sarf ettik” değerlendirmesinde bulunan Sayan, şunları kaydetti: “Bakanlığımız ve BTK koordinasyonunda yürütülen çalışmalar neticesinde yerli ve milli üretim ekosisteminin geliştirilmesi amacıyla OSTİM bünyesinde bugün itibariyle 130’dan fazla üye ve 8000’den fazla çalışandan oluşan Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi (HTK) kuruldu. HTK üyesi 14 firmanın ve 3 mobil işletmecinin katılımıyla ülkemizin 5G’ye giden yolda donanım ve yazılım ihtiyaçlarına yerli ve milli imkânlarla cevap verebilmek amacıyla TÜBİTAK’ın da destekleriyle ‘Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G Haberleşme Şebekesi Projesi’ geliştirildi.” “Bu proje kapsamında geliştirilen ürünlerle firmalarımız, sadece iç pazar değil aynı zamanda dış pazarı da hedefliyor” vurgusunu yapan Sayan, “4.5G yetkilendirmesi kapsamında, mevcut durumda işletmeciler tarafından yıllık yaklaşık 2 Milyar TL’lik donanım ve yazılım yatırımı yapılıyor. 5G ile birlikte bu rakamın daha da yükselmesi bekleniyor. Dünyada ise 2020-2025 yılları arasında operatörler tarafından mobil şebekelere 1.1 Trilyon Dolar yatırım yapılacağı ve bunun yaklaşık yüzde 80’inin 5G teknolojisine yönelik olacağı öngörülüyor. Hem iç hem de dış pazar açısından büyük bir potansiyel bulunan sektörümüzde, yerli ve milli üretim çalışmalarıyla bu potansiyelden azami ölçüde istifade edilmesini planlıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın belirlemiş olduğu vizyona uygun olarak, yerli ve milli ürünlerimiz ile 5G’ye geçiş yapılmasının orta ve uzun vadede ülkemizin menfaatine olduğu bilinciyle çalışmalarımıza devam ediyoruz. 5G’de yerli ürün konusunda yapılan çalışmaların somut çıktılarını görmek bizi mutlu ediyor. Ürünlerin prototipleri hazırlandı. İnşallah projenin ilerleyen fazında firmalarımız üretim sürecine geçecekler” dedi.
İşletmecilerimiz bu yıl itibarıyla IPv6’ya geçişi gündemlerinde daha üst sıraya aldı
“Sabit ve mobil geniş bant internet altyapılarını yaygınlaştırma çalışmalarımız tüm hızıyla sürerken bu altyapıların kullanıcıya ulaştırılmasının yanı sıra bildiğiniz gibi her bir kullanıcının IP olarak adlandırılan benzersiz bir numarayla internete bağlanması gerekiyor” şeklinde konuşan Sayan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu IP kaynaklarından v4’ün küresel olarak sınırlı olması dolayısıyla tüm dünyada IPv4 adresleri konusunda bir dar boğaz yaşanıyor. Dünya genelinde baktığımızda; IPv4 adreslerinin artan internet kullanımına yetmediği, bu durumun IPv6’ya geçişe yönelik en büyük zorlayıcı etken olduğu görülüyor. Bu noktada, ülkemizde de ilgili paydaşlarca IPv6’ya geçişe yönelik stratejilerin benimsenmesi ve bir an evvel geçiş çalışmalarının tamamlanması çok önemli. 5G ile birlikte kökten dönüşmesi öngörülen sektörlerde gerçekleşmesi beklenen ekonomik ve inovatif etkinin oluşturulabilmesini sağlamak bir açıdan IPv6’nın sunduğu adresleme imkanından yararlanılmasıyla mümkün olabilecek. Ülkemizde IPv6’ya geçişe ilişkin çalışmaların esasen dünyadaki öncül uygulamalarla eş zamanlı olarak başlatıldığını da vurgulamak isterim. İşletmecilerimiz bu yıl itibarıyla IPv6’ya geçişi gündemlerinde daha üst sıraya alarak çalışmalarını hızlandırdılar. Bununla birlikte IPv6’ya geçişin yalnızca erişim sağlayıcıların çabasıyla gerçekleşmesi mümkün değil; internet ekosistemimizde yer alan tüm paydaşlarının kendine bakan yönüyle IPv6’ya geçiş konusunda çalışmalar yürütmesi gerekiyor. Ülkemizde kamu sektöründe genelgeyle bu belirli bir oranda gerçekleştirildi ancak bu konunun sadece bir ayağı. IPv6’ya geçiş çok yönlü ve çok paydaşlı bir süreç ve tek bir günde gerçekleşmeyecek. IPv6’ya geçişin hızlandırılması ancak tüm paydaşlarca yürütülecek koordineli bir çalışmayla mümkün olduğundan ülkemizdeki internet ekosistemindeki tüm oyuncuların bu yönde adımlar atması gerekiyor. İçerik sağlayıcılarımız içeriklerini IPv6 destekli hale getirecek ki IPv6 ile gelen kullanıcı içeriğe erişebilsin, IPv6 destekli içerik arttıkça erişmek isteyen kullanıcı sayısı artacak ki IPv6 erişim talebi oluşsun. Yani IPv6’ya geçişte erişim sağlayıcılar, yer sağlayıcılar, veri merkezleri, özel sektördeki firmalar, üreticiler ve kamu sektörü gibi çeşitli paydaşlara görevler düşüyor. Her bir paydaşın arz ve talep dengesinde kendisine düşen yönüyle IPv6’ya geçiş çalışmalarını tamamlamasıyla sürecin çok yönlü olarak yönetilmesi halinde IPv6’ya geçişin gerçekleşmesinden söz edebilmek mümkün olabilir. Bu çerçevede, Bakanlığımız konunun yakın takipçisi olduğunu belirtmek istiyorum.”
İnternet alan adları tahsisi süreçlerinin ikincil düzenleme çalışmaları devam ediyor
Dr. Ömer Fatih Sayan “Bahsetmek istediğim önemli projelerden birisi de TRABİS” diyerek BTK bünyesinde kurulan ve TRABİS olarak isimlendirilen sistemde, ‘.tr’ uzantılı internet alan adlarının yönetilmesi çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğu bilgisini verdi. “Biliyorsunuz ülkemizde internet alan adlarına ilişkin strateji ve politika belirleme görevi ve internet alan adlarının tahsisini yapacak kurum veya kuruluşun tespitiyle alan adı yönetimine ilişkin usul ve esasları belirleme görevleri Bakanlığımızda bulunuyor” hatırlatmasını yapan Sayan “Gerçekleştirilen düzenlemeyle; BTK, TRABİS olarak adlandırılan ‘.tr’ ağ bilgi sistemini kurmaya, işletmeye ve gerektiğinde üçüncü bir tarafça kurulması ve işletilmesini sağlamaya yetkili kılındı. 1990 yılından bu yana ODTÜ’ye bağlı ‘Nic.tr’ uhdesinde bulunan ‘.tr’ uzantılı alan adlarının yönetimine ilişkin yetki 6 Mayıs 2019 tarihinde, küresel seviyede internet alan adları sisteminin koordinasyonundan sorumlu kurum olan ICANN (İnternet Tahsisli İsimler ve Numaralar Kurumu) nezdinde BTK’ya devredildi. Devir işlemini müteakip teknik çalışmalar ODTÜ ile BTK arasında imzalanan sözleşme kapsamında devam ediyor” açıklamasında bulundu. Sayan, şu noktaları vurguladı: “Bu kapsamda yeni yapıda ulusal siber güvenlik açısından da kritik önemde bir bileşen olan alan adı sistemine ilişkin alt yapımız; ‘anycast’ ve ‘DNSSec’ teknolojileriyle daha güvenli hale getiriliyor ve güçlendiriliyor. Yine bu dönemde, bilgi güvenliği yönetim sistemi ve felaket kurtarma merkezi (FKM) kurulumları sürdürülüyor. Diğer yandan internet alan adları tahsisi süreçlerinin yeni kurallarla hizmet verebilmesi için ikincil düzenleme çalışmaları da devam ediyor.”
Pandemide ekonomimizin büyük bölümü BT sayesinde işledi
Siber güvenlik konusuna özellikle dikkat çeken Sayan, “Yeni teknolojiler için siber güvenlik alanında standardizasyonun sağlanması ve düzenlemelerin yapılarak rol, sorumluluk ve gerekli durumlarda uygulanması gereken yaptırımların belirlenmesine ilişkin çalışmalar ülkemizde ve tüm dünyada sürüyor” dedi. Sayan, şu bilgileri aktardı: “Bununla birlikte son dönemde bu çalışmaların ülkelerin ya da ülke gruplarının siyasi amaçlarının veya politik güç savaşlarının gölgesinde kalabildiği görülüyor. Ülkelerin tüm dünyaya şebeke ekipmanları ve güvenlik ürünleri tedarik eden şirketlerle ilişkileri, bu şirketlerin farklı ülkelere karşı farklı hizmet koşulları sağlamaları gibi hususlar, neredeyse tüm uluslararası platformlarda vurgulanan, ikili ve çoklu anlaşmalara konu olan ‘iş birliği’ çağrıları ve söylemlerinin samimiyetinin sorgulanmasına neden oluyor. Gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde, siber güvenliği politika veya güç savaşı malzemesi yapmak ilgili tarafların değil siber saldırganların hayatını kolaylaştırıyor, değerli yatırımların ve insan kaynağının israfına yol açıyor.” Pandemi sürecinde gerek kamu gerekse de özel sektörün, bilişim ve iletişim teknolojileri konusunda oldukça başarılı bir sınav verdiğinin altını çizen Sayan, “Kamu ve özel sektör çalışan nüfusumuz uzaktan çalışma sistemine çok hızlı bir şekilde adapte olurken finans, enerji, sağlık, altyapı gibi kritik sektörlerimiz bu süreçte kesintisiz hizmet vermeye devam etti ve ekonomimizin büyük bölümü bu süreçte bilişim ve iletişim teknolojileri sayesinde işlemeye devam etti. Bilişim ve iletişim sektöründe faaliyet gösteren her paydaşımızın çok kıymetli katkıları sayesinde ülkemizin siber kapasitesi, dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yerini aldı” değerlendirmesini yaptı. Ülkelerin dijitalleşme oranı arttıkça, maruz kalınan siber tehditlerin sayısının ve etkisinin arttığını dile getiren Sayan, Covid-19 ile birlikte hükümetlere, kritik altyapılara ve büyük şirketlere yapılan siber tehditlerde ciddi bir artış yaşandığını vurguladı. Sayan, şu noktalara temas etti: “Yetersiz siber güvenlik önlemlerine sahip ülkelerin, ulusal güvenliklerinin tam etkinliğinden bahsedilemeyeceği bir çağdayız. Bu bağlamda siber güvenliği, ulusal güvenliğimizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Milli güvenlikle ilgili her alanda olduğu gibi ulusal siber güvenliğimizin sağlanmasında da yerli ve milli ürün, kaynak ve yöntemlerin geliştirilmesi ve kullanılması son derece önem arz ediyor. Bu bağlamda Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği yerli ve milli teknoloji yol haritamızın önemi daha da net anlaşılıyor. Yerli ve milli teknoloji üretimi, ülkemizin milli güvenliğinin değişmez bir parçası.”
‘Siber Güvenlik Personeli’ bir meslek standardı olarak tanımlandı
“Teknolojiler ancak onları üretebilecek nitelikte insan kaynağı aracılığıyla yetiştirilebilir. Bu bağlamda, yetişmiş insan gücüne çok önem veriyor ve bunu ‘Milli Teknoloji Hamlemiz’in kilit noktası olarak görüyoruz. Bakanlık olarak bu konuda önemli çalışmalar yürütüyor ve ülkemizdeki siber güvenlik uzmanı ihtiyacının karşılanmasın yönelik önemli çalışmalar yürütüyoruz. Ülkemizin siber güvenlik alanında ihtiyaç duyduğu insan kaynağının yetiştirilmesi, toplumun her kesiminin siber güvenlik farkındalığının artırılması, Siber Olaylara Müdahale Ekipleri (SOME) ve sektörün diğer paydaşlarının yetkinliklerinin artırılmasına yönelik BTK Akademi bünyesinde çok yönlü eğitim çalışmaları yapılıyor. Çevrim içi eğitimler, uzun süreli mesleki eğitimlere, uygulamalı eğitimlerden, ileri düzey grup eğitimlerine kadar geniş bir çerçevede faaliyetlerimizi sürdürüyoruz” şeklinde konuşan Dr. Ömer Fatih Sayan, şu detayları paylaştı: “Genç yeteneklerimizi keşfetmek ve gençlerimize bilişimi sevdirmek, kariyer planlamalarına yardımcı olmak amacıyla ulusal düzeyde nitelikli yarışmalar düzenliyoruz ve genç yeteneklerimize iş imkanı sunuyoruz. Ayrıca USOM ve Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından yürütülen koordineli çalışmalar sonucunda ‘Siber Güvenlik Personeli’ bir meslek standardı olarak tanımlandı ve yayımlandı. Bununla beraber bilişim ve iletişim teknolojileri sektöründe faaliyet gösteren sektörün değerli paydaşlarının, insan kaynağına yaptıkları yatırımları da takdirle karşılıyoruz. Paydaşlarımızın, yerli insan kaynakları ve teknolojilerine ilerleyen dönemlerde çok daha fazla yatırım gerçekleştireceğine inanıyoruz.” Sayan, “Bahsettiğim tüm bu projelerimizde ve çalışmalarımızda uluslararası arenada yaşanan gelişmeleri yakından takip ediyor, üyesi olduğumuz uluslararası kuruluşların çalışmalarına dahil olarak karar alma mekanizmalarında ülkemizin menfaatlerini koruyoruz. Birleşmiş Milletlerin uzmanlık kuruluşu olan Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nde 2002 yılından itibaren 5 dönemdir karar alma organı Konsey’de yer alıyoruz. Yine Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Teşkilatı-OECD ve Avrupa Birliği-AB çatısı altında ilgili platformlarda çalışmalara iştirak ediyoruz. Ülkelerle ikili iş birliği anlaşmalarımızla da karşılıklı iş birliği alanları belirliyor, bu alanlarda iyi uygulama örnekleri ile tecrübe aktarımı sağlıyoruz” dedi.
5G’yi 2023 yılında vatandaşlarımıza ve tüm sektörlerin hizmetine sunmayı hedefliyoruz
Sayan, “Ekonomi, finans, sanayi, tarım, sağlık, güvenlik gibi alanlar için gün geçtikçe vazgeçilmez hale gelen haberleşme altyapılarını yüksek kalite ve kapasitede ülkemizin her köşesine götürmeyi hedefliyoruz” diyerek bu hedef doğrultusunda yaptıkları yatırımlar ve güçlü altyapı sayesinde, pandemi sürecinde uzaktan eğitim, çalışma, sağlık ile ilgili pek çok sektörde hizmet devamlılığını sağladıklarını kaydetti ve şu rakamları aktardı: “Bu çerçevede başta fiber altyapı olmak üzere geniş bant altyapılarını daha da güçlendirmek için çalışmalarımızı sürdürmeye devam ediyoruz. Haberleşme sektöründeki geçmişten bugüne ilerlemeyi görmek için verilerle ifade etmek gerekirse; ülkemizde 2010 yılında başlayan ve 2019 yılında 3,2 milyon olan fiber internette abone sayımız 2020 yılı son çeyrek rakamlarına göre 4 milyonu aştı. Yıllık artış oranımız ise yaklaşık yüzde 25. Geniş bant abone sayısı 2021 ilk çeyreğinde 17,1 milyona ulaştı. 2009 yılında başlayan mobil geniş bant hizmeti ise hızla ülke geneline yayılarak 2021 sonunda 66,8 milyon aboneye erişti ve toplam geniş bant abone sayımız ise 83,9 milyona ulaştı. Mobil abone sayısı 2003 yılında 28 milyon iken, 2021 ilk çeyreğine göre 83,5 milyonu aşmış olup abonelerin yüzde 93’ünden fazlası 4.5G hizmetini kullanmaya başladı. Fiber hat uzunluğumuz ise 434 bin km’ye ulaştı. İnternet kullanımı pandemi dönemine denk gelen 2020 dördüncü çeyrekte yaklaşık 10,6 milyon TBit olarak gerçekleşti. Aynı dönemde abone başına aylık internet trafiği yaklaşık olarak mobilde 9,9 GB ve sabitte ise 178 GB seviyelerinde oldu.” “Haberleşme altyapı ve hizmetlerinde ilerlememizi gösteren bu verileri, yapılacak yatırımlarla 2021 yılı sonunda çok daha fazla artırmayı hedef olarak koymuş durumundayız” değerlendirmesinde bulunan Sayan, “Özellikle pandemi sürecinde yaşananlar ve talepler doğrultusunda haberleşme altyapılarının tüm sektörler için çok önemli olduğu tüm dünyada bir defa daha ispatlanmış oldu. Bu çerçevede yeni nesil teknoloji olan 5G’yi ülkemize yerli ve milli üretimi gözeterek 2023 yılında vatandaşlarımıza ve tüm sektörlerin hizmetine sunmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda vatandaşlarımızın ve dikey sektörlerin artan kapasite ihtiyaçlarını karşılayabilmek için fiber altyapısını daha da geliştirmek için çalışmaya devam ediyoruz.”
2016-2020 arası tüm işletmecilerin yaptıkları yatırım 55 milyar ₺ civarında
Elektronik haberleşme sektöründe işletmecilerimiz tarafından yapılan yatırımların da devam ettiğini vurgulayan Bakan Sayan, “Son beş yılda, 2016-2020 arası tüm işletmecilerin yaptıkları yatırım 55 milyar ₺ civarında. Türk Telekom ve mobil işletmecilerin toplam yatırım miktarı bir önceki yıla göre ise yüzde 27,3 oranında artışla 2020 yılında yaklaşık 13 milyar ₺ olarak gerçekleşti. Bakanlık olarak biz de bu yatırımları takip ediyoruz. Fiber yatırımlara yönelik olarak altyapı kurulumunu hızlandıracak ve teşvik edecek modelleri de içerecek şekilde düzenleme çalışmalarını sürdürüyoruz. Ayrıca evrensel hizmet kapsamında Bakanlığımızca işletmeciler tarafından ekonomik ve coğrafi zorluklar nedeniyle altyapı götürülmeyen, nüfusu 500’ün altında olan kırsal kesimdeki yerleşim yerlerine mobil ses ve geniş bant internet hizmetlerinin götürülmesine yönelik haberleşme altyapılarının kurulumu ve işletimi olmak üzere çeşitli projeler hayata geçirdik” şeklinde konuştu. Sayan, 2013 yılından itibaren yürütülen mobil haberleşme projeleriyle kırsalda yer alan 2.575 yerleşim yerine mobil haberleşme ve internet hizmeti sunmak üzere gerekli altyapıyı kurduklarına ve hizmeti vatandaşlara götürdüklerine dikkat çekerek “2011 yılından bu yana yürütülen sabit kablosuz haberleşme projesiyle ise 1.609 yerleşim yerine sabit telefon ve internet hizmeti altyapısı kurduk ve vatandaşlarımıza hizmeti sunduk. Yeni dönemde de, kırsal kesimlerdeki vatandaşlarımıza mobil haberleşme hizmeti götürmeye devam edeceğiz. Kırsalda yer alan, nüfusu 500’ün altında olup da kapsaması olmayan yerleşim yerlerini tespit ederek Bakanlığımız projeleri kapsamında değerlendirecek ve bu yerlere hizmet sunacağız. Ülkemizin 2023 yılında 10 milyon fiber aboneye ulaşma ve nüfusun tamamının mobil geniş bant abonesi olma hedefleri doğrultusunda vatandaşlarımızın daha kaliteli hizmet alabilmesi ve hizmetlere daha hızlı ulaşabilmesi için Bakanlık olarak tüm gücümüzle altyapı yatırımlarını arttıracak çalışmaları sürdüreceğiz” dedi. “Dijital Türkiye yolculuğunda, bilgi ve iletişim sektörüne yapılan her yatırım, diğer sektörleri de büyütüyor, daha etkin ve verimli hale getiriyor. Biz 2023 vizyonumuz kapsamında ülkemizde katma değeri yüksek yenilikçi çalışmalar yürütmeye yüksek motivasyonumuzla devam ediyoruz” ifadesini kullanan Sayan, son olarak şunları paylaştı: “Tüm paydaşlarımızla güç birliği içinde insanımıza en ileri teknolojiyi ve hizmetleri mümkün olan en yüksek ölçüde yerli ve milli imkanlar üreterek ulaştımak istiyoruz. Bu çabamıza ortak olan, destek veren herkese gönülden teşekkürlerimi sunuyorum.”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan