Şirketler büyük veriyi nasıl avantaja çevirebilir?
Günlük hayatımızda dahi sürekli karşımıza çıkmaya başlayan büyük veri ile şirketler neleri elde edebileceklerini biliyor mu? Buna göre aksiyon alabiliyor mu?
Günümüzde iş süreçleri çok hızlı ilerliyor ve ortaya tahmin dahi edemediğimiz büyüklükte veriler çıkıyor. Bu yapısal ve yapısal olmayan sayısal veriler ardında çok değerli iş fırsatları yatıyor. Artık bu akıl almaz ölçekteki veriler büyük veri araçlarıyla işlenebiliyor ve ortaya bambaşka seçenekler çıkartabiliyor.
Gartner’ın verdiği bilgilere göre, veri hacmi yılda yüzde 59 oranında artıyor. Dünyanın en büyük veri depolayıcılarından biri olan Google, ayda 600 petabayt veri işliyor. 1 petabayt, yani binlerce terabayt ya da milyonlarca gigabayt veriyi depolayan şirket sayısı son üç yılda yüzde 16’dan yüzde 29’a yükseldi.
Ancak Forrester’ın verilerine göre, dünyadaki verilerin yüzde 95’i kullanılamıyor. Daha fazla veri, daha karmaşık yönetim sistemleri ve daha büyük yatırım anlamı taşıyor. Yeni bilgi işlem, depolama ve ağ teknolojilerinin getirdikleriyle büyük veri, tüm detayların göz önüne serilmesi için inanılmaz fırsatlar sunuyor.
Ancak bunun bedeli hayli yüksek. IDC’nin verdiği rakamlara göre 2010 yılında 3.2 milyar dolar olan büyük veri harcamaları 2015 yılında 16.9 milyar dolara çıkacak. Ayrıca Fortune 500 listesinde yer alan şirketlerin yüzde 85’inden fazlasının 2016 yılına kadar rekabet avantajı sağlayabilmek için büyük veri çözümleri kullanılacağı öngörülüyor.
Büyük veri stratejisi nasıl oluşturulmalı?
Peki şirketler büyük veriden nasıl faydalanabilir? İşe ilk olarak veri barındırma ve yönetimi konusunda uzmanlaşmış bir iş ortağını seçerek başlamak gerekiyor. Hedeflere ulaşılabilmesi için büyük verinin potansiyelini değerlendirebilecek, stratejik yol haritaları ortaya çıkarabilecek bu iş ortağının, taşı sıkıp suyunu çıkaracak potansiyele sahip olması gerekiyor.
Genellikle büyük veri projelerinde teknoloji üzerine yoğunlaşılırken, iş için sağladığı fayda görmezden geliniyor. Oysa başarıdan emin olmak için istenen verinin doğrudan iş stratejilerine uyumlu olması gerekiyor.
Bu durumda kurumlar kendilerine şu soruları sormalılar:
– Bağlantısı bulunmayan ve standart dışı içeriği ayrıştırabiliyor mu?
– Tüm parçaları bir araya getirerek genel bir bakış açısıyla analiz ve davranışsal bağlantıların çözülmesine olanak tanıyor mu?
– Zamanı geçmiş yöntemleri ayrıştırıp gelecek eğilimleri sunabiliyor mu?
– Raporlamalar gerçek zamanlı olarak, ya da en azından gerçeğe yakın zamanlı oluşturulabiliyor mu?
İşletmelerin hedeflerini doğru belirlemesi başarılı bir veri stratejisinin anahtarını oluşturuyor. Belirli bir amaca hizmet etmeyen veriler hiçbir anlam ifade etmediği için, veriyi anlamlandırmak üzere BT departmanının yardımıyla tüm bölümlerin bir arada çalışmasına ihtiyaç duyuluyor.
Bir büyük veri projesinde şirketlerin kısa sürede proje sürecini aşarak denemeye geçmeleri gerekiyor. Zira büyük veri araçları ihtiyaçların belirlenme sürecine de katkı sağlanıyor. Bu süreç ayrıca uygulamanın zayıf yönlerini de ortaya çıkartarak gelişim için de fırsat yaratma potansiyeline sahip.
Tabii tüm sürecin başarıyla işlemesi için tüm çalışanların ortaya çıkartılacak verilere katkıda bulunması da çok önemli bir nokta.
Büyük veri neler getiriyor?
Dünyanın mevcut en popüler iki web sitesi olan Facebook ve Google, büyük verinin de en büyük kullanıcıları. Sadece Facebook’ta her gün 800 milyon kullanıcı 900 milyon veri objesiyle iletişime geçiyor. Tüm bu iletişim ağı reklamlarda kullanılmak üzere işleniyor. Google da tüketici alışkanlıklarını belirlemek için benzer yöntemlerle verilerini ayrıştırıyor. Sonuçta her iki şirket topladıkları dev veriler üzerinden milyarlarca dolar kazanıyor.
Büyük veri iş dünyasına yeni bir vizyon kazandırıyor. İş zekâsı araçları doğrudan verimliliği artırıyor, şirketlerin rekabet avantajı yakalamasının önünü açıyor. Hatta büyük veri sayesinde şirketler, kendilerini yeniden tanımlayarak daha başarılı oldukları işlere yönelebiliyorlar.
Kârlılığı artırma, daha iyi operasyonel süreçler ve daha iyi satışların yanında büyük verinin sundukları aslında şu an için hayallerimizle sınırlı. Örneğin:
– Şirketler tüketici davranışlarını inceleyerek sadece ürünlere bakan, ancak satın almayan tüketicilere ürünlerin daha iyi sunulmasını sağlayabilir.
– Müşterilerin nereden geldiğini, nasıl bu mağazaya ulaştığını bulmak gelecekteki pazarlama stratejilerinin daha doğru yapılmasının yolunu açacaktır.
– Bir mağaza ya da web sitesinde kullanıcıların ortalama ne kadar vakit geçirdiği, ilginin hangi noktalarda yoğunlaştığı ölçülebilir.
Büyük veri her sektördeki şirketin işleyişini daha üst seviyeye taşıyacak seçenekler yaratabiliyor. Üstelik sadece kurumları değil bireylerin hayatını da doğrudan etkileyebiliyor.
Görünen o ki, geleceğin değerli madeni büyük veri, en önemli madencileri de veri bilimciler olacak. Elimizdeki verilerin nasıl değerlendirileceğiyle ilgili kararları almak için zaman çoktan geldi de geçiyor bile.
Büyük veri artık sağlığınızın da bekçisi
Büyük verinin gerçek hayata etkilerini görebileceğimiz en taze ve belirgin örneklerden biri IBM Watson. IBM’in dünyaca ünlü makinesi Watson, Jeopardy yarışmasında maharetlerini gösterdikten sonra geçtiğimiz günlerde sağlık sektöründe de kullanılmaya başlandı. Watson, bilgiye olduğu kadar tecrübeye dayalı büyük bir veri kümesinden beslenerek sunduğu kişiselleştirilmiş ve kanıta dayalı tedavi seçenekleriyle hasta bakım kalitesini ve hızını artırırken, kanser tedavisinde de araştırmacılara ve hekimlere yardım etmeyi amaçlıyor.
Klinik çalışmalarda uzmanlaşmış hekimler ve teknoloji uzmanları doğal dil işleme yöntemlerini kullanarak Watson’a karmaşık klinik bilgileri işleme, analiz etme ve bu bilgileri anlamlandırmayı öğretmek için binlerce saat süren çalışmalar yürüttü. Bu sürecin sonunda şu ana kadar Watson 600 bin adetten fazla tıbbi bulguyu, 42 tıp yayınından gelen 2 milyon sayfa yazılı bilgiyi ve onkoloji araştırmalarındaki klinik denemeleri bünyesine alarak özümsedi. Watson tıbbi kayıtlar, hasta sonuçları gibi on yıllarca geriye giden kanser tedavilerini ve 1,5 milyon kanser hastasının kayıtlarını analiz ederek, hekimlere sadece saniyeler içerisinde kanıta dayalı tedavi opsiyonlarını sunma gücüne sahip.
Arkasındaki büyük veri işlem gücüyle büyük veriden güç alan Watson, artık sağlık hizmetlerinde çok kritik bir görev üstleniyor.
Spor ve eğlence dünyası büyük veriyle şekilleniyor
Amerikan Ulusal Basketbol Ligi (NBA) ve SAP, büyük veri kavramında bir araya geldi. 1946’dan bu yana toplanan basketbol istatistiklerinin işlenmesini öngören anlaşmayla, SAP Hana veritabanı kullanılarak 4.5 katrilyon istatistiksel kombinasyona erişim sağlanabiliyor. Bu sayede basketbol severler çok daha detaylı verilere sadece bir kaç tıklamayla ulaşılabiliyor.
Örneğin, Oklahoma City Thunder’ın yıldızı Kevin Durant’in kazanılan ve kaybedilen maçlardaki ribaunt sayıları karşılaştırılabiliyor. Ya da oyuncunun hangi bölgeden daha isabetli atışlar gerçekleştirdiği görülebiliyor.