İlgili Olmayan Giremez
Ne zaman bir işim için bir yere gitsem ve sıra olsa çevreyi izlerim. Beklerken zamanın daha hızlı geçmesini sağlar. Hesap yaparım; 1 kişinin işi ortalama 7 dakika sürüyorsa önümde 22 kişi olduğuna göre ve 6 tane hat olduğuna göre diye hesaplar aralarda bu hesabı kontrol eder zamanımı geçiririm. En hızlı hattaki görevliye aklımda ödül verir en yavaş hattaki görevliyle de –eğer geçerli bir açıklaması yoksa- durum değerlendirmesi yapar gelişim alanlarını konuşurum. Aklımda tüm hatlar için verimlilik düzenlemeleri yaparım.
Mekana bakarım, odalara, kapılara. Bazı kapılar sıradan kapılarken bazılarının üzerinde ise “İlgili Olmayan Giremez” yazar. Çok merak ederim içeride ilgililerin ne yaptığını. İlgililerin önemli bir konuyu değerlendirip karar aldıklarını düşündüğüm bu odalarda –ki ilgili olmadığım halde merakıma yenilip bazılarına girmişliğim vardır- genelde ya arşiv olur ya da çay, kahve içilen bir yer olur. Benim hayalimdeki bu gizli odalarda tüm ilgililer Satürn’de yaşam var mı sorusuna cevap ararken gerçekte çoğu zaman dünün dedikodularının konuşulduğu bir yer olur. O zaman şu soruyu soruyorum kendime “Bu odalara ne ile ilgili olmayan giremez?” J
Yıllardır bu pencereden bakmış birisi olarak bugün bu uyarı bende başka bir soruya neden oldu? İlgili kim? Ya da ilgi ne demek?
Biz bilgiye değer verdik yıllarca. Bilgisi olanı el üstünde tuttuk ki bilgiye ulaşılması zordu bir zamanlar. Ama artık bilgi eskiye oranla nispeten daha kolay ulaşılabilir durumda. 12 ciltlik ansiklopediler yerine internet var artık. Bilgi kirliliği olmasına rağmen istediğiniz zaman istediğiniz konuda bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Bilgi hala kıymetli elbette ancak bilginin bu kadar kolay erişilebilir olması başka bir şeyi daha da öne çıkarmış durumda. “İlgi”. Aslında soru şu; bilgi orada duruyor ama bizim düşünmemiz gereken şey “o bilgiye ulaşmak için ilgi” var mı?
Bir parantez açalım; buradan kuşak meselesi açanlar olabiliyor genelde de gençlere öğüt vermek için “biz senin yaşındayken internet yoktu, aradığımız bilgiye çok zor ulaşırdık ansiklopediler karıştırır hocalarımıza sorardık oysa sen elinin altında internet var ama hiçbir şey araştırmıyorsun”J. Yaşım itibari ile söyleyebilirim ki bunu söyleyenlerin çoğu böyle yapmıyordu rahat olun gençlerJ. Parantezi kapatalım.
İzliyorum çalışanları herkes farklı tarzda çalışıyor ki bu oldukça normal bir şey. Ancak tüm çalışanları ilgili çalışan grubu ile ilgisiz çalışan grubu olarak iki grupta kümelersek kimin ileride başarılı olacağı ilgisinden belli oluyor diyebilirim. Yani eskilerin o biraz da bel altı sözünü değiştirirsek “adam olacak çocuk ilgisinden belli oluyor”.
Daha iş görüşmesinde ilgi kendisini belli ediyor. İlgisi olan adayların CV’leri de, tecrübeleri de görüşmedeki yaklaşımları da diğer kümeden farklı oluyor.
Bazı örneklerle ne demek istediğimi anlatayım;
İş görüşmesine izinde olduğum için katılamadığım bir aday işe başladı. İşe başladığı ilk gün henüz tanışamamış, tek kelime konuşmamıştık. Ben bir toplantıdayken uzaktan yeni çalışanın aylardır orada asılı duran servis ekranına uzun uzun baktığını gördüm. Öyle bakıp geçmedi, şirketin ne servisleri var, servis ağacı nasıl, bunların arasındaki ilişki ne diye düşündüğüne eminim çünkü ekranın başında uzun süre geçirdi. O an aklımdan arkadaşların iyi bir adayı şirkete kazandırdıklarını geçirdim. Düşündüğüm gibi de oldu arkadaşım bizim için çok faydalı işlere imza attı.
Haftasonu bir grup arkadaşla buluştuk. Henüz tanıştığım bir arkadaş orman yangınları ile ilgili düşüncesinden bahsetti. Herkesin baktığı gibi bakmamış olaya yani yanan ormanlar onun da içini yakmış herkes gibi ama o bundan sonraki yangınlardan nasıl daha erken haberdar oluruz diye düşünmüş. Buraya kadar normal herkes ne yapabiliriz diye düşünebilir ama kendisi makaleler okumuş, araştırmış ve konu ile sade bir vatandaş kadar ilgili olduğu halde “ben bu konuyu kafaya taktım” dedi. Arkadaşı yeni tanıdım ama konuya ilgisinin devam ettiği sürece kesinlikle bir çare bulacağına eminim.
Bir arkadaşımın 300 kişi kadar çalışanı var ve ekibindeki herkesten daha çok teknoloji ile ilgili. Araştırıyor, dünyadaki gelişmeleri okuyor, pazardaki firmaların yöneticileri ile tanışıyor, iş birliği fırsatlarına bakıyor. Unu elemiş ama eleği asmayı bırakın yeni eleklerle daha çok un eleme peşinde.
Örnekler artırılabilir ve eminim sizler de çevrenizde görüyorsunuzdur benzer örnekler. İlgi mi önemli bilgi mi diye düşünmek belki tam olarak doğru olmasa da ilgi ve bilginin bir kişide olması ya da olmaması durumlarına bakmak da kıymetli. Bir kişinin ilgi ve bilgi düzeylerine göre yapılması gerekenler ne olabilir? Aklım yettiğince ve dilim de döndüğünce toparlamaya çalıştım buyrunuzJ
Bir kişinin;
- İlgisi ve bilgisi çoksa; bu kişiyi tutmanız imkansız yürür bu arkadaşJ. Araştırır, öğrenir, önüne engel gelse durmaz o engeli aşar. Kendisi çalıştığı gibi birlikte iş yaptığı kişileri de hareket ettirmeye çalışır. Bir günden diğer güne geliştirir kendisini. Yöneticisi iseniz ve böyle bir çalışanınız varsa içiniz rahat olsun, teslim edin unutun. Şikayet ettiği de olur ama genelde iş ile ilgili değil de başkalarının hareket etmemesi ile ilgili gelir.
- İlgisi yok bilgisi çoksa; ya emeklilik planları yapıyordur ya da henüz yaşı gençse bir yerde kaybettik bu arkadaşımızı. Bazen hayal kırıklığı neden olur bu duruma çünkü bilgiyi edinecek ilgi içinde bir yerlerde var demektir ama bir şeylere küsmüş olabilir. Nerede küstü, hayal kırıklığına uğradı bulup düzeltmek ve kazanmak gerekir. Kişinin kendisi için de bunu açıkça ifade etmesi iyi olur zira kırıldığı yeri karşı taraf bulamayabilir.
- İlgisi çok bilgisi yoksa; zaman ve sabır en etkili yöntemdir. Bu arkadaşımıza biraz zaman verin göreceksiniz kendisini geliştirecektir, belki yanlışlar yapacak, belki bocalayacaktır ama yeterli sabrı gösterirseniz kazanacak ve kazandıracaktır. Fidan gibidir bu arkadaşlar biraz özen biraz sabırla kocaman bir ağaç oluverirler.
- İlgisi ve bilgisi yoksa; ilk akla gelen yolları ayırmak olsa da ben böyle demiyorum. Çoğunlukla herkesin ilgi duyduğu bir konu, alan, çalışma tarzı olduğuna inanırım bu nedenle burada bu arkadaşımızın ilgileneceği konuları bulmak çözüm olabilir. Önce ilgiyi uyandırmak gerekir eğer bunu başarabiliyorsanız o zaman bir şans var demektir. Ancak çabaladınız, her yolu denediyseniz ve değişim olmadıysa o zaman hem organizasyon hem de çalışanın kendisi için yolların ayrılması iyi olur. Bu yol ayrımında eğer çalışansanız bir sonraki durak çok önemli mümkünse ilgi duyabileceğiniz, sizi heyecanlandıran konulara odaklanmanız önemli. Zira yine ilginizi çekmeyen bir yere gidiyorsanız oradaki süreniz de kısa olabilir. Ayrıca çalıştığınız her gün de ayrıca zul gelecektir. (Not: Bu satırları elbette laboratuvar şartlarında yazıyorum iş ve ekmek bulmanın zor olduğu bir dönemdeyiz bazen seçim şansımız olmayabiliyor.)
Hepimizin ilgi duyduğu alanlar var önemli olan o alanı bilip ona göre kariyeri planlamak. Eğer iş verensek ilk görüşmelerde en az bilgi düzeyi kadar adayın ilgi düzeyini de anlamaya çalışmak gerekir. Bu çalıştığınız organizasyon için olduğu kadar görüştüğünüz kişiyi doğru yönlendirmek için de kıymetlidir.
Belki de bütünsel başarı için tüm iş yerlerinin giriş kapılarına “İlgili Olmayan Giremez” levhası asılmalı 😀.