Bir bardak çayın hatırı…
Bilenler bilir, Mardin’de güvercin sevgisi bir başkadır. Mezopotamya Ovası’na bakan teraslı evlerin damlarından gün batımına doğru havalanan güvercinlerin kanat sesleri yankılanır. Bazı güvercinlerin fiyatının neredeyse bir ev, bir otomobil fiyatına eşit olduğu söylenir. Kimi güvercinler küpeli, kimileri de yüksüklüdür. Sahipleri kendi çocuklarıymış gibi titizlenirler bakımları için. Bazı güvercinler taklacı, oyuncudur, soyları, secereleri bellidir, değerleri de buradan gelir zaten…
Güvercin besleyenler genelde aynı yerlerde toplanırlar, bir araya gelirler. Bizim kültürümüzde de bu toplantı alanları genellikle kıraathanelerdir. Bir gezi sırasında Mardin’de böyle bir kıraathaneye girmiştik. Oturduk bir masaya çaylarımızı söyledik. O sırada yanımıza bu ağabey yaklaştı. Halinden, tavrından gariban olduğu belliydi. “Çay içer misin?” diye sorduğumuzda gözlerinin içi gülerek başını salladı. Kahveci, çayını getirirken, “Laldir…” dedi, “Konuşamaz… Dilsizdir…”
Oysa gözleri konuşuyordu. Çayını keyifle yudumlarken bu keyfi ölümsüzleştirmek için bir fotoğrafını çektik. Kıraathaneden çıkarken de kahveciye bir miktar para bırakarak, “Ağabeyin bir aylık çayı bizden…” dedik. Bir fincan kahvenin hatırı 40 yıl ise, bir bardak çayın hatırı ne ola ki?.. Varın siz biçin bunun karşılığını…
Cem Kıvırcık
instagram, twitter, facebook