Yeni bir bakanlığımız oldu!
Daha önce bu köşede birçok kez söz ettiğim (S: 738, 740, 746, 758 762), e-dönüşüm projesiyle ilgili operasyonun yeni bir aşaması gerçekleşiyor: Geçtiğimiz hafta TBMM’ne sunulan “E-Devlet ve Bilgi Toplumu Yasa Tasarısı”nın e-devlet hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin usul ve esasları belirleyen 19’uncu maddesi, Ulaştırma Bakanlığı’nı bilgi ve iletişim teknolojileri alanının “patronu” haline getiriyor. Başbakanlık bünyesinde kurulması planlanan Bilgi Toplumu Ajansı, bu tasarıyla rafa kalktı. Ulaştırma Bakanlığı tüm devlet birimlerinin e-devlet uygulaması için başvuracağı tek adres olacak. Bu görevi, 2003 yılında çıkartılan Başbakanlık Genelgesi ile ve e-Dönüşüm Türkiye İcra Kurulu’nun sekreteryası kimliğiyle DPT yürütüyordu. Yeni kanunlar için düzenleme yapmak ve diğer kamu kurumlarını izlemekle görevlendirecek Bakanlık bilişimde en yetkili kurum olacak. Böylece Bakanlık, BTK aracılığıyla kontrol ettiği telekomünikasyon hacmine yaklaşık 5 milyar dolarlık bir hacmi temsil eden bilişim projelerini de ekleyerek ciddi bir ekonomik büyüklüğün idaresine geçecek.
Bu yasa, İcra Kurulu ve DPT’nin, bu arada göstermelik de olsa orada bulunan sivil toplum kuruluşlarının sürecin tamamen dışına itilerek etkisizleştirildiğinin; Bilgi Toplumu Stratejisi’nin iflas ettiğinin; BİT alanının katılımsız ve yönetişimsiz bir merkeziyetçi yönetsel modelin insafına bırakıldığının resmidir. Bu yasayla henüz yetkilendirilmemiş bile olsa (ki çok geçmeden bu da gerçekleşecektir), Bakanlık fiili olarak Ulaştırma ve BİT Bakanlığı’na dönüşmüş oluyor.
Bakanlığın BİT alanına nasıl baktığı internete bakışından anlaşılabilir. İnternet konusundaki konumumuz ise AB İlerleme Raporu ve AGİT Raporu’ndaki açık eleştirilerden ve Sınır Tanımayan Gazeteciler’in son “İnternet Düşmanları Raporu”ndaki “gözetim altındaki ülkeler” ligine girmemizden belli. Salt kamu odaklı ve merkeziyetçi yönetsel modelle “millileştirilmiş” bir internet ve BİT alanı hayali kuruyorlar. Oysa artık “e-devlet” terimi bile kadük kaldı, onu yerine “bağlantılı yönetişim” deniyor! Bu gelişmeler karşısında dönüp yönetişimin etkili tarafı olması gerekenlere bakıyoruz: Heyhat! Sivil toplum kuruluşlarımız, İcra Kurulu’nda gösteremedikleri katılımı 5651 kod adlı sansür yasasıyla kurulmuş İnternet Kurulu’nda konumlandıkları müphem “danışmanlık” statüsüyle gösterebileceklerini sanıyorlarsa çok yanılıyorlar!