Kimya sektörünün yıldızı BT ile parlıyor
Yoğun bir Ar-Ge sürecinin yaşandığı kimya sektörünün yıldızı her geçen gün biraz daha parlıyor. Pek çok sektöre hammadde sağlayan ve 2023 yılında 50 milyar dolarlık ihracat hedefleyen kimya sektöründe hem kurumsal verimliliğin sağlanması hem de çevreye duyarlı ürünlerin üretilmesi açısından bilişim teknolojileri önemli bir rol üstleniyor.
Kimya sektörü esasında formüle dayalı ve ciddi bir Ar-Ge sürecini de içinde barındıran bir sektör durumunda bulunuyor. Süreçlerin tümüyle uçtan uca izlenebilir olması, neredeyse tüm sektörlere sağladığı hizmet ağı ile diğer sektörlerle sürekli iletişim halinde olma ihtiyacı, bu sektörü bilişim olarak da yatırıma ve gelişmeye zorlamakta. Çok fazla alternatifin olması ve verilerin kurumsal hafızada saklanabilmesi, kimya sektörünün dinamikleri açısından da oldukça büyük önem taşıyor. Bu nedenle de izlenebilir ve denetlenebilir bir yapıda çalışmak, kimya sektörü için bilişimi olmazsa olmaz kılıyor.
Türkiye’de kimya sektörü dış pazar ağırlıklı olarak büyüyor. İlaç, otomotiv, tekstil, enerji, temizlik ve bakım ürünleri, cam sanayisi, kağıt ürünleri gibi pek çok sektöre hammadde sağlayan kimya sektörü temsilcilerinin 2023 yılı için belirlediği ihracat hedefi 50 milyar dolar. Bu hedef ile Türkiye dünyanın kimya üssü olmaya aday. Bu hedefe ulaşma konusunda, sektörün yatırım ortamının iyileştirilmesi ve kümelenme konuları şu anda kimya şirketlerinin önündeki en büyük engel. Bu engeller aşıldığında sektördeki şirketler gerek üretim yatırımlarını gerekse bilgi teknolojileri yatırımlarını daha rahat yapacaklardır.
Gelecek 50 yılın en parlak sektörü
Türkiye, ekonomik gücünü ve dünya pazarında aktif payını artırdıkça artık lokomotif sektörlerini de değiştiriyor. Türkiye’de ihracat-üretim-istihdam deyince akla ilk gelen sektörler şüphesiz tekstil ve otomotiv. Bu sektörler zirvedeki yerlerini koruyorlar ancak kimya, bilişim sektörleri de gelişim gösteriyor. İtelligence Türkiye Sektör Satış Yöneticisi Fatih Irak’ın verdiği bilgilere göre kimya sektörü belki de birkaç sene sonra Türkiye’nin lokomotif sektörlerinin başında yer alacak. Türkiye’de gelecek 50 yılın en parlak sektörlerinin başında gösteriliyor kimya sektörü. Sektörün ağırlığı ithalata bağlı ama kimya içeride de üretimi teşvik edilen ve büyüyen bir sektör. Neredeyse her ürünün hammaddesini, birçok sektörün girdisini kimya sektörü sağlıyor. Kimya sanayisinin toplam imalat sanayi üretimindeki payı yüzde 30’dan fazla.
Kimya sanayi üretimi içinde önde gelen sektörler, petrokimyasallar, gübreler, ilaçlar, sentetik elyaf ve iplikler, sabun ve deterjanlar ile boyalar olarak sayılabilir. Toplam üretim içinde petrokimyasalların payı yüzde 30, gübrelerin payı ise yüzde 25. Türkiye’nin kimya sanayi ihracatı her yıl ortalama yüzde 5 oranında artış gösteriyor. Tüm bu gelişmeler çerçevesinde kimya sektörü, stratejik sektörlerin başında gelen ve her geçen gün önemini artıran bir sektör görünümü veriyor.
BT’nin rolü ön planda
Kimya sektörü pek çok sektörle ilişki halinde bulunuyor. Tüm sektörlerin kendi içerisinde yasal zorunlulukları ve denetleme mekanizmaları her geçen gün daha katı bir hal alıyor.
Şirketlerin anlık veri akışı, üretim durum takibi ve kalite kontrol gibi kritik süreçlerin izlenebilmesini yapabilmesi için BT altyapısı gerekli olduğunu belirten ETG İş Geliştirme Müdürü Umut Altınay ise şu bilgileri verdi:
“Üretim planlarının, kapasite yüklerinin, üretim sahası aktivitelerinin ve maliyetlerin kolayca takip edildiği ve yönetildiği bir ortam için de BT gerekiyor. Çok kırılımlı stok kayıtlarının tutulabilmesi ve ileri seviyedeki izlenebilirlik uygulamaları için de BT gerekli. Bu şekilde çalışan şirketler tedarik zinciri ve üçüncü partiler ile bütünleşme açısından daha rekabetçi oluyorlar. BT yatırımı olmayan şirketler bu süreçleri yönetmekte zorlanıyorlar. Bunu şu anda ERP yatırımı için görüştüğümüz her müşterimizde tekrar tekrar tespit ediyoruz. İşte BT’nin rolü burada öne çıkıyor.”
Kimyasalların kaydı, değerlendirilmesi, izni ve kısıtlanmasını öngören bir Avrupa Birliği mevzuatı olan REACH’in amaçlarından birisi de çevre ve insan sağlığını kimyasal kullanımından yüksek düzeyde korumayı sağlamak. Dolayısı ile bu ve buna benzer düzenlemeler, uygulanan ERP projelerinin ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda.
Büyüme ve rekabet açısından BT yatırımı şart
“Başarı ile tamamladığımız ERP ve CRM projeleri neticesinde şunu tespit ettik ki, bilgi birikimi ve tecrübenin kritik olduğu kimya, ilaç, plastik, boya ve kozmetik gibi sektörlerde üretim yapan işletmeler, gerçekten zorlu müşteriler ve rekabetçi pazarlara hizmet veriyorlar. Bu sektörlerde büyüklüğü ne olursa olsun şirketlerin ihtiyaçları hemen hemen aynı; Daha verimli bir operasyon, daha uygun maliyetler, son derece etkili bir üretim ve müşteri yönetimi. Büyümek ve rekabetçi olmak için bu sektörlerde bilişim teknolojilerine yatırım yapmak şart. Bu yatırımı ve dönüşümü yapmayan şirketler muhtemelen bir sonraki kuşağa işlerini aktaramayacak.”
Kimya sanayisinde verimliliği sağlayacak teknolojiler
Kurumsal kaynak planlama, kurumsal kontrol, risk yönetimi ve uyumluluk, iş zekası, bütçe planlama ve konsolidasyon uygulamaları, tedarikçi ilişkileri yönetimi, müşteri ilişkileri yönetimi gibi çözümler şirketlerin verimliliğini artırmak açısından büyük katkılar sağlıyor ve onları rakipleri karşısında avantajlı konuma getiriyor. Bu çözümlere yatırım yapacak kuruluşlara, teknoloji ve çözüm seçiminden bir adım önce, hizmet alacakları şirketi seçmeleri tavsiye ediliyor. Hizmet alacakları şirketin sektör tecrübesini ve referanslarını mutlaka kontrol etmeleri önerilirken, işin teknoloji/çözüm kısmında ise, kendi sektörleri için geliştirilmiş uygulamaların olup olmadığına mutlaka bakılmasının, beklentilerin karşılanması ve şirketin hedeflerine ulaşan başarılı projeler yapılması açısından önemli olduğu vurgulanıyor.
Kimya sektörünün 2013 – 2016 hedefleri
Plastikten kozmetiğe, ilaçlardan boyalara kadar birçok alanda sağladığı nihai ürünlerin yanı sıra, pek çok sektöre de ara mal ve hammadde temin eden bir sanayi dalı olarak, ekonomide önemli bir role sahip olan kimya sektörü için, bölgesinde “Katma değeri yüksek ürünler üreterek, Türkiye’yi yatırım üssü haline getirmek” vizyonu çerçevesinde, 2013–2016 yıllarını kapsayan Türkiye Kimya Sektörü Stratejisi Belgesi oluşturuldu. Belgenin genel amacı ise “Yüksek katma değerli, çevreye ve insan sağlığına duyarlı süreç ve ürünlerle; kimya sektöründe, sürdürülebilir ve rekabetçi bir şekilde dış ticaret dengesini ülke lehine geliştirerek, dünyada söz sahibi bir konuma gelmek” şeklinde belirlendi.
Bu genel amacı gerçekleştirmek üzere, kimya sektörünün öncelikli sorun alanlarından da yola çıkılarak şu altı hedef belirlendi:
– Kimya sektöründe; katma değeri yüksek, insan ve çevre sağlığına duyarlı ürünlerin üretim ve ihracatını geliştirecek politikalar oluşturulması.
– Yüksek katma değerli üretim yapısına geçilerek, ara girdi ithalatının azaltılması.
– Kimya sektörünün genel amacına uygun ulusal Ar-Ge politikaları oluşturularak, Ar-Ge bilincini artıracak uygulamaların hayata geçirilmesi.
– Kimya sektörünün her kademesi için; nitelikli, eğitimli, teknoloji ve kalite bilincini özümsemiş, insan gücü yetiştirilmesi.
– Güvene dayalı, paydaşların etkin katılımının sağlandığı, ortak hedeflere yönelebilecek işbirliği ortamı oluşturulması.
– Yerli ürünlere yönelik talep yaratılarak, dış ticaret dengesinin ülke lehine dönüştürülmesi.
Kimya sektörünün dinamikleri BT yatırımını tetikliyor
“Aslında teknolojik gelişmeler artık standart kurumsal kaynak planlama yazılımlarının çok üzerinde. Şirketler sürdürülebilir kaynakların yaratılması için dünyadaki karbon salınımını en aza indirgeyecek süreçlere göre Ar-Ge yatırımlarını gerçekleştirmektedir. Sunulan çözümler, risk yönetimi, şikayet yönetimi, kalite kontrol süreçlerinin raporlanabilmesi için ciddi imkan sağlamaktadır. Kimya sektörünün dinamikleri düşünüldüğünde teknoloji tüm bu gelişmeleri ile sektör için önemli bir rol üstleniyor.”