BTK Akademi; toplumumuzun bilişim farkındalık düzeyine önemli katkı sağlıyor
“5G’ye geçiş; yerli ürünlerin yanı sıra milli ürünlerimizin kullanılması, 5G’de kapsama yükümlülükleri, mevcut şebekelerle entegrasyon, kullanılacak teknolojiler, teknolojinin dünyadaki durumu, tüketici cihazlarındaki durum ve fiyatları gibi çok boyutlu olarak ele alınması gereken bir konu. Belirlenecek politika ve stratejilerin, tüm paydaşların beklentilerine cevap verebilmesi ve ülkemizin menfaatine olması gerekiyor” değerlendirmesinde bulunan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu, siber güvenlik alanındaki insan kaynağı konusunda ‘FETİH Siber Talimhane Programı’ndan bahsederek siber eğitim ve kamp etkinliklerinin düzenli ve rutin hale gelmesinin, BTK bünyesindeki BTK Akademi ile entegre bir biçimde ülkemizdeki kurum ve kuruluşlara siber güvenlik uzmanlarının yetiştirilmesinin amaçlandığını kaydetti.
“Bugüne kadar tasarlanan mobil teknolojilere bakıldığında; 2G, 3G ve 4G teknolojilerinde önce standartların belirlendiğini, daha sonra standartlara uygun iş modellerinin oluşturulup hayata geçildiği görüyoruz. 5G teknolojisinin gelişiminde ise tamamen farklı bir yöntem izleniyor. 5G teknolojisi, insan ve makine/nesne ayırt etmeksizin şebekeye bağlanarak veri alıp verecek tüm birimlerin iletişim ihtiyaçlarına göre geliştiriliyor. Bu nedenle 5G sadece yeni nesil bir mobil haberleşme teknolojisi değil, aynı zamanda tüm sektörlerde verimliliği artıracak bir dijitalleşme platformudur” açıklamasını yaparak konuşmasına başlayan Ömer Abdullah Karagözoğlu, “Diğer bir ifadeyle 5G teknolojisi, önceki mobil teknolojilerden farklı olarak bireysel mobil kullanıcılardan ziyade sağlık, ulaşım, eğitim, endüstri, sanayi gibi dikey sektörleri hedeflemekte” bilgisini verdi. Karagözoğlu, “Bu açıdan bakıldığında 5G teknolojisi sahip olduğu çok düşük gecikmeli mobil iletişim ve yoğun makine tipi haberleşme özellikleriyle birçok sektörde iş süreçlerinde önemli değişikliklere yol açacaktır” değerlendirmesinde bulunarak şunları kaydetti: “Örneğin, düşük gecikmeli mobil iletişim özelliğiyle çok hızlı karar alınmasını gerektiren tam otonom sürüş mümkün olabilecek. Yine hata toleransı sıfıra yakın olan uzaktan ameliyat gibi işlemler düşük gecikmeli iletişimle sorunsuz bir şekilde yapılabilecek. 5G teknolojisinin yoğun makine tipi haberleşme özelliğiyle birçok dijital cihaz bilgi paylaşmak için gerçek zamanlı olarak birbirleriyle iletişim kurabilecek. Tabii bunun sonucunda yapay zekâ gibi diğer teknolojilerle birlikte çoğu sürecin otomatik hale geleceği Nesnelerin İnterneti diye adlandırdığımız bir dünyaya adım atacağız. Şehirler akıllı hale gelecek; yoldaki işaretlerin akıllanması, nesnelerin hızlarının tespit edilmesi ve birbirleriyle paylaşılması sayesinde yollardaki kazalar ve yaralanmalar azaltılabilecek. Yine 5G’nin sahip olduğu teknolojik özelliklerin, canlı spor ve kültürel etkinlik deneyimlerini de dönüştürmesi bekleniyor. 360° videolar ve sanal gerçeklik bu kapsamda 5G’nin getireceği başlıca yenilikler olacak.”
5G ile ilgili endişelerin giderilmesinin en kalıcı yolu; teknolojileri yerli ve milli olarak üretmektir
Karagözoğlu, “Dünyada sunulan hizmetler arasında; bulut oyunlar (cloud gaming), artırılmış gerçeklik ile çevrim içi alışveriş (online VR alışveriş), AR eğlence içerikleri yer alıyor. Yapay zekâ ve robotik teknolojilerinin sanayideki uygulamaları akıllı fabrikaları inşa ediyor” açıklamasını yaparak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Enerji yönetimi, ısı, nem gibi dış etmenlerin kontrolü, ürün kalite kontrolü gibi işlevler için geliştirilen ürünler hâlihazırda kullanılıyor. 5G ile söz konusu uygulamalar yaygınlaştırılırken 5G’nin sunduğu ağ dilimleme gibi özellikler endüstriyel üretim ihtiyaçlarına özgü çözümler geliştirilmesine de katkı sağlayacak. Sonuç olarak 5G teknolojisinin, dikey sektörlerdeki iş süreçlerine yapacağı etkileri dikkate aldığımızda, hem sosyal hem de iş hayatında birçok yeniliğin kapısını açacağını söyleyebiliriz.” Elektronik haberleşme teknolojilerinin, ülkemizin ihtiyaçları ve gereksinimleri doğrultusunda en uygun zamanda, etkin şekilde hizmete sunulmasının, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu’nun (BTK) başlıca amaçlarından birisi olduğunun altını çizen Karagözoğlu, şunları kaydetti: “Bununla birlikte hemen hemen her sektörde gelişimin lokomotifi konumunda olan ve bu konumunu 5G ile daha da güçlendirecek elektronik haberleşme sektörü, bir taraftan da 5G teknolojisinin getirmiş olduğu güvenlik riskleriyle birlikte dünyada yoğun olarak tartışılan konuların başında gelmekte. Özellikle siber güvenlik açısından kritik öneme sahip haberleşme, enerji, sağlık, kamu hizmetleri ve finans gibi sektörlere yönelik güvenlik endişelerini üst düzeye taşımakta. Bu endişelerin giderilmesinin hiç şüphesiz en etkin ve kalıcı yolu, söz konusu teknolojileri yerli ve milli olarak üreten konumda olmaktır.”
Üretici firmalarımızın yürüttüğü çalışmalar BTK tarafından yakından takip edilmekte
“5G teknolojisine yerli ve milli altyapı ürünlerini kullanarak geçmek öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor” ifadesini kullanan Karagözoğlu, “Esasen bu hedefin tohumlarını, 2015 yılında verdiğimiz 4.5G yetkilendirmeleriyle attık. 4.5G yetkilendirmeleriyle mobil işletmecilerin şebekeye yaptıkları yatırımlar içerisinde yer alan donanım ve yazılım gibi katma değeri yüksek ürünlerin yüzde 45’e varan oranlardaki kısmını yerli ürünlerden karşılanmasına ilişkin yükümlülükler getirdik. İlk yatırım döneminde çok düşük seviyede olan yerlilik oranı, 2020-2021 yatırım döneminde yüzde 33’e ulaştı. Gelinen aşama, üretim ekosisteminin potansiyelini göstermesi açısından önemli” şeklinde konuştu. Karagözoğlu, bununla birlikte 5G ihale sürecinden önce ekosistemde yer alan üretici firmaların, işletmecilerin ihtiyaç duyacağı ürünleri önceden hazır edebilmelerini teminen koordinasyon çalışmalarına ağırlık verdiklerini vurgulayarak “Bu çalışmalar kapsamında, biliyorsunuz Kurumumuz öncülüğünde 2017 yılında Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi (HTK) kuruldu. HTK üyesi firmalar tarafından, 5G’ye giden yolda donanım ve yazılım ihtiyaçlarına, yerli ve milli imkânlarla cevap verebilmek amacıyla ‘Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G Haberleşme Şebekesi Projesi’ geliştirildi. TÜBİTAK tarafından desteklenen ve mobil işletmecilerin de paydaş olarak yer aldığı projenin ilk fazı 2021 mart ayında tamamlandı. Projenin ilk fazında geliştirilen 5G baz istasyonu, 5G çekirdek şebeke, 5G yönetimsel ve iş destek yazılımları gibi 5G teknolojisine özel kritik şebeke donanım ve yazılım ürünleri kullanılarak 23 Haziran 2021’de BTK ev sahipliğinde bir ürün lansmanı gerçekleştirdik. Söz konusu etkinlikte, projede yer alan firmalar tarafından prototip olarak kurulan uçtan uca yerli ve milli 5G şebekesi üzerinden çeşitli demo gösterimleri yapıldı. Projenin sonraki fazlarında ise ilk fazda geliştirilen ürünlerin daha yüksek kapasiteli versiyonlarıyla 5G şebekesi için gerekli olan yeni bileşenlerin geliştirmesine devam edilmekte. Bu doğrultuda üretici firmalarımızın yürütmekte olduğu çalışmalar BTK tarafından yakından takip ediliyor” açıklamasını yaptı.
İşletmecilerimiz BTK’nın verdiği deneme izinleri çerçevesinde 5G teknolojisine hazırlık yapıyor
Ömer Abdullah Karagözoğlu, “5G’ye yönelik çalışmalar kapsamında özellikle mobil şebeke işletmecilerimiz 5G teknolojisini farklı coğrafi özelliklere, farklı kullanıcı kitlelerine ve farklı endüstriyel ihtiyaçlara göre denemek amacıyla BTK’ya deneme izni başvurusunda bulunuyor. BTK tarafından verilen deneme izinleri çerçevesinde işletmecilerimiz 5G teknolojisine hazırlık yapıyor” bilgisini vererek şu detaylara dikkat çekti: “Diğer taraftan ülkemizin 5G’ye geçişine yönelik politika ve stratejiler, Kurumumuzun görüşleri alınmak suretiyle Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca belirlenmekte. Bu çerçevede, 5G teknolojisine geçiş konusunda önerilerimizi oluşturmak amacıyla sektör paydaşlarının görüşlerini de alarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. 5G’ye geçiş konusu; yerli ürünlerin yanı sıra milli ürünlerimizin kullanılması, 5G’de kapsama yükümlülükleri, mevcut şebekelerle entegrasyon, kullanılacak teknolojiler, teknolojinin dünyadaki durumu, tüketici cihazlarındaki durum ve fiyatları gibi çok boyutlu olarak ele alınması gereken bir konu. Belirlenecek politika ve stratejilerin, tüm paydaşların beklentilerine cevap verebilmesi ve ülkemizin menfaatine olması gerekiyor. Bakanlığımızın da desteğiyle sürecimizi emin adımlarla yürütüyoruz.”
SOME’ler USOM’un koordinasyonunda 7/24 görevlerinin başında
Siber güvenliğin günümüzde ülkelerin klasik güvenlik faaliyetlerinden ayrı düşünülemez bir seviyeye ulaştığını dile getiren Karagözoğlu, “Biz de siber güvenliği ulusal güvenliğimizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Milli güvenlikle ilgili her alanda olduğu gibi ulusal siber güvenliğimizin sağlanmasında yerli ve milli ürün, kaynak ve yöntemlerin geliştirilmesi ve kullanılması kritik önceliklerimiz arasında yer alıyor. Siber güvenliğin, sadece dijital dünyayı ya da siber uzayı ilgilendiren bir kavram olmaktan çıkarak, gerçek hayatlarımızla iç içe geçen ve birbiriyle bağlantılı bütünleşik yapı sergileyen bir kavram haline geldiğini görüyoruz. Keza günümüzde yapılan hemen her eylemin ya da işlemin içerisinde dijital bir unsur bulunur hale geldi” şeklinde konuştu. Karagözoğlu, “Ne kadar çok yerli ve milli teknolojiye sahip olursak o kadar güçlü ve bağımsız bir siber güvenlik yapısına sahip olacağımız aşikârdır. Bu bağlamda Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği yerli ve milli teknoloji yol haritamız, her geçen gün daha da büyük anlam kazanıyor. Ülkemizde bu alanda özellikle son yıllarda önemli gelişmeler kaydettiğimizi düşünüyorum” değerlendirmesini yaptı. Karagözoğlu, “Bildiğiniz üzere BTK bünyesinde bulunan Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM); ülke kapsamında yurt içi ve yurt dışı kaynaklı siber tehditleri önlemek amacıyla alarm, uyarı ve duyurulara ilişkin faaliyetler yürütüyor, kritik durumlarda yerinde müdahale ekipleriyle olayın kontrolünün sağlanmasında önemli bir rol üstleniyor” açıklamasında bulunarak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bununla birlikte Siber Olaylara Müdahale Ekipleri (SOME’ler) kurumların ve kritik altyapı sektörlerinin korunmasına yönelik olarak USOM’un koordinasyonunda 7/24 görevlerinin başında yer alıyor. USOM tarafından tamamen kurumsal iç kaynaklarla geliştirilen AVCI, AZAD ve KASIRGA projeleri; ulusal siber güvenliğimize önemli katkılar sağlamakta.”
Siber güvenlikte en önemli faktörlerden biri; yetişmiş insan kaynağı
Karagözoğlu, “Siber güvenlik yatırımlarımızın bir diğer boyutu ise insan kaynakları yatırımlarımız” ifadesini kullanarak şu açıklamayı getirdi: “Çünkü teknolojilerin ancak onları üretebilecek nitelikte insan kaynağı aracılığıyla geliştirilebileceğini biliyoruz ve bu bağlamda, yetişmiş insan gücüne çok önem veriyor ve bunu ‘Milli Teknoloji Hamlemiz’in kilit noktası olarak görüyoruz. Günümüzde yetişmiş insan kaynağının siber güvenlikteki en önemli faktörlerden biri olduğu, tüm dünyada kabul edilmekte. Dünyada siber güvenlik alanında yetişmiş insan kaynağına sahip olma veya bu kaynağa erişebilme durumundaki ülkeler arasındaki farklılıklar ‘siber güvenlik becerileri açığı’ diye tanımlanmakta. Bizler de Bakanlığımız ve BTK olarak bu konuda önemli çalışmalar yürütüyor ve ülkemizdeki siber güvenlik uzmanı ihtiyacının karşılanmasına katkıda bulunuyoruz. Bu kapsamda; sağlık, enerji, finans gibi değişik kritik sektörlerden, SOME’lere zararlı yazılımlar, kayıt analizi, aktif/pasif bilgi toplama, ağ yapılandırması, endüstriyel kontrol sistemleri (SCADA) güvenliği gibi pek çok konuda eğitimler verdik. Bir yandan SOME’lerimizdeki mevcut insan kaynağımızı geliştirme yönünde çalışırken diğer yandan da ihtiyaç duyduğumuz yeni insan kaynağını oluşturmayı hedefliyoruz.” Bu amaçla siber güvenlik alanına ilgili duyan öğrenci ve yeni mezunlara yönelik web uygulama güvenliğinden, kablosuz ağ güvenliğine, zararlı yazılım analizinden, adli bilişim analizine, tersine mühendislikten, IoT güvenliğine kadar yarışmalar ve uygulamalı eğitimler verdiklerinin altını çizen Ömer Abdullah Karagözoğlu, bu siber güvenlik eğitimlerine yaklaşık 5000 kişinin katıldığını kaydetti.
Yarışmalarda başarılı olan siber güvenlik uzmanları BTK/USOM’da istihdam edilmekte
“Siber güvenlik alanında uzman insan kaynağını geliştirmek amacıyla, 24 saat boyunca süren ‘Siber Yıldız – Bayrağı Yakala (Capture the Flag)’ yarışmalarını düzenli olarak organize ediyoruz” açıklamasını yapan Karagözoğlu, yarışmalarla ilgili şu detayları paylaştı: “İlki 2017 yılında 27 binin üzerinde katılımcıyla gerçekleştirilen yarışmanın ikincisi de şubat 2019 tarihinde organize edildi. Aralık 2020’de de üçüncüsü gerçekleştirilen ve yoğun katılımlarla düzenlenen yarışmalar sonucunda başarılı olan siber güvenlik uzmanları BTK/USOM’da istihdam edilmeye başlandı. Burada tespit edilen yetenekli gençlerin diğer kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilmesini de amaçlıyoruz.” Karagözoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “Siber Yıldız yarışmamızın bir sonraki aşaması olan ve genç yeteneklerimizin profesyonelleşme yolunda ilerlemesine imkan vererek, ülkemizin ihtiyacı olan siber güvenlik uzmanlarının yetiştirilmesine yönelik ‘FETİH Siber Talimhane Projesi’ ile uygulamalı siber güvenlik eğitim laboratuvarı altyapısı çalışmaları USOM bünyesinde tamamlandı. ‘FETİH Siber Talimhane’de, Siber Yıldız II yarışmasında belirli bir başarıyı yakalayan 117 kişiye 3’er günlük laboratuvar eğitimleri verildi. Söz konusu eğitimler farklı gruplara yönelik olarak verilmeye devam ediyor. ‘FETİH Siber Talimhane Programı’; siber eğitim ve kamp etkinliklerinin düzenli ve rutin bir hale gelmesini, BTK bünyesindeki BTK Akademi ile entegre bir biçimde ülkemizdeki kurum ve kuruluşlara siber güvenlik uzmanlarının yetiştirilmesini amaçlamakta. Siber Talimhane eğitimlerinde, 141 kişiye uygulamalı siber güvenlik laboratuvar eğitimi verildi. BTK Akademi sadece gençlerimize ya da bilişim alanında profesyonelleşmek isteyen vatandaşlarımıza değil, her yaştan ve her kesimden tüm vatandaşlarımıza hitap etmekte. Bu kapsamda, toplumumuzun bilişim alanındaki genel farkındalık düzeyine ciddi anlamda katkı sağlıyor.”
Ülkemizin siber güvenlikte uluslararası seviyede en üst sıralarda yer alması hedefleniyor
Ömer Abdullah Karagözoğlu, “Teknolojinin vazgeçilmezliği ve sürekli gelişimiyle birlikte siber güvenliğe ilişkin faaliyetlerin de süreklilik içerisinde yürütülmesi gerekiyor” değerlendirmesinde bulunarak “Bu doğrultuda, ‘Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı 2020-2023’; bugüne kadar gerçekleştirilen çalışmalarda elde edilen kazanımların daha ileriye taşınması amacıyla hazırlandı. Siber tehditlerin etkilerinin azaltılması, ulusal kabiliyetlerin geliştirilmesi, güvenli bir ulusal siber ortamın oluşturulması ve ülkemizin siber güvenlik alanında uluslararası seviyede en üst sıralarda yer alması hedeflenmekte” dedi. “Bugün gelinen noktada bilgi teknolojileri olmadan gelişmek, büyümek, ilerlemek çok mümkün görünmüyor” ifadesini kullanan Karagözoğlu, şunları vurguladı: “Bugün, teknoloji yoğun, dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer alma hedefiyle emin adımlarla ilerleyen bir Türkiye var. Bizler de tüm kurumlarımızla bu hedef doğrultusunda çalışmalarımızı büyük bir gayret içerisinde sürdürüyoruz.”