Türkiye Finans CIO’su Mustafa Bezeklioğlu: “Yapay zeka ile insanın düşünme yetisini taklit etmeye çalışıyoruz”
“Sektörümüzde dijital dönüşüm ve dijitalleşmedeki hız ile birlikte önemi daha da artan veri, yeni iş modellerinin en kritik bileşenleri durumuna geldi. Ülkemizde bankacılık sektörünün geldiği nokta açısından dünyada şampiyonlar liginde olduğumuzu söyleyebiliriz. Pandemi ile birlikte gelen düzenlemelerle sektörde devrim niteliğinde uygulamalar devreye girdi. Bunların en önemlisi, ıslak imza gerektirmeden uzaktan müşteri ediniminin mümkün olabilmesiydi. Bu gelişmeyle birlikte artık dijital ekosistem içinde zaman ve mekandan bağımsız hareket edebilmemizin yolu açıldı. Bunu bir dönüm noktası olarak görüyorum. Dijitalleşmenin tüketici davranışlarında yarattığı dönüşümün yanı sıra uzaktan müşteri edinimi gibi mevzuatta yapılan köklü değişiklikler sektörümüze büyük ivme kazandırdı. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki biz de bankacılıkta kuralları değiştiren tüm gelişmelere ilk uyum sağlayan banka olma iddiamızı uzaktan müşteri edinimi sürecinde de başarıyla ortaya koyduk.
Dijital Dönüşümün temel bileşenleri, kesintisiz ve yüksek erişilebilirliği olan sağlam bir altyapı için teknolojik dönüşüm, uçtan uca dijital bir müşteri deneyimi sunarak fark yaratacak şekilde iş süreçlerinin dönüşümü, değişen koşullara adaptasyon becerilerinin yüksek olduğu çevik organizasyonel dönüşüm diye özetleyebiliriz. Teknoloji o kadar hızlı ilerliyor ki kurumların bu üç alanda tek başına yaptıkları da yeterli olmuyor. Bunun için fintek’ler, startup’lar, belli özel alanlarla uğraşan teknoloji şirketleri ile işbirliği yapmak, rekabet ederken aynı zamanda işbirliği içinde hareket etmek de son derece önemli. Biz de buna çok önem veriyoruz.
Dijital ekosistem genişledikçe, ortaya sürekli büyüyen devasa bir veri hacmi çıkıyor. Veri tüm kurumların en önemli varlığı haline geldi. Bizler sektör olarak son dönemlere kadar insanların kol gücüyle manuel olarak yaptıkları operasyonel işleri dijitalleştirmeye, otomasyona almaya çalışıyorduk. Artık günümüzde insanın zihnen, beyin gücüyle yaptığı işleri modelleyerek bunları sistemlere yaptırmaya odaklandık. Veriyi geliştirdiğimiz modeller üzerinden yapay zeka ve makine öğrenmesi teknikleriyle işleyerek insanın düşünme yetisini taklit etmeye çalışıyoruz.
Bu anlamda özetleyebileceğim önemli üç temel kullanım alanı var. Birincisi, verinin alınma şekilleri değişiyor. Önceden kullanıcılarımızdan, müşterilerimizden verileri statik ekranlar üzerinden alırken artık yeni dönemde bu verileri sözlü ya da yazılı metin olarak alıp chat bot, dijital asistan gibi uygulamalar ve doğal dil işleme, ses ve görüntü analitiği gibi tekniklerle anlamlandırıp daha güzel bir deneyim yaşatıyoruz. İkinci kullanım alanı modelleme ve verinin analitik yöntemler uygulayarak karar destek sistemlerinin etkinliğinin artırılması. Burada yapay zeka ve makine öğrenmesine dayalı teknikleri kullanarak insanın değerlendirebileceğinin çok üstünde parametreleri geliştirdiğimiz modeller üzerinden makinelere değerlendirtip çok daha doğru ve etkili kararlar üretiyoruz. Üçüncü önemli kullanım alanı kişiselleştirme. Bu konu da günümüzde müşteri beklentileri ve teknolojinin gelişimiyle birlikte boyut değiştirdi. Artık herkese sunulan kitle teklifleri müşterilerimizi cezbetmiyor. Müşterilerimiz, ihtiyacını karşılayacak özel bir ürünü doğru zamanda ve ona özel bir fiyatla, değer önerisiyle götürmemizi bekliyor. Kişiselleştirmenin oyunlaştırma ile birlikte önümüzdeki dönemde pazarlamaya yön verecek bir strateji olacağını düşünüyorum.”