‘Siber Güvenlik Meslek Yüksekokulları’nın açılmasına yönelik ilk adım atıldı
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ve Yükseköğretim Kurulu arasında ‘Siber Güvenlik Meslek Yüksekokulları’nın Açılmasına İlişkin Protokol’ 5 Ekim tarihinde imzalandı. Yükseköğretim Kurulunda düzenlenen törende, Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar ve Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Dr. Ali Taha Koç protokole imza attı.
İmzalanan protokol ile siber güvenlikte nitelikli iş gücünün inşa edilmesi amacıyla siber güvenlik meslek yüksekokullarının açılmasına yönelik ilk adım atıldı. Dr. Ali Taha Koç konuşmasında, dijitalleşmeyle birlikte hayatın içinde yer alan teknolojik ürün sayısının giderek arttığını, bunun bir getirisi olarak da düşünme, davranma ve iş yapış şekillerinin değişime uğradığını dile getirerek yaşanan bu değişimin güvenlik bakış açısını da derinden etkilediğini vurguladı. Koç, “Dijitalleşme, bir yandan hayat kalitemizi artırırken diğer yandan da siber tehditlerin çeşitlenmesine yol açmakta. Hizmetlerin dijital ortama taşınmasıyla birlikte, kritik altyapılar daha büyük bir hedef haline geliyor. Bu durum siber güvenliği dijitalleşmenin ayrılmaz bir parçası haline getiriyor” dedi. Siber saldırıların günümüzde artık hibrit savaş yöntemlerinin bir unsuru olarak kullanıldığını ifade eden Koç, ülkelerin tıpkı sınırları gibi dijital altyapılarını da korumaları gerektiğini, bunun da caydırıcı bir siber güç olmakla mümkün olunabileceğini vurguladı. “Siber tehditlerin yıkıcı etkilerinden korunmak, caydırıcı bir siber güç olmakla mümkün. Caydırıcı bir siber güç olmak için de bu alanda; doğru politika ve stratejiler belirlemek, etkin bir organizasyon yapısı oluşturmak, yeni nesil milli teknolojiler geliştirmek ve nitelikli insan kaynağı yetiştirmek gerekiyor” şeklinde konuşan Koç, ülkemizde 15-25 yaş aralığındaki gençlerin, nüfusun yüzde 15,3’ünü oluşturduğunu belirterek nitelikli uzman yetiştirmenin yerli ve millî ürün geliştirmek kadar önemli olduğunun altını çizdi.
Yetişecek uzmanlar ‘Ara Eleman’ değil ‘Aranan Eleman’ olacak!
Dijital Dönüşüm Ofisi ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı iş birliğiyle siber güvenlik meslek yüksekokullarının açılmasına yönelik ilk adımın atıldığına dikkat çeken Başkan Koç, açılacak olan Siber Güvenlik Meslek Yüksekokulları ile yükseköğretimde siber güvenlik programlarının yaygınlaşacağını söyleyerek imzalan protokolle birlikte yapılacak çalışmaları şöyle kaydetti: “Kamu, akademi ve sektör temsilcileri ile birlikte siber güvenlik ihtisas üniversitelerini belirleyip araştırma ve uygulama merkezlerinin etkinliğini artıracağız. Temel bilgi güvenliği ve siber güvenlik müfredatını standart hale getirerek akademisyen havuzunu genişleteceğiz. Siber olay müdahale uzmanı, siber tehdit istihbarat analisti, güvenlik sistemleri operatörü gibi meslek tanımları oluşturacağız ve bu okullardan mezun olacak öğrencilere istihdam desteği sağlayacağız. Ön lisans düzeyinde attığımız bu adım, ileride oluşacak lisans seviyesindeki programlara da zemin teşkil edecek. Bundan böyle siber güvenlik meslek yüksekokullarından yetişecek uzmanların ‘Ara Eleman’ değil ‘Aranan Eleman’ olacağını peşinen söylemek istiyorum.”
Siber saldırılara karşı, ‘insan-süreç ve teknoloji’ üçgeninde etkili önlemlerin alınması zorunlu hale geldi
Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar yaptığı konuşmada bilgi ve bilişim teknolojilerinin bilgi toplumuna geçişin yolunu açan önemli bir etkiye sahip olduğunu belirterek özel ve kamusal alanlarda bilgi ve bilişim teknolojilerinin, iş süreçleri üzerinde hakimiyet kurduğunu, tüm bilgilerin birtakım veri tabanları ve sunucular üzerinden depolanarak işlenir hale geldiğine dikkat çekti. Günümüz dünyasında bilgi kaynaklarının güvenliğinin ve korunmasının hiç olmadığı kadar önem kazandığına değinen Özvar, “Dijital küresel dünyada siber alanda sürekli olarak yeni tehditler ortaya çıkmakta. Kişisel verilerden altyapılara kadar çeşitlenen dijital hizmetler zararlı yazılımların, kötü amaçlı korsanların veya organize birimlerin hedefi haline geldi” değerlendirmesini yaptı. Bu gelişmeler ışığında, ülkelerin sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel yapılarının güvenliğinin 21. yüzyılda sanal bir yapıya büründüğünün altını çizen Özvar şöyle devam etti: “Bir başka ifadeyle güvenlik anlayışının boyutu ve formu, korunması gereken sanal duvar ve kalelere dönüştü. İletişim ağlarının güvenli olması sadece gizlilik açısından değil, aynı zamanda hayatın akışı, ekonomik hayatın sürekliliği ve siyasal sistemlerin işlerliği için de son derece önemli. Dolayısıyla ülkelerin sahip olduğu kişisel ve kurumsal bilginin maruz kalabileceği çeşitli siber saldırılara karşı, ‘insan-süreç ve teknoloji’ üçgeninde etkili önlemlerin alınması zorunlu hale geldi. ‘Ağ Güvenliği, Ağlarda Adli Bilişim, Web Güvenliği, Kritik Altyapı Güvenliği, Nesnelerin İnterneti Güvenliği’ bugün dünyada tehdit ve risklere karşı ülkelerin güvenliğini sağlayan operasyonel yetkinliklerdir.”