Girişimci üniversite
Takılıp kalmış olduğumuz orta gelir eşiğinden de, sofistikasyon sıralamasında önümüzdeki ülke ile yaklaşık yüzde 20’lik ara açıklığından da bizi kurtaracak olan gençlerimiz ve bunların üniversitede oluşmuş temel yetkinlikleri sanayiye, teknoloji olarak taşımaları olacak. Bakan Ergün üniversitelerin sıralamasını açıklanmış. ODTÜ başı çekiyormuş. Okulumu kutluyorum. “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Performans Endeksi 2011 Sonuçları”na1 göre on üç üniversitede TTO ve kuluçka olanağı yok. Üç üniversitede ortaya konulmuş fikri mülkiyet hakkı bulunmuyor. Bunlar işin başında olduğumuzu gösteriyor. Peşini bırakmayalım. Bu zor bir uğraş. Ana işi öğrenci yetiştirmek olan üniversitelere yeni bir görev yüklenmiş durumda, yapılanma vakit alacak. Önce bu konuda yeterli nitelik ve nicelikte yönetici yetiştirmek gerek.
Sanayi cephesine baktığımızda, TEYDEB, KOSGEB üzerinden verilen hibe desteklerin sanayiyi bir noktaya getirdiğini ve fakat ötesine taşıyamadığını görüyoruz. Kanımca, sanayicimizin, hâlâ “fabrikatör” kimliğini geride bırakamayışı büyük etken. Bunu özendirecek pek bir önlem ve politika da görünmüyor. Sizlerle paylaşmıştım, Hindistan, kamuda kullanacağı yazılımda belli kısımların “güvenlik” nedeni ile yerli olmasını şart koşmuş. AB sanayicileri de AB Komisyonu’na başvurarak, bu sınırlamanın serbest rekabet koşullarını bozduğunu, Komisyon’un önlem almasını istemişler. Peki, bizde kamu alımlarında var mıdır böyle bir önlem? En azından “size 2 sene süre, bu sürenin sonunda şu şu yazılımları yerli olarak isteyeceğim” diye bir politika?
Ülkemizde, “yatırım” denilince hâlâ akla gelen, arsa, bina ve içinde yer alan makineler oluyor. O makinelerle ne yapılacağı ve hangi pazara satılacağı ikinci planda kalıyor. Benzer şekilde, üniversite-sanayi işbirliği için yapılanlar da “yol temizliği” ile sınırlı oluyor. Kimse pazar yaratmaya bakmıyor. Siz, Hindistan’ın yaptığı gibi pazarı yaratın, gelip geçenin etkisiyle yol kendiliğinden temizlenir!
1http://tinyurl.com/oy5kps9