Sanayi Devrimi’ni bilememek
Teknolojik yenilikleri Türk meraklılara ileten bir “araç-gereç” sitesinde rastladım bu fotoğrafa. Altyazısında, bir ölçü beğeni, iki ölçü meraklı ifade var. Sitede buna bir açıklama da ekli: “Mum ışıklarının sağladığı ısı enerjisi küçük çaplı bir motoru çalıştırıyor. Jos the Finch ismiyle anılan şahıs icad etmiş.” Cihazı “Jos the Finch”(her halde
uydurma bir isim) yapmış olabilir, evet. Ama bu cihaz esasen taa 1816’da icat edildi. Mucidinin adıyla biliniyor:
Stirling Makinesi. Türk sitesindeki resmin üzerinde Stirling adı da yazılı. Bu ilginç “icadı” sitesine koyan arkadaş, bir Batılı ülkede yaşasaydı sorusunu belki sormayacaktı? Çünkü Sterling Makinesi’nin “oralarda” bilinmesi gerekir. Çünkü, Batılı eğitimlerde, Sanayi Devrimi, ülke tarihiyle birlikte ciddiyetle öğretilir. Çocuklar öğrenir mi? Ayrı konu! Stirling Makinesi, o döneme özgü yenilikçi buluşlardan biriydi.
Bizde ise Sanayi Devrimi’yle tarihimiz arasında paralellik kurulmaz. Orta öğretimde, Osmanlı sadece zafer ve yenilgi boyutuyla anlatılır. Toprak kazanmaz olduğunda Osmanlı “duraklamış”tır. Toprak kaybetmeye başladığında “gerilemeye” başlar. Oysa duraklama, Osmanlı’nın, Avrupa’daki teknolojiyi hiç fark etmediğinde başlamıştı bile. Kanuni öleli henüz 5 yıl olmuşken, 7 Ekim 1571’de İnebahtı deniz savaşında durum belli olmuştu. Avrupalılar, daha yenilikçi tasarımlı kalyonlarıyla Osmanlı donanmasını berbat etti. Bu, Osmanlı’nın, Avrupa’daki ilk önemli yenilgisi oldu.
Her ne kadar Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, “Biz Kıbrıs’ı alarak sizin kolunuzu kestik. Siz bizi yenerek sakalımızı
kestiniz,” dediyse de… Sonuçta, Sanayi Devrimi’ni hiç yaşamayan Osmanlı’nın ne olduğunu biliyoruz:
l Üçüncü Mustafa devrinde (1695-1703) İngiliz Thomas Newcomen, maden ocağında biriken suları boşaltmak için buharla çalışan tulumba icat etti.
l Lale Devri’nde (1703-30) İngiliz Abraham Darby, kömür yakarak demir cevherini işleyecek yüksek fırını icat etti.
l Birinci Mahmut devrinde (1730-54) İngiliz John Kay, “uçan atkı” mekiğini icat ederek dokumayı daha hızlı yapmaya başladı.
l Genç Osman devrinde (1754-57) İngiliz James Watt, buhar makinesinin patentini aldı.
l Üçüncü Mustafa devrinde (1757-74) İngiliz James Hargreaves “eğirmeli iplik” kullanarak dokumayı daha da hızlandırdı.
Ve gerisi uzun bir liste… Robert Stirling’in 1816’da yaptığı makinesine yakıt olarak herhangi bir “dış ısı” kaynağı yeterliydi. Örneğin güneş… Dönemin ayarsız ve tehlikeli buhar makinelerine güvenli bir alternatifti. Adam, daha o tarihte bugün bile işe yarayacak bir şey bulmuştu. Ve biz, 200 yıl sonra “İnsanlar neden böyle bir şeye ihtiyaç duyar ki” diye şaşıyorduk.