Saklambaç…
New York Times ve kardeşi Herald Tribune’da (7/4) “Çin’de sansür, büyüyen sanayi” başlıklı makaleden özet:
* * *
Çin’de Google’a “havuç” (carrot) yazarsan hata verir. Çünkü bu sözcüğün Mandarin lehçesindeki karakterleri, Çin lideri Hu Jintao’nun soyadındakilere benzediğinden, “havuç”u Google’da aramak yasak.
Çin’de çok yaygın ve hassas bir veri eleği var. Ama epey delikli bir elek bu. Sansür, Komünist Parti’nin sessiz bir köşesiydi. Bütün işi, medyacılara neyi yazıp yazamacaklarını dikte etmekti. Ama şimdi Çin’de 14 bakanlık ve parti kuruluşu sansür için çalışıyor.
Çin’de 384 milyon kullanıcı, 181 milyon blog var. Ülkeyi dünyaya sadece 25 kablo bağlar. Bunlar, hükümete ait üç bilgisayar merkezinden geçer. Bütün iletişime müdahale orada yapılır. Ama Çin’in iç iletişimini denetlemek daha zor.
Bugün Çin’de gazete yayınından Çin-içi veya dışı internet sitelerine, cep telefonu mesajlarından sosyal paylaşım sitelerine, çevrimiçi sohbetlerden film ve e-postalara kadar herşey sansüre tabi. Hükümet sadece bununla yetinmekten yana değil. Kendi görüşünü de yayınlamaya, eleştirileri yanıtlamaya kararlı. Bunu “tarafsız” ve hoş sohbet blogcularla yapmaya çalışıyor.
Bir yıldır Çin’de Twitter, Facebook, YouTube yasaklı. Ama bunların “hükümetçe onaylı” yerli sürümleri türedi. Hükümet bunu da savunuyor elbette.
Geçen yıl binlerce blog ve site kapatıldı – müstehcenlikle savaş adına. Muhalifler hapiste. Ama bütün bunlara rağmen Çin’de basın ve internet özgür iletişime gayret ediyor. Bunların bazısı “Çin’de ne rahatça söylenebilir/söylenemez” çizgisinin “söylenebilir” kısmına isabet ediyor. Ama, bir site aniden kapatılırsa, “aslında söylenmemesi gerekirmiş” olduğunu o zaman anlıyor.