Dijital çözümlerde yenilikler bitmeyecek
CHEP Avrupa ve Kuzey Amerika Otomotiv Kıdemli Ticari Direktörü Şafak Aktekin: “Tedarik zincirinde iyileştirmeler, yurtdışında üretilecek elektrikli araçlarda Türkiye’de üretilen parçaların tercih edilmesine destek oluyor.”
Röportaj: Handan Aybars
Pandemiyle birlikte tüketim alışkanlıkları ve ihtiyaçlar değişti. Bu süreç, tedarik zincirindeki şirketler için bir tahmin edilemezlik seviyesi oluştururken, özellikle pazar lideri olan şirketler üzerindeki baskı da arttı. Pandemi döneminde talep dalgalanmalarıyla karşı karşıya kalan satıcılar ve tedarik zincirleri, kendi tedarikçilerinden hızlı yanıt alma ihtiyacı duydu. Bu yorumu yapan CHEP Avrupa ve Kuzey Amerika Otomotiv Kıdemli Ticari Direktörü Şafak Aktekin, talep ve beklenmedik durum planlarını düzenlenme sıklığının artırılması gibi tedbirlerin, sunulan hizmeti sürdürmeye ve iyileştirmeye yardımcı olduğunu vurguladı. Dijitalleşme ise daha çevik olma sürecinde büyük fayda sağladı. “Uzaktan çalışmaya uyum sağlamak, süreçleri otomatik hale getirmek veya fiziksel mevcudiyet olmadan da etkili çalışma sağlayacak çevrim içi araçlar geliştirmek dijital teknolojiler ile mümkün oldu” saptamasını yapan Şafak Aktekin, tedarik zinciri yönetiminin geleceğinde daha fazla iş birliği gerektiğini belirtti ve sorularımızı yanıtladı:
Otomotiv ve teknoloji başta olmak üzere birçok ürünün üretim ve sevkiyatında tedarik zinciri yapısı şu dönemde nasıl? Gelinen noktayı değerlendirir misiniz?
Gelişen teknolojiyle birlikte otomotiv endüstrisi köklü bir dönüşüm geçiriyor. Dünyada ve Türkiye’de ise elektrikli ve hibrit araçlara yönelik ilginin hızla artış göstermesi, bu araçlarda kullanılan hassas parçaların nakliye yöntemlerini gündeme getiriyor. Tedarik zincirinde ortaya çıkan aksaklıkların temel sebeplerini saptayarak doğru çözümler bulmak ise bu süreçte oluşan maliyetlerden tasarruf için en iyi ve hızlı uygulanabilecek yöntemlerden biri. Özellikle otomotiv endüstrisinde elektromobiliteye geçiş ile lityum iyon batarya kullanımının yayınlaşması, bu parçaların güvenli bir şekilde taşınmasını ön plana çıkartıyor. En büyük zorluk, tehlikeli mal taşımacılığında her bölgede farklılık gösteren gerekliliklerin tüm tedarik zinciri boyunca verimli, güvenli ve sürdürülebilir bir şekilde karşılanmasını sağlamak. Bu doğrultuda biz, tedarikçilerin Ar- Ge çalışmalarında ve yeni ihalelerde daha rekabetçi olabilmesi için paketleme maliyetlerini optimize ediyor, paylaşıma ve yeniden kullanıma dayalı iş modelimiz sayesinde araç içi doluluk oranını artırarak nakliye maliyetlerini düşürüyoruz. Ürünlerin hasarsız teslim edilmesini sağlıyor, iade süreçlerini minimuma indiriyoruz. Kendi ekipman havuzunu kullanan tedarikçiler için de dönüşteki boş ekipman taşıma maliyetlerini CHEP’in global ağı sayesinde yok ederek ekipman maliyetlerinde yüzde 50 oranına kadar düşüş sağlıyoruz. Tedarik zincirinde gerçekleştirdiğimiz tüm bu iyileştirmeler, yurtdışında üretilecek elektrikli araçlarda Türkiye’de üretilen parçaların tercih edilmesine destek oluyor.
Yeni araç üretimlerinin Ar-Ge çalışmaları esnasında paketleme mühendislerimiz iş ortaklarımız olan OEM mühendisleriyle birlikte çalışarak yeni parçaların taşımacılığı konusunda danışmanlık veriyor. Paket yoğunluğu ve alan kullanımı maliyetlere etki ettiği için hangi parçanın nasıl taşınması gerektiğini inceleyerek daha az atığın ortaya çıkmasını sağlıyoruz. Türkiye, yan sanayi tedarikçileriyle otomotiv endüstrisinde önemli bir oyuncu. Elektrifikasyonda da ülke olarak aktif bir oyuncu olacağını düşünüyoruz. Servis merkezi, otomasyon sistemleri ve ekipman üzerine yatırım yapmaya devam ederek hizmet verdiğimiz Türkiye otomotiv ve beyaz eşya sektörünün tedarik zinciri yönetimini geliştirmeyi hedefliyoruz. Global tecrübemiz ve otomotiv endüstrisindeki deneyimimizle maliyet, risk ve israf azaltan yeniden kullanılabilir çözümlerimizle otomotiv tedarik zincirleri için gerekli standartları karşılayan, mevcut risklerin optimize edildiği, tehlikeli madde taşımacılığı için ilgili tüm gereklilikleri ve sertifikaları karşılayan BM-sertifikalı konteynerlerimizle tedarik zincirlerinin en büyük yardımcısı olmayı sürdüreceğiz.
Sürdürülebilirlik ve tedarik zinciri yönetimi arasında nasıl bir bağ var?
Sektör fark etmeksizin sürdürülebilirlik bilinci giderek artıyor. Bu artışta üretici davranışlarının yanı sıra tüketici taleplerinin de önemli olduğunu düşünüyoruz. İklim değişiklikleri ve doğal afetler de sürdürülebilirlik konusunda farkındalığı yaratıyor. Tüm sektörler dünya üzerinde karbon ayak izi bırakıyor. Üretim modellerini değiştirerek, doğal kaynaklara ya da yenilenebilir kaynaklara yönelerek bu ayak izini azaltmaya çalışıyor. Paylaşıma ve yeniden kullanıma dayalı sürdürülebilir iş modelimizle hammaddeden üretime kadar tedarik zinciri verimliliğini artırıyor, sürdürülebilir bir değer yaratmak için çalışıyoruz. Şirketlerin ekonomik katkılarının yanı sıra toplumsal ve çevresel alanlarda edineceği sorumluluklarla da karlı ve uzun vadeli bir büyüme elde edebileceğine inanıyoruz. Bu doğrultuda da müşterilerimizin yeşil ve döngüsel ekipman yönetim modelimize geçmelerini sağlıyor, çevresel sürdürülebilirlik hedeflerini destekliyoruz. Büyük veriye dayalı iş zekâsı uygulamalarımız ve IoT teknolojisine yatırım yaparak, daha akıllı ve verimli tedarik zincirleri yaratmak için çalışıyoruz.
Sorumlu olduğunuz bölgede Türkiye nasıl bir konumda?
Otomotiv sektörü, büyüklüğü ve etki alanı açısından en önemli sanayi dalları arasında. Otomotiv sanayi, ulaşımın yanı sıra pek çok teknolojik ve toplumsal gelişmede de anahtar yol üstleniyor. Türkiye’de otomotiv sektörü yüksek katma değeri, yarattığı istihdamı ve küresel ticaretten aldığı pay ile ekonomide büyük bir önem taşıyor. Tedarik zincirinin her aşamasında otomotiv ve beyaz eşya üreticileri ve tedarikçileri bu koşullara karşı esnekliklerini artırarak karşılık vermeye çalışıyor, verimliliğe odaklanıyor. Tedarik zinciri sürecine dahil olan ithalat ve ihracat sırasında bir noktadan diğer bir noktaya taşınan ürünler, yasa ve kuralların yanı sıra çeşitli nakliye biçimleri ve ulaşım ağlarının oluşturduğu karmaşık işlemlerle karşı karşıya kalabiliyor. Firmalar bu süreçte ürünlerinin planlanan zamanda, eksiksiz ve hasarsız gitmesini garanti altına almak, hızlı karar verebilmek için nerede olduğunu takip etmek istiyor. Türkiye pazarında 2009 yılından beri faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Sadece bir ekipman tedarikçisi olmanın ötesinde, tedarik zincirinin her aşamasını baştan sona bütünsel bir bakış açısıyla değerlendirerek, iş ortaklarımıza 360 derece hizmet veriyoruz. Türkiye’nin konumu gereği şirketimiz için çok önemli olduğunu düşünüyorum.
CHEP için tedarik zinciri yönetiminde bilişim teknolojileri nasıl bir öneme sahip?
Dijital alanda yatırımlarla büyük veriye dayalı iş zekası uygulamalarımız ve IoT teknolojimizle sektördeki dijital dönüşüme öncülük ediyoruz. Fiziksel ekipmanlarımızı dijital çözümlerle donatarak daha akıllı ve verimli tedarik zincirleri yaratmayı amaçlıyoruz. Dijital alandaki çalışmalarımız iki ana konu üzerinde şekilleniyor: Tedarik zincirleri boyunca ekipmanlarımızın ve taşıdığımız ürünlerin 360 derece görünürlüğünü sağlamak ve varış yerlerine olan mesafeleri gibi gerçek zamanlı anlamlı veriler elde etmek. Endüstri 4.0 çerçevesinde, pilot uygulama olarak hayata geçirdiğimiz ve ekipmanlarımıza taktığımız sensörlerle ürünlerin nerede olduğunu hem biz hem müşterilerimiz görebiliyor. Böylece tedarikçiler ürünlerinin istenilen yere zamanında gittiğinden emin olabiliyor. Elde edilen veriler bulutta toplanıyor ve öngörülebilen karmaşık süreçler, rota sapmaları, hasar riskleri CHEP’in tedarik zinciri verilerine işlenerek tasarruf ve verimliliğin artırılmasını sağlıyor.
2023 yılı hedef ve stratejileriniz hakkında bilgi verir misiniz?
Özellikle içerisinde bulunduğumuz elektrifikasyon dönemi ile birlikte hem üretici hem de tedarikçilerin en güvenilir tedarik zinciri çözüm ortağı olmayı sürdürmek öncelikli hedeflerimiz arasında. Sürdürülebilirlik alanında sunduğumuz hizmetler ile sektöre öncülük ederken, dijitalin ve teknolojinin çok önemli olduğu günümüzde, hizmet merkezlerimizdeki otomasyon yatırımlarımıza da devam ediyoruz. CHEP olarak bundan sonraki süreçlerde de müşterilerimizin taleplerine uygun dijital çözümler üretmeyi sürdüreceğiz.
CHEP olarak, parça arzı ve bunların tedarik sorunlarını aşmak, en azından lojistik sektörünün bu konuda sınırlı sorumlu olduğunu göstermek için neler yapıyorsunuz?
Otomotiv endüstrisi çip krizi ile karşı karşıya kalarak önemli bir darboğaz yaşadı. Azalması beklenen kriz sonrasında otomotiv endüstrisinde elektrikli araç sektörünün daha fazla ön plana çıkacağını düşünüyoruz. Li-Ion batarya üretimi hızla artıyor. Yeni elektrikli araç tedarik zincirindeki riskler ve belirsizlikler de öyle… Elektrikli araç parçalarının taşınması hassas bir konu. Bu bataryalar; tehlikeli sızıntılara, termal kaçaklara ve kalite kaybına karşı oldukça savunmasız. Li-Ion hücreleri, modülleri ve batarya paketlerini taşımak için kullanılan ambalajların BM sertifikalı olması ve standart otomobil parçalarına göre çok daha yüksek gereksinimleri karşılaması gerekiyor. Dolu bir batarya paketi için kullanılan karton kutular bile 300-500 dolar arasında, toplam batarya maliyetinin yaklaşık yüzde 7’sine mal olabiliyor. Karton kutuların tek kullanımlık olması ve nakliye sırasında batarya kalitesini etkileyebilecek birçok faktöre karşı çok daha az koruma sağlaması bataryaları hasarlara karşı savunmasız bırakıyor. Bu sebeple nakliye sırasında karton kutudan kaynaklı hasar veya kalite kaybı maliyeti, karlılık üzerinde etkilere sahip oluyor. Li-Ion batarya ambalaj ve nakliyesinde tedarik zinciri ortağı olarak müşterilerimize özel çözümler sunmaya devam edeceğiz.