Kesintisiz iş için kesintisiz altyapı
Teknoloji artık iş dünyasının damarlarında dolaşan kan haline gelmekte. Sürekli olarak iş hayatı içerisinde yer alan bilgi akışı artık tamamiyle bilgi teknolojileri ile yönetilmektedir. Bugün iş dünyasının içerisinde başta e-postalar olmak üzere kurumsal kaynakların neredeyse tamamı bilgi teknolojileri altyapısı üzerinde yürütülmektedir.
Günümüz ekonomisinde kurumların iş sürekliliği büyük önem taşımakta ve bu süreçte kurumların bilgi teknolojileri altyapılarının 365 gün 24 saat süreklilik arz edecek şekilde çalışması gerekmektedir. İş süreçlerinde yaşanan plansız kesintiler kurumların gelirlerini doğrudan etkilemekte, yaşanan kesinti süresinin uzaması ise bu kayıpları artırmaktadır. Bu noktada bilginin, planladığı şekilde akışını veya bilgiye erişimi engelleyecek her sorun iş sürekliliğini olumsuz etkilemektedir. İş sürekliliğine, en alttan en üste bütün katmanlarda oluşabilecek bütün riskleri göz önünde bulundurarak planlamalar yapılmakta. Kısacası iş sürekliliği altyapılarını planlarken, hem bütün teknolojik altyapının risklerini planlamak gerektiği gibi teknoloji dışında, birebir son kullanıcının da yapabileceği hatalar da göz önünde bulundurulmalıdır.
Yaşanacak kesintileri ve bu nedenle kaybedilen zaman ve para miktarını en aza indirmek için kurumların kesinti kaynaklarına yönelik hazırlıklarını hızla tamamlaması gerekmektedir.
Olası felaket senaryolarına karşı uygulama ve çok değerli verilerin korunması felaket yedeklemesinin yapılması artık günümüzün tartışılmayan gerçekleridir. Virüs atakları, donanımsal hatalar, yazılım hataları, uygulama hataları, kullanımdan kaynaklanan hatalar, elektrik kesilmesi, yangın, su basması, deprem gibi bölgesel olan felaketler iş sürekliliğinin kesilmesine neden olan problemler olarak gözlenmektedir.
Tara Sistem Genel Müdürü Aybars Gümüş, canlı sistemlerde tutulan yedeklerin yumurtaların aynı sepete konmasıyla aynı riski taşıdığına dikkat çekiyor ve şunları söylüyor: “Canlı sistemlerde tutulan bu yedekler yumurtaların aynı sepette bulunması riski dışında aynı zamanda maliyetli yüksek performanslı disk alanı kullanımını da getirmektedir. İkincil disk katmanında uygulanan çözümler sayesinde daha üst seviye koruma çok daha uygun toplam sahip olma maliyeti ile sağlanmaktadır. Altyapı donanım bağımsız çözümlerle oluşturulması halinde şirketler esneklik kazanmakta ve mevcut yatırımlarının değerlendirilmesini sağlamaktadır. Doğru teknolojinin belirlenmesinde tüm faktörlerin iç içe değerlendirilmesi, buna uygun esnek çözümlerin kanımca değerlendirilmesi gerekmektedir.”
Gerçek felaket yedekleme senaryolarının güncel sunucu ve uygulama yedeklerini ve bunların çok hızlı ayağa kalkmasını içerdiğini ifade eden Gümüş, “Yerel sunucu ve veri yedekleri ile felaket yedeklerinin tek çatı altında uygulanması yönetimi kolaylaştırması açısından önemlidir. Çözümlerin fizikselden fiziksele, fizikselden sanala, sanaldan sanala ve sanaldan fiziksele tüm sunucu yapılarını desteklemesi senaryolara büyük esneklik kazandırmaktadır” dedi.
Prolink Depolama Takım Lideri Koray Şeremet görüşlerini şu şekilde açıkladı: “İlk durum bilgi sistemlerini kullanan personelin eğitimi ile en aza indirilebileceği gibi ikinci durumda yaşanan kesintiler de yedekli donanımlara sahip sistemler kullanıp arızalı parçaların kısa sürede değişimini içeren destek anlaşmaları imzalayarak en aza indirilebilir. Doğal afetler nedeniyle yaşanabilecek yıkıcı durumlarda yaşanacak kesinti süresini en aza indirmenin tek yolu ise kullanılan bilgi sistemlerinin bir kopyasının da fiziksel olarak başka bir yerde çalışır halde tutulmasıdır. Bunu sağlamak için kullanılan sistemin daha düşük kapasiteli bir kopyasının seçilecek güvenli bir yere kurulup kullanılan verilerin buraya gönderilmesi gereklidir. Felaket durumunda da, önceden hazırlanan ve düzenli olarak test edilen felaket kurtarma planı uygulanarak tüm bilgi sistemleri bu yedek sistem üzerinde çalışır hale getirilebilir.”
Türkiye’de, iş sürekliliği kültürünün hızla geliştiğini ve artık çok daha geniş çerçeveli planlamalar ve altyapı yatırımları yapıldığını düşünen NetApp Sistem Mühendisi Burak Koç, şunları söylüyor: “Birkaç sene öncesine kadar, iş sürekliliği kavramı, sadece verilerin yedeklenmesi ve bir adım daha ilerisinde ise yedeklerin başka merkezlere taşınması olarak görülürdü. Günümüzde gelişen haberleşme altyapısının da desteği ile artık kümelenmiş veri merkezleri hayata geçirilmektedir. Özellikle hayati düzeyde öneme sahip hastane bilgi sistemi altyapılarında, iş sürekliliğinin sekteye uğraması durumunda ciddi maddi kayıp yaşayan finans merkezlerinde, üretimin durmasına plansız durmasına tahammülü olmayan fabrikalarda ve benzer birçok örneğinde de olması gereken veri ve zaman kaybı olmaksızın sorunların giderilmesi ve işin sürekli kılınmasıdır.”
Kurumların BT altyapısı sürekliliği için tehlike arz eden, operasyonel, yerel ve bölgesel yaşanabilecek tehlikelere karşı önlemler geliştirmesinin iş sürekliliği kavramının temel hedefi olduğunu ifade eden Datacore Genel Müdürü Serdar Özçelik, kurumların bu açıdan birçok riskle karşı karşıya olduğunu söyledi. Özçelik sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Kurumlarda bir dakikalık bir kayıp bile çok büyük zararlar teşkil ediyor. Bunların listelenmesi ve sonrasında ise bunlardan sorumlu bölümlerin bu altyapıyı hayata geçirmesi hedeflenmelidir. İş sürekliliğinde sunucu ve disk sanallaştırması, veri konsolidasyonu ön plana çıkıyor. Yeni eğilimde kaynakların doğru kullanılması için maksimum sanallaştırmanın gerçekleştirilmesi ve gerçekleşen sanallaştırma projelerinde, iş ve veri sürekliliğinin sağlanması ve toplu çözüm yoluna gidilmesi amaçlanır. İş sürekliliğinde yeni bir boyuta doğru ilerliyoruz. Çoğunluk hem sanallaştırmaya hem de veri konsolidasyonu altyapısı yenilemesine yatırım yapmak zorundadır. Gelişen yeniliklerde iş sürekliliğinde farklılıklar arz etmektedir.”