Kentlerin “dijital ikizi” çıkarılıyor
Şehirlerde sürdürülebilir ve verimli olması gereken verilerin karar alma süreçlerinde etkili olacağı bir dünyaya doğru ilerliyoruz. 2050 yılına kadar dünya genelinde kentsel alanlarda yaklaşık 2,5 milyar daha fazla sayıda insanın yaşayacağı öngörülüyor. Süreç, öncelikle kentleri doğal afetlerden korumak için doğru planlanma yapılması gerekliliğiyle başlıyor. Barınmadan ulaşıma, kamu hizmetlerinden güvenliğe, enerji verimliliğinden çevreye duyarlı sistemlere kadar birçok faktörü içinde barındıran bütünsel bir akıllı şehir vizyonunun planlanması gerekiyor. Bunun da temelini dijital ikiz teknolojisi oluşturuyor.
Dijital ikiz; fiziksel bir varlığın, sürecin veya sistemin sanal bir kopyası anlamına geliyor. Kentler bağlamında ise bu, tüm kentsel çevrenin dijital bir modelini oluşturulmasıyla mümkün oluyor. Bu model, binalar ve altyapıdan ulaşım sistemlerine, kamu hizmetlerinden kamusal alanlara kadar her şeyi içinde barındırıyor. Sürecin gerçek zamanlı verilerini, ikizinin aslına sadık kalarak yeniden yaratmak için yapay zekâ ve örüntü tanıma ile programlanmış dijital temsiline bağlayarak hayata geçiriyor.
Şehirlerle ilgili doğru kararlar vermek için gerçek zamanlı veri ve simülasyonun gücünden yararlanmak gerekiyor. Bunun için de verilerin düzenli bir şekilde toplanması ve analiz edilmesi önemli. Veri toplama işi sensörler, akıllı kameralar ve IoT teknolojileriyle mümkün oluyor. Şehirdeki ilgili tüm bu araçlardan gelen anlık veriler dijital ikiz teknolojisinin kullanımıyla işlenip şehrin hızlı, doğru ve verimli bir şekilde yönetilmesini mümkün kılıyor. Şehirlerin fiziksel yapıları, nüfusu, ulaşım sistemleri ve altyapısı vb. dijital ikiz modellerinin uygulamasını yönlendiriyor. Yani dijital ikizle her şehrin yerel koşullarına uyum sağlanıyor ve bu süreç her geçen gün şehrin ihtiyaçlarına göre kendini geliştiriyor. Özellikle afet dönmelerinde bu yaklaşım kritik bir önem taşıyor.
Şehir yönetimi perspektifinden bakıldığında bir binanın, mahallenin, hatta tüm bir şehrin dijital ikizinin şehir planlamasının yanı sıra fiziksel varlıkların işletilmesine ve bakımına da büyük ölçüde yardımcı olduğu görülüyor. Örneğin, bir şehirdeki hava sıcaklıklarının giderek artış göstermesi veya yoğun yağışların yarattığı sel risklerinin veya depremlerin önceden simüle edilmesi, o bölgedeki yapılı çevre tasarımlarında daha dayanıklı ve sürdürülebilir çözümler aranması gerektiğini ortaya çıkarıyor. Her türlü senaryoyla şehirlerde yaşanabilecekleri simüle etme ve verileri gerçek dünyanın sanal bir temsili aracılığıyla anlamlı bilgilere dönüştürme yeteneği, şehirlerin sorunlarını çözme noktasında büyük önem taşırken, ciddi anlamda zaman ve kaynak tasarrufu da sağlıyor. Bu durum kamu kuruluşlarının çevrelerine daha duyarlı olmalarına ve çevik bir yönetişim sergilemelerine fırsat veriyor.
Akıllı şehirler için dijital ikizler
Şehirler planlanırken inşaatın yanı sıra kentsel hizmetlerin, altyapının, ulaşımın planlanması ve her türlü sosyo-ekonomik etkinin hesaba katılması gerekiyor. Akıllı şehir uygulamasında dijital ikizleri değerlendirirken çeşitli temel hususların göz önünde bulundurulması büyük önem taşıyor. Dijital ikizlerin faydalarını yansıtan uygun bir KPI (Key Performance Indicator – Temel Performans Göstergeleri) seti geliştirilmesi, verilerin nasıl toplandığı, değiş tokuş edildiği, dağıtıldığı, yayıldığı ve bilgilerin kullanım şekillerine göre net yönergeleri içeren, yüksek güvenlik ve gizlilik ile politika ve standartlara sahip, veri açısından zengin bir ortam oluşturulması, büyük miktarda veri, sofistike analitik araçlar ve birden fazla paydaş arasında işbirliğinin organize edilmesi gerekiyor. SAMPAŞ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Karakaya, şu bilgileri paylaştı:
“Dünyada kentleşme 18. yüzyılda Sanayi Devrimi ile birlikte başladı. Osmanlı, sanayi devrimini ıskaladığı için, Osmanlı’dan Türkiye’ye şehirleşme bu gerekçeyle başlayamadı. Cumhuriyet döneminde tarımsal faaliyetlerden yeterli katkı sağlanamadığı için, yaklaşık yüzde 70’lik köy nüfusu, şehirlere akmaya başladı. Bugün toplam nüfusun yüzde 76,8’i kentlerde yaşıyor. Ama, bu sanayi desteksiz güç, şehirlerin gelişmesi yerine, düzensizliğe ve varoşlaşmaya yol açtı. Türkiye’de kentlere göç edenler, gerçekte kentli olamadılar. Onun yerine kentler köyleşti. Bugün kentler kurulurken, genişlerken veya yeniden yapılanırken bunu bütünsel bir bakış açısıyla ele almak gerekiyor. İnsan hayatın daha yaşanabilir bir hale getirmek, bunu yaparken dünyayı korumak, afetlerle doğru bir şekilde baş edebilmek için uçtan uca bir planlama yapmak gerekiyor. Yani aslında bir paradigma değişimine ihtiyaç duyuluyor. Bugün kentlerin yeniden inşa edilmesi, dönüştürülmesi yerine yeniden tasarlanması ve buna göre yönetilmesi gerekiyor. Kent yeniden tasarlanırken bunun yönetiminin de dijital ikizlerle yapılması gerekiyor. Bugün konuştuğumuz ve dünyanın yakalamaya çalıştığı bu vizyon, kent yaşamı için önemli fırsatlar sunuyor. Çünkü bir şehrin dijital ikiziyle, kentsel planlama, tasarım ve yönetim için en etkili çözümleri belirlemek üzere farklı senaryoları simüle ve test edebiliyoruz. Bu sayede kaynak tahsisini optimize edebiliyor, maliyetleri minimize edebiliyor ve şehrin genel sürdürülebilirliğini iyileştirebiliyoruz. Ayrıca, dijital ikizlerin kullanımı daha kapsayıcı ve eşitlikçi bir şehir yaratmamıza yardımcı olabiliyor. Trafik düzeni, enerji kullanımı ve hava kalitesi gibi konulardaki verileri analiz ederek şehrin yetersiz hizmet alan bölgelerini belirleyebiliyor ve bu bölgelere yatırım yapılmasına öncelik verebiliyoruz. Ancak dijital ikizlerin potansiyel faydaları şehir planlamasının çok ötesine geçiyor. Ayrıca doğal afetlere hazırlanmamıza ve müdahale etmemize, kamu güvenliğini iyileştirmemize ve şehrin genel direncini artırmamıza yardımcı olabiliyorlar. IoT gibi dijital teknolojiler tarafından etkinleştirilen, desteklenen ve entegre edilen akıllı şehirlerin gelişimi, 21. yüzyılda dünya çapında toplumların önemli başarılarından biri olacak. Bugün, dünya şehirleri olağanüstü bir büyümenin ortasında ve henüz inşa edilmemiş projeler için dijital ikizleri kullanma olanaklarını keşfedilmesi gerekiyor. Oluşturulan bu dijital ikiz sayesinde bir kontrol odasından şehir yönetimiyle ilgili tüm süreçlere hâkim olabiliyor, anlık verilerle şehrin gerek üst yapısı gerekse alt yapısını kontrol altında tutabiliyorsunuz. Dijital ikizlerin şehirlerimiz ve dünyamız üzerinde yaratacağı pozitif etkiyi görmekten heyecan duyuyorum. Eğer şehirlerimizin dijital ikizlerini oluşturursak şehirlerle ilgili her türlü sorunu çözebileceğimiz gibi olası felaketlerde de hızlı aksiyon alabiliriz.”